Keżâlike neslukuhu fî kulûbi-lmucrimîn(e)
Biz böylece, Kur'an'ı, yüreklerine kadar sokarız da.
İşte böylece Biz onu (İlahi gerçekleri alay konusu edinme hastalığını), suçlu-günahkârların kalplerine sokuveririz.
Biz böylece alay edip inanmadıkları Kur'ân'ı, günaha gömülüp giden o alaycıların kalplerinin derinliklerine kadar sokarız da veya biz o alaycı tutumları, günaha gömülüp gidenlerin kalplerine kadar sokarız.
Alayı, inkârı, yalanlamayı, hidayeti, İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların akıllarına, kalplerine soktuğumuz gibi onun, Kur'ân'ın günahkârların kafalarında, kalplerinde yankı bulmadan geçip gitmesine de biz yol açarız.
İşte onu suçluların kalplerine böyle sokarız.
Böylece biz onu (alayı), suçlu-günahkarların kalblerine sokarız.
Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz.
Böylece Biz, o zikri, (kâfir olan) suçluların kalbine (gözüne) sokarız.
Böylece biz de o alayı suçluların kalplerine sokarız.
İşte böyle günahlılar gönlüne, alayı yerleştirdik
Böylece biz, (mesajımızdan yana bu alaycı tutumu) o günaha gömülüp gitmiş olan kimselerin kalplerine sokarız.
Senin zamânındaki mücrimlerin kalblerine de aynı hissiyâtı vireceğiz.
12,13. Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.
Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız.[296]
12-13. İşte onu (Kur’an’ı) inkârcıların kalplerine, inanmadıkları halde böyle yerleştiririz. Nitekim daha öncekilere de bu ilâhî kanun uygulanmıştır.
İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.
İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız.
Biz o küfrü suçluların kalbine işte böyle sokarız.
Biz ona mücrimlerin kalblerinde böyle bir sülûk veririz
İşte böylece *biz onu, (müstahak oldukları üzere) kâfirlerin kalbine sokarız.
Böylece onu¹ mücrimlerin² kalplerine sokarız.
Biz böylece o (istihzâyi) günahkârların kalblerine sokarız.
İşte böylece onu (o alayı, bir azâb olarak) günahkârların kalblerine sokarız.
Böylece biz (tebliğ yoluyla) onu (zikri, Kur’an’daki mesajları) da suçluların kalblerine (akıl, zihin, idrak ve düşünce merkezi olan beyinlerine) yerleştiririz (onlara tebliğini yaparız).*
Bizde bu özelliği, tüm günahkârların kalplerine yerleştirdik.
İşte biz suçluların yüreklerine onu böyle işleriz.
Böylece biz (özürleri kalmasın diye) onu (Kur'an'ı), suçluların kalplerine sokarız.
İşte böylece Biz onu, tavır ve davranışlarıyla kâfirliği hak eden suçluların kalplerine sokarız. Bundan dolayıdır ki:
Suç İşleyenler’in kalblerine onu böyle sokarız.
Biz Kuran’ı, suçlu beyinlere yine böyle bir alay ortamında sokacağız.
Onlar ne derse desin! Kalplerindeki inkârı gizlemek için ne yaparlarsa yapsınlar. Rabbin onların gerçeğini açığa vurur. Kalplerinde olanlar kitabımızda açıklandıkça ne yapacaklarını şaşırırlar.
Böylece Biz de o (alaycılığı) günâhkâr (kâfirlerin) ahlâkı haline getiriyorduk.
Biz [mesajımızdan yana] bu [alaycı tutumu], ¹² işte böylece, o günaha gömülüp gitmiş kimselerin yüreklerine sokarız,
İşte biz de vahyin, günahkârların kalplerine etki etmeden böylece geçip gitmesini sağlarız... 6/25, 7/146, 45/23
Biz (vahyin, etki etmeden) günahkârların yüreklerinden geçip gitmesini işte böyle sağlarız;[²⁰³⁰]
(Ey Muhammed, müşrikler de seninle alay ederler) İşte biz onu (o küfrü, o alayı) günahkarların kalplerine sokarız da, (bu yüzden)
İşte biz onu (alay etme hasletini) suçluların kalblerine böyle sokarız.
İşte böylece onu (o istihzâyı) günahkâr olanların kalplerine sokarız.
12, 13. Biz böylece o inkâr ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.
İşte biz o(Tanrı Zikri)ni suçluların kalblerine böyle sokarız.
Bunun gibi kavminden mücrim olanların kalbine de onı (inkâr ve istihzâyı) idhâl itdik.
İşte biz onu suçluların kalplerine sokarız.
Alaycılığı o mücrimlerin kalplerine Biz böyle yerleştiririz.
Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.
Şundayuķ givürürüz anı yazuķlular göñülleri içine.
Gine ançılayın givürevüz anı, ya‘nī şirki yazuḳlular göñline.
(Əvvəlki ümmətlər barəsində etdiyimiz kimi) Biz onu (küfrü, istehzanı) günahkarların (sənin qövmündən olan müşriklərin) ürəklərinə belə yeridirik!
Thus do We make it traverse the hearts of the guilty:
Even so do we let it creep into the hearts of the sinners -(1946)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |