Veyusebbihu-rra’du bihamdihi velmelâ-iketu min ḣîfetihi veyursilu-ssavâ’ika feyusîbu bihâ men yeşâu vehum yucâdilûne fi(A)llâhi vehuve şedîdu-lmihâl(i)
Gök gürültüsü, hamdederek tenzih eder onu, melekler de korkularından tenzih ederler ve yıldırımları yollar da dilediğine isabet ettirir ve hala da onlar, Allah hakkında çekişip dururlar ve onun birdenbire gelen azabı pek kuvvetlidir, pek çetin.
Gök gürültüsü O’nu hamd ile, melekler de O’na olan korkularından (haşyet ve hürmetle) tesbih edip durmaktadırlar. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; (inkârcılar) onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
Gök gürlemesi, O'nun sınırsız kudret ve yüceliğini övgüyle anmakta, melekler de O'ndan korku ve sakınmalarından dolayı, bunu yapmaktalar. O, yıldırımlar gönderip onunla dilediğini çarpar. Hal böyleyken, onlar yine de Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Halbuki Allah'ın azabı, pek ağır ve şiddetlidir.
Gök gürültüsü hamd ile Allah'ı tesbih eder. Melekler de onun heybetinden dolayı onu tesbih ederler. Onlar Allah ile ilgili konularda tartışırlarken, O yıldırımlar gönderir, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri yıldırımlarla çarpar. Allah'ın kuvveti, tedbiri ve takdiri çok muhkemdir.
Gök gürültüsü övgüsüyle melekler de O'na olan korkularından O'na tesbih ederler. O, yıldırımlar göndererek onları dilediğine çarpar. Onlar Allah hakkında tartışmaya giriyorlar. Oysa O azaplandırması (darbesi) pek çetin olandır.
Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
Gök gürültüsü, Allah'a hamd ile, Melekler de, Allah'dan korkarak tesbîh ederler. Allah yıldırımlar gönderip onunla dilediğini çarpar. Böyle iken, o kâfirler, hadlerini bilmezler de Allah hakkında mücadele ederler. Halbuki Allah'ın karşılık darbesi pek şiddetlidir.
Gök gürlemesi de, Allah’ın mükemmelliğini ve kusursuzluğunu bildirir. Melekler de korku ve huşu içinde Allah’ın mükemmelliğini, kusursuzluğunu bildirirler. (Yani, hamd ve tesbih ederler.) Ve Allah, yıldırımlar gönderir, istediğine isabet ettirir. Hâlbuki onlar, Allah’a karşı mücadele ediyorlar. Allah ise, azabı pek ağır ve şiddetli olandır.
Gök gürlemesi, Allah'ı överek tesbih eder ve melekler de korkularından onu yüceltirler. Onlar pek güçlü olan Allah hakkında tartışırken O, yıldırımları gönderir de dilediğini onlarla çarpar. O, tuzağı çetin olandır.
Onun korkusundan melekler bile, gök gürültüsü de, onu öğüşle teşbih ederler, yıldırımlar göndererek, istediği kimseye onu değdirir, onlarsa uğraşırlar Allaha karşı, onun alı katıdır
Gök gürültüsü, O'nun sınırsız kudretiyle gerçekleşir. Melekler de duydukları saygıyla görevlerini icra ederler. O, yıldırımları gönderip onları dilediğine isabet ettirir. (Hal böyleyken) o (inanmaya)nlar hâlâ Allah hakkında birbirleriyle tartışıp, ileri geri konuşurlar. Hâlbuki O, azabı çok şiddetli olandır.
Gök gürültüsünü işitdikleri vakit melekler havf ile âna hamd iderler. Allâh hakkında mücâdele idenlerin üzerlerine sâ’ika indiren odur. Çünki kudretli ve ’ukûbetinde şedîddir.
O'nu, gök gürlemesi hamd ile, melekler de korkularından tesbih ederler. Onlar pek kuvvetli olan Allah hakkında çekişirken, O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar.
Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. Melekler de O’nun korkusundan tespih ederler. O, yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele ediyorlar. Hâlbuki O, azabı çok şiddetli olandır.
Gök gürültüsü Allah’ı överek tenzih eder; O’nun korkusundan dolayı melekler de buna katılır. Onlar Allah hakkında tartışıp dururken O, yıldırımlar gönderip bunlarla dilediğini çarpar. O’nun azabı pek şiddetlidir.
Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır.
Gök gürlemesi O'nu överek, melekler de O'nu saygıyla yüceltirler. O, yıldırımları gönderir ve dilediğini onlarla çarpar. Onlar hâlâ ALLAH hakkında tartışıyorlar. O, dayanılmaz güce sahiptir.
Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın çarpması pek çetindir.
Ra'd hamdile tesbih eyler, Melekler de korkusundan, ve saıkalar gönderir de onunla dilediğini çarpar, onlarsa Allah hakkında mücadele ediyorlardır, halbuki onun muhavvilesi çok şiddetlidir
Gök gürültüsü, Allah’ı övgüyle tesbih etmekte ve melekler de Allah’ın azametinin heybetinden ürpererek, onu tesbih etmektedirler. Onlar (kâfirler) Allah (‘a ortaklar koşup, O’nun vahdaniyeti) hakkında tartışıp dururken, O yıldırımlar gönderip onları dilediğine isabet ettirir. O, azabı çok şiddetli olandır.
Gök gürültüsü övgüsüyle, melekler de ürpertisiyle O'nu tesbih ederler. O, yıldırımlar gönderir ve onunla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Ve O, karşı konulamaz pek çetin bir güç sahibidir.
Gök gürültüsü Onu (ya'ni Allâhı) hamd ile, melekler de Ondan korkusuna tesbîh eder (ler). O, yıldırımlar gönderib onunla kimi dilerse çarpar, öldürür. Halbuki onlar Allah hakkında mücâdele edib duruyorlardır. O, kudret ve azabından çetindir.
Ve ra'd (gök gürültüsü) O'na hamd ile (tesbîh ederken),(2) melekler de O'nun korkusundan (yine O'nu) tesbîh eder(ler)! Hem (O,) yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar; böyleyken onlar (hâlâ) Allah hakkında mücâdele ediyorlar! Hâlbuki O,(düşmanlarına karşı) azâbı pek şiddetli olandır.
Ve (Allah’ın koyduğu doğa kanunları gereği) gök gürlemesi, (işleyişiyle, hâl diliyle) O’nu hamd ile tesbihte bulunur (bütün atmosfer hadiselerinin O’nun emri ile meydana geldiğini ve icraatında O’na hiçbir şeyin, hiçbir “tabiî” kanun ve cismin ortak olamayacağını ilan eder). Melekler de duydukları saygıdan dolayı O’nun sınırsız kudretini övgüyle anarlar. O (Allah, bulutla yer arasındaki elektriksel boşalma olayı olan) yıldırımları gönderip onlarla dilediğini de çarpabilir. (Hâl böyleyken) onlar (inanmayanlar) hâlâ Allah hakkında birbirleriyle tartışıp, ileri geri konuşurlar. Oysa Allah, (ilâhî plân gereğince, zalim ve azgınların hilelerini başlarına geçirip onları cezalandırmada) müthiş bir kudrete sahiptir.*
Gök gürlemesi ve melekler, Rablerine olan saygı ve korkusundan O’nu överek yüceltirler. Yıldırımları O gönderir ve dilediği kimseye de isabet ettirir. Allah onların hayallerinin çok üzerinde olmasına rağmen, O’nun hakkında çekişip duruyorlar.
Gök gürültüsü Allah’ı övgü ile, melekler ise Onu korku ile ulularlar. Onlar Allah üzerine çekişip dururlarken O da başlarına yıldırımlar indirip dilediğini çarpar. Allah’ın azabı ağır olur.
Şimşek [⁷] onu överek tespih eder [⁸] melekler de O/nun mehabetinden dolayı tespit ederler. O, yıldırımları gönderir de onlar Allah hakkında mücadelede iken dilediğinin başına indirir. Allah kuvvet ve ukubette şiddetlidir.
Gök gürültüsü Allah’ı överek, melekler de O’ndan korkarak tesbih ederler⁵. O, yıldırımları gönderir, onlarla dilediğine çarptırır. Onlar Allah’ın pek güçlü olduğunu bildikleri hâlde yine de O’nun (kudreti) hakkında tartışıp duruyorlar.
Gök gürültüsü O'nu överek ve melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğini çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
Gök gürültüsü, evrendeki tüm varlıklar gibi, Allah’ı övgüyle tesbih etmekte ve yürekleri hoplatan korkunç gürlemesiyle, Allah’ın yüceliğini, kudret ve azametini tüm evrene ilan etmekte; O’nun hiçbir bakımdan noksanı ve hiçbir şekilde ortağı bulunmadığını haykırmaktadır ve müşriklerin ilâh diye tapındığı melekler de, Allah’ın heybetinden ürpererek, O’nun uluhiyetinin şânını tesbih ve tenzih etmektedirler. Ve Allah, gökten yıldırımlar göndermekte ve onlarla dilediğini çarpmaktadır. İşte bütün bunlar olup biterken, onlar hâlâ Allah’ın yüceliği, kudret ve azameti hakkında tartışıp duruyorlar; oysa Allah, ilâhî plân gereğince, zâlimlerin hilelerini başlarına geçirip onları cezalandırmada müthiş bir kudrete sahiptir!
O’nun korkusundan Melekler de, RA’D / Gök Gürültüsü de O’nun hamdi ile tesbih ediyor. Onlar Allah hakkında tartışırlarken Yıldırımlar gönderiyor, dileyeceği kimseleri çarpıyor. O, Muhavvile’nin / Güç-Kuvvet’in çok şiddetlisidir.
Gök gürültüsü Allah'ın erişilmez yüceliğini dile getirirken, melekler korkuyla ona eşlik ederler. Saldığı yıldırımlar ile de, işaretlediği kimseyi bulup çarpar. Hem de Allah'ın ihtişamını tartışıp durdukları bir sırada. Çünkü Allah çarptı mı fena çarpar..
Gök gürlemesi yasamıza göre gökyüzünün hareket etmesinden ibarettir. Melekler de Allah’tan sakınarak yasalarına uyarlar. Yasamızla yıldırımları yeryüzüne göndeririz. Yıldırımlar dilediğine çarpar. İnkârcılar Allah hakkında tartışmaya girişirler. Allah şöyledir böyledir diye bilmedikleri konularda sürtüşürler. Kendi kafalarına göre Allah tanımı oluşturarak, farklı bir Allah algısı yaratırlar. Allah’ın ayetlerini dinlemeden, ayetlerdeki gerçekleri düşünmeden ileri geri konuşurlar. Akıl etmeden, düşünmeden yaratıcı yarattıklarını sever, niçin cezalandırsın derler. Hâlbuki bilmezler ki Allah onlara gerçeği açıklar. Gerçekleri inkâr edenleri, yasalarına uymayanları cezalandıracağını söyler. Kendi kafalarından fikir yürüteceklerine ayetlerde anlatılan gerçekleri kabul etseler ya! Onların göz ardı ettikleri bir şey var. Allah inkâr eden, yasalarına karşı çıkan, insanların yasalarına göre keyiflerince yaşayan, insanlar arasında sınıf üreten, insanlara zulmedenler mutlaka cezalandırılacaktır.
Gök gürültüsü (Allah’ı) [hamd] (övgü) ile, melekler ise O’ndan korktukları için [tesbih] ederler (yüceltirler). [*] Onlar Allah hakkında tartışıp dururken, O yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. O, azabı (tuzağı) çok şiddetli olandır.
Gök gürültüsü de melekler de Onun korkusundan dolayı Onu hamd ile tesbih eder. (Allah) kendisiyle uğraşanlardan dilediğine yıldırımlar gönderip onlarla o kimseleri yakar. Çünkü O, cezâsı pek şiddetli olandır.
gök gürlemesi O’nun sınırsız kudret ve yüceliğini övgüyle anmakta; melekler de korku ve sakınma içinde bunu yapmaktalar. Ve O yıldırımları gönderip onlarla dilediğini çarpmaktadır. (Hal böyleyken) onlar yine de Allah hakkında tartışıp duruyorlar; ²⁸ hem de O(’nun), kavranamaz ince ve derin planını gerçekleştirmek için sınırsız bir kudrete sahip olduğu ortada olduğu halde! ²⁹
Gök gürültüsü övgü ile melekler de saygı ile Allah’ın yasalarına göre hareket ederler. Onlar Allah’ın kudreti hakkında tartışıp dururlarken; O, yıldırımları gönderir de hak edene isabet eder. Hâlbuki O, azabı korkunç olandır. 24/43
Gök gürültüsü sınırsız bir övgüyle O’nun yüce kudretini dillendirmekte, melekler ise bunu derin bir tazim ve saygıdan dolayı yapmaktadır; dahası O, yıldırımları gönderip dilediğini ona hedef kılmaktadır; onlar ise, istediğini ustalık ve ince bir planla gerçekleştirmekte mahir olduğunu bildikleri hâlde, hâlâ Allah hakkında tartışmaktadırlar.
Gök gürlemesi O'nu hamd ile tesbih eder. (Allah Teala'nın birliğini azametini ve kudretini ilan eder) Melekler de O'nu heybetinden dolayı tesbih ederler! Allah yıldırımlar gönderir de, onu dilediğine isabet ettirir, (onu yakar öldürür) buna rağmen kafirler hadlerini bilmezler de, Allah hakkında mücadele ederler. (O'nun birliğini inkar ederek Rablerine ortak koşarlar) Oysa O'nun cezası çok şiddetlidir!
Gök gürlemesi O’nu (Allah’ı) överek tespih eder ve melekler de O’nun korkusundan onu tespih ederler. Ve yıldırımlar gönderir de, onunla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah karşı mücadele ediyorlar. Hâlbuki O, karşı konulamaz çok şiddetli azabı olandır.
Ve gök gürlemesi O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan tesbihte bulunurlar. Ve yıldırımları gönderir, onları dilediğine hemen isabet ettirir. Böyle iken o kâfirler Allah hakkında mücadelede bulunurlar. Halbuki, O'nun kuvveti pek şiddetlidir.
Gök gürlemesi hamd ile O'nu takdis ve tenzih eder. Melekler de duydukları saygıdan ötürü O'nu takdis ve tenzih ederler. O yıldırımlar gönderir, onlarla dilediği kimseleri çarpar. Durum bu iken onlar hâlâ Allah hakkında birbirleriyle tartışıp, ileri geri konuşurlar. Halbuki O'nun cezası pek çetindir. [2, 30; 17, 44]
Gök gürültüsü, övgüsüyle, melekler de korkusundan O'nu tesbih ederler. Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah'ın tuzağı (cezası) pek çetin olduğu halde, onlar hala O'nun hakkında tartışmaktadırlar.
Ra'd (Gök gürüldisi) onun hamdiyle ve melâike de korkusuyla tesbîh iderler. Yıldırımları gönderir ve dilediğine isâbet itdirir. Halbuki kâfirler, Allâh vardır yâ yokdur gibi mücâdele ile iştigâl iderler. Allâh kudret ve 'ikâbında şedîddir.
Gök gürültüsü, her şeyi güzel yapması sebebiyle, melekler de saygı ile O’na boyun eğerler. Yıldırımları o gönderir ve onlar, ölçüsüne denk düşenlere çarpar. Bunlar, Allah konusunda tartışıp duruyorlar. Halbuki Allah, çok güçlü ve engellenemezdir.
Gök gürültüsü hamd ederek, melekler de korku ile O'nu tenzih ederler. Onlar Allah hakkında tartışırlarken; O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. O, şiddetle cezalandırandır.
Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar.
daħı tesbįḥ eyler sürici firişte ögmegi-y-ile daħı firişteler anuñ ķorķusından. [127b] daħı viribir gökden gelen odları pes irürür anı aña kim diler. daħı anlar ŧartışurlar Tañrı’da daħı ol ķatı mekirlüdür.
Daḫı tesbīḥ eyler bulıt sürici ferişteh ögmeg‐ile, daḫı ferişteler anuñḳorḳusından. Daḫı viribir gökden gelen ünleri, pes irürür anı aña kim diler. Daḫı anlar ṭartışurlar Tañrı ‘aẓametinde ve tevḥīdinde. Daḫı ol ḳatı mekrlüdür,ya‘nī añsuzda ‘aẕāb eyler.
Göy gurultusu Onun şə’ninə tə’riflər deyir, mələklər də (Allahın) qorxusundan (Onu öyüb mədh edirlər). O, ildırımlar göndərib (kafirlər) Allah barəsində mübahisə edərkən onlarla istədiyini vurar. Allahın cəzası şiddətlidir! (Allah yenilməz qüvvət sahibidir!)
The thunder hymneth His praise and (so do) the angels for awe of Him. He launcheth the thunder bolts and smiteth with them whom He will while they dispute (in doubt) concerning Allah, and He is mighty in wrath.
Nay, thunder repeateth His praises, (1819)and so do the angels, with awe:(1820) He flingeth the loudvoiced thunder-bolts, and therewith He striketh whomsoever He will..yet these (are the men) who (dare to) dispute about Allah, with the strength of His power (supreme)!(1821)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |