Kul li’ibâdiye-lleżîne âmenû yukîmû-ssalâte veyunfikû mimmâ razeknâhum sirran ve’alâniyeten min kabli en ye/tiye yevmun lâ bey’un fîhi velâ ḣilâl(un)
İman eden kullarıma söyle: Namaz kılsınlar ve onları rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını yoksullara harcasınlar o gün gelip çatmadan ki ne alışveriş var o günde ne karşılıklı dostluk.
(Ey Resulüm!) İman etmiş kullarıma söyle: "Alış-verişin ve dostluğun olmadığı (paranın ve arkadaşlığın fayda sağlamadığı) o gün gelmezden evvel, dosdoğru (huşû ve şuurla ve İslam’ın tamamına teslimiyet huzuruyla) namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infakta bulunsunlar (helâl kazançlarını hayırda harcasınlar ki, kurtuluş bundadır)."
Ve iman eden kullarıma da söyle; hiçbir alışverişin, dostluğun, arkadaşlığın olmayacağı bir gün gelip çatmadan önce, namazlarına devamlı ve duyarlı olsunlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, bizim yolumuzda gizli ve açık harcasınlar.
İman eden, benim ilâhlığımı tanıyan, candan müslüman olarak bana bağlanan, saygılı kullarıma söyle:
“Namazları erkanına, şartlarına, vaktine riayet ederek âşikâre kılsınlar. Kendilerine verdiğimiz rızık ve servetten, bedel ödeyerek kendinizi kurtaracak pazarlığın olmayacağı, dostlukların fayda sağlamayacağı bir günün gelmesinden önce, mallarından gizli ve açık, Allah yolunda, karşılık beklemeden, gönüllü harcasınlar.”
İman eden kullarıma söyle: Namazı kılsınlar ve ne alışverişin ne de dostluğun olmayacağı gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimizden gizli ve açık infak etsinler.
İman etmiş kullarıma söyle: 'Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler.'
İman eden kullarıma de ki: Namazı gereği üzere kılsınlar; ve kendinde ne bir alış veriş, ne de bir dostluk olmıyan (hiç bir fayda umulmıyan) bir kıyamet günü gelmezden önce, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve aşikâr (yerli yerinde zekât verip hayırlara) harcasınlar.
İman eden kullarıma de ki: İçinde dostluk ve alışveriş olmayan bir gün gelmeden doğruca namazı kılsınlar, gizli ve açık olarak onlara verdiğimiz rızıktan nafaka versinler.
İnanan kullarıma söyle! “Namazı kılsınlar; kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun olmadığı gün gelmeden önce gizli ve âşikâr infak etsinler.”
İnanmış bulunan kullarına diyesin ki: «Namazların kılalar; hem dostluk, hem de alışveriş bulunmayan bir gün gelmeden önce, açıktan, ya da gizlice verdiğimiz azıktan yedireler»
(Ve) inananlara söyle: Hiçbir pazarlığın, dostluğun, arkadaşlığın olmayacağı o gün gelip çatmadan önce, namaza devamlı ve duyarlı olsunlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli açık versinler.
Îmân iden ’ibâdıma di ki: "Salâta kıyâm idiniz, size bahş itdiğim erzâkdan artık kazanç ve dostluğın hitâm bulacağı günden evvel gerek ’alenen gerek hafiyyen sadaka viriniz."
İnanan kullarıma söyle, namazı kılsınlar; alışveriş ve dostluğun olmayacağı günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli sarfetsinler.
İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.
İman eden kullarıma söyle: Alım satımın bulunmadığı, dostluğun fayda vermediği o gün gelmeden önce namazlarını dosdoğru kılsınlar, onlara verdiğimiz rızıklardan Allah rızâsı için gizli ve açık harcasınlar.
İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alış-veriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar.
İnanan kullarıma söyle, alış-verişin ve dostluğun olmadığı gün gelmeden önce namazı gözetsinler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık yardım için versinler.
(Ey Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: "Namazı dosdoğru kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah için) harcasınlar."
Söyle: o iyman etmiş olan kullarıma: namazı kılsınlar ve kendilerini merzuk kıldığımız şeylerden gizli ve açık infak etsinler, öyle bir gün gelmeden evvel ki onda ne alım satım var, ne dostluk
(Resûlüm!) Îmân eden kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, (hiçbir) alışverişin ve dostluğun bulunmadığı gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık infak etsinler.
İman eden kullarıma söyle: “İçinde alışverişin¹ ve dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, salâtı ikame etsinler², kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli açık infak³ etsinler.”
Îman eden kullarıma de ki: «Namaz (lar) ınızı dosdoğru kılın, ne bir alış veriş, ne de bir dostluk (carî ve nafiz) olmayan birgün gelmezden evvel rızk olarak size verdiğimiz şeylerden gizli ve aşikâr infaak edin».
(Ey Resûlüm!) Îmân eden kullarıma söyle, namazı hakkıyla edâ etsinler ve içinde ne bir alış-verişin, ne de bir dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden, gizlice ve açıkça (Allah yolunda) sarf etsinler!(1)
(Resulüm!) iman etmiş olan kullarıma söyle: Namazı (huşû ve şuurla dosdoğru) kılsınlar ve ne alışverişin ne de dostluğun olmayacağı gün (ölümle başlayan kıyamet günü) gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimizden gizli ve açık (fakir, yoksul, işsiz ve muhtaçlara) harcasınlar.
İman eden kullarıma deki “Alışverişin ve dostluğun olmadığı bir gün gelmezden önce, namazı kılsınlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gerek gizli, gerekse açıkça ihtiyaç sahiplerine versinler.”
İnanan kullarıma söyle, namaz kılsınlar. Günahların ödenemiyeceği, sevginin işe yaramıyacağı o kıyamet günü gelmeden önce kendilerine verdiğimiz azıklardan gizlice olsun, açıkça olsun, yoksulları da geçindirsinler.
Mü/min olan kullarıma de ki: Namazı dosdoğru kılsınlar, alışveriş [⁷], dostluk bulunmayan bir gün gelmeden evvel kendilerine verdiğimiz rızktan gizli ve aşikâr harcetsinler [⁸].
(Ey Peygamber!) İnanan kullarıma söyle; hiçbir alışverişin ve dostluğun [hılâl] olmayacağı bir gün gelmeden önce, namazı dosdoğru kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.
İman etmiş kullarıma söyle: “Alış verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, namazı dosdoğru kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infakta bulunsunlar.”
İman eden kullarıma da söyle: Hiçbir pazarlığın, hiçbir kayırmanın olmayacağı o büyük Gün gelip çatmadan önce, namazı gereği gibi dosdoğru ve aksatmadan kılsınlar, kendilerine bahşettiğimiz güzel nîmetlerden bir kısmını toplum yararına fedâkârca paylaşarak, çoğu zaman gizlice ve bazen de, başkalarını buna teşvik etmek için açık olarak Allah yolunda yoksullara harcasınlar.
Benim iman etmiş kullarıma söyle; Namaz’ı kılsınlar! Ne alış verişin, ne dostluğun bulunacağı bir gün gelmeden önce kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden açık ve gizli olarak harcasınlar!
İnanan kullarıma söyle: namazı kılsınlar. Emaneten verdiklerimizden bir kısmını gizli açık olarak hayra yatırsınlar, eşin dostun ve alış verişin işe yaramadığı o gün gelip çatmadan...
İman edenlere de ki: "Salât-ı İkame edin! Ayetlerin gerçekleriyle bilgilenin! Allah’a olan inancınızla bilincinizi artırın! Dünyadaki yaşam gayeniz Allah’ın rızasına ulaşmak ve ahireti kazanmak olsun! Dünyaya hayıtına dalıp gitmeyin! Rabbinizin verdiği servetlerden fakirlere, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara haklarını açıkça veya gizlice verin! Bilin ki o gün alışveriş ve dostluk yoktur."
(Ey Muhammed!) Benim îmanlı (has) kullarıma¹ söyle: “Fidye vererek ve adamını bularak kurtuluşun olmadığı o (hesap) günü gelmeden önce namazlarını dosdoğru ve devamlı kılsınlar² ve rızık³ olarak ver-diklerimizden, gizli ve açık infak⁴ etsinler.”
[Ve] imana erişen kullarıma da söyle, hiçbir pazarlığın, dostluğun-arkadaşlığın olmayacağı ⁴⁴ o Gün gelip çatmadan önce, salâtta devamlı ve duyarlı olsunlar; kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden [Bizim yolumuzda] gizli açık harcasınlar. ⁴⁵
İman eden kullarıma söyle; hiçbir pazarlığın ve eş-dost ilişkisinin işe yaramayacağı o gün gelip çatmadan önce, namazı dosdoğru kılsınlar ve kendilerine verdiğimiz servetten gizli veya aşikâr sarf etsinler. 2/254-255
İmanda sebat gösteren kimselere söyle: hiçbir pazarlığın, hiçbir dostluğun fayda vermediği gün gelip çatmazdan önce hakkını vererek namaz kılsınlar, kendilerine verdiğimiz nimetlerden -gizli ya da açık- infâk etsinler.
(Ey Muhammed) iman eden kullarıma bildir ki namazlarım dosdoğru kılsınlar, -içinde ne alış veriş (fidye vererek kurtulma) ne de dostluk (başkasından bir yardım görme) imkanı bulunmayan bir gün (kıyamet günü) gelmeden önce- kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah yolunda) harcasınlar.
İman eden kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve içli dışlı olmanın bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizli veya açıktan infak etsinler.
İmân etmiş olan kullarıma söyle, namazı kılsınlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz şeylerden gizlice ve âşikâre infakta bulunsunlar, bir günün gelmesinden evvelki, onda ne satış vardır, ne de dostluk.
Söyle o iman etmiş kullarıma: Namazı tam gerektiği şekilde kılsınlar ve ne alış verişin, ne de dostluğun olmadığı gün gelmeden önce, gizli ve açık şekilde, kendilerine ihsan ettiğimiz rızıklardan, nimetlerden bağışta bulunsunlar. [2, 254; 57, 15]
İnanan kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, ne alışverişin, ne de dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık sarfetsinler.
Îmân idüb namâzlarını kılan, onda bey' ve şerâ ve dostluk olmayan kıyâmet gününden evvel kendilerine rızk iylediğimiz şeylerden gizli ve âşikâr olarak infâk iden kullarıma di ki:
İnanmış kullarıma de ki namazlarını tam kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyden gizli-açık (hayra) harcasınlar[*]. Bunu öyle bir gün gelmeden yapsınlar ki o günde ne alış veriş, ne de dostluk olacaktır.
İman eden kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar; alış verişin ve dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli olarak sarfetsinler.
İman eden kullarıma şunu söyle: Namazı dosdoğru kılsınlar; kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunsunlar—öyle bir gün gelmeden önce ki, onda ne bir alışveriş geçer, ne de bir dostluk.
İnanan kullarıma söyle: Namazı/duayı yerine getirsinler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, gizli ve açık infak etsinler.
eyit ķullaruma anlar kim įmān getürdiler ŧururalar namāzı daħı ħarc eyleyeler yidürü andan kim rūzį virdük anlara gizlü daħı eşkere andan ilerü kim gele bir gün śatı yoķdur andan ne daħı dostlıķ.
Eyit ḳullaruma anlar kim īmān getürdiler, ṭururdılar namāzı. Daḫı ḫarceyleyeler şundan kim rızḳ virdük anlara gizlü ve āşikāre. Andan ilerü kim gele bir gün ṣatu yoḳdur anda, ne daḫı dostluḳ.
İman gətirən bəndələrimə de: “(Vaxtlı-vaxtında, lazımınca) namaz qılsınlar, heç bir alış-verişin və dostluğun mümkün olmayacağı (günahların bağışlanması üçün heç kəsdən fidyə alınmayacağı, dostluq xatirinə heç bir güzəşt edilməyəcəyi) gün (qiyamət günü) gəlməzdən əvvəl onlara verdiyimiz ruzidən (kasıblara, ehtiyacı olanlara) gizli və aşkar xərcləsinlər.
Tell My bondmen who believe to establish worship and spend of that which We have given them, secretly and publicly, before a day cometh wherein there will be neither traffic nor befriending.
Speak to my servants who have believed,(1905) that they may establish regular prayers, and spend (in charity) out of the Sustenance(1906) we have given them, secretly and openly, before the coming of a Day in which there will be neither mutual bargaining(1907) nor befriending.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |