İnne ‘ibâdî leyse leke ‘aleyhim sultânun illâ meni-ttebe’ake mine-lġâvîn(e)
Şüphe yok ki kullarıma hiçbir suretle gücün yetmez, ancak sana uyan azgınlara yeter senin gücün.
(Ey şeytan!) "Şüphesiz kışkırtılıp-saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin Benim (sadık) kullarım üzerinde zorlayıcı hiçbir gücün (fitne ve imtihan aracı olman dışında bir hükmün) yoktur."
Aslında zaten, yoldan çıkmış olup da kendi istekleriyle senin peşine takılan azgınların dışında, benim kullarıma hiçbir surette senin gücün yetmez.
“Sana uyan hain düşünceler taşıyan azgınlardan başka, benim ilâhlığımı tanıyan, candan müslüman olarak bana bağlanan, saygılı kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun, hiçbir yetkin, hiçbir gücün yoktur.”
Benim kullarımın üzerinde senin hiçbir gücün olamaz. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna.
'Şüphesiz, kışkırtılıp-saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiç bir gücün yoktur.'
Azgın olanlardan sana uyan müstesna, kullarımın üzerinde asla senin hiç bir hükmün yoktur.”
Çünkü sana tabi olan aldananlardan başka, kullarıma karşı senin hiçbir tesirin olamaz.
Kullarımdan ayartılıp, sana uyan kimselerden başkasına, senin gücün yetemez
(Bilesin ki) sana uyan azgınlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır.”
41, 42. Allâh "İhlâs doğrı yoldur. Senin benüm hâlis ’ibâdım üzerinde hiç bir hükmün yokdur. Meğer ki sana ittibâ’ itsünler ve dalâlete sapsunlar" buyurdı.
41,42. 'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır."
41,42. Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi.
Şüphesiz, sapmışlardan sana uyacak isyankârlar dışında kullarım üzerinde senin hâkimiyetin olmayacaktır.”
«Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna.»
"Elbette, sadece bana kulluk edenlere karşı bir gücün yoktur. Ancak sana uyan sapıklara gücün yeter."
"Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."
Hakıkat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka
Benim kullarımın üzerinde, senin hiçbir hâkimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesnâ.”
Sana uyan azgınlar hariç, kullarım üzerinde hiçbir yaptırım gücün yoktur.
«Benim kullarımın üzerinde senin hiç bir tahakküm (ün) yokdur. Meğer ki azıb sapanlardan sana tâbi' olanlar olsun».
“Gerçekten kullarımın (hiçbiri) üzerinde senin bir hâkimiyetin yoktur; ancak azgınlardan sana uyanlar müstesnâ.”
41 - 42. (Allah) buyurdu ki: “İşte bu (ihlas, samimiyet ve teslimiyet) bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hâkimiyetin (gücün) yoktur. Ancak azgın (kendi iradesiyle doğru yoldan sapmış) olanlardan sana uyanlar müstesna!’’
“Ancak, bana karşı gelip, isyan ederek sana tabi olanlar haricinde, benim kullarım üzerinde senin hiçbir etkin (yaptırım gücün) yok”
Benim kullarım üzerinde senin hiç bir baskın olamaz. Meğer ki azıp da sana uyanlar ola."
Benim kullarımın üzerinde senin tasallûtun olamaz. Meğer ki azgınlardan sana tâbi olanlar bulunsun".
“Şüphesiz kışkırtılıp saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiç bir gücün yoktur.”
“Gerçek şu ki, kendi özgür irâdeleriyle senin peşine takılan azgınların dışında, benim kullarım üzerinde senin hiçbir zorlayıcı gücün olmayacaktır.”
“Benim kullarım üzerinde, senin bir sültanın / etkileme gücün yoktur; ancak Azgınlar’dan sana uymuş kimseler hariç!”.
Senin, benim kullarıma baskı yapma yetkin yok ama, yine de sana gönlünü kaptıran sapkınlar olacaktır. "
"Bana inananlara, yasalarıma uyanlara senin tesir etme gücün yoktur. Ancak sen sana uyan azgınları azdırabilirsin!" dedik.
Şüphesiz ki azgınlardan sana uyanlar hariç, [*] kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur.” [*]
“...(zâten) kesinlikle azgınlardan sana uyanlar dışında senin, Benim has kullarım üzerinde hiç bir hâkimiyetin yoktur...” ¹
“aslında, [zaten] yoldan çıkmış olup da [kendi iradeleriyle] senin peşine takılanların dışında, Benim kullarım üzerinde senin bir nüfûzun olmayacaktır. ³²
Zira senin dini bana has kılan kullarım üzerinde hiçbir yaptırım gücün yoktur, sen ancak sana uyan azgınlara söz geçirebilirsin. 15/40, 17/65, 38/83
Şu bir gerçek ki, has kullarım üzerinde senin hiçbir yaptırım gücün olmayacaktır; ne var ki bâtıl inançlı cahil ve bilinçsizlerden sana uyanlar müstesna!”[²⁰⁵⁵]
Kuşkusuz (has) kullarımın üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur, sen ancak sana tabi olan sapıkları azdırabilirsin" buyurdu.
Benim (Muhsin) kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgınları azdırabilirsin.
Şüphe yok ki, benim kullarımın üzerinde senin için bir saltanat yoktur, ancak az- gınlardan sana ittiba etmiş olanlar müstesna.»
“Şüphesiz Benim o seçkin kullarım üzerinde senin hiçbir nüfûzun yoktur, ancak senin peşine takılmış şaşkın azgınlar başka! ”
Benim halis kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgınlar(ı azdırabilirsin).
Kullarım üzerine senin kudretin ve tasallutun yokdur. Ancak sana aldanub tâbi' olanlara tasallut idersin" didi.
Senin, kullarım üzerinde hiçbir hakimiyetin yoktur, sana uyan azgınlar dışında.
Sana uyan azgınların dışında, Benim kullarıma senin gücün yetmez.
"Benim kullarım aleyhine senin elinde hiçbir güç/kanıt olmayacak. Azgınların seni izleyenleri müstesna."
“bayıķ ķullarum olmadı saña anlaruñ üzere güç yitmek illā ol kim uydı saña azġunlardan.”
Benüm ḳullarum üstine senüñ gücüñ yitişmez azdurmaġa, illā saña uyan‐lara, azmış kişilerden gücüñ yiter.
Sənə uyan azğınlar istisna olmaqla, bəndələrim üzərində (onları yoldan çıxarıb günaha vadar etməyə) sənin heç bir hökmün olmaz!
Lo! as for My slaves, thou hast no power over any of them save such of the froward as follow thee,
"For over My servants no authority shalt thou have, except such as put themselves in the wrong and follow thee."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |