Ve-iż kulnâ leke inne rabbeke ehâta bi-nnâs(i)(c) vemâ ce’alnâ-rru/yâ-lletî eraynâke illâ fitneten linnâsi ve-şşecerate-lmel’ûnete fî-lkur-ân(i)(c) venuḣavvifuhum femâ yezîduhum illâ tuġyânen kebîrâ(n)
An o zamanı, hani sana demiştik ki hiç şüphe yok, Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır ve biz sana gösterdiğimiz rüyayı da, Kur'an 'daki lanetlenmiş ağacı da ancak insanları sınamak için gösterdik ve onları korkutmadayız, fakat bu, ancak onların taşkınlıklarını arttırmada.
Hani o vakit Biz Sana: "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı (Mi’raç’taki muhteşem temaşaları) da, Kur’an’da (bildirilen ve Allah’ın kudretiyle cehennem alevleri içinde yetişen) lanetlenmiş ağacı (zakkum cezasını) da insanları (eğitmek ve) denemek için yaptık. Biz onları (böylece) korkutup (uyarıyoruz). Fakat (bu) onlarda sadece büyük bir azgınlığı ziyadeleştirmektedir.
Hatırla o zamanı, hani sana demiştik ki, hiç şüphe yok Rabbin insanları, ilmi ve kudretiyle kuşatmıştır. Ve biz sana gösterdiğimiz rüyayı da, Kur'ân'daki lanetlenmiş ağacı da, ancak insanları sınamak için gösterdik. Ve onları korkutmaktayız, fakat bu ancak onların taşkınlıklarını arttırmakda…
Hani sana:
“Rabbin geçmiş ve gelecek bütün insanları, insanların hayatlarını, davranışlarını ilmiyle kudretiyle çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Mirac gecesi çıplak gözle sana gösterdiğimiz rüya gibi görüntüleri ve Kur'ân'da rahmetten uzak kılınan ağacı, kaktüsü yalnızca insanları imtihan ve deneme vesilesi olarak düzenleyip hazırladık. Biz insanlara korku veren uyarılarda bulunuyoruz, bu onlarda büyük azgınlıklardan, azgınlıklarını artırmaktan başka bir şey sağlamıyor.
Hani sana: "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı ve Kur'an'da lanetlenmiş ağacı ancak insanlar için bir imtihan kıldık. Biz onları korkutuyoruz ama bu onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şeyi artırmıyor.
Hani biz sana: 'Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır' demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı insanları denemek için yaptık, Kur'an'da lanetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey arttırmıyor.
Vaktiyle sana şöyle vahyetmiştik: Muhakkak Rabbin, insanları (Kureyş kâfirlerini azab ile) kuşatmıştır. İsrâ gecesi, sana, o âlenen gösterdiğimizi ve Kur'ân'da lânet edilen (ve cehennem'in dibinde biten Zakkûm isimli) ağacı da, yalnız insanlara bir imtihan yaptık (insanlardan kimi İsrâ hâdisesini, kimi de cehennemde ağaç biteceğini inkâr etti). Biz, onları korkutuyoruz. Fakat bu, ancak onlara büyük bir taşkınlık ilâve ediyor.
Hani bir vakit sana: “Rabbin insanları kuşatmıştır,” dedik. Sana gösterdiğimiz rüyayı (miracı) ve Kur’anda lanetlenmiş zakkum ağacını da, ancak o insanları imtihan için söyledik.(*) Biz onları böyle uyarıyoruz. Fakat bunun onlara büyük bir azgınlıktan başka bir katkısı olmuyor.
Hani sana, “Rabbin, insanları kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz görüntüyü ve Kur'ân'da lanetlenen ağacı sadece insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları korkutuyoruz da, bu onlara büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamıyor.[291]
Hani, sana demiştik ki : «Tanrın insanları sarıp kuşatmıştır!», sana göstermiş olduğumuz düşte, Kur'anda lanet olunmuş olan ağaç da, insanlara bir sınavdır; biz onları korkuturuz, ancak bu onların artırır büyük azgınlığın
Hani (peygamberliğin ilk yıllarında) sana demiştik ki: “Muhakkak Rabbin, (ilmiyle, kudretiyle) insanları çepeçevre kuşatmıştır (kimsenin sana zarar vermesine müsaade etmeyecektir)!” Sana gösterdiğimiz o rüyayı/müşahedeyi de Kur'an'da lânetlenmiş bulunan ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları (o ağaçla) korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırıyor.
"Allâh’ın kudreti insânları her tarafdan ihâta ider" didiğimizi tahattur it sana rü’yânı ve Kur’ân’da la’net ile yâd olunan ağacı göstermekliğimiz insânlar beyninde fitneyi mûcib oldı. Bizim tahvîfimiz ânların tuğyânlarını artdırdı.
Sana: "Rabbin şüphesiz insanları kuşatmıştır" demiştik; sana gösterdiğimiz rüya ile ve Kuran'da lanetlenmiş ağaçla, sadece insanları denedik. Biz onları korkutuyoruz, fakat bu onlara büyük taşkınlık vermekten başka birşeye yaramıyor.*
Hani sana, “Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur’an’da lânetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı.[320]
Hani sana, “Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve Kur’an’da lânetlenmiş ağacı, sadece insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları korkutan uyarılarda bulunuruz, fakat bu onların taşkınlıklarını iyice arttırmaktan başka bir şey sağlamaz.
Hani sana: Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır, demiştik. Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da lânetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz.
Rabbinin insanları kuşatmış olduğunu sana bildirmiştik. Fakat sana gösterdiğimiz görüntü* ile ve Kuran'da lanetlenen ağaçla adece insanları denedik.** Biz onları uyarırız, ancak bu, onların azgınlığına büyük bir katkıda bulunmaktan başka sonuç vermiyor.
Vaktiyle sana şöyle vahyettiğimizi hatırla: "Şüphesiz Rabbin insanları kuşatmıştır." (İsrâ gecesi) sana açıkça gösterdiğimiz o temâşâyı ve Kur'ân'da lanet edilen ağacı da, yalnız insanlara bir imtihan için yapmışızdır. Biz onları, korkutuyoruz, fakat bu onlara ancak büyük bir taşkınlıktan başka bir sonuç vermiyor.
Ve unutma ki vaktiyle sana haberin olsun ki, dedik: rabbın o insanları ihata etmiştir, o sana gösterdiğimiz temaşayı ve Kur'anda lâ'net edilen ağacı da sırf insanlara bir imtihan için yapmışızdır, biz onları tehdid ediyoruz, o onlara büyük bir tuğyan artırmaktan başka netice vermiyor
(Resûlüm!) Vaktiyle sana şöyle vahyetmiştik: “Şüphesiz Rabbin (sonsuz ilim ve kudretiyle) insanları kuşatmıştır. (İsrâ ve Miraç gecesi, baş gözünle) sana açıkça gösterdiğimiz o temaşayı (göğün ve yerin hârikulâde şeylerini) ve Kur’ân’da (adı geçen), lânetlenen (cehennemde biten zakkum) ağacı (nı) da sadece insanları imtihân etmek için bir sebep yaptık. Biz (inkârcıların cehennemde zehirli zakkum ağacından yiyeceğini haber vermekle) onları (uyarıyoruz), korkutuyoruz. Fakat bu (uyarımız, küfürdeki inatlarından dolayı) onların azgınlıklarını daha da artırıyor.”
Hani bir zaman sana: “Rabb'in insanları kuşatmıştır.” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyeti¹ ve Kur'an'da lanet edilen ağacı², sadece insanlar için fitne³ kıldık. Biz onları uyarıyoruz. Fakat bu onların aşırı azgınlıklarını daha da artırmaktan başka bir şeye yaramıyor.
Sana: «Şübhesiz Rabbin insanları çepçevre kuşatmışdır» demişdik, hatırla. (Geceleyin) sana gösterdiğimiz o temaşayı ve Kur'anda lâ'net edilen ağacı biz (başka değil) ancak insanlara bir fitne (ve imtihan) yapdık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, onlarda büyük bir taşkınlıkdan başka bir şey artırmıyor.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Hani sana da: “Şübhesiz ki Rabbin, insanları (ilim ve kudretiyle) kuşatmıştır (kimseden korkmadan teblîğe devâm et)!” demiştik. Sana (Mi'râcGecesi) gösterdiğimiz o temâşâyı ve Kur'ân'da lâ'netlenen (Cehennemdeki Zakkum)ağacı(nı) da ancak insanlar için bir imtihan yaptık.(2) Çünki (biz) onları korkutuyoruz, fakat(bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey artırmıyor.
Vaktiyle biz sana (zatım olan) "Rabbin insanları (ilim ve kudretiyle) çepe çevre kuşatmıştır" demiştik. Ve biz sana gösterdiğimiz o rüyayı (isra olayını) ve (manzarası, kokusu ve tadı) zevkten uzak, hoşa gitmeyen (cehennemdeki) o iğrenç ağacı da, Kur’an da ancak insanlar için sınama vesilesi kıldık. Ve biz (inkârcıların cehennemde zehirli zakkum ağacından yiyeceğini haber vermekle), aslında onları korkutup uyarıyoruz. Ama (gerçekleri inkâr etmeye ısrar ettikleri sürece) verilen bu haberler, yalnızca onların büyüklük taslayarak azgınlık (taşkınlık) yapmalarını artırıyor.*
Biz sana “Rabbin insanları çepe çevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı ve lanetlenmiş ağacı, Kur’an da insanlar için fitne yaptık. İnsanları korkutuyoruz ama onları (ahiret azabı ile) korkutmamız, onların isyanlarını daha da büyüterek artırıyorlar.
O gün Biz sana: "İşte çalabın insanları kuşatmıştır" demiştik. Biz sana gösterdiğimiz düşü yalnız insanları sınmak için gösterdik. Kur’an’daki uğursuz ağacı var etmemiz de ondandır. Biz böylelikle insanları korkuturuz. Ancak, bütün bunlar onların yalnız azgınlıklarını artırıyor.
Hani «— Sana Rabbin nâs/ı ilim ve kudretiyle kuşatmıştır» [¹] demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı [²], Kur/an/da mezkûr olan mel/un ağacı [³] nâs arasında fitneye ve ihtilâfa düşürmekten başka bir şey yapmadık [⁴], Biz onları korkuturuz, bu ise aşırı olan taşkınlıklarını artırmadan başka bir şey yapmıyor.
Hani sana, “Muhakkak ki Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı³¹ da, Kur’an’da lanetlenmiş o ağacı³² da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz fakat bu onların sadece büyüklük taslayarak azgınlıklarını artırıyor.
Hani sana, “Şüphesiz Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı ve Kur'an'da lanetlenen ağacı ancak insanlara bir sınama vesilesi kıldık. Biz onları arka arkaya korkutuyoruz, fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şeyi artırmaya yaramıyor.
Hani Peygamberliğinin ilk yıllarında sana, “Korkma ey Muhammed, zâlimler Allah’ın nurunu asla söndüremeyecektir; çünkü Rabb’in, sonsuz ilim ve kudretiyle tüm insanları çepeçevre kuşatmıştır!” demiş ve İslâm’ın zaferini sana daha o günlerde müjdelemiştik. Fakat kâfirler, bunu alay konusu yapmışlardı.
Gerek sana Miraç gecesinde gösterdiğimiz o büyük mûcizeleri ve muhteşem görüntüleri, gerekse Kur’an’da sözü edilen (37. Saffat: 62-66, 44. Duhan: 43-46 ve 56. Vakıa: 51-53) o lânetlenmiş ağacı, sırfikiyüzlü insanların maskelerinin düşmesi ve gerçek müminlerin ortaya çıkması için bir sınama aracı kılmıştık. İşte Biz, inkârcıların cehennemde zehirli zakkum ağacından yiyeceğini haber vermekle, aslında onları korkutup uyarıyoruz fakat bunca uyarılar, hakkı inkâra şartlandıkları için onların sadece azgınlığını artırıyor.
Nitekim müşrikler, Miraç olayını duyar duymaz inkâr etmişlerdi. Oysa Biz, gerçeğin bilgisini senin gibi doğru ve güvenilir bir insandan öğrenmeleri ve ondan ders alıp doğru yolu bulmaları için sana miraçta böyle mûcizeler göstermiştik fakat onlar seninle alay ettiler.
Hani, sana:
“Senin rabbin, İnsanlar’ı çepeçevre kuşattı” dedik.
Sana gösterdiğimiz Rüya’yı da, Kur’ân’daki Lanetlenmiş Ağaç’ı da İnsanlar için ancak bir fitne / deneme yaptık”. Onları korkutuyoruz; onlara ancak büyük bir taşkınlık veriyor.
Vaktiyle sana: " Artık Rabb’in insanları avucunun içine aldı. " dediğimizi hatırla: Sana gösterdiğimiz miraç rüyasını da, hatta Kuran’da lanetlenen zakkum ağacı olayını da sırf insanları sınamak için kurgulamıştık. Güya onları korkutacaktık. Ama görünen o ki bu, onları daha da azdırıyor.
Hani bir zamanlar sana: "Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır!" demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı ve Kur’an’da hoş karşılamayan netameli kötü ağaçtan söz ederken insanları sınamak dışında bir şey yapmadık. Biz onları uyarıyoruz. Fakat daha fazla azgınlık yapmalarından başka bir şeye yaramıyor.
Hani sana şöyle demiştik: “Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır. Sana ([isra] esnasında) gösterdiğimiz o rüyayı ve Kur’an’da lanetlenmiş (zakkum) ağacını, [*]ancak insanları sınamak için meydana getirmiştik. Biz onları (insanları) korkutuyoruz; (bu durum) onların sadece büyük azgınlığını artırıyor.”
(Ey Muhammed!) Bir zamanlar Sana: “Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır.” demiştik. Biz (mirac’da) sana gösterdiklerimizi ve Kur’an’da lanetlenen (zakkum) ağacını,¹ insanlara sadece bir imtihan (aracı) yaptık. Biz onları sürekli korkutuyoruz fakat (bu) onlardaki büyük azgınlığı artırmaktan başka bir şeye yaramıyor.
Hani, sana [ey Peygamber,] “Rabbin [sınırsız kudret ve ilmiyle] insanları kuşatmıştır; bu sana gösterdiğimiz görüntü ⁷³ de, Kur’an’da lânetlenen [cehennem] ağacı da insanlar için yalnızca bir sınama olacaktır. ⁷⁴ Şimdi [cehennemden bahsederek] insanlara korku veren bir uyarıda bulunuyoruz, ama [hakkı inkara niyetli oldukları sürece] bu [uyarı] onların sadece büyüklük taslayarak küstahça azgınlık, taşkınlık yapmalarını artırıyor” demiştik.
Hani sana “Senin Rabbinin, tüm insanları ilmiyle çepeçevre kuşattığını” söylemiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve Kuran’da lanetlenmiş olan o ağacı da insanlar için bir imtihan vesilesi kıldık. Biz onları korkutarak uyarıyoruz, ancak bu onların daha büyük taşkınlık yapmalarından başka bir şeyini arttırmıyor. 37/62...66, 44/43...45
Hani (ey Muhammed), Biz sana demiştik ki: “(Tasalanma), senin Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır![²²⁹²] Sana gösterdiğimiz o (malum) rüyayı ise,[²²⁹³] başka değil, insanlar için yalnızca bir imtihan aracı yaptık; tıpkı Kur’an’da geçen lânetlenmiş ağaç gibi…[²²⁹⁴] İşte, onları (bu tür imtihanlarla) korkutarak uyarıyoruz,[²²⁹⁵] ne var ki (bu) onların sadece küstahça azgınlaşıp böbürlenmelerini artırıyor!”
(Ey Muhammed) Biz sana "Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. (Nitekim 55. ayette: "Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir" buyurulmuştur ve bu beyanlar uyarınca Cenab-ı Hakk kullarının içini, dışını, önünü ve sonunu tamamen bilir. Bundan dolayı Kureyş'in istedikleri mucizeler gönderildiği takdirde, önceki ümmetler gibi Peygambere (sana) inanmayacaklarını bilir ve Bu yüzden onları mucize ile imtihan etmiyoruz) Biz; Miraç gecesi sana göstermiş olduğumuz temaşayı ve Kur’an'da lanetlenen ağacı da ancak, onları sınama vesilesi kıldık ki, biz (imana gelmeleri için onları) uyarıyoruz. Oysa bu uyarılar onların taşkınlıklarından başka bir şeyi artırmış olmuyor.
Bir zaman sana: "Rabbin insanları her bakımdan kuşatmıştır" demiştik. Ve sana gösterdiğimiz O rü’yâyı ve Kur’ân’da la’netlenmiş olan ağacı, insanlar için bir fitne (sınama aracı) yaptık. Ve biz onları böylece korkutuyoruz. Fakat korkutmamız onların azgınlıklarını daha da artırmaktan başka bir işe yaramadı.
Ve sana demiştik ki: «Senin Rabbin şüphesiz bütün nâsı ihata etmiştir ve sana göstermiş olduğumuz temaşayı ve Kur'an'daki lânet edilmiş olan ağacı da nâsa ancak bir imtihan için kılmıştık ve onları korkutuyoruz. Halbuki onlara pek büyük bir taşkınlıktan başka bir şey artırmış olmuyor.»
Unutma ki vaktiyle sana: “Rabbin insanları ilim ve kudretiyle kuşatmıştır. ” demiştik. Gerek miraçta sana gösterdiğimiz temaşayı, gerek Kur'ân'da lânetlenen ve cehennemin dibinde biten o zakkum ağacını, sırf insanları deneme vesilesi kıldık. Biz onları tehdit ediyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Bir zaman sana: "Rabbin insanları kuşatmıştır, (suçluları cezalandırmak üzeredir)" demiştik. Sana gösterdiğimiz rü'yayı ve Kur'an'da la'netlenmiş ağacı, insanları(n imanını) sınama (aracı) yaptık. Biz onları (çeşitli biçimlerde) korkutuyoruz. Fakat korkutmamız onların azgınlıklarını daha da artırmaktan başka bir katkı yapmıyor
Zikr it onı ki biz sana, "Rabbin nâsı ihâta itmişdir ('ilim ve kudreti her şeyi muhîtdir)" didik ve sana gösterdiğimiz ru'yâyı ve Kur'ân'da mezkûr şecere-i mel'ûneyi nâs içün fitne kıldık. Bizim onları korkutmamız onlardaki tuğyânı ziyâdesiyle artırır.[¹]
Bir gün sana: “Rabbin şu insanları çepeçevre kuşattı” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüya[1] da sırf insanları ayrıştırmak[2] içindir. Kur’ân’a koyduğumuz lanetli ağaç[3] da öyledir. Biz onları korkutuyoruz ama bu, onların azgınlıklarını iyice artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Sana “Rabbin tüm insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı da ve Kur'an'da lanetlenmiş ağacı da insanlar için bir imtihan yaptık. Onları korkutuyoruz, ancak bu onların büyük taşkınlıklarından başka bir şeyini artırmıyor.
Sana “Rabbin insanları kuşatmıştır” dediğimiz zamanı hatırla. Sana gösterdiğimiz manzaraları ve Kur'ân'daki lânetlenmiş ağacı da Biz insanlar için bir sınama vesilesi yaptık.(9) Biz onları böylece korkutuyoruz; fakat bu onları azdırdıkça azdırıyor.
Hani, sana: "Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır." demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o ağacı/soyu da insanları sınamak dışında bir sebeple göndermedik. Biz onları korkutuyoruz ama bu onların kudurganlığını artırmaktan başka bir katkı sağlamıyor.
daħı ol vaķt kim eyiddük size “bayıķ çalabuñ ķapladı ādemįleri” daħı ķılmaduķ görmegi ol kim gösterdük saña illā śınamaķ içün ādemįlere daħı aġacı kim 'amel’ündür ķur’ān’dadur. daħı ķorķıduruz anları. pes arturmaz anlara illā azmaķ ulu.
Daḫı ḳaçan ki eyitdük saña ki seni yaradan Allāh bilür cemī‘-i ḫalḳı.Daḫı ḳılmaduḳ ol rü’yāyı ki saña gösterdük mi‘rāc giçesinde, illā fitne olmaġ‐ıçun ḫalḳa. Daḫı ol mel‘ūn zaḳḳūm aġacı ki Ḳur’ān içinde añduḳ, ḳorḳudur‐biz anları. Pes arturmaz anları illā ulu azġunluḳ.
(Ya Rəsulum!) Yadına sal ki, bir zaman sənə: “Rəbbin (Öz əzəli elmi və qüdrəti ilə) insanları ehtiva etmişdir (onların ixtiyarı Allahın əlində olduğu üçün sənə heç bir şey edə bilməzlər!)”–demişdik. (İsra gecəsi) sənə göstərdiyimiz mənzərəni və Qur’anda lə’nətlənmiş (Cəhənnəmdəki zəqqum adlı) ağacı insanlar (Məkkə əhli) üçün yalnız bir imtahan etdik (görək sənin sözünə inanacaqlar, ya yox). Biz onları qorxuduruq, lakin bu qorxutmaq onların tüğyanını artırmaqdan başqa bir şeyə kara gəlmir!
And (it was a warning) when We told thee: Lo! thy Lord encompasseth mankind, and We appointed the vision which We showed thee as an ordeal for mankind, and (likewise) the Accursed Tree in the Qur’an. We warn them, but it increaseth them in naught save gross impiety.
Behold! We told thee that thy Lord doth encompass mankind round about:(2248) We granted the vision which We showed thee,(2249) but as a trial for men,- as also the Cursed Tree(2250) (mentioned) in the Qur´an: We put terror (and warning) into them, but it only increases their inordinate transgression!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |