Vetevellâ ‘anhum vekâle yâ esefâ ‘alâ yûsufe vebyaddat ‘aynâhu mine-lhuzni fehuve kazîm(un)
Ve onlardan yüz çevirdi de ey beni tükenmez, sonu gelmez kederlere salan Yusuf demeye başladı ve kederden gözleri ağardı ve artık derdini yutmaktaydı o.
Ve (babaları Yakub) onlardan yüz(ünü) çevirdi ve: "Ey Yusuf’a karşı (artan dayanılmaz) kahrım, (hüzün ve hasret duygularım!)" dedi ve gözleri üzüntüsünden (ve stresten ağardıkça) ağardı (ve kapandı). Ki yutkundukça yutkunmakta (hilekâr evlatlarına olan kırgınlığını içine atmakta ve acısını kalbine gömmekteydi).
Ya'kub onlardan yüz çevirdi ve “Ey Yûsuf üzerindeki sıkıntılarım! Neredesiniz? Bu da üzerine tuz biber oldu” dedi. Acısını yutkunuyordu, gözlerine üzüntüsünden ak düştü.
Onlardan uzaklaştı.
“Ah! Yûsuf'un üzüntüsü yüreğimi yakıyor!” diye sızlandı. Kederini içine atması yüzünden gözlerine boz indi.
Yüzünü onlardan çevirdi ve: "Ah Yusuf'a olan tasam!" dedi. Üzüntüden gözleri ağardı. (Bununla beraber) kederini yutkunuyordu.
Ve onlardan yüz(ünü) çevirdi ve: 'Ey Yusuf'a karşı (artan dayanılmaz) kahrım' dedi ve gözleri üzüntüsünden (ağardıkça) ağardı. Ki yutkundukça yutkunuyordu.'
Yakup, oğullarından yüzünü çevirdi de: “- Ey Yûsuf'un ayrılığı ile bana gelen hüzün!” dedi ve kederinden gözlerine ak düştü; artık derdini gizleyip duruyordu.
Ve onları bırakıp giderken; “Ah Yusuf!” dedi. Üzüntüsünü ve kızgınlığını içine atarak, üzüntüden gözlerinin nuru gitti.
Onlardan yüz çevirdi ve “âh Yûsuf'um ah!” diye sızlandı. Kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz/perde geldi.
Onlardan ayrılarak, «Yazık oldu Yusuf'a!» diyerek kaygısından iki gözü ağardı, o derdini yutardı
Ve (Yakup) onlardan yüzünü başka tarafa çevirerek: “Vah Yusuf'um vah!” diye sızlandı. Gözleri hüzünden ağarmıştı, buna rağmen acısını içine gömüyor, belli etmiyordu.
Ânlardan uzaklaşdı "Eyvâh Yûsuf’ın kederinden gözlerim ak oldı." didi, kalbi keder ile doldı.
Onlara sırt çevirdi, "Vah, Yusuf'a yazık oldu!" dedi ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık acısını içinde saklıyordu.
Onlardan yüz çevirdi ve, “Vah! Yûsuf’a vah!” dedi ve üzüntüden iki gözüne ak düştü. O artık acısını içinde saklıyordu.
Onlardan yüz çevirdi, “Âh Yûsufum âh! İçim yanıyor!” diyordu. Sonunda üzüntüden gözlerine boz geldi. Artık kederini içine gömüyordu.
Onlardan yüz çevirdi, «Ah Yusuf'um ah!» diye sızlandı ve kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz geldi.
Onlardan yüz çevirdi ve, "Vah, yazık oldu Yusuf'a!," dedi. Üzüntüden gözlerine ak düştü, acısını içine gömdü.
Ve onlardan yüz çevirdi de: "Ey Yusuf'un ateşi, yetti artık, yetti!" dedi. Ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık yutkunuyor da yutkunuyordu.
Ve onlardan yüzünü çevirdi de, «ya esefâ alâ Yusüf» dedi ve huzünden gözlerine ak düştü artık yutkunuyor yutkunuyordu
Ve (Ya‘kûb) yüzünü onlardan çevirip, “Ey benim Yûsuf’a olan hasret ve kederim!” (diye inledi) ve (zamanla) üzüntüden gözleri ağardı (artık o acısını içine atıyor) kederinden yutkunup duruyordu.
Onlardan yüz çevirdi. Ve “Vah! Vah! Yusuf'um!” dedi. Üzüntüden gözleri ağardı. Yutkundukça yutkunuyordu.
(Ya'kub) onlardan yüz çevirdi: «Ey Yuusufun üstünde (titreyen) tasam, (gel, şimdi tam senin gelmen zamanıdır)» dedi ve huzn-ü kederinden iki gözüne ak düşdü. (Bununla beraber) o, artık gamını tamamen yutmakda idi.
Artık onlardan yüzçevirdi ve: “Ah Yûsuf'(um)a ah!” dedi. Tâ kederden iki gözüne ak düştü. Öyle ki (kederini içinde tutup) yutkunan bir kimse oldu.(1)
Ve (babaları) onlardan yüzünü çevirip (oğullarına sataşmayıp) öfkesini yutarak için için (ağladı) da vah Yusuf’a! diyerek üzüntüsünü dile getirdi ve hüzünden dolayı gözleri ağardı (gözlerinde katarakt oluştu).
Sonra onlardan yüzünü çevirdi ve Yusuf için “Vah Yusuf vah” diyerek iç çekti ve üzüntüsünden gözlerine ak düştü (kör oldu). Sonra öfkelendi
Yakup onlardan yüz çevirdi. "Yazık oldu Yusuf sana!" dedi. Kaygısından da gözlerine ak düştü. O artık acısını içine akıtıyordu.
(Yakup) onlardan yüz çevirdi, “Ey Yûsuf tasam benim!/ Vah Yûsuf’um vah!” diye inledi. Üzüntüden gözüne ak düştü ve acısını içine gömdü.
Ve onlardan yüz çevirdi, “Ah Yusuf'um, ah!” dedi ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Ama o (çocuklarına sataşmayıp) öfkesini yenendi.
Ve gözyaşlarıyla ıslanan yüzünü onlardan çevirip “Ah, Yûsuf’um!” diye inledi;öyle dayanılmaz acılarla sarsıldı ki, sonunda, hayatın bu acı gerçeğine üzüntüden gözlerine ak düştü, göremez hâle geldi. Artık kederini içine atıyor, acıdan yutkunup duruyordu.
Onlardan yüz çevirdi;
“Vah vah! Yûsuf’a yazık oldu!” dedi. Üzüntü’den gözlerine ak düştü. İçi acılarla doldu.
Koca Yakûp, yalnız kaldıkça: " Vah Yusuf’um vah! " diye diye gözyaşı döküyordu. Acıları içine ata ata üzüntüden gözleri ağarıp görmez olmuştu.
Yakup onlardan yüzünü çevirdi. Kendi kendine söylenmeye başladı: "Ey Yusuf! Üzerimdeki tasam! Gel artık! Tam senin gelme zamanındır!" Üzüntüden gözlerine beyaz lekeler düştü. Acısını yutkunuyor açığa vurmamaya çalışıyordu.
(Yakup) onlardan yüz çevirmiş (bir kenara çekilmiş) ve “Ah Yusuf’um ah!” diye sızlanmıştı. Kederini içine gömerek üzüntüden dolayı iki gözüne ak inmişti. [*]
Ve onlardan tamamen uzaklaştı ve: “Ah Yûsufum ah!”¹ diyerek üzüntüden ve derdini içine atmaktan dolayı, gözlerine ak düştü.
Ve başını onlardan öteye çevirip: “Vah bana, Yusuf için vah bana!” dedi; ve içini dolduran hüzünden gözleri bulutlandı. ⁸⁶
Yakup oğullarına arkasını dönüp içine kapandı, “Vah Yusuf’um, vah tasam!” diye için için inledi. Ve bu üzüntüsünden gözlerine ak düştü. Tüm öfkesini ve kederini içine attı. 2/177, 42/37
Sonra da onlardan yüz çevirdi de: "Ah Yusuf um ah" diye sızlandı, kederinden gözlerine ak düştü! (Perde indi) Artık gamını dışa vurmuyor kalbine gömüyordu.
Onlardan yüz çevirdi ve, "Ey Yusuf’a olan esefim/üzüntüm, bundan gözüne ak düştü. ’’Ve O artık acısını yutkunuyordu.
Ve onlardan yüz çevirdi. Ve, «Ey Yusuf'a teessüf!» dedi ve gözleri hüzünden dolayı bembeyaz kesildi. Artık teessürünü içine atıyordu.
Onlardan yüzünü çevirip öte tarafa dönerek ufuklara seslendi: “Ya esafâ alâ Yusuf! Nerdesin Yusuf! Nerdesin Yusuf! ”Yusuf diye diye, üzüntüsünden gözlerine ak düştü. Yaptıklarından dolayı oğullarına duyduğu kızgınlığını da belirtmiyor, öfkesini yenmeye çalışıyordu.
Ve yüzünü onlardan öteye çevirdi de: "Ey Yusuf üzerindeki tasam (gel, gel, tam senin gelme zamanındır)!" dedi ve tasadan gözleri ağardı. (Acısını) yutkunuyor(açığa vurmamağa çalışıyor)du.
Ve onlardan yüzüni döndürüb: "Âh Yûsuf!" didi. Ve hüzünle ağlamakdan gözleri beyaz oldı. Ve gayzını zabt itdi.
Onlara sırt çevirdi ve “Vah Yusuf’um vah!” dedi. Üzüntüden gözlerine ak düştü. Acısını içine gömmüştü.
Onlara sırt çevirdi, -Vah, Yusuf'a yazık oldu! dedi ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık acısını içinde saklıyordu.
“Vah Yusuf'um!” diyerek onlardan yüzünü çevirdi. Üzüntüden gözlerine ak düşmüştü; derdini içine atıp duruyordu.
Ve yüzünü onlardan öteye döndürdü de şöyle inledi: "Ey Yûsuf'a duyduğum gam, neredesin!" Ve kederden gözlerine ak düştü. Durmadan yutkunuyordu.
daħı yüz döndürdi anlardan daħı eyitti “iy ķatı ķayġum yūsuf üzere!” daħı aġardı iki gözi ķayġudan ol ķayġudan ŧolmış-iken.
Anlardan yüz dönderüp eyitdi: Yā ḥüznüm Yūsuf üstine. Daḫıaġardı iki gözleri ḳayġudan. Ol ḳayġu budur ki kimesne bilemezdi.
(Bu sözlərdən sonra Yə’qub) onlardan (oğlanlarından) üz döndərdi. (Bin Yaminin başına gələn bu iş onun yadına sevimli oğlu Yusifin müsibətini saldı) və: “(Heyf sənə) yazıq Yusif!” – dedi. Dərd-qəmdən (həmişə ağlamaqdan Yə’qubun) gözlərinə ağ gəldi. O, (bütün dərdini) içində çəkirdi (oğlanlarına bildirmirdi).
And he turned away from them and said: Alas, my grief for Joseph! And his eyes were whitened with the sorrow that he was suppressing.
And he turned away from them, and said: "How great is my grief for Joseph!" And his eyes became white(1758) with sorrow, and he fell into silent melancholy.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |