8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Ra’d Suresi 35. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Meśelu-lcenneti-lletî vu’ide-lmuttekûn(e)(s) tecrî min tahtihâ-l-enhâr(u)(s) ukuluhâ dâ-imun vezilluhâ(c) tilke ‘ukbâ-lleżîne-ttekav ve’ukbâ-lkâfirîne-nnâr(u)

Çekinenlere vaat edilen cennetin örneği şu: Kıyılarından ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi daimidir. Çekinenlerin sonucu budur, kafirlerin sonucuysa ateştir.

(İşte) Takva sahiplerine va’ad edilen cennetin misali (şöyledir); onun altından ırmaklar (ve şelaleler) akmakta, yemişleri ve gölgelikleri (havuzlu bahçeleri ve çiçekleri) sürekli (huzur ve mutluluk sunmaktadır). Bu (Allah’tan) korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakınanların (kutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir (azaptır).

Yolunu Allah ve kitabıyla bulanlara, söz verilen cennetin özelliği şudur: Onun zemininden ırmaklar akar, ürünleri de, gölgesi de süreklidir. İşte yolunu Allah ve kitabıyla bulanların mutlu sonu böyle olacaktır. Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin sonu ise, ateştir, cehennemdir.

Allah'a sığınıp emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlara, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, özgürce şahsiyetlerini geliştiren, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan, takvâya dayalı düzeni benimseyen mü'minlere va'dolunan Cennet, altından ırmaklar akan konaklarıyla, ürünleri ve gölgesi sürekli olan bir yere benzer. İşte bu Allah'a sığınıp emirlerine yapışanların günahlardan arınıp, azaptan korunanların, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranarak, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olanların varacağı yerdir. Allah'ı, Allah'a kulluğu ve ibadeti inkâr edenlerin, kâfirlerin, nankörlerin varacağı yer ise ateştir.

bk. Kur’an-ı Kerim, 47/15; 56/27-38; 59/20.

Takva sahiplerine vaad edilen cennetin özelliği şudur: Altından ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte sakınanların sonları budur. Kâfirlerin sonları ise cehennemdir.

Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir.

Takva sahiblerine vaad olunan cennetin hâli şöyle: (ağaçları) altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgesi devamlıdır. İşte bu, Allah'dan korkup sakınanların akıbeti!...Kâfirlerin akıbeti ise ateştir.

Kendilerini koruyanların vaadedildiği Cennetin, niteliği şudur: Öyle bir Cennet ki; içinde nehirler akar, yiyeceği de gölgesi de daimidir. İşte kendilerini koruyanların kazancı budur, kâfirlerin kazancı da ateştir.

Muttakilere/Allah'tan sakınanlara vaad edilen cennetin özellikleri şöyledir: Altından ırmaklar akar; yemişi de süreklidir, gölgesi de. İşte takvâ sahiplerinin sonu budur. İnkâr edenlerin sonu da ateştir.

Sakınçlara va'dedilen cennetin örneği şöyle: altından ırmaklar akar, yemişleri, gölgeleri sürekli; işte sabredenlerin sonu, kâfirlerin sonu ateştir!

Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlara vadeliden cennet şöyledir. Oranın altından çeşitli ırmaklar akar, ağaçlarının meyveleri de gölgeleri de süreklidir (mevsim şartlarına bağlı olarak değişmezler). İşte Allah'ın emirlerine uygun olarak yaşayanların varacağı yer böyle olacaktır. İnkârcıların sonu ise cehennem ateşidir.

Allâh’dan korkanların mükâfâtı nehirler ile sulanmış cennet olacakdır. Meyveleri tükenmez ve gölgeleri dâimdir, îmân idenlerin ’âkıbeti odur, kâfirlerinki ise ateşdir.

Allah'a karşı gelmekten sakınanlara vadedilen cennetin altından ırmaklar akar; oranın yiyecekleri ve gölgeleri devamlıdır. Bu, sakınanların elde edeceği sonuçtur, inkarcıların varacağı sonuç ise ateştir.

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir.

Takvâ sahiplerine vaad olunan cennetin özellikleri şöyledir: Zemininden ırmaklar akar; yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, günahtan çekinenlerin mutlu sonudur; inkâr edenlerin sonu ise ateştir.

Takvâ sahiplerine vâdolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir.

Erdemlilere söz verilen cennetin örneği şudur: Altından ırmaklar akar, yemişi de süreklidir gölgesi de. Bu, erdemlilerin sonudur. Kafirlerin sonu ise ateştir.

Müttakilere vaad olunan cennetin misali şöyledir: Altından ırmaklar akar durur, yemişleri süreklidir, gölgeleri de. İşte bu, takva yolunu tutanların akıbetidir. Kâfirlerin akıbeti de ateştir.

Müttekilere va'dolunan Cennetin temsili; altından ırmaklar akar, yemişleri daim, sayesi de, bu işte takva yolunu tutanların ukbası, kâfirlerin ukbası ise ateş

Takva sahiplerine vadedilen cennetin hali/sıfatı şöyledir: (Köşklerinin ve ağaçlarının) altından ırmaklar akar, yiyecekleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu Allah’ (ın emir ve yasakların) a karşı gelmekten sakınanların (mutlu) sonudur, kâfirlerin sonları ise ateştir (cehennemdir).

Takva sahiplerine söz verilen Cennet'in içinden ırmaklar akmaktadır, meyvesi ve gölgesi süreklidir. İşte bu takva sahiplerinin sonudur. Gerçeği yalanlayan nankörlerin sonu ise ateştir.

Takvaa saahiblerine va'd edilen cennetin sıfatı (şudur): Altından ırmaklar akar onun. Yemişleri ve gölgeleri dâimdir. İşte (fenâlıkdan) sakınanların (mes'ud) aakıbeti! Kâfirlerin sonucu ise ateşdir.

Takvâ sâhiblerine va'd olunan Cennetin misâli (şöyledir): Altından ırmaklar akar! Meyveleri devamlıdır, gölgesi de! İşte (günahlardan) sakınanların âkıbeti budur! Kâfirlerin âkıbeti ise ateştir!

(Erkek olsun, kadın olsun kötülüklerden) sakınanlara vâdolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri (nimetleri) ve gölgesi (serinliği) süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. İnkâra ısrar edenlerin sonu ise ateştir. *

(*) Not: Bu ayette göre de cennet ve onun nimetleri süreklidir, ebedidir. Zira (أُكُلُهَا دَآئِمٌ وِظِلُّهَا) ’’uküllüha daimun ve zıllüha’’ yani o ce... Devamı..

Korunanlar için hazırlanmış bahçelerin misali, o bahçelerin altlarından ırmaklar akar, yemişleri ve ağaçlarının gölgeleri hiç eksilmez. İşte bu Allah’dan korunanların geleceğidir. İnkâr edenlerin geleceği ise ateştir.

Sakınanlara söz verilmiş olan Cennet şöyledir: İçinden ırmaklar akar, yiyecekleri, gölgeleri bitmez tükenmez. Sakınanların sonu işte budur, tanımıyanların sonu ise ateştir.

Sakınanlara vaadolunan Cennetin sıfatı şudur: Altından ırmaklar akar; yiyecekleri de gölgeleri de bitmez, tükenmez. İşte bu Cennet şirkten sakınanların akıbetleridir, kâfirlerin akıbetleri de ateştir.

Allah’a karşı sorumluluk bilincine sahip olanlara vaat edilen cennet; altından ırmaklar akan, ürünleri de gölgeleri de sürekli olan (bahçelere) benzer.¹² İşte sorumluluk bilincinde olanların sonu budur. İnkâr edenlerin sonu da ateştir.

12 İnsanoğlu fiziki bir dünyada yaşadığı için, insan zihni, bu dünyada görüp ettikleri varlıkların formları ve muhayyileleriyle tasavvur etme yetisine... Devamı..

Takva sahiplerine vaat edilen cennet örneği (şu ki), altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, küfre sapanların sonu ise ateştir.

Dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüğün her çeşidinden titizliklesakınan kimselere söz verilen cennetin misali şöyledir: Öyle hârika bir bahçe ki, ağaçlarının altından ırmaklar çağıldamaktadır. Bu bahçenin meyveleri, dünya meyveleri gibi belli bir mevsime mahsus ve gelip geçici değil, ebedîdir, gölgelikleri de dâimâ huzur ve mutluluk verici bir serinliktedir. İşte bu, dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek, çirkin davranışlardan uzak durmaya çalışan takvâ sahiplerinin mutlu sonudur; hakîkati inkâr eden nankörlerin sonu ise, derileri yakıp kavuran bir ateştir!

Müttakîler’e / Sakınıp Korunanlar’a vaad edilen Cennet’in misâli: İçinden Irmaklar akar, onun yemişleri devamlıdır, gölgeleri de! Bunlar sakınıp korunmuş kimselerin akıbetidir. Kâfirler’in akıbeti ise Ateş’dir.

Şırıl şırıl akan suları, tükenmeyen yiyecekleri, uzayıp giden gölgeleriyle sağlamcılara söz verilen cennetin bir bezeri yoktur. Sağlamcıların sonu böyle bir yer iken, inkarcıların sonu ise ateştir...

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şudur: İçinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu Allah’a karşı gelmekten sakınanların elde edeceği mükâfattır. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir.

[Muttakî]lere (duyarlı olanlara) vadolunan cennetin örneği şöyledir: Altından ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi devamlıdır. İşte şu, [takvâ]lı (duyarlı) olanların (mutlu) sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir.

Zemîninden ırmakların akması, yemişlerinin ve gölgeliklerinin sürekli olması, Allah’tan hakkıyla sakınanlara vâdedilen cennetin sıfatlarıdır. İşte bu Allah’tan hakkıyla sakınanların sonudur. Kâfirlerin sonu ise cehennemdir.

ALLAH’A karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimselere söz verilen cennet, içinde ırmakların çağıldadığı [bahçeler] gibidir; ⁶⁵ [fakat dünyadaki bahçelerden fazla olarak] onun ürünleri ebedîdir; gölgelikleri ⁶⁶ de [öyle]. Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimselerin varacağı yer işte böyle olacaktır; hakkı inkar edenlerin varacağı yerse ateş olacak. ⁶⁷

65 Parantez içindeki ilaveyle beraber ayetin bu kısmı için verilen karşılık, Zemahşerî’nin ve özet halinde Râzî’nin yaptığı nakle dayanarak Zeccâc’ın ... Devamı..

Allah’a karşı takva sahibi olanlara/sorumlu davrananlara vaat edilen cennet; tabanından ırmakların çağladığı, meyvelerinin ve gölgelerinin devamlı olduğu bahçeler gibidir. Bu, muttakilerin/günahlardan korunmuşların hak ettiği sonuçtur, gerçeği örtbas eden kâfirlerin hak ettiği ise ateştir. 2/81-82, 64/8...10

ALLAH’A karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara vaat edilen cennet, zemininden ırmaklar akan (has bahçelere) benzer.[¹⁹⁷⁶] (Fazladan olarak) oranın ürünleri daimidir, gölgeleri de öyle… İşte bu, Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanları bekleyen akıbettir; inkârcıların akıbeti ise ateştir.

[1976] Tam tersiyle mânalandıran da olmuştur: “Zemininden ırmaklar çağıldayan (has bahçeler), sorumluluk bilinci taşıyanlara söz verilen cennete benze... Devamı..

Takva sahiplerine va'd olunan cennetin özelliği şöyledir ki, (ağaçlarının) altından ırmaklar akar ve yemişleri ile gölgesi süreklidir. İşte (Rablerinin azabından) sakınanların mutlu sonu budur. Kafirlerin sonu ise cehennem ateşidir.

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun (cennet bahçelerinin) altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir.

Muttakîlere vaadolunmuş olan cennetin vasfı, onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri daimidir. İşte o, (cennet) ittikada bulunanların akıbetidir. Ve kâfirlerin akıbeti de ateştir.

Müttakilere vâd olunan cennetin durumu şuna benzer: Bahçelerinin içinden ırmaklar akar: Meyveleri gibi gölgeleri de devamlıdır. İşte, haramlardan korunan müttakilerin âkıbeti! Kâfirlerin âkıbeti ise ateştir. [47, 15; 56, 27-38; 59, 20]

(Allah'ın emirlerine karşı gelmekten) Korunanlara va'dedilen cennetin durumu şöyledir: Altından ırmaklar akar; yemişi de süreklidir, gölgesi de. İşte korunanların sonu budur. İnkar edenlerin sonu da ateştir.

Erbâb-ı ittikâya va'd olunan cennetin misli öyledir ki: Ağaçları altından nehirler akar ve ni'metleri ve gölgeleri dâimdir. Bu, ittikâ idenlerin âkıbet gidecekleri yerdir. Kâfirlerin de âkıbet gidecekleri yer cehennemdir.

Allah’tan çekinerek kendini korumuş olanlara söz verilen bahçe (cennet), içinden ırmaklar akan, yiyecekleri ve gölgeleri bitmez tükenmez bir bahçe gibidir. Allah’tan çekinenler, sonunda oraya varırlar. Ayetleri görmezlikten gelenlerin (kâfirlerin) yolu da ateşte biter.

Takva sahiplerine vaadedilen cennet şöyledir: Altından ırmaklar akar; yiyecekleri ve gölgeleri devamlıdır. Bu, muttakilerin kazanacağı sonuçtur, kafirlerin sonucu ise ateştir.

Takvâ sahiplerine vaad edilen Cennetin hali şöyledir: Onun altından ırmaklar akar. Yiyecekleri de, gölgesi de süreklidir. Allah'a karşı gelmekten sakınanların âkıbeti işte böyledir. Kâfirlerin sonu ise ateştir.

Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsilî anlatımı şu: Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yurdu ise ateş...

uçmaġun śıfatı ol kim va'de olındı śaķınıcılara aķar altından ırmaķlar yiyesisi anuñ hemįşedür daħı gölgesi. şol śoñıdur anlaruñ kim śaķındılar daħı kāfirler śoñı oddur.

Uçmaḳ ṣıfatı ol kim va‘de olundı ṣaḳlanıcılara, aḳar altından ırmaḳlar, yiye‐si[si] anuñ hemīşedür, daḫı anuñ gölgesi. Şol ṣoñıdur anlaruñ kim ṣaḳındı‐lar. Daḫı ṣoñı kāfirlerüñ oddur.

Allahdan qorxub pis əməllərdən çəkinənlərə (mö’minlərə) və’d edilən Cənnətin vəsfi belədir: (ağacları) altından çaylar axar, yeməkləri də, kölgələri də daimidir. Bu, Allahdan qorxub pis əməllərdən çəkinənlərin aqibətidir. Kafirlərin aqibəti isə Cəhənnəmdir!

A similitude of the Garden which is promised unto those who keep their duty (to Allah): Underneath it rivers flow; its food is everlasting, and its shade; this is the reward of those who keep their duty, while the reward of disbelievers is the Fire.

The parable of the Garden which the righteous are promised!- beneath it flow rivers: perpetual is the enjoyment thereof(1854) and the shade therein:(1855) such is the end of the Righteous; and the end of Unbelievers in the Fire.(1856)

1854 For the comprehensive meaning of the root akala (literally 'to eat'), see 5:66, n, 776. In its derived meaning, it means fruit and enjoyment of a... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.