Veneza’nâ mâ fî sudûrihim min ġillin iḣvânen ‘alâ sururin mutekâbilîn(e)
Gönüllerindeki kini, hasedi, ta kökünden söküp attık onların, kardeşlerdir, birbirlerine karşı tahtlar üstünde otururlar.
Biz onların (cennet halkının) göğüslerindeki kin ve nefret duygularını da söküp çıkardık. (Şimdi birbirini seven ve hep iyilik düşünen) Kardeşler olarak, cennet koltukları üzerinde karşılıklı (sohbet ve saadet ortamındadırlar).
Gönüllerindeki kini, hasedi ta kökünden söküp attık onların; onlar mutluluk divanları üzerinde, karşı karşıya oturan kardeşler gibi olacaklar.
Biz Cennet ehlinin kalplerindeki kinleri çıkarır atarız. Onlar artık, tahtlar üzerinde, karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar.
Gönüllerinde kin adına ne varsa çıkarmışızdır. Kardeşler halinde karşı karşıya tahtlar üzerindedirler.
Göğüslerinde kinden (hasetten ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar.
Biz, o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar.
Göğüslerindeki kin ve öfkeyi gideririz; kardeşler olarak karşılıklı koltuklarda (sohbet ederler…)
Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar.
İçlerinden hıncı çıkarıp attık, onlar kardeş olarak, karşılıklı tahtlara oturacaklar
Biz, onların gönüllerindeki kini söküp atmışızdır. Onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar.
Ânların kalblerinden her fitne ve nizâ’ı ref’ ideceğiz. Minderlerde istirahat idecekler ve biri birilerine mukâbil bulunacaklardır.
Biz onların gönüllerinde olan kini çıkardık, artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.
Biz, onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar.
Onların gönüllerini düşmanlık duygularından temizledik; artık bir kardeşler topluluğu olarak sedirler üzerinde karşı karşıya oturacaklar.
Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar.
Göğüslerindeki kıskançlığı kaldırırız; kardeşçe karşılıklı yerleştirilmiş koltuklar üzerindedirler.
Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı koltuklara otururlar.
Sinelerindeki kînleri soymuşuzdur da ıhvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar
Biz onların (cennet halkının) göğüslerindeki kini (bütün kötü duygu ve düşünceleri) söküp çıkardık. (Şimdi birbirini seven ve hep iyilik düşünen) kardeşler olarak, cennet koltukları üzerinde karşı karşıya otururlar.
Ve onların göğüslerindeki kötü duyguların tamamını yok ettik. Onlar, kardeşler olarak, tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar.
Biz onların göğüslerindeki kîni söküb atdık (atacağız. Onlar) kardeşler haalinde, karşı karşıya tahtları üzerindedirler (tahtlarına dayanarak oturacaklardır).
Artık onların kalblerindeki kinleri (ve bütün kötü hisleri) söküp atmışızdır, (hepsi de) kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya (oturmakta)dırlar.(1)
Onların kalplerindeki rahatsız edecek bütün düşünceleri çıkartırız. Altlarına serilmiş divanlarda kardeşlik içerisinde karşılıklı oturup, uzanırlar.
Biz yüreklerindeki bütün hıncı söküp attık da karşılıklı kerevetler üzerinde kardeş kardeş oturmaktadırlar.
Biz onların sinelerindeki her türlü kini çıkardık. Onlar kardeş olup tahtlar üzerinde karşı karşıya gelecekler.
Onların göğüslerinden/kalplerinden kini söküp attık ki onlar sedirler/tahtlar üzerinde karşılıklı kardeşçe otururlar.
Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar.
Ve Biz, cennete giren bu bahtiyârların, dünyadayken aralarında çıkan tartışmalardan dolayı yüreklerinde kalmış olabilecek kin ve nefret duygularını söküp atarak, onları bütün olumsuz duygu ve düşüncelerden arındıracağız; öyle ki, birbirleriyle kardeş olarak köşkler üzerinde sevinç ve neşe içerisinde karşı karşıya oturacaklar.
“Koltuklarda karşılıklı oturmuş kardeşler olarak onların göğüslerinde kinden ne varsa söküp attık”.
Onların içinde üzüntü ve kederden eser bırakmayız. Hepsi kardeş kardeş karşılıklı koltuklara kurulup otururlar.
Cenneti hak edenlerin göğüslerindeki kini çıkarıp attık. Köşklerinde oturmaktadırlar. Birbirleriyle karşılıklı sohbet ederler.
Onlar kardeşler olarak tahtlar üzerinde yüz yüze muhabbet ederlerken, (Biz de onların) gönüllerindeki kinleri söker atarız.¹
[O zaman] Biz onları içlerinde [kalmış] olabilecek nahoş duygu ve düşüncelerden arındıracağız ve [böylece] birbirleriyle kardeş olarak mutluluk tahtları üzerinde karşı karşıya oturacaklar. ³⁴
Biz, onların gönlündeki tüm olumsuz duygu ve düşünceleri söküp atmışızdır. Orada yüksek tahtlar üstünde karşılıklı oturan kardeşlerdir. 7/43, 18/31
Biz onların (dünyadayken birbirine karşı) kalblerinde besledikleri kin ve kırgınlıkları söküp atarız. (Araf/43) Hepsi birbirinin kardeşi olarak sevinç içinde karşılıklı koltuklara otururlar, (sohbet ederler)
Biz, onların (mü’minlerin) göğüslerindeki kini söküp attık. Onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar.
Ve onların sinelerindeki kirden olan şeyleri çıkarıp attık. Onlar tahtlar üzerinde kardeşler olarak karşı karşıya bulunacaklardır.
Onların kalplerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar.
Onların göğüslerindeki kini çıkarıp atmışızdır; (hepsi) kardeşler olarak divanlar üzerinde karşı karşıya oturur (sohbet eder)ler.
Onların kalblerinde gıll u gışı nez' ideriz. Birbirine kardaş olarak karşı karşıya tahtlar üzerinde oturırlar.
Biz, onların gönlündeki tüm kini söküp attık. Onlar, kardeşler olarak karşılıklı koltuklarda otururlar.
Kin namına ne varsa gönüllerinden çıkarmışızdır; karşılıklı tahtlarda, sevinç içinde, kardeş kardeş otururlar.
Göğüslerindeki düşmanlığı çekip almışızdır. Köşkler/divanlar üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olmuşlardır.
daħı ŧarttuķ ol kim gögüzlerinde-y-idi kįneden ķarındaşlar iken taħtlar üzere ķarşu ķarşu oturıclar iken.
Daḫı giderdük anlaruñ yüreklerinde olan kibri ve kini, ḳardaşlar oluptaḫtlar üstine biri birine ḳarşu otururlar.
Biz onların ürəklərindəki kin-küdurəti çıxarıb atdıq. Onlar qardaş olub taxt üstündə qarşı-qarşıya əyləşərlər.
And We remove whatever rancour may be in their breasts. As brethren, face to face, (they rest) on couches raised.
And We shall remove from their hearts any lurking sense of injury:(1978) (they will be) brothers (joyfully) facing each other on thrones (of dignity).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |