Velev yu-âḣiżu(A)llâhu-nnâse bizulmihim mâ terake ‘aleyhâ min dâbbetin velâkin yu-aḣḣiruhum ilâ ecelin musemmâ(en)(s) fe-iżâ câe eceluhum lâ yeste/ḣirûne sâ’a(ten)(s) velâ yestakdimûn(e)
Allah, insanları zulümleri yüzünden helak etseydi yeryüzünde yürür bir tek mahluk kalmazdı, fakat onlara azap etmeyi mukadder bir zamana tehir etti; vakitleri gelince de ne bir an geri kalırlar, ne bir an önce gelipçatar o mukadder vakit.
Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle (hemen) sorguya çekecek (ve cezasını verecek) olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; fakat onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. (Şu var ki) Onların ecelleri geldiğinde ise, (artık) ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.
Allah, insanları yaratılış gayeleri dışında yaşamalarından dolayı, hemen helak ediverecek olsaydı, yeryüzünde yürüyen hiçbir canlı kalmazdı. Ne var ki, onları belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar erteliyor, süreleri dolduğu zaman, sonlarını bir an olsun, ne geciktirebilirler, ne de öne alabilirler.
Eğer Allah, günahları, isyanları ve inkârları yüzünden insanları anında cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde cezalandırmadık hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onlara belli bir müddete kadar vâde tanıyor. Ecelleri geldiği zaman, onu ne bir an erteleyebilirler, ne de belirlenmiş vadeyi öne alabilirler.
Eğer Allah insanları zulümlerinden dolayı ele alsaydı (yer) üzerinde bir tek canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar ertelemektedir. Ecelleri geldiğinde artık ne bir saat geri bırakılırlar ne de öne alınırlar.
Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiç bir şey bırakmazdı; ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.
Eğer Allah, zulümleri (günahları) yüzünden insanları hesaba çekiverseydi, yeryüzünde kımıldayan tek bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları takdir edilen bir müddete kadar geciktirir. Müddetleri (ecelleri) de geldiği zaman, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
Eğer Allah, zulümlerinden dolayı insanları azaplandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman, artık ne bir saat tehir edilirler ne de öne alınırlar.
Eğer Allah, zulümlerinden dolayı insanları hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat, onları belli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.
Zulümleri yüzünden, Allah insanları yakalasaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı; lâkin, onları adanmış bir vakte dek bırakır; vakitleri gelince, ne bir saat gecikirler, ne de öne geçerler
Eğer Allah, insanları (bu dünyada) yaptıkları kötülüklerden dolayı hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.
Allâh insânları zulümlerinden dolayı tecziye itmek istese idi yer üzerinde hiç bir canlı mahlûk kalmaz idi fakat mu’ayyen bir güne kadar mühlet viriyor, o vaktin vurûdını bir sa’at te’hîr veyâ ta’cîl idemezler.
Allah insanları haksızlıklarından ötürü yakalayacak olsaydı, yeryüzünde canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Süreleri dolunca onu ne bir saat geciktirebilirler ne de öne alabilirler.
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
Eğer Allah insanları haksızlıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onlara belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar mühlet tanıyor. Ama süreleri dolduğunda onu bir an bile ne erteleyebilirler ne de öne alabilirler.
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, orada hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.
ALLAH zulümlerinden dolayı insanları cezalandırsaydı orada bir yaratık bırakmazdı; ne var ki onları belli bir süreye kadar erteler. Sürelerinin sonu geldiği zaman da ne bir saat öne alınırlar, ne de ertelenirler.
Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden hesaba çekseydi, yeryüzünde kımıldayan tek canlı bırakmazdı. Fakat Allah onları, belli bir vakte kadar erteler. Müddetleri (ecelleri) geldiği zaman, onu ne bir saat erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.
Maamafih Allah insanları zulümleriyle muahaze ediverse idi Yer yüzünde bir deprenen bırakmazdı, velâkin onları mukadder bir ecele kadar te'hır eder, ecelleri geldiği vakıt da bir saat ne geriletebilirler, ne öne geçebilirler
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat (hikmetine binâen) onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği vakit, (onu) ne bir an geciktirebilirler ne de (bir an) öne alabilirler.
Eğer Allah insanları, haksızlıkları nedeniyle cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar erteler. Süreleri dolduğu zaman, ne bir saat ertelenir ne de öne alınır.
Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden muâhaze edecek Olsaydı (yer) üstünde hiç bir canlı mahluk bırakmazdı. Fakat O, bunları (insanları kendisince) adlandırılmış (takdîr edilmiş) bir müddete kadar gecikdirir. Ecelleri (vakıtları) geldiği zaman ise onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden (hak ettikleri şekilde) yakalayacak olsaydı, (yeryüzü) üzerinde hareketli hiçbir canlı bırakmazdı; fakat onları belirli bir vakte kadar te'hîr eder. Artık ecelleri geldiği zaman, ne bir saat (bir an) geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
Ve eğer Allah, zulümleri sebebiyle insanları hemen (sorguya çekecek ve) cezalandıracak olsaydı, (o zalimlerin helâk olmaları sebebiyle onların neslinden) yeryüzünde hareket eden tek bir canlı bırakmazdı; fakat O, onları takdir buyurduğu bir vadeye kadar bekletmektedir. Vadeleri (ölüm anı) geldiği zaman, onu ne bir an geciktirebilirler ne de öne alabilirler.
Eğer Allah insanları yaptıkları zulümden dolayı hemen yakalasa idi, yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı. Yalnızca belirlenmiş bir vakte kadar onlara süre tanıyor. Zamanları dolduğunda ne bir saat geciktirilirler, nede bir saat öne alınırlar.
Eğer Allah insanları kıyıcılıklarından dolayı sorumlu tutacak olsaydı, yeryüyüzünde hiç bir canlı varlık bırakmazdı. Ancak şu var ki Allah onları ölçülü bir sona kadar geciktirir. Sonları gelince de onlar ne bir göz kıpması geri kalabilirler, ne de bir göz kıpması ileri geçebilirler.
Allah nâs/ı, zulümlerinden dolayı muaheze etseydi yeryüzünde yürür hiç bin hayvan bırakmazdı. Fakat onları muayyen olan ecellerine kadar geciktirir. Onların ecelleri gelince ondan ne bir saat geri kalırlar, ne ileri giderler.
Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiç bir şey bırakmazdı. Ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Onların ecelleri gelince ne bir saat geri kalabilirler ve ne de öne geçebilirler.
Allah, işledikleri kötülüklerden dolayı insanlarıanında helâk edecek olsaydı, yeryüzünde bir tek canlı bırakmazdı; ne var ki, düşünüp tövbe etmeleri için, onlara vereceği cezayı kendisinin takdir ettiği belirli bir süreye kadar erteliyor fakat süreleri dolunca, artık son pişmanlık fayda vermez; ne bir an geciktirebilirler helak oluşu, ne de öne alabilirler!”
Allah böyle yüce sıfatlara sahipken, bu inkârcılar hoşlanmadıkları kız çocuklarını Allah’a yakıştırırlar; kendileri başkanlık ve yönetimde ortaklığı sevmez, fakat Allah’a ortak koşarlar. Kendi elçilerine saygı gösterilmesini ister, fakat Allah’ın Peygamberlerini küçümserler. Yani:
Eğer Allah, İnsanlar’ı zulümleri sebebiyle yakalasaydı, orada hiçbir dâbbe / hareketli bırakmazdı; ama onları belli bir süreye kadar erteliyor. Onların eceli geldiği zaman bir saat bile ne ertelemek, ne öne almak isterler.
Eğer Allah, insanlığı haksızlıklarından dolayı hemen hesaba çekseydi, yeryüzünde canlı bırakmazdı. Ama vadeleri dolana kadar onlara dokunmaz. Vadeleri dolduğunda ise, ne bir saniye ileri ne de geri alma talebinde bulunamazlar...
Eğer Allah insanları inkârlarından, yalan yanlış hükümlerinden, insanlara yaptıkları zulümler nedeniyle hemen cezalandıracak olsaydı, dünyada hiçbir insan kalmazdı. Çünkü insanlar bilerek bilmeyerek kendilerine veya başkalarına zulüm yaparlar. Onlara belirli bir süre verildi. Süreleri içinde yaptıklarının farkında olanlar; zulmettiklerinden dolayı özür diler, Allah’a tövbe ile yaklaşır. İnkâr edenler ise inatlarında devam ederek zulümlerini artırır. Bir gün herkesin dünyadaki süresi biter. Sürelerinin sonuna geldikleri zaman; ne bir saat geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler. Onlar için verdiğimiz süreyi hiç kimse değiştiremez.
Allah insanları haksızlıkları yüzünden (hemen) hesaba çekseydi, onun üzerinde (yeryüzünde) hiçbir canlı (insan) bırakmazdı. Ancak, onları belirlenmiş bir süreye kadar erteliyor. [*] Ecelleri geldiği (süreleri dolduğu) zaman artık ne bir saat (bir an) geri kalır ne de ileri giderler. [*]
Eğer Allah, insanları zulümleri sebebiyle hesaba çekecek olsaydı, yeryüzünde hareket eden tek canlı bile bırakmazdı. Fakat O, onlara belirli bir sürenin sonuna kadar mühlet verir. Ecelleri gelince onlar, o (süreyi) bir an bile erteleyemedikleri gibi öne de alamazlar.
İmdi, eğer Allah, [bu dünyada] yaptıkları kötülüklerden ötürü, insanları [hemen] tepeleyecek olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları, belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar ⁶⁸ erteliyor. Süreleri dolduğu zaman, sonlarını bir an olsun ⁶⁹ ne geciktirebilirler, ne de öne alabilirler.
Eğer Allah, insanları yaptıkları zulümler sebebiyle hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde yaşayan hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki Allah, onları belirlenmiş bir süreye kadar erteler. Onların süreleri dolunca artık ne bir an geciktirebilirler ne de öne çekebilirler. 18/58, 29/53-54, 35/37-45, 42/14
Nitekim, eğer Allah insanları zulümleri nedeniyle hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde bir tek canlı bırakmazdı; fakat onları belirli bir süreye kadar ertelemektedir.[²¹³⁹] Ama vâdeleri dolduğu vakit, akıbetlerini ne bir an geciktirebilirler ne de çabuklaştırabilirler.[²¹⁴⁰]
Eğer Allah insanları, zulümleri yüzünden derhal cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiç bir canlı bırakmazdı, fakat onları belli bir müddete kadar erteliyor. Onların ecelleri geldiği zaman ise, artık onlar ecellerini ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
Ve eğer Allah Teâlâ nâsı zulümleri sebebiyle muaheze edecek olsa idi yeryüzünde bir hareket eder mahluk bırakmazdı. Velâkin onları mukadder bir zamana kadar tehir eder.
Eğer Allah zulümleri yüzünden insanları cezalandıracak olsaydı dünyada tek canlı bile bırakmazdı. Fakat onları takdir ettiği bir vâdeye kadar bekletir. Vâdeleri gelince ne bir an öne alabilir, ne bir an geriye bırakabilirler.
Eğer Allah, insanları, yaptıkları (her) haksızlıkla cezalandırsaydı, yeryüzünde tek canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir süreye kadar erteler. Süreleri geldiği zaman da bir sa'at dahi ne geri kalırlar, ne de ileri geçerler (derhal mahvolup giderler).
Eğer Allâh nâsı zulümleriyle muâhaze itse yeryüzünde bir tek hayvân bile terk itmezdi ve lâkin onların cezâlarını bir vakt-i mu'ayyene kadar te'hîr ider o vakit geldikde bir lahza te'hîr ve bir lahza takdîm olunmazlar.
Allah, yaptıkları yanlışlardan dolayı insanları hemen yakalasaydı yeryüzünde hareket eden kimseyi bırakmazdı. Ama Allah, onları, belirlenmiş ecellerine[1] kadar erteliyor. Ecelleri gelince ne onu bir süreliğine erteleyebilirler, ne de ecelleri gelmeden[2] onun gelmesini sağlayabilirler[3].
Eğer Allah, zulümleri sebebiyle hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiç bir canlı bırakmazdı. Fakat O, belli bir süreye kadar erteler. Onların eceli gelince de bir dakika geciktirmesi de; öne alması da beklenemez.
Allah insanları zulümleriyle cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah onların hesabını belirlenmiş ecellerine erteler. Ecelleri geldiğinde de onu ne bir an geri bırakabilir, ne de bir an öne alabilirler.
Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçebilirler.
daħı eger ŧutsa-y-ıdı Tañrı ādemįleri žulumları-y-ıla ķomaya-dı anuñ üzere hįç yürir cānaver velįkin girü ķor anları bir zamāna degin adanılmış. pes ķaçan gele zamānı anlaruñ girü ķalmayalar bir sā'at daħı öñürtmeyeler.
Daḫı eger Tañrı Ta‘ālā ḫalḳuñ günāhlarına göre ‘aẕāb itse‐y‐di hīç ḳoymazdı yir üstine bir cānver. Lākin mühlet virür anlara bir bilinmiş vaḳta degin.Pes ḳaçan kim özlerine ecel gelse, bir sā‘at atḳaru varmazlar, ilerüdaḫı gidemezler.
Əgər Allah insanları zülmləri üzündən cəzalandırsaydı, yer üzündə heç bir canlını sağ buraxmazdı. Lakin (Allah) onlara müəyyən müddət (ömürlərinin sonunadək) möhlət verər. Əcəlləri gəlib çatdıqda isə (ondan) bircə saat belə nə geri qalar, nə də irəli keçə bilərlər.
If Allah were to take mankind to task for their wrong doing, he would not leave hereon a living creature, but He reprieveth them to an appointed term, and when their term cometh they cannot put (it) off an hour nor (yet) advance (it).
If Allah were to punish men for their wrong-doing, He would not leave, on the (earth), a single living creature: but He gives them respite for a stated Term: When their Term expires, they would not be able to delay (the punishment) for a single hour, just as they would not be able to anticipate it (for a single hour).(2087)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |