16 Ocak 2025 - 16 Receb 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
İsrâ Suresi 15. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Meni-htedâ fe-innemâ yehtedî linefsih(i)(s) vemen dalle fe-innemâ yadillu ‘aleyhâ(c) velâ teziru vâziratun vizra uḣrâ(k) vemâ kunnâ mu’ażżibîne hattâ neb’aśe rasûlâ(n)

Kim doğru yolu bulursa ancak kendisi için bulmuştur ve kim doğru yoldan sapmışsa kendisini sapıtmıştır ve kimse, bir başkasının yükünü yüklenmez ve biz, peygamber göndermedikçe hiçbir topluluğu azaplandırmayız.

Kim (hidayete uyar) doğru yolu (arayıp) bulursa, kendisi için (Hakkı ve hayrı) bulmuş olacaktır. Kim de sapıtırsa kendi zararına sapıtmış olacaktır. Günahkâr olan hiç kimse bir başkasının günah yükünü taşımayacaktır. (Ve zaten) Biz, (aydınlatıcı ve uyarıcı) bir Resul göndermedikçe (hiçbir kavme ve kişiye asla) azap edici olmayız (kendilerini sorumlu tutmayız).

Kim doğru yolu bulursa, ancak kendisi için bulmuştur ve kim de doğru yoldan sapmışsa, kendisi sapmıştır ve kimse bir başkasının yükünü yüklenmez. Ve biz bir peygamber göndermedikçe, hiçbir topluluğa azap etmeyiz.

Kim hür iradesiyle hidayeti tercih eder, İslâm'da sebat ederse, sadece kendi iyiliği, kurtuluşu için hak yola girmiş, İslâmî hayatı yaşamış olur. Kim de başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşır, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ederse, yalnızca kendi felâketini hazırlamış, kendisi zarara, ziyana uğramış olur. Hiçbir günahkâr, günah yüklü, suçlu bir kişi, başkasının günahının suçunun cezasını çekmez. Biz, tebliğ ile görevli, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul göndermedikçe kimseye azap edecek değiliz.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 16/25; 29/13; 35/18, 37; 39/70-71; 67/8-9.

Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer. Kim de sapıtırsa yalnız kendi aleyhine sapıtır. Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü taşımaz. Biz peygamber göndermedikçe azap edecek değiliz.

Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç bir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiç bir topluluğa) azab edecek değiliz.

Kim doğru yolda giderse ancak kendisi için doğru yolda bulunur (Sevab kendisinedir). Kim de sapıklık ederse, yalnız kendi aleyhine sapıklık eder (cezasını çeker). Hiç bir günâhkâr da başkasının günahını taşımaz. Bir de biz, bir Peygamber göndermedikçe azab etmeyiz.

Kim doğru yolu bulursa, o kendisi için doğru yolu bulmuştur. Kim de saparsa, o kendi aleyhine sapmıştır. Hiç kimse, kimsenin yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, elçi göndermeden azap edici değiliz.

Her kim doğru yolu izlemeyi seçerse, bunu kendi iyiliği için yapmış olacaktır. Her kim de yoldan saparsa, bu kendi kötülüğüne olacaktır; kimse kimsenin suçunu taşıyacak değildir. Ayrıca, biz bir peygamber göndermedikçe azap etmeyiz.[285]

[285] Hidayet ve dalâletin ferdîliği hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XI, 207-210.

Doğru yola giden, kendisi için gitmiştir; sapıtan da kendisiyçin sapıtır; birinin yükünü, öbürü almaz, Peygamber göndermedikçe, biz azap eylemeyiz

Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa yine kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr bir başkasının suç (ve günah) yükünü yüklenmez (ve onunla yargılanarak azap görmez). Ve biz, (uyarıcı olarak) bir resul göndermeden (günahları sebebiyle hiçbir kimseye ve hiçbir topluma) azap etmeyiz.

Bkz. 16/25, 29/13, 35/18Allah’ın Peygamber göndermediği toplumlar var mı? “…Hiçbir toplum yoktur ki içlerinden bir uyarıcı çıkmamış olsun.” (Fatır 35/... Devamı..

Kim tarîk-i hidâyete sülûk ider ise kendi nefsine hayır itmiş olur, kim dalâlete sapar ise kendi mutazarrır olur. Herkesin taşıdığı başkasının yükü değildir içlerinden peygamber çıkarmaksızın hiç bir kavmi ’azâba dûçâr itmedik.

Kim doğru yola gelirse ancak kendi lehine yola gelmiş ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmıştır. Kimse kimsenin günahını çekmez. Biz peygamber göndermedikçe kimseye azabetmeyiz.

Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.[311]

Âyet hıristiyanların, “İsa, insanların günahını yüklenmiş ve bu günahın cezasını kanıyla ödemiştir” şeklindeki inancını iptal etmektedir. Âyette ayrıc... Devamı..

Kim doğru yolu seçerse kendi iyiliği için seçmiştir, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiç kimse başkasının günah yükünü üstüne almaz. Biz bir resul göndermedikçe azap da etmeyiz.

Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üslenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.

Kim doğru yola gelirse kendisi için yola gelmiş bulunur. Kim saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçkimse başkasının yükünü çekmez. Biz bir elçi göndermeden hiç kimseyi cezalandırmayız

Kim doğru yola gelirse sırf kendi iyiliği için gelir. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü çekmez. Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek değiliz.

Kim doğru giderse sırf kendi lehine gider, kim de sapıklık ederse ancak aleyhine eder ve hiç bir vizir çeken diğerinin vizrini çekmez, biz bir Resul göndericiye kadar ta'zib de etmeyiz

Kim hidâyet yolunu seçerse, şüphesiz kendi iyiliği için seçmiş olur, kim de hak yoldan saparsa, şüphesiz kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. Ve Biz bir peygamber göndermedikçe (günahlarından dolayı kimseye) azap edecek değiliz.

Kim doğru yolda olursa, ancak kendi iyiliği için doğru yolda olur. Kim de saparsa ancak kendi kötülüğü için sapmış olur. Ve hiçbir yük taşıyıcı, başkasının yükünü yüklenmez.¹ Ve Biz, bir resul göndermedikçe azap edecek değiliz.

1- Her kim zerre miktarı bir hayır işlerse onu görecek, her kim zerre miktarı bir şer işlerse onu görecek. (99:7-8)

Kim doğru yolu bulursa, o doğru yolu ancak kendi fâidesine bulmuş olur. Kim de sapıklık ederse o da yalınız kendi aleyhine sapmış olur. Hiç bir günahkâr başkasının günâh yükünü yüklenmez. Biz bir resul gönderinceye kadar (hiç bir kimseye ve kavme) azâb ediciler değiliz.

Kim hidâyete ererse, artık ancak kendisi için hidâyete ermiş olur. Kim de dalâlete düşerse, o takdirde ancak kendi aleyhine dalâlete düşmüş olur. Hem hiçbir günahkâr, başkasının günâhını yüklenmez. (Biz) bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azâb ediciler değiliz.(2)

(2)“ وَماَ كُنَّا مُعَذِّب۪ي۪نَ۪ حَتّٰي نَبْعَثَ رَسُولًا*[(Biz) bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azâb ediciler değiliz] sırrıyla; ehl-i fetret (... Devamı..

Kim doğru yolu seçmişse, ancak kendi lehine seçmiş olur; kim de sapıp gitmişse, ancak kendi aleyhine olarak sapıp gitmiştir. Ve hiçbir kimse bir başkasının suç (ve günah) yükünü çekmez ve onunla yargılanmaz. Ve biz, önceden (mesajlarımızın tebliğini hakkıyla yapan) bir elçi (mübelliğ) göndermeden (inkâr, isyan ve günahları sebebiyle ne dünyada ne de ahirette hiçbir kimseye) azap edecek değiliz.*

(*) Allah insanları iyiyi kötüden ayırmalarına yarayacak yeteneklerle donatmıştır; ancak yine de merhametinin sonucu olarak ilahi mesajların tebliğini... Devamı..

Kim doğru yola girmişse, kendisi için girmiş olur. Kimde sapıklık yolunu tercih ederse, sapkınlığı yalnızca kendisine aittir. Hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü yüklenmez. Biz bir topluma elçi göndermeden, o topluma azap edecek değiliz.

Her kim doğru yolu tutarsa kendi için tutmuş olur. Herkim de iğri yola saparsa yine kendine karşı sapmış olur. Hiçbir günahlı başkasının günahını yüklenmez. Biz önce bir elçi göndermedikçe de azaba uğratıcı değilizdir.

Her kim yol bulursa ancak kendisi için yol bulur, saparsa yine ancak kendisinin helâki için sapar, hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez, biz peygamber göndermedikçe azap edecek değiliz.

Kim doğru yolu bulursa, ancak kendi lehine bulmuş olur. Kim de saparsa ancak kendisi aleyhine sapmış olur. Hiçbir kimse/günahkâr, bir başkasının günah yükünü yüklenmez.⁹ Biz elçi göndermedikçe azap edecek değiliz.¹⁰

9 Burada Hıristiyanların “Hz. İsa’nın, insanların kurtuluşu için günahlarını yüklenip çarmıha gerilmeye razı olduğu” inancı yıkılmaktadır. 10 Krş. ... Devamı..

Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç bir günahkâr, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber gönderinceye kadar (hiç bir topluma) azap edecek değiliz.

Her kim iyiliği, güzelliği tercih ederek doğru yola yönelirse, ancak kendi iyiliği için yönelmiş olur ve her kim de kötülüğü, çirkinliği tercih ederek doğru yoldan saparsa, o da ancak kendi zararına sapmış olur.Dolayısıyla, hiç kimse bir başkasının günahını taşımayacaktır. Ve biz,iyinin-kötünün ne olduğunu açıkça ortaya koyan bir Peygamber veya onun görevini aynen yüklenen bir dâvetçi göndermedikçe, insanlara azap edecek değiliz!
Elçi gönderir göndermez de, öyle alelacele helâk etmeyiz.

Kim hidayete erdiyse, kendi nefsi için hidayete erer. Kim de saptıysa, kendi aleyhine sapar. Yüklü bir kişi bir başkasının yükünü çekmez. Bir rasûl seçip göndermedikçe azap edecek değildik.

Yola gelen kendisi için gelir, yoldan çıkan da kendisine eder. Kimse başkasının suçunu üstlenemez. Zaten biz, elçi göndermeden kimseye ceza vermeyiz.

Kim hidayeti seçerse şüphesiz kendisi için seçer. Kim saparsa şüphesiz kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü taşımaz. Biz elçi göndermedikçe azap edecek değiliz.

Kim doğru yola gelirse, sadece kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa, sadece kendi aleyhine sapmış olur. [*] Hiçbir (günah) yüklüsü, başkasının (günah) yükünü yüklenemez. Biz bir elçi gönderinceye kadar (kimseye) azap ediciler değiliz. [*]

Bu mesaj Bakara 2:134, 141, 272, 286, En‘âm 6:52, 164, İsrâ 17:13-15, Lokmân 31:33, Fâtır 35:18, Zümer 39:7, 41, Fussilet 41:46, Câsiye 45:15, Necm 53... Devamı..

Kim hak yola gelirse, ancak kendi lehine hak yola gelir ve kim de sapıtırsa ancak kendi aleyhine sapıtır. Hiçbir günâhkâr bir başkasının günâhını yüklenemez.¹ Biz, bir Peygamber göndermedikçe de kimseye azap etmeyiz.²

1 Vizr: Ağır yük, günâh ve günâhın cezâsının ağırlığı demektir. Herkes kendi günâhından sorumludur. Günâhı ağır basan birisi, bir başkasını günâhını y... Devamı..

Her kim ki doğru yolu izlemeyi seçerse, bunu kendi iyiliği için yapmış olacaktır. Ve her kim ki yoldan saparsa, bu kendi kötülüğüne olacaktır; kimse kimsenin yükünü taşıyacak değildir. ¹⁹ Ayrıca, Biz, [kendilerine] bir elçi göndermeden ²⁰ [yaptığı haksızlıklardan ötürü hiçbir topluma] azap etmeyiz.

19 Bkz. 6:164, 35:18, 39:7 ve ilgili notlar; ayrıca, bu temel ahlakî ilkeye ilişkin Kur’ânî ifadenin ilk yer aldığı 53:38.20 Zımnen, “ki doğru ile eğr... Devamı..

Doğru yolu tercih eden kişi, ancak kendisi için doğru yola girmiştir. Sapan kimse de kendi aleyhine sapmış olur.1 Zira hiç bir sorumlu bir başkasının sorumluluğunu taşımaz.2 Çünkü biz elçi göndererek uyarmadıkça hiç bir toplumu cezalandırmayız.3 16/125, 10/108, 27/92, 45/15, 26/164, 14/51, 35/18, 313/7, 28/59, 35/24, 39/71

Kim doğru yola yönelirse, iyi bilsin ki o sadece kendisi lehine yönelmiş olacaktır; kim de saparsa, unutmasın ki o da yalnızca kendi aleyhine sapmış olacaktır: zira hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu taşımaz; üstelik Biz, bir elçi gönderinceye kadar, asla (bir topluma) azap edici olmadık.

Kim doğru yolu seçerse; kendi yararına hidayete ermiş olur. Kim de saparsa (doğru yoldan ayrılırsa) kendi aleyhine sapmış olur. Hiç bir günahkar başkasının günahını yüklenmez. (Herkes kendi günahının cezasına kavuşur) Biz hiç bir kavme, peygamber göndermeden onlara azap etmedik. (Ancak peygamberlerinin hak davetini inkar edenleri helake uğrattık)

Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtışsa kendi aleyhine sapıtıştır. Bir kimse başka bir kimsenin günah yükünü yüklenmez. Biz, bir resul göndermedikçe kimseye de azap edici değiliz.

Kim doğru yola giderse ancak kendisi için doğru yola gitmiş olur ve her kim sapıtırsa ancak kendi aleyhine olarak sapıtmış bulunur. Ve bir günkar kimse başkasının günahını yüklenmez ve Biz bir resûl gönderinceye kadar azap ediciler olmadık.

Kim doğru yolu seçerse, kendisi için seçmiş olur; kim de doğru yoldan saparsa, kendi aleyhinde sapmış olur. Hiçbir kimse başkasının günah yükünü taşımaz. Biz peygamber göndermediğimiz hiçbir halkı cezalandırmayız. [35, 18; 29, 13; 16, 25; 67, 8-9; 39, 70-71; 35, 37]

Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü taşımaz. Biz elçi göndermedikçe azab edecek değiliz.

İhtidâ iden kendi nefsine ihtidâ ider, dalâlete düşen de kendi nefsini dalâlete düşürir. Biri diğerinin günâhıyla günâhkâr olmaz. Biz bir kavmi, ona rasûller göndermedikce ta'zîb ider değiliz.

Kim yola gelirse kendi yararına gelir, kim de yoldan çıkarsa kendi zararına çıkar. Kimse kimsenin yükünü çekmez. Biz elçi göndermeden azap etmeyiz.

Doğru yola giren kimse ancak kendisi için girmiş olur. Sapan kimsenin de sapıklığı ancak kendi aleyhinedir. Hiç bir günahkar bir başkasının günahını yüklenmez. Biz, elçi göndermedikçe azap etmeyiz.

Doğru yolu bulan, kendisi için bulmuştur. Yoldan sapan da kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Ve Biz peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.

Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz.

ol kim ŧoġru yol duttı bayıķ ŧoġru yol dutar gendüzi içün. daħı ol kim aza bayıķ azar gendü üzere daħı yazuķ götürmeye yazuķ götürici ayruķ yazuġını. daħı olmaduķ 'aźāb viriciler tā viribiyevüz yalavacı.

Kim ki doġru yol üstinedür, pes hidāyeti öz nefsi‐çündür. Daḫı kim azsaazmaġı daḫı özi‐çündür. Daḫı götürmez yük götürici özgenüñ yükini ya‘nī bir kişiye özge kişi‐çün ‘aẕāb olmaz. Daḫı ‘aẕāb eylemezüz bir ümmete anlarapeyġamber göndermeyince.

Doğru yol tutan yalnız özünə xeyir, haqq yoldan azan da ancaq özünə zərər edər. Heç bir günahkar başqasının günahını daşımaz. (Hərə öz günahına cavabdehdir). Biz, peyğəmbər göndərməmiş (heç bir ümmətə) əzab vermərik!

Whosoever goeth right, it is only for (the good of) his own soul that he goeth right, and whosoever erreth, erreth only to its hurt. No laden soul can bear another's load. We never punish until We have sent a messenger.

Who receiveth guidance, receiveth it for his own benefit: who goeth astray doth so to his own loss:(2190) No bearer of burdens can bear the burden(2191) of another: nor would We visit with Our Wrath until We had sent a messenger (to give warning).

2190 The doctrine of personal responsibility is insisted on, and the basis of ethics is shown to be our own good or evil as furthering or obstructing ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.