İnne-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti innâ lâ nudî’u ecra men ahsene ‘amelâ(n)
İnanan ve iyi işlerde bulunanlara gelince: Şüphe yok ki biz, iyi işlerde bulunanların, güzel hareket edenlerin ecrini zayi etmeyiz.
Şüphesiz iman edip salih amellerle uğraşanlara gelince; Biz gerçekten (böyle her konuda) en güzel davranışta bulunanların (ve sorumluluk bilinciyle yaşayanların) ecrini asla zayi etmeyiz.
Ama inanıp dürüst ve iyi işlerde bulunanlara gelince, şüphe yok ki biz, güzel ve yararlı işlerde bulunanların emeğini elbette ki, boşa çıkarmayız.
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlerin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanların, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanların, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlerin, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapmakta sebat eden müslüman idarecilerin, askerî erkânın ve müslümanların amellerinin mükâfatını zâyi etmeyeceğiz.
İman edip salih ameller işleyenlere gelince, biz iyi amel edenin ecrini zayi etmeyiz.
Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlar ise; biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız.
Gerçekten iman edip sâlih âmeller işleyenlere gelince: Şüphe yok ki, biz, öyle güzel bir âmel işleyenin mükâfatını zayi etmeyiz.
İman edip salih ameller işleyenlere gelince, şüphesiz Biz, öyle güzel işler yapanların ücretini zayi etmeyiz.
İman edip de iyi davranışlarda bulunanlar bilmelidirler ki biz, güzel iş yapanların ödülünü vermemezlik etmeyiz.
İnan edip, yararlı iş görenlerin, iyilik yapanların sevabını yitirmeyiz biz
Fakat iman edip de imanın gereklerini yerine getiren dürüst ve erdemli davrananlara gelince; elbette biz güzel iş yapanların mükâfatını asla zayi etmeyeceğiz.
Îmân idenlerden ve a’mâl-i sâlihada bulunanlardan ahsen sûretde ’amel işleyenlerin mükâfâtını zâyi’ itmeyeceğiz.
30,31. İyi hareket edenin ecrini zayi etmeyiz. Doğrusu, inanıp yararlı iş yapanlara, işte onlara, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada altın bilezikler takınırlar, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek tahtları üzerinde otururlar. Ne güzel bir mükafat ve ne güzel yaslanacak yer!*
Gerçek şu ki, iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz.
İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş yapanların ecrini asla zâyi etmeyiz.
İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilmelidirler ki) biz, güzel işler yapanların ecrini zâyi etmeyiz.
İnanıp erdemli davrananlara gelince, elbette biz iyi işlerde bulunanların ödülünü yitirmeyiz.
İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar var ya, şüphe yok ki biz öyle güzel işler yapanların mükafatını zayi etmeyiz.
Amma iyman edip salih salih ameller işliyenler, şüphe yok ki biz öyle güzel amel işliyenin ecrini zayi' etmeyiz
Şüphesiz, îmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince… Elbette biz (böyle) güzel ameller işleyenlerin ecrini/mükâfatını (asla) zayi etmeyiz.
Îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlarla gelince:) Biz, şübhe yok ki, iyi amel ve hareket edenin mükâfatını zaayi etmeyiz.
Îmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince, şübhesiz ki biz, amelce güzel olanın mükâfâtını zâyi' etmeyiz.(1)
Şüphesiz inanıp dürüst ve iyi işler yapmış olanlara (erdemli kimselere) gelince, biz, iyi işler yapmış olanın emeğini boşa çıkarmayız.*
İman edip doğru ameller yapanların, yaptıkları güzel şeylerin hiç birisini zayi etmeyiz.
O kimseler ki inandılar, iyi işler işlediler, işte Biz güzel işler işleyenlerin karşılığını yitirmeyiz.
İman edip iyi amel işleyenler yok mu? Biz bu gibi ameli iyi olan kimsenin mükâfatını asla zayi etmeyiz.
Muhakkak ki inananlara, iyi ve yararlı işler [sâlihât] yapanlara gelince, Biz elbette iyi ve güzel işler yapanların ecirlerini zayi etmeyiz.
Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlar (var ya), biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız.
Allah’ın ayetlerine yürekten iman eden ve bu imanın gereği olarakgüzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlara gelince; iyilik yapanların emeklerini elbette boşa çıkarmayacağız:
İman etmiş ve Salih Ameller’i işlemiş (İyi İşler’i yapmış) kimselere gelince; biz, amel (iş) bakımından güzelleşen kimselerin ödülünü yitirmeyiz.
İnanıp yararlı faaliyetlerde bulunanlara gelince, biz işlerine özen gösterenlerin emeğini asla zayi etmeyiz.
Gerçek şu ki, iman edip iyi işler yapan, yasalarımıza uyarak yaşayanlara gelince, elbette biz onların mükâfatından hiçbir şeyi eksik etmeyiz.
İman edip iyi işler yapanlar (bilmelidir ki), biz güzel iş yapanların ödülünü boşa çıkarmayacağız. [*]
[Ama] imana erip de dürüst ve erdemli davrananlara gelince: iyi ve güzel olanı yapmakta sebat gösterenlerin emeğini elbette zayi etmeyiz:
Ama iman edip, imanının gereği güzel işler yapanlara gelince biz böyle güzel işler yapanların mükâfatını asla zayi etmeyiz. 4/173, 29/9, 39/35
İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, kuşkusuz biz güzel amel işleyenlerin mükafatını eksik etmeyiz.
Onlar ki iman ettiler ve salih amel işlediler; elbette biz işi güzel yapanın ecrini zâyi etmeyiz.
Şüphe yok, o kimseler ki, imân ettiler ve sâlih sâlih amellerde bulundular. Biz elbette (öyle) güzel amel işleyenlerin mükâfaatını zâyi etmeyiz.
İman edip güzel ve yararlı işler yapanlara gelince, şu bir gerçek ki Biz güzel iş yapanların işlerini asla zayi etmeyiz.
Onlar ki inandılar ve iyi işler yaptılar; elbette biz işi güzel yapanın ecrini zayi etmeyiz.
Îmân idüb a'mâl-i sâliha işleyenlerin biz ecirlerini zâyi' itmeyiz.
İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlar bilsinler ki biz, güzel işler yapanların ödülünü eksiltmeyiz.
İman edip, doğruları yapanlar, elbette biz, iyi hareket edenlerin ecrini zayi etmeyiz.
İman eden ve güzel işler yapanlara gelince, şurası muhakkak ki, Biz, güzel işler yapanların ödülünü zayi etmeyiz.
İman edip hayra ve barışa yönelik ameller sergileyenlere gelince, kuşkusuz ki biz, güzel iş yapanların ödülünü yitirmeyeceğiz.
bayıķ anlar kim įmān getürdiler daħı işlediler eyü işler bayıķ biz žāyı' eylemezüz müzdini anuñ kim görklü eyledi işlemeġi.
Taḥḳīḳ ol kişiler ki īmān getürdiler, daḫı ‘amel‐i ṣāliḥ işlediler, taḥḳīḳ bizyitürmez‐biz müzdini ol kimsenüñ ki yaḫşı ‘amel işlediler.
İman gətirib yaxşı əməllər edənlərə gəldikdə isə Biz (o cür) yaxşı işlər görənlərin mükafatını zay etmərik!
Lo! as for those who believe and do good works, Lo! We suffer not the reward of one whose work is goodly to be lost.
As to those who believe and work righteousness, verily We shall not suffer to perish the reward of any who do a (single) righteous deed.(2372)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |