Men kâne yurîdu-l’âcilete ‘accelnâ lehu fîhâ mâ neşâu limen nurîdu śümme ce’alnâ lehu cehenneme yaslâhâ meżmûmen medhûrâ(n)
Kim, şu hemencecik, pek tez geçen dünyayı dilerse biz de dilediğimize, dilediğimiz şeyi hemencecik veririz orada, sonra biz, cehennemi de onun için halkettik, oraya kınanmış, kovulmuş bir halde girer.
Her kim ki çarçabuk olanı (peşin ve geçici dünya arzularını) ister (de ahireti önemsemezse), orada istediğimiz kimseye, dilediğimiz (nimetleri) çabuklaştırıp (kolaylaştırırız, ama öldükten) sonra da ona cehennemi (yurt) kılarız; kınanmış ve kovulmuş olarak ona (cehenneme) atılır.
Her kim, bu çarçabuk geçen dünya hayatını dilerse, orada dilediğimiz kimseye, dilediğimiz kadarını verir, sonra da onu kınanmış ve mahrum bırakılmış olarak gireceği cehenneme sokarız.
Kim, dünya hayatının günlük geçici kazancını isterse, istediğimize, sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olan kadarını dünyada âcilen veririz. Sonra da, ona cehennemi hazırlarız. Kınanmış ve rahmetimizden kovulmuş olarak orada yanar.
Kim bu çabucak geçeni (dünyayı) isterse, orada istediğimiz kimseye, dilediğimizi çabucak veririz. Sonra ona cehennemi nasip ederiz. Oraya kınanmış, (rahmetten) kovulmuş olarak ulaşır.
Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider.
Kim ameli ile dünya menfaatını isterse, dilediğimiz kimseye istediğimiz şeyi, dünyada peşin veririz; sonra da onu cehennem'e koyarız; kötülenmiş ve rahmetten koğulmuş bir halde ona ulaşır.
Kim, önce olan dünya hayatını isterse, eğer onun için bir şey dilemiş isek, o şeyi hemen ona veririz. Sonra ona Cehennemi nasip ederiz. Kınanmış ve kovulmuş olarak orada kavrulur.
Kim bu geçici dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen veririz, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.
Kim ki çabuk geçen bu dünyayı isterse —dilediğimiz gibi— istediğimiz denli veririz ona, cehennemi yurt kılacağız; yerilerek, sürülerek azaba tıkılırlar da
Yalnız sür’at ile geçecek olan bu dünyânın servetini taleb idenlere hemân istediğimiz kadar virdik. Fakat sonra ânlara cehennemi ihzâr iyledik. Orada her şeyden mahrûm ve zelîl olarak yanacaklardır.
Dünyayı isteyene istediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız; yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya girer.
Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.
Kim bu geçici dünyayı isterse burada istediğimiz kimseye dilediğimiz şeyleri veririz; sonra da onu cehenneme göndeririz; oraya kınanmış ve kovulmuş olarak girer.
Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.
Kim bu geçici dünyayı isterse, orada istediğimize dilediğimiz kadar veririz. Ancak daha sonra onu, kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme mahkum ederiz.
Her kim peşin isterse, dünyada ona, istediğimiz kimseye, dilediğimiz kadarını peşin veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız; kınanmış ve (rahmetimizden) kovulmuş olarak oraya girer.
Her kim peşin istiyorsa ona Dünyada peşin veririz, dilediğimiz kadar istediğimize, sonra da ona Cehennemi tahsıs ederiz, mezmun, matrud bir halde ona yaslanır
Her kim ki çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) ister (de âhireti önemsemezse), orada (dünyada) dilediğimiz kimseye, dilediğimiz (nimetler) i hemen veririz. Sonra da (dünyalık nimetlerle şımararak, yaptığı kötülüklere karşılık) ona cehennemi (yurt) kılarız da kınanmış ve kovulmuş olarak oraya (cehenneme) atılır.
Kim bu çarçabuk geçen (dünyâyı) dilerse biz de burada ona, (evet) kimi dilersek ona, dileyeceğimiz şey'i çarçabuk veririz. Sonra da onu cehenneme sokarız. O, buraya kınanmış ve (rahmetimizden) koğulmuş olarak ulaşır.
Kim çabuk geçen (bu dünyay)ı isterse, (artık) orada istediğimiz şeyi kimin için dilersek, kendisine çabucak veririz; sonra ona Cehennemi tahsîs ederiz; kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.
Kim yaptıklarının karşılığını acil olarak bu dünyada isterse, biz istediğimiz kimseye istediğimiz kadarını acilen veririz. Sonrada o kimse için cehennem hazırladık ve kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme girer.
Herkim bu çarçabuk geçen dünyayı dileyecek olursa orada dilediğimiz kadarını dilediğimize çabucacık veririz. Sonra da onu Cehennem’e sokarız. O kimse buraya yerilmiş, sürülmüş olarak gider.
Her kim bu çabuk geçen dünyayı isterse dilediğimiz kimseye az çok istediğimiz miktarı burada çabucak veririz. Sonra ona Cehennemi tahsis ederiz. Oraya yerinmiş, halkın rahmetinden kovulmuş olarak atılır.
Her kim buranın (geçici zevklerini) hemen isterse, Biz de hem ona hem de dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını vermekte acele ederiz. Sonunda da cehennemi ona mekân yaparız. O oraya kınanmış ve kovulmuş olarak yaslanır/girer [yaslâhâ].
Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız. Sonra da ona cehennemi (yurt) kılarız da ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider.
Her kim yalnızca şu gelip geçici olan dünyanın zevk ve arzularını istiyorsa, bu dünyada dilediğimiz kimseye, dilediğimiz kadar nîmeti peşin olarak hemen veririz; öyle ki, hepsi çalışmasının karşılığını tam olarak alır fakat sonunda, ona cehennemi ebedî yurt yaparız; alçaltılmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş bir hâlde oraya girer!
Kim Acele’yi istiyorduysa, ona orada, dileyeceğimiz şeyi isteyeceğimiz kimse için acele ettik.
Sonra ona Cehennem’i hazırladık.
Oraya kınanmış kovulmuş olarak girer.
Biz, dünyayı isteyene, istediğimiz kadarını ivedilikle veririz. Ama sonra yaka paça cehenneme de ayarlarız.
Dünya hayatı çabuk geçer. Kısa ömrünüz için dünyanın zenginliklerini isterseniz verilir. Sonra zenginlikleri ne yaptığınıza bakarız. Verdiğimiz zenginlikleri; insanların aleyhine kullanıyor, insanların haklarını çalıyor, haksızlıkla zulüm yapıyorsanız cehennemle cezalandırırız. Çünkü yasamız gereği verdiğimiz zenginlikte insanların hakları vardır.
Kim bu çabucak geçen (dünyayı) isterse, ona yani (helakini) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen veririz. Sonra da onu kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme yerleştirmiş (olacağız).
Kim ki, bu geçici hayatın [hazları] peşinde koşmak isterse, bu istediğinden dilediğimiz kadar, gerekli gördüğümüz kimseye hemen veririz; ama sonra onun payını cehennem kılarız ²³ ki oraya kınanmış ve kovulmuş olarak katlanmak zorunda kalacaktır!
Kim ahireti bırakıp hemen acil olanı dünyayı tercih ederse, biz istediğimiz kimse için burada dilediğimiz kadarını çabucak veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız, oraya kınanmış ve rahmetten dışlanmış olarak atılır. 2/200, 11/15, 42/20
Her kim ki, hemen ‘şimdi ve burada’nın geçici hazlarını[²²⁴³] dilerse, Biz de onun payını orada hızlandırır, dilediğimiz kimseye istediğimiz kadar veriveririz; ne ki sonunda ona cehennemi tahsis ederiz (de), o kınanmış ve gözden çıkarılmış biri olarak orayı boylar.[²²⁴⁴]
Kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse, biz de dilediğimiz kimseye, dilediğimiz kadarını dünyada hemen veririz. (Fakat ahiret nimetlerinden nasibi olmaz, Rabbinin ayetlerini -ahireti- inkar ettiği için) Sonunda onu rahmetimizden kovulmuş olarak cehenneme sokarız.
Kim bu (geçici dünyayı, ç, n) alel acele isterse biz de ona, dilediğimiz kimseler için dilediğimiz kadarını hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve kovulmuş olarak girer.
Her kim bu çabuk geçeni (bu dünya varlığını) dilerse onun için burada dilediğimiz miktarı çarçabuk veririz, dilediğimize. Sonra ona Cehennemi tahsis kılmış oluruz. Oraya kınanmış, kovulmuş bir halde yaslanır.
Kim şu peşin dünya zevkini isterse, Biz de dilediğimiz kimse hakkında ve dilediğimiz miktarda, o dünya zevkini ona veririz. Ama sonra ona cehennemi mekân kılarız, O da yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya atılır.
Kim bu aceleci(dünya)yı isterse, orada ona, (evet) istediğimiz kimseye hemen çabucak dilediğimiz kadar veririz; ama sonra yerini cehennem yaparız! Kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.
A'mâliyle dünyâ sevâbını isteyen kimselerden dünyâda istediğimize dilediğimizi ta'cîl ile viririz, sonra ona cehennemi tahsîs ideriz. Oraya mezmûm ve hayırdan ba'îd olarak girer.
Kim, çarçabuk olanı/dünyayı isterse, burada dilediğimize acele isteğini veririz. Sonra ona cehennemi hazırladık. Yerilmiş ve koğulmuş olarak oraya girecektir.
Kim bu peşin dünyayı isterse, Biz dilediğimiz kadarını dilediğimiz kimseye bu dünyada peşin olarak verir, sonra Cehennemi ona mekân yaparız. O da kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.
Peşin isteyene dünyada peşin veririz: Dilediğimize dilediğimiz kadar. Sonra da ona cehennemi veririz; yaslanır ona, kınanmış ve kovulmuş olarak.
her kim ola diler bu cihān ivdürevüz anuñ-içün anuñ içinde anı kim dilerüz aña kim dilerüz. andan ķılavuz anuñ-içün ŧamuyı gire aña 'ayıblanmış sürilmiş.
Kim ki dünyā dirligin dilese virür‐biz aña dünyāda her ne kim dilese. Ki‐me [di]lesevüz andan ṣoñra, givürür‐biz anı ṭamuya ẕelīllik bile, raḥmetdenıraḳlıḳ bile.
Hər kəs fani dünyanı istəsə, dilədiyimiz şəxsə istədiyimiz ne’məti orada tezliklə verərik. Sonra isə (axirətdə) ona Cəhənnəmi məskən edərik. O, (Cəhənnəmə) qınanmış, (Allahın mərhəmətindən) qovulmuş bir vəziyyətdə daxil olar!
Whoso desireth that (life) which hasteneth away, We hasten for him therein that We will for whom We please. And afterward We have appointed for him hell; he will endure the heat thereof, condemned, rejected.
If any do wish for the transitory things (of this life), We readily(2196) grant them - such things as We will, to such person as We will: in the end have We provided Hell for them: they will burn therein, disgraced and rejected.(2197)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |