Fe-iżâ câe va’du ûlâhumâ be’aśnâ ‘aleykum ‘ibâden lenâ ulî be/sin şedîdin fecâsû ḣilâle-ddiyâr(i)(c) vekâne va’den mef’ûlâ(n)
O iki taşkınlıktan birincisinin mukadder zamanı gelince size, azap etmede çetin, kuvvetli kullarımızı gönderdik de yurdunuzun ta içine girip sizi araştırdılar ve bu, yerine getirilen bir vaatti.
Nitekim (bunlardan) ilk vaid (birinci azgınlığınızı cezalandırma vakti) geldiği zaman güç ve şiddet sahibi kullarımızı (İslam kaynaklarında Buhtunnasr, Batılılarca Nabukadnezar denen komutanı ve ordularını) üzerinize gönderdik de sizi evlerin aralarına kadar girip araştırıp (buldular, yurtlarınızı ve zulüm saltanatlarınızı yıktılar). Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü (ve tarihte aynen gerçekleşmiş bulunmaktaydı.)
O iki taşkınlıktan birincisinin zamanı gelince, size azap etmede çetin, kuvvetli kullarımızı gönderdik de, bunlar ülkede sizi aramak için kıyı bucak girmedik yer bırakmadılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü ki, böylece gerçekleşmiş oldu.”
“Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar evlerin aralarında dolaşarak sizi aradılar, araştırdılar. İlk uyarı, vakti gelince böylece yerine getirilmiş oldu.”
Nitekim bu ikiden birincisinin vakti gelince üzerinize pek zorlu kullarımızı gönderdik ve onlar evlerin aralarına kadar girip (sizi) araştırdılar. Bu yerine gelecek bir vaaddi.
Nitekim (ikiden) ilk vaid geldiği zaman, güç ve şiddet sahibi kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü.
Onlardan birinci fesadınızın ceza vakti gelince kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı üzerinize musallat ettik de (onlar sizi yakalayıp öldürmek veya esir etmek için) evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu, yapılması kesinleşmiş bir vaad idi.
Birincisinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı göndeririz. Evler arasından sizi ararlar. Bu, mutlaka yerine getirilecek bir vaattir.
Birincisinin vakti geldiği zaman, pek güçlü olan kullarımızı üzerinize saldık ve evlerin arasında dolaştılar. Bu yerine gelmiş bir vaad idi.
İlkinin cezası gelip çatınca, çok sert olan kullarımızı, üstünüze gönderdik, dolaştılar yurtlarında, bu herhalde yerine gelecek bir vait idi
Nihayet bu iki bozgunculuktan birincisinin vakti gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan bazı kullarımızdan gönderdik. Onlar (sizi yakalamak için) evlerinizin arasına kadar sokuldular. (Bu,) yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.
O iki fesâdın cezâsı va’desi geldiği vakit size karşu gâyet şedîdu’l hareke kullarımızı gönderdik ma’bedinizin içine kadar girdiler, va’d-i cezâ icrâ olundı.
"Bu ikiden birincisinin vakti gelince, üzerinize pek güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar memleketlerinizde her köşeyi kontrollerine alacaklar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir."
Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va’d idi.
Bu iki fesattan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşıp köşe bucak her tarafı aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.
Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşarak (sizi) aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.
"Birincisinin zamanı gelince, büyük güce sahip kullarımızı üstünüze göndeririz. Evlerinize kadar girerek araştırırlar. Gerçekleşmesi gereken bir sözdü bu."
Birincisinin zamanı gelince,üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.
İmdi birincisinin va'desi geldiği vakıt üzerinize milkiniz, şiddetli harb ehli bir takım kullar göndereceğiz de onlar tâ evlerin arabalarına girib araştıracaklar, ve bu fı'le çıkarılmış bir va'd oldu
Nihâyet bu iki bozgunculuktan ilkinin (azap) zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, (sayı ve donanım yönünden) çok güçlü ve çok şiddetli (savaşan) birtakım kullarımızı gönderdik. (Onlar sizi yakalayıp öldürmek veya esir etmek için) evlerinizin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu (azap, ezelî ilmimiz ile bildiğimiz ve) yapılması kesinleşmiş bir vaat idi. (Ve böylece vadedilen ceza gerçekleşmiş oldu.)
Birincisinin zamanı gelince çok güçlü kullarımızı üzerinize gönderdik. Yurtlarının içlerine kadar girdiler, işgal ettiler. Böylece yapılan uyarı gerçekleşmiş oldu.
İşte o ikiden birinci (fesadlarının ceza) va'de (si) gelince (muhaarebede) çok çetin bir kuvvete mâlik olan kullarımızı üzerinize musallat kıldık da onlar evlerin aralarına kadar girib (sizi) araşdırdılar. (Bu), yerine getirilmiş bir va'd idi.
(Onlara dedik ki:) “Artık, o ikisinden birincisinin va'desi geldiği (ve baştan çıktığınız) zaman, üzerinize şiddetli (kendileri de isyankâr), harb ehli bizim (mahlûkumuz)olan birtakım kullar gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu (zilletemahkûmiyetiniz) ise, yerine getirilmiş bir va'd idi.”
O ikisinden ilkinin zamanı gelince, (zulüm ve azgınlıkta bulunduğunuz için) üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına kadar girip araştırdılar (sizi buldular, yurtlarınızı ve zulüm saltanatlarınızı yıktılar). Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.*
Haber verdiğimiz iki vaatten ilkinin zamanı geldiğinde, bizim tarafımızdan, olağan üstü güçlere sahip kullarımızı sizin üzerinize göndermiş ve her tarafta evlerinize kadar sizi arayıp çıkarmışlardı. Bu gerçekleşmiş bir vaatti.
O iki cezadan ilkinin günü gelince en sert dövüşen kullarımızı üzerinize gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Böylece ceza verilmiş oldu."
Nihayet (bozgunculuktan) ilkinin zamanı gelince (cezalandırmak için) üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik; onlar evlerin içlerine kadar girip araştırdılar. Bu gerçekleşen bir vaat idi.³
“O ikiden (iki taşkınlıktan) birincisinin vakti gelince, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı üzerinize göndeririz de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırırlar. Bu yerine gelecek kesin bir sözdür.”
Bu çıkaracağınız fesat ve bozgunlardan ilkinin cezalandırılma zamanı gelince, güçlü kuvvetli ve acımasız kullarımızı üstünüze salacağız; öyle ki, bunlar, ülkenizi tamamen işgal edip hepinizi kılıçtan geçirecekler, hattâ evlerinizin arasında yakalayıp öldürecekleri bir Yahudi arayacaklar. Şüphesiz bu, gerçekleşmesi kaçınılmaz bir vaaddir.
Birinci’sinin va’desi geldiği zaman üzerinize çok şiddetli savaşçı kullarımızı seçip gönderdik de Yurtlar’ı baştanbaşa ele geçirdiler. Yerine gelmiş bir vaad olarak olan oldu.
Birincisinin vakti gelince, üzerinize acımasız ordular gönderdik. Bunlar ülkeyi karış karış taradılar. Sonunda ferman, infaz edildi.
Bunlardan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Yok etmek için evlerinizin arasında dolaşarak sizi aradılar. Bu ceza yaptıklarınız yüzünden verilmiş bir sözdü. Elbette biz zalim toplulukları onlardan daha zalimleriyle yok ederiz.
Bunlardan ilkinin (cezalandırma) zamanı gelince, üzerinize güçlü kullarımızı salmıştık da evlerin aralarını bile köşe bucak aramışlardı. Bu, yerine getirilmiş bir vaatti.
Nitekim o iki (kargaşa)dan ilkinin zamanı gelince, üzerinize oldukça güçlü ve acımasız kullarımızı¹ gönderdik de onlar (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu gerçekleşmiş bir sözdü.²
Bu yüzden bunlardan ilki hakkında yapılan ön-uyarı(nın günü) gelip çattığında kavgada çok çetin kullarımızdan saldık üzerinize, öyle ki bunlar ülkede kıyı-bucak girmedik yer bırakmadılar; ve ön-uyarının gereği böylece bütünüyle yerine gelmiş oldu. ⁷
Bunlardan ilkinin cezalandırma vakti geldiğinde, çok güçlü ve saldırgan kullarımızı üzerinize musallat ettik. Onlar sizi yok etmek için ülkeyi köşe bucak taradılar ve böylece vaat edilen ceza gerçekleşmiş oldu. 6/65
İşte bu iki uyarıdan birincisinin vakti geldiğinde, sizin üzerinize şu Bizim (belalı) kullardan saldırı gücü çok yüksek olanları musallat ettik;[²²²⁶] öyle ki, bunlar köşe bucak her yeri arayıp taradılar:[²²²⁷] zira bu, sadece (böyle yapanlar için) konulmuş bir yasanın[²²²⁸] uygulanmasıydı.
Birincisinde; üzerinize çok güçlü kullarımızı musallat ettik, (sizi perişan ettiler, sizi öldürmek için) evlerinizin aralarını bile araştırdılar. Bu azap yerine getirilmesi gereken bir vaad idi. (ki bu hezimeti hak etmiş idiniz, gerçekleşti)
İlk fesadınızın zamanı gelince, üzerinize, güç ve şiddet sahibi karımızı meydana çıkardık. Onlar mekanlarınızın arasına kadar girip sizi aradılar. Bu, yerine gelmesi gereken bir va’d idi.
İmdi o ikiden (iki fesattan) birini vadesi (vakt-i cezası) gelince üzerinize Bizim çok şiddetli kuvvet sahibi olan kullarımızdan göndereceğiz. Artık evlerin aralarını bile araştıracaklardır. Bu, bir yerine getirilmiş hükümden ibaret bulunmuştur.
Onlardan birincisinin vâdesi gelince, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı sizin üzerinize musallat ettik de onlar sizi yakalayabilmek için evlerin aralarına bile girerek her tarafı didik didik edip araştırdılar. Bu, yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.
Birincisinin zamanı gelince üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araştırdılar. Bu, yapılması gereken bir va'd idi.
Birinci fesâdın cezâsı vakti geldikde üzerinize kullarımızdan büyük kuvvet ve satvet sâhibi birini gönderdik. Memleketin her tarafında sizi aradılar. Bu, her halde vâki' olacak bir va'd idi. [¹]
Birincisinin sonu gelince savaş gücü yüksek kullarımızı üzerinize saldık; evlerin içine kadar girdiler. Bu söz, yerine getirildi[*].
Birincisinin zamanı gelince, üzerinize çok şiddetli savaşçı kullarımızı gönderdik de ülkeyi baştan başa ele geçirdiler. Bu, gerçekleşmiş bir hüküm idi.
Bunlardan birincisinin vadesi dolduğunda, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı saldık da onlar evlerinizin aralarına kadar girdiler. Bu, yerine getirilecek bir vaad idi.
Nihayet, o ikiden birincinin vadesi geldiğinde, üzerinize aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar, barınakların aralarına girip araştırdılar. Ve bu, yerine getirilmiş bir vaat idi.
pes ķaçan gele va'desi ol ikinüñ viribiyevüz üzerüñüze ķullar bizüm çalış [144b] isleri ķatı pes gezdiler sarāylar arasında daħı oldı va'de işlenilmiş.
Pes ḳaçan gelse evvelkilerüñ ‘iḳābı va‘desi, gönderür‐biz üstüñüze bizümḳullarumuzı ki muḥkem ḳuvvetlülerdür, ya‘nī Buḫtunnasar çerisi. Pes göz‐ler sizi isteyüp evlerüñüz ortasında sizi öldürmeg‐içün. Daḫı ol Allāhuñva‘desi‐y‐idi, işlendi.
Onlardan (o fitnə-fəsadın) birincisinin (cəza) vaxtı gələndə üstünüzə çox güclü qullarımızı (Büxtünəssəri, yaxud Calutu orduları ilə birlikdə) göndərdik. Onlar (sizi öldürmək, əsir almaq və qarət etmək üçün) evlərinizin arasında gəzib dolaşırdılar (sizi tə’qib edirdilər). Bu və’d artıq yerinə yetirildi. (Siz Zəkəriyyanı öldürdünüz, onlar da sizi qətl edib, əsir alıb, yurdunuzu xaraba qoydular).
So when the time for the first of the two came, We roused against you slaves of Ours of great might who ravaged (your) country, and it was a threat performed.
When the first of the warnings came to pass, We sent against you Our servants given to terrible warfare:(2175) They entered the very inmost parts of your homes; and it was a warning (completely) fulfilled.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |