Veenżiri-nnâse yevme ye/tîhimu-l’ażâbu feyekûlu-lleżîne zalemû rabbenâ aḣḣirnâ ilâ ecelin karîbin nucib da’veteke venettebi’i-rrusul(e)(k) eve lem tekûnû aksemtum min kablu mâ lekum min zevâl(in)
Kendilerine azabın gelip çatacağı o günü haber ver, korkut insanları. Zulmedenler diyecekler ki: Rabbimiz, yakın bir zamanadek bırak bizi, tekrar dünyaya dönelim de davetine icabet edelim ve peygamberlere uyalım. Siz değil misiniz daha önce, bize bir zeval yoktur diye yemin edenler?
(Şimdi Sen) Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler şöyle diyecekler: "(Ya Rabbi) Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere itaat edelim." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval (yok edilme, sonu gelme ve hesaba çekilme) yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz?
Bunun içindir ki insanları, azabın başlarına geleceği gün için uyar; o gün ki, yaratılış gayesine aykırı davrananlar: “Ey Rabbimiz!” derler. “Bize kısa bir süre daha ver ki, senin çağrına icabet edelim, senin elçilerine uyup peşlerinden gidelim!” Fakat Allah da onlara: “Siz bir vakitler kıyamet gibi, ceza gibi bir şeyin, sizin için söz konusu olmadığına, yemin edip durmuyor muydunuz?” diye karşılık verecektir.
İnsanları, azâbın geleceği gün konusunda uyar. O gün baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenler, haksızlık edenler:
“Rabbimiz, kısa bir müddet bizim cezamızı ertele. Senin davetine icabet edelim. Rasule ve görevlilerine tâbi olalım.” diyecekler. Onlara:
“Daha önce, sizin için bir zeval olmadığına, hesaba çekilmiyeceğinize dair yeminler etmemiş miydiniz?” denilir.
İnsanları kendilerine azabın geleceği günle korkut. Öyle ki zulmedenler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, çağrına icabet edelim ve peygamberlere uyalım" derler. "Daha önce sizin için bir zeval (yokluk) olmadığına dair yemin etmemiş miydiniz?
Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler: 'Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım.' Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz?
İnsanlara, azabın kendilerine geleceği günü haber verip onları korkut ki, o gün, zulmedenler şöyle diyecektir: “-Ey Rabbimiz! Bize yakın bir zamana kadar izin ver; senin çağrına uyalım, Peygamberlerin izinde gidelim.” Hani ya, bundan önce: “- Bize hiçbir zeval yoktur.” diye yemin etmemiş miydiniz?
İnsanları öyle bir gün ile korkut ki azap onlara geldiğinde zalimler: “Ey Rabbimiz! Kısa bir süreye kadar bizi beklet. Sen’in çağrına cevap verelim, peygamberlere uyalım” derler. (Rableri onlara:) “Bize asla zeval olmaz! diye yemin eden siz değil mi idiniz?
Kendilerine azabın geleceği güne karşı insanları uyar ki, zâlimler, “Ey Rabbimiz!” derler, “Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin çağrına uyalım, peygamberlere tâbi olalım!” Peki önceden, sizin için son olmadığına yemin etmemiş miydiniz?
«Gelecek olan azap günüyle insanları kocundur, zalimler diyecekler: «Bizi yakın bir zamançin bırak da, biz uyalım hem çağrına, hem de peygamberlere»; onlara denilecek ki: «Bundan önce, siz kendinize hiçbir yok olma yok !» diye ant içerdiniz
(Bunun içindir ki,) insanları, kendilerine azabın geleceği gün konusunda uyar! O gün, zulmedenler: “Ey Rabbimiz! Bize yakın bir zamana kadar izin ver ki senin çağrına icabet edelim, resullere uyup arkalarından gidelim” diyecekler. (Onlara şöyle denilecek:) “Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine dair yemin etmemiş miydiniz?”
Yâ Muhammed! İnsanları o ’azâbdan haberdâr it! "Yâ rabbî bizi biraz daha beklet, senin da’vetine icâbet ve rasûlüne itâ’at ideceğiz" diyu bağıracaklar, ânlara "Hiç zevâl bulmıyacağınıza dâir kasem itmiyor mı idiniz? "
44,45. İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: "Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim, peygamberlere uyalım" derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz! Üstelik kendilerine yazık edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptıklarımız da sizlere açıklanmıştı. Size misaller de vermiştik.
(Ey Muhammed!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, “Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim” diyecekler. Onlara şöyle denilecek: “Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?”
Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin, “Rabbimiz! Bize kısa bir süre daha ver de senin davetine uyalım, peygamberlere tâbi olalım” diyecekleri ve onlara, “Sizin için bir yok oluş bulunmadığına daha önce yemin etmemiş miydiniz?” diye sorulacağı güne karşı insanları uyar.
Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin: «Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım» diyecekleri gün hakkında insanları uyar. (Onlara denilir ki:) «Daha önce, sizin için bir zevâl olmadığına, yemin etmemiş miydiniz?»
Halkı, azabın kendilerine geleceği gün konusunda uyar. Zalimler, "Rabbimiz bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin çağrına katılalım ve elçilere uyalım," diyecekler. Oysa daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?
Ey Peygamber! İnsanları, azabın geleceği gün ile korkut. O gün, zalimler şöyle diyecekler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir zamana kadar ertele de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım." Onlara: "Daha önce ahirete intikal etmeyeceğinize dair yemin etmemiş miydiniz?" denilir.
Hem inzâr ile haber ver insanlara o azâbın geleceği günü, o vakıt diyecek ki o zulmedenler yarabbenâ! Bizi yakın bir ecele te'hır buyur, da'vetine icabet edelim ve Peygamberlerin izince gidelim, hani ya bundan evvel yemin etmiş değil miydiniz: Sizin için zeval yoktu ya?
(Resûlüm!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği (hesap) gün (ü) ile korkut! (O gün) zâlimler (kâfirler) şöyle diyecekler: “Rabbimiz! Bizi (dünyaya gönderip) yakın bir vakte kadar (kısa bir zaman için bile olsa, ecelimizi) ertele ki, senin davetine uyalım ve o peygamberlere tâbi olalım!” (O zaman onlara şöyle buyurulur:) “Daha önce siz (dünyada iken,) sizin için bir zeval olmadığına (dünya hayatından başka bir hayat olmadığına dair) yemin etmemiş miydiniz?
Azabın kendilerine geleceği gün ile insanları uyar. O zaman kendilerine haksızlık¹ yapanlar: “Rabb'imiz! Bize biraz daha süre ver de Senin çağrını kabul edelim ve resullere uyalım.” diyecekler. Allah da: “Daha önce sizin için bir tükenişin, inişe geçişin olmadığına yemin edenler sizler değil miydiniz? Diyecek.
İnsanlara o azabın kendilerine geleceği günün, tehlikesini anlat ki (o gün) o zaalimler: «Ey Rabbimiz, bizi yakın bir müddete kadar gecikdir de Senin da'vetine icabet edelim, peygamberlere tâbi olalım» diyecek (ler) dir. Halbuki daha evvel siz (dünyâda) kendinize «hiç bir zeval yokdur» diye yemîn etmediniz miydi?
(Ey Resûlüm!) O hâlde insanları, kendilerine azâbın geleceği gün (kıyâmet) ile korkut! Zîrâ (o gün) o zulmedenler: “Rabbimiz! Bizi (dünyaya gönderip) yakın bir vakte kadar (kısa bir zaman için bile olsa, ecelimizi) te'hîr et ki, senin da'vetine uyalım ve o peygamberlere tâbi' olalım!” derler. (Onlara şöyle denilir:) “Hâlbuki daha önce (dünyada iken) sizin için hiçbir (şekilde) sona erme olmadığına dâir yemîn etmemiş miydiniz?”
Ve (ey Resul!) O hâlde insanları, kendilerine azabın geleceği gün (kıyamet) ile uyar! (O gün) o zulmetmiş olanlar: ’Rabbimiz! Bizi (dünyaya gönderip) yakın bir vakte kadar (kısa bir zaman için bile olsa, ecelimizi) tehir et ki, senin davetine uyalım ve (tebliğ yapan) elçilere tâbi’ olalım!’ derler. (Onlara şöyle denilir:) ’’Oysa daha önce (dünyadayken) sizin için (insan nesli için) hiçbir (şekilde) zeval olmadığına (sonsuza dek dünya hayatı hep bu şekilde devam edeceğine, ölenlelerin yerine hep yenileri geleceğine ve böylece yeni bir hayat için diriliş ve kıyametin asla olmayacağına) dair, yemin etmemiş miydiniz?
İnsanları azabın kendilerine geleceği gün ile uyar. Zalimler “Rabbimiz yakın bir zamana kadar bizim (hesabımızı) ertele de, senin davetine icabet edip, elçilere tabi olalım” derler. Sizin için hesap gününde hiçbir sıkıntının olmayacağına dair, daha önceden de yemin edip durmuyor muydunuz?
İnsanları kendilerine azap getirecek olan o dirilme günüyle uyar. Kıyıcılar diyecekler: «Çalabımız! Bize biraz olsun ara ver de Senin çağrına gelelim. Hem de Senin peygamberlerine uyalım.» Oysa ki bundan önce: «Bizim sonumuz kötü gelmez» diye ant içen sizler değil misiniz?
43, 44. Nâs/ı, kendilerine gelecek azap günü ile korkut, zalimler o gün «— Ey Rabbimiz! Az bir vakit bize mühlet ver ki dâvetine icabet edelim, peygamberlere de tâbi olalım» diyecekler. Onlara denir ki bundan evvel dünyada sizin için hiçbir zeval [¹] yok diye yemin etmemiş miydiniz?
İnsanları azabın kendilerine geleceği gün hakkında uyarıp korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler: “Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin çağrına cevap verelim ve peygamberlere uyalım.” (Onlara denilir ki:) “Daha önce, sizin için bir zeval olmadığına (sonunuzun gelmeyeceğine) yemin etmemiş miydiniz?”
Öyleyse ey Müslüman! Bu korkunç gün gelip çatmadan önce insanlığı uyar:O gün azapla yüz yüze gelen zâlimler, “Ey Rabb’imiz!” diye yalvaracaklar, “Ne olur, bize azıcık daha mühlet ver de, senin çağrına uyup elçilerinizinden gidelim!” Bunun üzerine Allah,“Öyle mi?” diye karşılık verecek, “Oysa bir zamanlar, kesinlikle helâk edilmeyeceğinize ve kıyâmet, âhiret, cennet, cehennem diye bir şeyin olmadığına dâir yemin edip durmuyor muydunuz?”
Onlara Azab’ın geleceği gün İnsanlar’ı uyar! Zulmetmiş olanlar: -“Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de davetine icabet edelim, Rasûller’e uyalım!” derler. ‘Sizin için hiçbir zeval yok!’ diye önceden yemin etmiş değil miydiniz?
Resulüm! bu felaketin kaçınılmaz olduğunu insanlara hatırlat. O gün, zalimlerin itiraf günüdür, yani: " Ya Rab! N'olur bize biraz daha süre tanı da senin davetini kabul edip, elçilerine uyalım " diyecekleri gündür. Yahu siz eskiden, size zeval olmayacağına yemin etmez miydiniz?
Hesap günü onlar şöyle der; “Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver! Senin davetine uyalım! Elçilerine tabi olalım!” Bütün anlatılanların başlarına geleceğini söyle! Onların sözlerine karşılık: “Daha önce bizim başımıza hiçbir şey gelmeyecek, biz hesap gününü, cehennemi inkâr ediyoruz diye yemin etmemiş miydiniz?”
Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin “Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele (bize süre ver) [*] de senin davetine icabet edelim ve elçilere uyalım!” diyecekleri gün hakkında insanları uyar! (Onlara şöyle denecek:) “Daha önce, sizin için bir yok oluş olmadığına yemin etmemiş miydiniz?
(Ey Muhammed!) Azap kendilerine gelince zâlimlerin: “Ey Rabbimiz! Bize biraz daha mühlet ver de Senin davetine uyalım ve Peygamberlere itaat edelim.” diyecekleri gün ile insanları uyar. (O gün onlara): “Siz, daha önce (dünyada) sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?” denilecek.¹
Bunun içindir ki, insanları, azabın başlarına geleceği Gün için uyar; o Gün ki, zulmedenler: “Ey Rabbimiz!” derler, “Bize kısa bir süre daha ver ki Senin çağrına icabet edelim; Senin elçilerine uyup peşlerinden gidelim!” ⁵⁷ [Fakat Allah da onlara:] “Siz bir vakitler kıyamet gibi, ceza gibi bir şeyin sizin için sözkonusu olmadığına ⁵⁸ yemin edip durmuyor muydunuz?” [diye karşılık verecektir].
İnsanları, kendilerine böyle bir azabın geleceği gün hakkında uyar. O gün kendilerine yazık eden zalimler: “Rabbimiz! Bize birazcık daha mühlet ver de senin çağrına uyalım, böylece elçilere tabi olalım.” derler. Onlara: “Sizler değil miydiniz, daha önce ‘Diriliş yok, hesap verme diye bir şey yok!’ diye yemin edenler?” denilecek. 23/99...108, 42/44, 63/10-11
Bu yüzden, başlarına azabın geleceği gün için insanları uyar. Zalimler (o gün) diyecekler ki: “Rabbimiz! Bize kısa bir süre daha tanı da, senin çağrına katılalım ve elçilere tabi olalım!” (Onlara denilecek ki): “Ne oldu? Daha önceki (hayatta), sizin için hiçbir tükenişin olamayacağına yemin edip durmuyor muydunuz?
(Ey Muhammed) İnsanları, azabın geleceği gün ile uyar ki, o gün (o zalimler) "Ey Rabbimiz, bizi yakın bir süreye kadar ertele (dünyada biraz daha yaşamamız için süre tanı) de, senin davetini kabul edip peygamberlere tabi olalım" diye yalvarırlar. Fakat onlara: "Siz daha önce bizim için (dünyada) hiç zeval yoktur, (bu nimet bizim elimizden yitmez, dünya hayatından başka bir hayat yoktur, Allah ölen kimseyi diriltmez) diye yemin etmemiş miydiniz?
(Ey Muhammed!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, "Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve resullerin izinden gidelim" diyecekler. (Onlara şöyle denilecek): "Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?"
Ve nâsı korkut, o azabın kendilerine geleceği bir gün ile ki, o zalim olanlar diyeceklerdir ki: «Ey Rabbimiz! Bizi bir yakın vakte kadar tehir et, senin davetine icabet edelim, ve peygamberlere tâbi olalım.» (Onlara denilecektir ki:) «Sizin için bir zeval yoktur diye siz evvelce yemin etmiş değil mi idiniz?»
Hem, azabın geleceği günü hatırlatarak insanları uyar! O gün zalimler: “Ey bizim Rabbimiz! diyecekler, ne olur, bize kısa bir süre ver de senin çağrına uyma imkânı bulalım ve peygamberlerin izince gidelim. ”Peki, daha önce hiç zeval bulmayıp sürekli yaşayacağınıza dair yemin eden siz değil miydiniz? [23, 99-100; 6, 27-28]
İnsanları, kendilerine azabın geleceği şu güne karşı uyar ki, zalimler: "Rabbimiz, derler, bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin çağrına gelelim, elçilere uyalım! "Peki, önceden sizin için hiç zeval olmadığına (sürekli yaşayacağınıza) yemin etmemiş miydiniz?"
(Yâ Muhammed) Nâsı inzâr it. 'Azâbın geldiği gün zâlimler: "Yâ Rabbî! Bizi biraz olsun te'hîr it. Da'vetine icâbet idelim ve rasûllere tâbi' olalım" dirler. Onlara dinir ki: "Size zevâl olmadığına evvelce yemîn itmez mi idiniz"
Sen insanları, o azabın geleceği günle ilgili olarak uyar. Yanlışlar içinde olan o kimseler, şöyle diyeceklerdir: “Rabbimiz! Kısa bir süreliğine bizi geri gönder de çağrına olumlu karşılık verelim ve elçilere uyalım.” Onlara denir ki “Bizim düzenimiz bozulmaz diye daha önce yemin edenler siz değil miydiniz?”
İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zulmedenler: -Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına uyalım, peygamberlere tabi olalım, derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?!
İnsanları, başlarına azabın geleceği gün hakkında uyar ki, o günde zalimler “Rabbimiz, ecelimizi yakın bir zamana ertele de Senin davetine cevap verip peygamberlere uyalım” derler. Hani, bundan önce hiç zeval bulmayacağınıza dair yemin edenler siz değil miydiniz?
İnsanları, azabın kendilerine ulaşacağı gün konusunda uyar. O gün, zalimler şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar geri bırak da çağrına cevap verip resullere uyalım." Daha önce siz, kendiniz için çöküş ve bitiş yoktur diye yemin etmediniz mi?
daħı ķorķıducı ħaber vir ādemįlere ol günden kim gele anlara 'aźāb pes eyide anlar kim žulm eylediler “iy çalabumuz! mühlet vir bize bir zamāna degin yaķın uy virevüz ķıġırduġuña ya'nį peyġamber daħı uyavuz yalavaçlara.” “daħı olmaduñuz mıdı and içdüñüz ilerüden ya'nį dünyede yoķdur sizüñ hįç ırılmaķ?”
Daḫı ḳorḳudı ḫaber vir ādemlere ol günden kim gele anlara ‘aẕāb. Daḫıdiyeler anlar kim ẓulm eylediler. İy Çalabumuz, mühlet vir bize bir zamānadegin yaḳın. Oy virevüz ḳıġırduġuña, daḫı uyavuz peyġamberlere. Daḫıolmaduñuz mı‐dı and içerdüñüz bundan evvel, yoḳdur sizüñ‐çün hīç ırıl‐maḳ?
İnsanları onlara əzab gələcəyi günlə qorxut. O gün zalımlar: “Ey Rəbbimiz! Bizə bir az möhlət ver. Biz Sənin də’vətini qəbul edər (iman gətirər) və peyğəmbərlərə tabe olarıq!” deyərlər. Bəs əvvəlcə sizə heç bir zaval toxunmayacağı barədə and içməmişdiniz?!
And warn mankind of a day when the doom will come upon them, and those who did wrong will say: Our Lord! Reprieve us for a little while. We will obey Thy call and will follow the messengers. (It will be answered): Did ye not swear before that there would be no end for you?
So warn mankind of the Day when the Wrath will reach them: then will the wrong-doers say: "Our Lord! respite us (if only) for a short term: we will answer Thy call, and follow the messengers!" "What! were ye not wont to swear aforetime that ye should suffer no decline?(1924)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |