Vekâle-lleżîne eşrakû lev şâa(A)llâhu mâ ‘abednâ min dûnihi min şey-in nahnu velâ âbâunâ velâ harramnâ min dûnihi min şey-/(in)(c) keżâlike fe’ale-lleżîne min kablihim(c) fehel ‘alâ-rrusuli illâ-lbelâġu-lmubîn(u)
Şirk koşanlar, Allah dileseydi dediler, ne biz ondan başka birşeye tapardık, ne atalarımız taparlardı; ne de emri olmadan birşeyi haram sayardık. İşte onlardan öncekiler de tıpkı böyle hareket ettiler. Peygamberlere apaçık tebliğden başka ne vazife var ki?
(Zahiren Müslüman rolü oynayan, ama aslında) Şirk koşmakta olanlar: "Eğer Allah dileseydi, O’nun dışında hiçbir şeye kulluk yapmazdık (asla Hakk’tan ve hayırdan sapmazdık); biz de, atalarımız da O’nsuz (O’nun izni ve iradesi olmadan) hiçbir şeyi haram kılmazdık" (diyerek Allah’ı suçlamaya kalkışmışlardı). Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mıdır?
Allah'tan başkalarına tanrısal nitelik yakıştıranlar: “Allah dileseydi” dediler, “Ne biz O'ndan başka birşeye kulluk ederdik, ne de atalarımız, ne de O'ndan başkasının buyruğuyla birşeyi haram sayardık.” İşte onlardan öncekiler de, tıpkı böyle hareket ettiler. Peki bu durumda peygamberlere, apaçık mesajları iletmekten başka ne düşer.
İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah'a ortak koşanlar:
“Allah'ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, biz de, babalarımız da onun dışında, kulları durumundakilerden hiçbir şeye tapmazdık. Onun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık” dediler. Onlardan öncekiler de böyle sözler söyleyerek bildiklerini okumuşlardı. Rasullere apaçık tebliğden başka bir sorumluluk mu var?
Ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi ne biz ve ne de atalarımız O'ndan başkasına kulluk ederdik. O'nun (emri) dışında bir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Peygamberlere düşen apaçık bir tebliğden başka bir şey midir?
Şirk koşmakta olanlar dediler ki: 'Eğer Allah dileseydi, O'nun dışında hiç bir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; ve O'nsuz hiç bir şeyi haram kılmazdık.' Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı?
Bir de Allah'a ortak koşanlar, (müşrikler) şöyle dediler: “- Allah dileseydi, ne biz, ne de Atalarımız kendisinden başka hiç bir şeye tapmazdık; onun emri dışında hiç bir şeyi haram kılmazdık.” Kendilerinden evvelkiler de böyle yaptılar (peygamberlerinin getirdiklerini inkâr ettiler). Buna karşı Peygamberlerin vazifesi, ancak açık bir tebliğdir.
O müşrikler dediler ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz ne de babalarımız, O’ndan başka hiçbir şeye ibadet etmezdik. O’nun haram etmediği hiçbir şeyi de haram etmezdik.” Onlardan öncekiler de böyle yaptılar (ve öyle dediler.) Fakat peygamberlerin üzerindeki sorumluluk, apaçık bir tebliğden başka bir şey değildir.
Allah'a ortak koşanlar, “Allah dileseydi ne biz ne de atalarımız, O'ndan başka bir şeye tapmazdık ve O'nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen, yalnız açıkça tebliğ etmek değil midir?
Eş koşanlar dediler ki : «Allah dileseydi, bizler de atalarımız da, Allahtan başka bir şeye tapınmaz idik; ondan özge olarak hiçbir nesneyi, haram dahi kılmazdık!», bunlardan önce geçmiş olanlar dahi, böyle yapmışlar idi; açıkça söylemekten başka, ne var elçilere
Allah'a ortak koşanlar, dediler ki: “Allah dileseydi ne biz ne de atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O'nun emri olmadan hiçbir şeyi de yasaklamazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı (kendi suçlarını Allah'a yüklemişlerdi). Peygamberlere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir.
Allâh’a şirk koşanlar diyorlar ki: "Eğer Allâh istese idi biz ve ecdâdımız yalnız kendine ’ibâdet ider idik, ancak harâm itdiğini harâm ider idik." Kendilerinden evvel gelenler de böyle hareket itdiler. Rasûller yalnız açıkdan neşr-i dînle mükellefdirler.
Allah'a eş koşanlar: "Allah dileseydi O'ndan başka hiçbir şeye ne biz ve ne de babalarımız tapardı. O'nun buyruğu olmaksızın hiçbir şeyi haram kılmazdık" dediler. Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere apaçık tebliğden başka ne vazife düşer?
Allah’a ortak koşanlar, dediler ki: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O’nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
Müşrikler dediler ki: “Allah isteseydi ne biz ne de atalarımız O’ndan başkasına tapardık. Hiçbir şeyi O’na rağmen haram da saymazdık.” Onlardan öncekiler de işte böyle davranmışlardı. Peygamberlerin görevi açık seçik tebliğden başka bir şey değildir.
Ortak koşanlar dediler ki: «Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık. Onun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.» Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Peygamberlerin üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi!
Allah'a ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi, ne biz, ne atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O'nun emri dışında hiçbir şeyi haram kılmazdık" Kendilerinden öncekiler de böyle yaptılar. Buna karşı peygamberlerin vazifesi, ancak açık seçik bir tebliğden, ibarettir.
Bir de müşrikler dediler ki: «Allah dileseydi ne biz, ne atalarımız ondan başka hiç bir şey'e tapmazdık ve onsuz hiç bir şey tahrim etmezdik, bunlardan evvelkiler de böyle yaptılar, buna karşı peygamberin vazifesi ancak açık bir tebliğden ibarettir
Müşrikler: “Eğer Allah (bizim böyle yapmamamızı) dileseydi (muhakkak bizi bir azaba çarptırırdı da) biz de atalarımız da (Allah’ı ilâh edinmekle birlikte) O’ndan başkasına tapmaz ve O’nun harâm kıldığından başka hiçbir şeyi harâm kılmazdık. (Atalarımıza ve bize herhangi bir azap gelmediğine göre, Allah bu yaptıklarımıza izin vermiştir)” dediler. (Resûlüm!) Onlardan önceki (kâfir) ler de (safsata gerekçeler öne sürerek,) böyle (sapkınlık) yapmışlardı. Peygamberlerin vazifesi, apaçık tebliğden başka bir şey değildir.
Şirk koşanlar, “Eğer Allah dileseydi biz onun yanı sıra başkasına kul olmazdık. Babalarımız da olmazdı. Ne biz ne de babalarımız O'nun haram kıldığından başka hiçbir şeyi haram kılmazdık.”¹ dediler. Onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Bu durumda resullerin üzerine düşen, vahyi apaçık bir şekilde tebliğden başkası değil.
(Allaha) eş tutanlar dediler ki: «Eğer Allah dileseydi ne biz, ne atalarımız kendisinden başka hiç bir şey'e tapmaz, Onsuz (Onun emri olmaksızın) hiç bir şey'i (nefsimize) haram kılmazdık». Kendilerinden evvelkiler de böyle yapdı. Peygamberlerin, üzerinde apaçık tebliğden başka (bir vazîfe) var mıdır?
Şirk koşanlar ise dedi ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka bir şeye tapmazdık ve O('nun emri) olmadan hiçbir şeyi haram kılmazdık!” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. O hâlde peygamberler üzerine apaçık tebliğden başka ne düşer?
Bir de ortak koşanlar (Allah’tan başkalarına tanrısal nitelikler yakıştıranlar) dediler ki: “Eğer Allah dileseydi (irademizi elimizden alırdı, böylece) ne biz ne de atalarımız onun yanı sıra hiçbir şeye kulluk etmezdik; onun emri dışında hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Kendilerinden evvelkiler de böyle yaptılar (Allah hakkında hep böyle yanlış düşündüler.) Buna karşı elçilerin vazifesi ise, ancak açık bir tebliğdir.*
Allah’a ortak koşanlar “Allah dileseydi, biz ve atalarımız ondan başka hiçbir şeye kulluk etmez ve onun haram ettiğinden başka şeyleri de haram etmezdik” dediler. İşte, onlardan öncekilerde bu şekilde yapmıştı. Elçilere düşen, yalnızca açıkça tebliğ etmektir.
Eş koşanlar dediler: "Eğer Allah dileseydi biz de, dedelerimiz de Ondan başkasına tapmazdık, Onun buyruğu olmadan da hiçbir nesneyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Artık elçilerin üzerine düşen, açıktan açığa bildirmekten başka ne olabilir?
Müşrikler, istihza ile "- Allah dileseydi biz de, babalarımız da ne ondan başkasına tapar, ne de haram kılmadığı bir şeyi haram kılardık" dediler. Kendilerinden evvel gelenler de böyle yapmışlardı [¹], peygamberlere açık bir tebliğden başka bir şey düşer mi?
Allah’a ortak koşanlar dediler ki: “Allah dileseydi biz de babalarımız/atalarımız da O’ndan başka bir şeye tapmazdık. O’nun (emri) dışında da hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Kendilerinden öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Elçilere düşen apaçık tebliğden başka bir şey midir?
Şirk koşmakta olanlar dediler ki: “Eğer Allah dileseydi, biz de babalarımız da O'nun dışında hiç bir şeye kulluk etmezdik ve O'nsuz hiç bir şeyi haram da kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. O halde peygamberlere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı?
Allah’a inanmakla birlikte, birtakım sahte ilâhları itaat edilecek mutlak otorite kabul ederek veya makâm, şöhret, servet ve benzeri değerleri hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek Allah’a ortak koşanlar, günahlarını mazur gösterebilmek için diyorlar ki: “Eğer Allah dileseydi irâdemizi elimizden alırdı, böylece ne biz, ne de atalarımız O’ndan başkasına kulluk etmez, O’nun hükmüne aykırı olarak hiçbir şeyi yasaklamazdık! Madem ki bunları yapıyoruz, demek ki Allah buna izin vermiştir.” Aslında buraya kadar söyledikleri doğru. Fakat buradan yola çıkarak vardıkları sonuç yanlış: “O hâlde, yaptıklarımız O’nun rızasına uygundur. Öyle ya, Allah bizzat kendisinin izin verdiği şeyi niçin yasaklasın?”
Evet, gerçekten de Allah, imtihân hikmeti gereğince insana akıl ve irâde vermiş ve yaptığı kötülüklere derhal müdâhale etmeyerek bunları yapmasına izin vermiştir. Fakat Allah’ın bir şeye izin vermesi, ondan razı olduğu anlamına gelmez. O’nun razı olduğu şeyleri öğrenmek için “nelere izin verdiğine” değil, “neleri emrettiğine” bakmak gerekir. Fakat inkârcılar, bunları bile bile hakîkati çarpıtıyorlar.
Onlardan önceki zâlimler de buna benzer saçma gerekçelerle insan irâdesini yok sayarak aynı şekilde davranmış ve sonunda azâbımızı tatmışlardı! Göz göre göre saçma bahaneler uyduran bu insanlara karşı elçilerin görevi, hakîkati onlara açıkça duyurmaktan başka ne olabilir ki!
Şimdi, Rabb’inizin neleri emrettiğini öğrenmek ister misiniz:
Şirk koşmuş olanlar:
“Allah dileseydi, O’ndan başka hiçbir şeye ne biz tapardık, ne de atalarımız! O’nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yaptı. Rasûller’e düşen görev ancak Açıkça Tebliğ Etmek’tir / Bildirim’dir.
Aratanrıcı müşrikler diyorlar ki: " Eğer Allah isteseydi, ondan başka bir şeye ne biz ne atalarımız kulluk etmezdik, onun izni olmadan da hiçbir şey yasaklamazdık. " Daha öncekiler de hep böyle yaptılar. Tanrı elçisinin görevi, sadece açık duyurudur.
Allah’a ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi biz ve babalarımız Allah’tan başkasına tapmazdık. Onun emri olmadan hiçbir şeyi haram kılmazdık!" Onlardan öncekiler de böyle söylemişlerdi. Bunlar böyle söyleyerek güya suçlarının kabahatini Allah’a atıyorlar. Allah’ın onlara verdiği özgür iradeleriyle seçme hakkını kötüye kullanıyorlar. Halbuki dünyada akıllarına ve iradelerine güvenerek inkâr edip duruyorlardı. Bilin ki elçilerin görevi açıkça tebliğden başka bir şey değildir.
Ortak koşanlar şöyle demişlerdi: “Allah dileseydi biz de babalarımız da O’nun peşi sıra başka şeylere tapmazdık. [*] O’nun peşi sıra (O’na rağmen) hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” [*] Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. [*] Elçilere apaçık tebliğden başka ne düşer ki!
Müşrikler: “Eğer Allah dileseydi, biz de atalarımız da Onun dışında hiç bir şeye kulluk etmezdik ve (hatta) Onun (emri) dışında hiç bir şeyi de yasaklamazdık.” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde Peygamberlere düşen, kesinlikle apaçık bir tebliğ¹ değil mi?²
Allah’tan başkalarına tanrısal nitelikler yakıştıran kimseler: “Eğer Allah dileseydi,” diyorlar, “ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye kulluk etmez, O’nun buyruğu hilafına ³¹ hiçbir şeyi yasaklamazdık.” Onlardan önce gelip geçen [inkarcılar] da tıpkı böyle demişlerdi; peki, bu durumda elçilere, [kendilerine indirilen mesajı] açık açık bildirmekten başka ne düşer? ³²
Allah’a ait nitelikleri başkalarına yakıştırarak şirk koşanlar “Allah dilemiş olsaydı ne biz ne de atalarımız, Allah’tan başka hiçbir şeye kulluk etmez, onun dışında birisinin sözüyle hiçbir şeyi haram kılmazdık.” derler. Onlardan öncekiler de aynen böyle söylediler. Oysa elçilerin vahyi apaçık bir şekilde tebliğ etmekten başka ne görevi var? 6/148...150, 7/28-29
Bir de, Allah’tan başkasına ilâhlık yakıştırmakta direnenler dediler ki: “Eğer Allah isteseydi, ne biz ne de atalarımız, hem O’ndan başka hiçbir şeye kulluk etmez hem de O’ndan başkasının (sözüyle) hiçbir şeyi haram kılmazdık.”[²¹¹⁷] Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı; peki, bu durumda elçilere (mesajı) açık seçik bildirmek dışında başka ne düşer?[²¹¹⁸]
Müşrikler "Eğer Allah dileseydi; ne biz ne de atalarımız O'ndan başkasına tapamazdık ve O'nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılamazdık" dediler. (Böylece suçlarının cezasından kurtulacaklarını sandılar) İşte onlardan evvelkiler de böyle davrandılar. (Peygamberlerinin hak davetini, sorumluluğu inkar ettiler) Artık peygamberlerin üzerine tebliğden başka bir şey düşer mi? (Böyle şirk ve küfürde direnenler elbette azabı hak etmişlerdir)
Allah’a ortak koşanlar, dediler ki: "Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O’nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık. " Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Resullere düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
Ve müşrikler dediler ki: «Eğer Allah dilese idi ondan başkasına ne biz ve ne de babalarımız ibadette bulunmazdık ve ne de onsuz birşeyi haram kılmazdık. İşte onlardan evvelkiler de böyle yapmışlardır. Artık peygamberlerin üzerine apaçık tebliğden başka ne vardır?
Bir de müşrikler dediler ki: “Eğer Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız, Kendisinden başkasına ibadet etmez. Onun emri olmadan hiçbir şeyi haram kılmazdık. ”Bunlardan öncekiler de böyle söylemiş, böyle yapmışlardı. O halde, peygamberlere açık bir tebliğden başka bir vazife düşer mi?
(Allah'a) ortak koşanlar, "Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka bir şeye tapmazdık ve O'nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık!" dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Elçilere düşen, yalnız açıkça tebliğ etmek değil midir?
Şirk idenler: "Allâh Te'âlâ istemiş olsaydı ne biz ne de babalarımız ondan gayrısına 'ibâdet itmezdik ve onun harâm iylediğinden başka şeyi harâm iylemezdik" didiler. Onlardan evvel olanlar da böyle şeyler dimişlerdi. Rasûllere âşikâr teblîğden başka bir şey var mıdır?
Müşrikler dediler ki “Allah’ın tercihi farklı olsaydı onunla aramıza herhangi bir şeyi koyup kulluk etmezdik; bunu biz de yapmazdık atalarımız da. Allah’ın haram kıldığından başkasını haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Elçilere, her şeyi ortaya koyan tebliğden başka ne düşer?
Şirk koşanlar, “Allah dilemiş olsaydı, O'ndan başka hiç bir şeye ne biz ne de atalarımız kulluk etmezdik. Onun izni olmadan bir şeyi haram kılmazdık.” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Elçiye düşen açıkça duyurmaktan başka bir şey midir?
Allah'a ortak koşanlar dediler ki: “Eğer Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız Ondan başkasına ibadet etmezdik; Onun izni olmadan da hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Daha öncekiler de böyle yapmışlardı. Peygamberlere düşen, açıkça tebliğ etmekten başka nedir ki?
Ortak koşanlar dediler ki: "Eğer Allah isteseydi biz de atalarımız da Allah dışında bir şeye kulluk/ibadet etmez, O'na rağmen hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynen böyle yaptılar. Resullere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir.
daħı eyitti anlar kim ortaķ eylediler “eger dileyedi Tañrı ŧapmayaduķ andan ayruķ nesene biz daħı atalarumuz daħı ḥarām eylemeyedük andan ayruķ nesene” ancılayın eyledi anlar kim anlardan ilerü-di. pes hįç var mı yalavaçlar üzere illā degürmek bellü?
Eyitdi ol kişiler ki müşrik oldılar. Eger dilese‐y‐di Tañrı Ta‘ālā ṭapmazduḳkendüden özge hīç kimseye. Biz daḫı, atalarumuz daḫı, ḥarām eylemezdükanuñ buyruġınsuz bir nesne. Anuñ gibi işledi özlerinden burun geçenümmetler. Vācib degüldür peyġamberler üstine illā risāleti degürmek, beyāneylemek.
Müşriklər (nadanlıqları üzündən və ya istehza məqsədilə) dedilər: “Əgər Allah istəsəydi, nə biz, nə də atalarımız Ondan başqa heç bir şeyə tapınmaz, Onsuz (Allahın razılığı, hökmü olmadan) heç bir şeyi haram etməzdik”. Onlardan əvvəlkilər də belə etmişdilər. Peyğəmbərlərin vəzifəsi isə yalnız açıq-aşkar bir təbliğdir. (Peyğəmbərlər heç kəsi zorla bir işə vadar etməz. Onların borcu ancaq Allahın hökmlərini insanlara təbliğ etmək, insanların borcu isə Allahın onlara verdiyi ağıl və iradə ilə haqqı batildən ayırmaq, yaxşı işlər görüb savab qazanmaqdır).
And the idolaters say: Had Allah willed, we had not worshipped aught beside Him, we and our fathers, nor had we forbidden aught without (command from) Him. Even so did those before them. Are the messengers charged with aught save plain conveyance (of the message)?
The worshippers of false gods say: "If Allah had so willed, we should not have worshipped aught but Him - neither we(2057) nor our fathers,- nor should we have prescribed prohibitions(2058) other than His." So did those who went before them. But what is the mission of messengers but to preach the Clear Message?(2059)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |