Velekad sarrafnâ fî hâżâ-lkur-âni liyeżżekkerû vemâ yezîduhum illâ nufûrâ(n)
Andolsun ki düşünüp ibret almaları için şu Kur'an'da bu meseleyi apaçık ve defalarca anlattık, fakat bu anlatış, onların ancak, gerçekten büsbütün uzaklaşmalarına sebep olmada.
Hakikaten (insanlar) öğüt alıp-düşünsünler diye Biz bu Kur’an’da çeşitli açıklamalar yaptık; oysa bu bile, onların (Hakk’tan ve hayırdan) nefret edip uzaklaşmalarını arttırmıştır.
Gerçek şu ki, düşünüp ibret almaları için, şu Kur'an'da gerçekleri pek çok yönden, apaçık ortaya koyduk. Fakat bu gerçekler ve hatırlatmalar inanmak istemeyen o kimselerin ancak gerçeklerden büsbütün uzaklaşmalarına sebep oldu.
Onların akıllarını başlarına toplamaları için, biz, bu Kur'ân'da dini hakikatların delillerini, gerekçelerini, insani ve ahlaki değerlerin zaruretini, çeşitli ikaz ve ihtarları, değişik ifadelerle çok yönlü açıkladık. Bu, onların, Kur'ân'dan uzaklaşmalarından, nefretlerini artırmaktan başka bir şey sağlamadı.
Andolsun öğüt almaları için bu Kur'an'da (bunları) türlü türlü açıkladık. Ama bu onların sadece nefretlerini artırıyor.
Andolsun, biz bu Kur'an'da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp-düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor.
Biz, Bu Kur'ân'da ibret misalleri verdik; cennet'le müjdeledik, Cehennem'le korkuttuk ki, düşünüp akıllarını başlarına alsınlar. Halbuki bu, ancak onların hakdan nefretini artırıyor.
Andolsun! Biz bu Kur’anda anlasınlar diye bunları apaçık ve defalarca anlattık. Fakat kaçmalarından başka onlara bir katkısı olmuyor.
Andolsun, bu Kur'ân'da düşünüp anlamaları için bunları açık açık anlatıyoruz; fakat bu, sadece onların nefretini arttırıyor.
«Öğüt alsınlar» diye işbu Kur'anda açık söyledik, onlara bu, ürkütmekten başka bir şey yapmadı
Andolsun ki biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye bu Kur'an'da farklı şekillerde gerçekleri açıkladık. Fakat (inatları yüzünden) bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.
Bu Kur’ân’da insânlar teemmül itsünler diyu ihbârâtda bulunduk. Halbuki ânlar büsbütün tebâ’ud itdiler.
Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.
Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor.
İyice düşünmeleri için bu Kur’an’da ayrıntılı açıklamalar yaptık. Ama bu, sadece onların haktan uzaklaşmalarını arttırıyor.
Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor.
Biz, öğüt almaları için Kuran'da açıkladık. Ne var ki bu, sadece onların nefretini arttırır
Biz, bu Kur'ân'da akıllarını başlarına almaları için türlü şekillerde (ikaz ve ihtarı) açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.
Biz bu ıhtarı bu Kur'anda türlü şekillerle ifade ettik ki düşünüp akıllarını başlarına alsınlar, halbuki o onların ancak ürkekliğini artırıyor
Kasem olsun ki, düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz bu Kur’ân’da (çeşitli ikaz ve ihtarları) çeşitli şekillerde (değişik ifadelerle) açıkladık. Fakat bu (açıklamalar, inatları yüzünden) onların sadece (hakka karşı) nefretini artırıyor.
Ant olsun ki Biz, bu Kur'an'da öğüt alsınlar diye her türlü açıklamayı yaptık. Oysaki bu onların yalnızca nefretlerini arttırdı.
Andolsun, bu (ihtaarı) şu Kur'anda dürlü dürlü şekillerde açıklamışızdır. Tâki iyice düşünüb ibret alsınlar. Halbuki bu, onların (hakdan) nefret etmelerinden başka, bir şey'i artırmıyor.
Şübhesiz ki (bu ihtârı) bu Kur'ân'da türlü şekillerde ifâde ettik ki, düşünüp ibret alsınlar. Fakat (bu), onlara (hakka karşı) nefretten başka bir şey artırmıyor.
Ve gerçekten, biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye bu Kur’an’da (gerçekleri ortaya koymak için farklı şekillerde) açıklamalar yaptık. Oysa bu, (kibir ve inatları yüzünden) onların ancak kaçışlarını artırıyor.
Biz bu Kur’an da onlar düşünsünler, anlasınlar diye, her türlü açıklamaları kullandık. Ama bu açıklamalar yalnızca onların nefretlerini artırıyor.
Ant olsun ki Biz bunu Kur’an’da evire çevire anlatmışızdır, öğütlensinler diye. Ancak, bu, onları yalnız tiksindirdi.
Andolsun Biz bu Kur’an’ı, onlar düşünüp anlasınlar [yezzekkerû] diye ayrıntılarla açıklıyoruz. Fakat bu onların nefretini artırmaktan başka bir şeye yaramıyor.
Şüphesiz biz, hatırlayıp kendilerine gelsinler diye bu Kur'an'da çeşitli açıklamalarda bulunduk. Fakat bu, onların sadece kaçışlarını artırır.
Oysa Biz bu Kur’an’da, Allah’ın varlığını, birliğini; acziyet ve noksanlık ifâde edebilecek bütün sıfatlardan uzak, insan hayalinin ulaşabileceği her türlü tasavvurun üstünde ve ötesinde yüceler yücesi bir Yaratıcı olduğunu; hikmet, kudret ve adâletten yoksun bir tanrı inancının, insanoğlunu dünyada da, âhirette de felâketlere sürükleyeceğini farklı yerlerde, farklı örneklerle ve tüm boyutlarıyla açıkça ortaya koyduk ki, bu ayetleri düşünüp aydınlansınlar. Fakat bunca öğütler, zâlimlerin nefretlerini körüklemekten ve isyanlarını artırmaktan başka bir katkı sağlamadı.
And olsun öğüt almaları için bu Kur’ân’da evire çevire açıkladık; ancak onların ürkerek kaçışlarını artırdı!
Biz Kuran’da insanları düşünceye salacak her şeyi söyledik ama, Kuran, hâlâ onların nefretini azdırıyor.
Biz onların akıllarını başlarına toplamaları için ayetlerimizle gerekli uyarıları yaptık. Elçilerimiz ayetlerimizi insanlara sürekli okuyor. Ayetlerimizle akıllarının alması için her türlü delili ortaya koyduk. Fakat ayetlerimiz onlara yol göstereceğine sanki onların kinini büyütüyor. İnkâr edenler büyük bir kinle ayetlerimize karşı çıkıyorlar. Ayetlerimize savaş açıyorlar.
Gerçek şu ki, bu Kur’an’da Biz (gerçeği) pek çok yönden açık açık ortaya koyduk ki [onu inkar edenler] iyice içlerine sindirebilsinler: ne var ki, bu sadece onların nefretini artırdı.
Oysa biz bu Kuran’da öğüt alsınlar diye, hakikati farklı şekillerde tekrar tekrar dile getirdik. Ama gel gör ki bu açıklamalar onların sadece nefretini artırıyor. 17/45-46-82, 22/72, 25/60, 35/42, 43/78
And olsun ki, biz bu uyarıp (Allah Teala’nın birliğini) Kur'an'da düşünüp ibret alsınlar diye tekrarladık. (Onlar bu uyarılardan ibret alıp imana gelecekleri yerde ne yazık ki) bu uyarılar onların haktan daha fazla uzaklaşmalarına sebep oluyor!
Ve biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye bu Kur’an’da (türlü, türlü) açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor.
Andolsun ki, Biz Kur'an'da bu ihtarı güzelce düşünsünler diye (mütenevvi sûrette) beyan ettik. Halbuki, bu onlar için nefretten başka bir şey arttırmıyor.
İnsanlar düşünüp ders alsınlar diye Biz Kur'ân'da bu gerçekleri farklı üsluplarla beyan ettik. Ne var ki bu, onları daha da kaçırmaktan başka bir sonuç vermedi. [16, 101; 7, 58]
Biz Kur'an'da sözü türlü biçimlerde anlattık ki, düşünüp anlasınlar. Fakat bu, onların sadece kaçışlarını artırıyor.
Bizim bu Kur'ân'da, tezekkür itmeleri içün, sarf iylediğimiz emsâl ve 'iber onların ancak nefretlerini artırdı.
Bu Kur'an'da, öğüt alsınlar diye açıklamalar yaptık. Fakat, bu onların sadece nefretini artırdı.
Öğüt alsınlar diye, Biz bu Kur'ân'da hakikatleri çeşitli şekillerde açıkladık. Fakat bu onları daha da fazla kaçırıyor.
Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.
daħı bayıķ döndürü beyān eyledük uşbu ķur’ān’da tā añalar yā ögütleneler daħı arturmaz anlara illā ürkmek.
Taḥḳīḳ biz tekrār eyitdük āyetleri bu Ḳur’ānda, ḥattā ki fikr idüp ögütlene‐ler. Daḫı arturmaz kendüleri illā ḥaḳdan ḳaçmaḳ.
İnsanlar düşünüb ibrət alsınlar deyə, Biz bu Qur’anda (Allahın vəhdaniyyət əqidəsini cürbəcür dəlillərlə, müxtəlif misallarla) izah etdik. Lakin (bu izahat) onların yalnız nifrətini artırdı (islamdan daha çox üz döndərdilər).
We verily have displayed (Our warnings) in this Qur’an that they may take heed, but it increaseth them in naught save aversion.
We have explained (things) in various (ways) in this Qur´an, in order that they may receive(2227) admonition, but it only increases their flight (from the Truth)!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |