11 Kasım 2024 - 9 Cemaziye'l-Evvel 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
İsrâ Suresi 46. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vece’alnâ ‘alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu vefî âżânihim vak(an)(c) ve-iżâ żekerte rabbeke fî-lkur-âni vahdehu vellev ‘alâ edbârihim nufûrâ(n)

Anlamamaları için gönüllerine perdeler gerer, kulaklarına ağırlık veririz ve sen, Kur'an'da, Rabbini, bir olarak andın mı yüz çevirirler, uzaklaşırlar senden.

Ve onların kalpleri üzerine, Onu (Kur’an’ı) kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık bırakmışızdır. Sen Kur’an’da Rabbini "bir ve tek" (İlah olarak) andığın (tapınılacak, sığınılacak ve sadece O’nun hükümleri esas alınacak yegâne ZAT şeklinde inanıp açıkladığın) zaman, (münafıklar ve kalbi marazlılar) ’nefretle uzaklaşır vaziyette’ arkalarını dönüp gerisin geriye kaçıp kaytarmaktadırlar.

Gönüllerine anlamalarına engel perdeler çeker, kulaklarına ağırlık koyarız ve sen Kur'ân'da Rabbinden, tek olarak bahsettin mi yüz çevirirler, uzaklaşırlar senden.

Kur'ân'ı anlamalarını engellemek için, kafalarına, kalplerine örtüler koyarız, kulaklarına ağırlık veririz. Sen Kur'an'da, Rabbinin birliğini, bir tek olduğunu hatırlatarak anlattığında, onlar, canları sıkılmış bir vaziyette gerisin geri dönüp giderler.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 39/45.

Onu anlayamamaları için kalplerine örtüler, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Kur'an'da Rabbini tek olarak andığın zaman nefretle arkalarını dönüverirler.

Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur'an'da sadece Rabbini 'bir ve tek' (ilah olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler.

Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'ı anlamalarına engel perdeler geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık veririz. Rabbini, Kur'ân'da tek (eşsiz) olarak andığın zaman da, ürkerek arkalarını döner giderler.

Anlamasınlar diye kalplerine kılıflar geçirmişiz, kulaklarına ağırlıklar koymuşuz. Çünkü sen Rabbini Kur’anda yalnız olarak zikrettiğin zaman sırtlarını dönüp kaçarlar.

Âhirete inanmayanlar Kur'ân'ı anlarlar diye kalplerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk. Çünkü, Kur'ân'da Rabbini yalnız andığın zaman, onlar canları sıkılarak arkalarını dönerler.

«Onu anlamasınlar» diye gönüllerine örtü, kulaklarına da ağırlık verdik, sen Kur'anda Tanrının birliğini anarken, iğrenerek arkaların dönerler

Onların kalplerini (kötü niyetlerinden dolayı) onu anlamalarına mâni olacak şekilde bir kılıfla kaplarız ve kulaklarının işitme yeteneğini zayıflatırız. Bu yüzden, Kur'an okurken ne zaman Rabbinin tek bir ilah olduğundan söz etsen nefretle arkalarını dönüp giderler.

Bkz. 6/25, 39/45Hakka karşı inkâra şartlanmış ve küfrü tercih etmiş olanların, inanmamakta direnmeleri, onların gerçekleri duymak konusunda kulakların... Devamı..

Anlamasunlar diyu kalblerini setr itdik, kulaklarını ağırlaşdırdık. Kur’ân’da rabbinin vahdâniyetini zikr itdiğin vakit nefret ile uzaklaşıyorlar.

Kuran'ı anlarlar diye kalblerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk. Kuran'da Rabbini bir tek olarak andığın zaman, onlar ürkerek ardlarına dönerler.

Kur’an’ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur’an’da (ibadete lâyık ilâh olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.[317]

Aynı konuyla ilgili olarak bakınız: En’âm sûresi, âyet, 25.

Ayrıca onu anlamamaları için kalplerinin üzerine örtüler, kulaklarına da bir tıkaç koyarız. Sen rabbinin Kur’an’daki ismini tek başına andığında canları sıkılmış olarak arkalarını dönüp giderler.

Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler.

Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız.* Rabbini yalnızca Kuran'da andığın zaman nefretle geriye dönerler**

* Ahirete gerçekten inanmıyanlar Kuran'ı anlamazlar ve Kuran'ın zor olduğunu itiraf ederler. Bak: 54:17,22,32,40. ** Kuran'ı yeterli görmeyen zihniy... Devamı..

Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'ı anlamalarına engel perdeler geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kur'ân'da bir tek olarak andığın zaman da ürkerek arkalarına döner kaçarlar.

Ve kalblerinin üzerine onu iyi anlamalarına mani' kabuklar geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz

Onların kalplerini (isyan ve küfürdeki inatlarından dolayı) onu anlamalarına mâni olacak şekilde bir kabukla (manevi bir kılıfla) kaplarız ve kulaklarına (işitmelerine engel olacak manevi bir) ağırlık koyarız. Kur’ân’da Rabbini (ibadete layık, tek) bir (ilâh) olarak andığın zaman, nefretle arkalarına dönüp kaçarlar.

Kur'an'ı anlamalarına engel olsun diye, kalplerine perde, kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen, Kur'an'da Rabb'inin tekliğini andığın zaman, nefretle arkalarını dönüp kaçarlar.

(Evet) onların kalbleri üzerine, onu (Kur'ânı) iyice anlamalarına (engel), perdeler gerer, kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen Kur'anda Rabbini bir tek olarak andığın vakit onlar ürkek ürkek arkalarını çevirirler.

Ve kalblerinin üzerine (kendilerinin de istediği gibi) onu iyice anlamasınlar diye perdeler çekeriz, kulaklarına da bir ağırlık (koyarız)! Çünki Kur'ân'da Rabbini bir olarak zikrettiğin vakit, (onlar) nefret ederek arkalarını dönüp giderler.

Ve biz onu (Kur’an’ı) anlamaları (istememeleri) noktasında (melekler tarafından tanınmaları için iman etmediklerine dair) kalblerine (akıl, duygu ve karar verme merkezi olan beyinlerine) ekinne (manevi izler) oluşturduk. (Yine Kur’an’ı doğru anlamak için dinlemek istemediklerinden) kulaklarına da (manen) bir ağırlık (koyduk). Ayrıca Kur’an’da Rabbini tek olarak zikrettiğin zaman da onlar nefret ederek arkalarına döner giderler. *

(*) Burada da kalb, akletme merkezi olan beyin demektir. Yani bunlar Kur’an’ı dinleyip, anlamak istemedikleri için Allah’da akletme merkezi olan beyin... Devamı..

Onların kalplerine, anlamalarını engelleyen bir örtü ve kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur’an da yalnızca Rabbini andığında, nefretle arkalarını dönüp giderler.

yürekleri üzerine örtüler örteriz, kulaklarını da ağırlaştırırız, Kur’an’ı kavrıyamasınlar diye. Sen Kur’an’da çalabını bir tek olarak anınca da onlar ürkerek arkalarını dönerler.

Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına işitmemek için ağırlık koyduk. Kur/an/da Rabbini bir tek olarak zikrettiğin zaman onlar nefret ederek dönüp giderler.

Kalplerine onu/Kur’an’ı anlamalarına engel olacak bir kapak, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Kur’an’da yalnız tek (Tanrı) olarak Rabbini andığın zaman, (tevhitten hoşlanmadıkları için) arkalarına dönüp kaçarlar.

Ve onların kalpleri üzerine, onu (Kur'an'ı) kavrayıp anlarlar diye (engelleyen) kılıflar ve kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur'an'da Rabbinin birliğini andığın zaman, gerisin geriye dönüp uzaklaşırlar.

(Burada, ahirete inanmayanların Kur’an’dan faydalanamayacakları konusundaki ilâhi kurala işaret edilmektedir. Müşriklerin fıtratları Kur’an’dan bu der... Devamı..

İnsanın özüne yerleştirdiğimiz yasalar gereğince, onların kalplerine, onu anlamalarına engel kılıflar geçirir, kulaklarına da onu duymalarına engel ağırlıklar koyarız. İşte bu yüzden, Kur’an okuma esnasında, ne zaman Rabb’inden eşi ve ortağı olmayan bir tek ilâh olarak söz etsen, taptıkları ilâhların sahte olduğunun anlaşılacağı, buna bağlı olarak şeytânî düzenlerinin yıkılacağını bildiklerinden, ürkerek sırtlarını dönüp giderler. Sonra da, güya açığını yakalayıp sana karşı koz olarak kullanmak için, seni Kur’an okurken gizli gizli dinlerler:

Onu fıkıh ederler / inceden inceye düşünürler diye kalbleri üzerinde kabuk örtüler, kulaklarında işitme ağırlığı yaptık. Kur’ân’da rabbini birleyerek andığın zaman nefretle arkalarına döndüler.

Kalplerini, anlamalarını önleyecek bir zarla kaplıyor, kulaklarını da ağırlaştırıyoruz. Bundan böyle sen Kuran’da, Allah’ı tek Tanrı olarak telaffuz eder etmez, onlar ürküp kaçarsa hiç şaşırma.

Ayrıca ayetlerimizi anlamamaları için kalplerine bir kapalılık, kulaklarına bir sağırlık veririz. İşte bu yaratılış yasamız gereğidir. Onların inkârları gözlerinde, kulaklarında, kalplerinde bir ön yargı oluşturur. Ön yargılarıyla gerçeklerimize karşı gözlerinin, kulaklarının, kalplerinin kapılarını kapatırlar. Sen onlara Kur’an okuyup Rabbinin birliğinden söz ettiğinde, onların canı sıkılır, dinlememek için senden uzaklaşırlar.

(İnkârcıların) onu (Kur’an’ı) anlamalarıyla ilgili kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir (s)ağırlık veririz. [*] Kur’an’da O’nu (Allah’ı tek ilah olarak) andığında, nefret ederek arkalarını dön(üp gid)erler. [*]

İnkarcılık “sebep”, kalplerdeki kapalılık ve kulaklardaki (s)ağırlık ise “sonuç”tur Benzer mesajlar: Zümer 39:45; Mü’min 40:12.

Ve o (Kur’an’ı) anlamamaları için Biz onların kalplerine bir kapalılık, kulaklarına da bir ağırlık veririz.¹ Ve sen, Kur’an’da sadece Rabbini andığın zaman onlar, derhal (sana) sırt dönüp gerisin geriye giderler.²

1 Bu bölümün, “onlar Kur’an’ı işitmezler ve anlamazlar” şeklinde değil de; “onların kulaklarına söz gitmez ve işittiklerinden faydalanmazlar.” şeklind... Devamı..

ve kalplerine, onu kavramalarına engel olan bir örtü koyarız ve kulaklarına bir tıkaç. ⁵⁵ Ve bu yüzden, Kur’an okurken ne zaman Rabbinden Tek Tanrı olarak söz etsen ⁵⁶ nefretle sırtlarını dönüp giderler.

55 Karş. 6:25. Bkz. ayrıca, 2:7 ve ilgili not.56 Lafzen, “Kur’an’da ne zaman Rabbinden tek olarak bahsetsen”.

Kuran’ı anlamak istemeyenler kalplerinin üzerine perde gererler. Kulakları ile dinlemek istemezler. Sen Kuran’da Rabbinin tekliğini dillendirdiğinde, nefretle arkalarına dönüp kaçarlar. 19/73, 38/1...10, 41/44

(akleden) kalplerinin üzerine onu anlamalarını engelleyen bir kapak, kulaklarına ise bir tıkaç yerleştiririz.[²²⁷⁷] Bu yüzden sen ne zaman Kur’an (okuma ânın)da Rabbini birleyerek ansan,[²²⁷⁸] nefretle gerisingeri dönüp uzaklaşırlar.

[2277] Zımmen: İmanı ve küfrü tercih eden, bu özgür tercihi ile uyumlu olarak, Allah’ın koyduğu psikolojik yasalara maruz kalır. Küfrü tercih edenin h... Devamı..

Kalplerinin üzerine- Kur’an’ı anlamalarını engelleyen- örtüler ve kulaklarına da bir ağırlık getiririz de, sen Kur'an'da Rabbini bir olarak andığın (putlarının batıl şeylerden ibaret olduğunu gösterdiğin) zaman o müşrikler nefret ederek (işitmek istemeyerek) arkalarını dönüp giderler.

Ve onların kalplerine, onu (Kur’an’ı) kavramalarına engel olan bir örtü koyarız ve kulaklarına da bir ağırlık. Ve sen Kur’an okurken ne zaman Rabbinden tek ilah olarak söz etsen sırtlarını dönüp kaçarlar.

Ve onların kalpleri üzerine, onu iyice anlayamamaları için perdeler ve kulakları içine de bir ağırlık kıldık ve Kur'an'da rabbini bir olarak andığın zaman nefret ederek arkalarını dönüp giderler.

Ve kalplerinin üzerine onu iyi anlamalarına mani kılıflar geçirir, kulaklarına da ağırlıklar koyarız. Sen Kur'ân'da Rabbini tek olarak andığın zaman, nefretle arkalarını dönüp giderler. [39, 45]

Kalblerine -onu anlamalarına engel olacak- kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Kur'an'da yalnız Rabbini andığın zaman (tek Tanrı inancından hoşlanmadıkları için) arkalarına dönüp kaçarlar.

Kureyş kabîlesinin ileri gelenleri, Hz. peygamberle alay ediyor ve "Boş yere nefes tüketme, biz senin söylediklerini anlamıyoruz; söylediklerine kalbl... Devamı..

Kalblerine onı fehm itmekden örtü kor ve kulaklarına da sağırlık viririz. Ve Kur'an'da, yalnız olarak rabbini zikr iylediğin zamân senden nefret ider ve arkalarını dönerler. [¹]

[1] "Tebbet" Sûresi nâzil oldığı zamân Ebû Leheb'in karısı eline bir taş alarak nezd-i risâlete geldi. Ebû Bekir orada idi. Ebû Bekir'e: "Dostun nered... Devamı..

Sanki kalplerinin üstüne örtüler ve kulaklarına ağırlıklar koymuşuz gibi olurlar. Kur’ân’da Rabbini tek olarak andığında, nefretle sırtlarını dönerler[*].

[*] Âyette kâfirlerin önyargıları, istiare-i temsiliyye (alegori) denen mecazi anlatımla canlandırılmıştır. İstiarede benzetme edatı gizlenir ama meca... Devamı..

Onu anlarlar diye kalplerine örtüler, kulaklarına da ağırlık koyduk. Kur'an'da Rabbini tek olarak andığın zaman nefretle ardlarına dönerler.

Kalplerine, onu anlamalarını önleyen bir örtü geçirir, kulaklarına da bir ağırlık veririz.(7) Sen Kur'ân'da Rabbini tek olarak andığın zaman da onlar arkalarını döner, nefretle kaçar giderler.

(7) 6:25’in açıklamasına bakınız.

Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur'an'da andığın zaman/Kur'an'da yalnız O'nu andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.

daħı ķılduķ göñülleri üzere örtüler ya'nį kim anlamayalar anı daħı ķulaķlarında aġırlıķ. daħı ķaçan añdun çalabuñı ķur’ān’da yaluñuz iken yüz döndürdiler arķaları üzere ķalıcılar iken.

Daḫı ḳılduḳ anlaruñ yürekleri üstine örtüler, tā ki anı añlamayalar. Daḫıḳıluruz ḳulaḳlarında ṣaġırlıḳ. Daḫı ḳaçan añılsa seni yaradan Allāh Ḳur’āniçinde yaluñuz, yüz ḳaytarup ardlarına dönerler, ḳaçarlar.

(Qur’anı) anlamasınlar deyə, onların qəlblərinə pərdə çəkib qulaqlarına əngəl qoyduq (kar etdik). Sən Qur’anda Rəbbini bir tək tanrı olaraq andığın zaman onlar nifrət əlaməti olaraq arxalarını çevirib gedərlər.

And We place upon their hearts veils lest they should understand it, and in their ears a deafness; and when thou makest mention of thy Lord alone in the Qur’an, they turn their backs in aversion.

And We put coverings over their hearts (and minds) lest they should understand the Qur´an, and deafness(2231) into their ears: when thou dost commemorate thy Lord and Him alone in the Qur´an, they turn on their backs, fleeing (from the Truth).

2231 The invisible veil being put against the ungodly on account of their deliberate rejection of Truth. The result is that their minds are fogged so ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.