Kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(an)(s) fesabrun cemîl(un)(s) ‘asa(A)llâhu en ye/tiyenî bihim cemî’â(an)(c) innehu huve-l’alîmu-lhakîm(u)
Yakup, olsaolsa dedi, nefisleriniz, yaptığınız işi size güzel, o güç işi kolay göstermiş; fakat ben, pek güzel dayanır, sabrederim. Umarım ki Allah hepsine birden kavuşturur beni, hiç şüphe yok ki o, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Evlerine vardıklarında Hz. Yakub onlara) Dedi ki: "Belki nefsiniz sizi yanıltıp (böyle kötü) bir işe (ve yeni bir hileye) sürüklemiş de (olabilir). Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırla (Allah’a tevekkül edip, teslimiyet göstermektir.) Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların hepsini bana getirir. (Zira hasretim bir iken, şimdi iki katına çıkmış vaziyettedir!..) Şüphesiz O (Allah CC, her şeyi) hakkıyla Bilendir. Hüküm ve Hikmet sahibidir."
Ve babalarının yanına dönüp, olup biteni ona anlattıkları zaman Ya'kub: “Yoo, benlikleriniz ve hayalleriniz size yeni bir iş kurdurdu. Bana düşen yalnızca güzelce sabredip bu acıya da katlanmaktır. Belkide Allah onların hepsini birden bana geri getirecektir. Gerçekten Allah herşeyi bilendir, yaptığı herşeyi yerli yerince yapandır.”
Babaları:
“Söyledikleriniz kabul edilecek şeyler değil, nefisleriniz sizi aldatarak kötü bir plan yapmaya sürükledi. Artık bana düşen, güzelce sabretmek, metanetli olmaktır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana geri getirir. Her şeyi bilen hikmet sahibi ve hükümran olan yalnız O'dur.” dedi.
(Babaları) dedi ki: "Hayır, nefisleriniz sizi aldatıp (kötü) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Muhakkak O, hakimdir, alimdir."
(Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) 'Hayır' dedi. 'Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir.'
(Babalarına varıp aynı sözleri söyleyince, babaları) dedi ki: “- Hayır, size nefisleriniz, bir iş bezeyip yaptırmıştır. Artık benim işim güzel bir sabırdır. Allah'ın bana, hepsini bir getirmesi yakındır. Gerçekten O Alîm'dir, Hâkim'dir.”
Yakub: “Hayır! Nefsiniz, size yeni bir iş kurdurdu. Bana düşen, yalnızca güzel bir sabırdır. Allah’ın yakında hepsini geri getireceğini umuyorum. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen ve her şeyi yerli yerinde yapandır” dedi.
Babaları dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi böyle bir işe sürükledi. Bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, bilendir; hikmet sahibidir.”
Babaları dedi ki: «Bu sizin canınızın isteğidir, imdi sabır güzeldir, olur ki hepinizi de, Allah bana gönderir, o bilici, o bilge»
Yakup onlara: “Hayır, nefsiniz size bir işi süsleyip hayal gücünüzü artırmıştır. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah, onların hepsini (günün) birinde bana getirecektir. Şüphesiz ki O, (her şeyi) hakkıyla bilendir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.”
Ya’kûb: "Bunları hep siz tertîb itdiniz lâkin ben sabr iderim belki Allâh bana ikisini de virir ’âlim ve hakîmdir." didi.
Yakup: "Sizi nefsiniz bir iş yapmaya sürükledi, artık bana güzelce sabır gerekir; belki Allah hepsini birden bana getirecektir, çünkü O bilendir, hakimdir" dedi.
Yakub, “Nefisleriniz sizi bir iş yapmağa sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” dedi.
Babaları şöyle dedi: “Hayır, nefisleriniz bu hususta sizi aldattı. Bana düşen artık güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Şüphesiz O, çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.”
(Babaları) dedi ki: «Hayır, nefisleriniz sizi (böyle) bir işe sürükledi. (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.»
"Hayır, egonuz sizi bir işe sürüklemiş. Bana düşen artık güzelce sabretmektir. Olur ki ALLAH, bana onları topluca getirir. O, Bilendir, Bilgedir," dedi.
Babaları dedi ki: "Hayır, sizi nefisleriniz altadıp bir işe sürüklemiş. Artık bana güzel güzel sabretmek düşüyor. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Yok, dedi: size nefsiniz bir emir tesvil etmiş, artık bir sabrı cemîl, yakındır ki Allah bana hepsini bir getire, hakikat bu: alîm o, hakîm o
(Babalarının yanına geldiler ve Mısır’da kalan abilerinin öğrettiği şekilde olanları anlattılar. Ya‘kûb,) “Hayır!” dedi. “Size nefisleriniz bir işi süslemiştir. Bundan sonra bana düşen *sabr-ı cemîldir. Allah’tan ümit ediyorum ki (yakın bir zamanda) onların tümünü bana getirir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir. Hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Geldiler, aynı sözü söylediler. Bunun üzerine Ya'kub) dedi ki: «Hayır, sizi nefisleriniz aldatıb (böyle büyük) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Allahın, onların hepsini birden bana getirmesi yakın bir ümiddir. Hakıykat şudur ki: Her şey'i bilen, yegâne hüküm (ve hikmet) saahibi olan Odur».
(Döndüklerinde babaları) dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi (aldatıp böyle) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabır (etmektir)! Umulur ki Allah, onları (Yûsuf'u, Bünyâmin'i ve orada kalan diğer ağabeyini) hep birlikte bana getirir. Şübhesiz ki, Alîm(herşeyi bilen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak O'dur.”
(Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) "Dedi ki. "Belki nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir buyrultuya sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Ta ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Şüphesiz O, (her şeyi) bilen, (her konuda doğru) hüküm verendir."
Babaları “Nefsiniz size bir şeyler yaptırmış. Bana düşen güzel bir şekilde sabretmek. Belki Allah onların (evlatlarımın) hepsini bana getirir. Elbette ki O her şeyi bilen ve ona göre hüküm verendir” dedi.
Yakup dedi: "bütün bu düzenleri kuran siz kendinizsiniz. Artık benim için iyice dayanmak var. Belki de Allah beni her ikisine birden kavuşturacaktır. Çünkü bilici, doğruyu bildirici olan Odur."
(Yakup olayı öğrenince), “Bilakis, nefisleriniz size (yine) çok kötü bir iş yaptırmış. Artık bana güzelce bir sabretmek/göğüs germek düşer. Umulur ki Allah bana hepsini geri getirir. Muhakkak ki O, Alîm’dir, Hakîm’dir” (dedi).
(Yakup,) “Hayır, size nefisleriniz bir işi süslemiştir, (artık bana düşen) güzelce bir sabır! Belki Allah hepsini birden bana getirecektir; çünkü O bilendir, hikmet sahibidir” dedi.
Bu sözleri dinleyen babaları, “Yazıklar olsun size!” dedi, “Demek Bünyamin’in hırsız olduğuna hemencecik inanıverdiniz! Hayır, aslında, yine ihtirâslarınız ve kıskançlığınız, sizi fenâ bir işe sürükledi. Ben de, yine sizi Allah’a havale ediyorum. Artık bana düşen, güzelce sabretmektir. Ne Yûsuf’tan, ne Bünyamin’den ne de büyük kardeşinizden ümidimi kesmedim. Ümit ediyorum ki, Allah onların hepsini günün birinde bana geri getirecektir. Çünkü O, her şeyi bilendir, sonsuz hikmet sahibidir.”
-“Belki sizi nefsiniz bir işe sürükledi. Artık güzel bir sabır (gerekir). Yakındır ki Allah, topluca onları bana getirir. Gerçekten O, Hakîm Alîm’dir” dedi.
Babaları: " Yoo olamaz! Yine mi çocukça işler çevirdiniz. Hey Allah'ım sen bana sabır ver! İçimde, güzel Allah'ım, hepsini bana geri verecekmiş gibi bir his var. Artık, her şeye bilgi ile hakim olan sadece o. "
Bunun üzerine kardeşleri babalarına geldiler. Ağabeylerinin sözlerini söylediler. Yakup haberi duyunca; "Herhalde nefisleriniz kötü bir şeyi süsleyerek size kötülük yaptırdı. Artık bana güzelce sabretmek kalıyor. Belki Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü o bilendir. Her şeyi hikmetle yerli yerince yapandır."
(Yakup onlara) şöyle demişti: “Hayır! Nefisleriniz sizi (kötü) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzelce sabretmektir. [*] Umulur ki Allah onların hepsini [*] bana getirir. Şüphesiz ki O bilendir, doğru hüküm verendir.”
(Yâkûb bunu duyunca): “Hayır, bilakis bu iş, sizin de hoşunuza gitti.¹ Bundan sonra (bana düşen) pek yakında Allah, onları bana getirinceye kadar güzelce sabretmektir, çünkü O, bilenin, hüküm (ve hikmet) sahibi olanın tâ kendisidir.” dedi.
[VE BABALARININ yanına dönüp, olup biteni o’na anlattıkları zaman Yakub;] “Yoo; yine kendi muhayyilenizdir olmayacak bir işi size olağan gösteren; [bana gelince] artık sabır en iyisidir; belki de Allah onların hepsini birden bana [geri] getirecektir; ⁸⁵ gerçek şu ki, Allah doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen, mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir!”
Yakup: “Kıskançlık duygularınız belli ki size bu işi yaptırmış. Artık bana düşen güzelce sabretmektir. Belki de Allah, hepsini birden bana getirecektir. Şüphesiz ki O’dur, her şeyi bilen ve her şeyi yerli yerince yapan.” dedi. 5/116, 13/24, 39/7
(OLAN biteni haber verdikleri babaları) “Hayır!” dedi, “tasavvurlarınız size tumturaklı bir oyun oynamış.[¹⁹⁰²] Bundan böyle bana düşen güzel bir sabırdır; kim bilir belki de Allah hepsini birden bana kavuşturur: çünkü O, evet O’dur her şeyi bilen, her hükmünde tam isabet kaydeden.”[¹⁹⁰³]
(Döndüklerinde babalarına olayları bu şekilde anlattılar) Yakub ise: "Hayır!.. Sizi nefisleriniz aldatıp böyle büyük bir işe sürüklemiş. (Olay Mısır’da olduğuna göre, kardeşiniz hakkında sizin fetva vermeniz doğru değildi... Mısır kanunlarında ise böyle alıkoyma diye bir hüküm yoktur. Siz fetva vermeseydiniz Bünyamin'imi geri getirebilirdiniz, neyse bundan sonra) Artık bana güzel bir sabır gerekir, umulur ki Allah, onların hepsini bana kavuşturacaktır. Şüphe yok ki Allah, herşeyi hakkıyle bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi.
(Yakub) dediki: "Nefisleriniz sizebu işi yapmayı kolaylaştırdı. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. "
Dedi ki: «Hayır, size nefisleriniz bir işi süslemiştir. Artık güzel bir sabır; umulur ki, Allah Teâlâ onların hepsini bana getiriverir. Şüphe yok ki alîm, hakîm ancak O'dur.»
Ama babaları Yâkub: “Hayır, hayır! Korkarım yine nefisleriniz sizi olumsuz bir işe sürükleyip ayağınızı kaydırmıştır. Ne yapayım? Bu hale karşı sükûnet ve ümit içinde sabretmekten başka yapacak şey yok! Ümidim var ki Allah bütün kaybettiklerimi bana lütfedecektir. Çünkü O alîmdir, hakîmdir (benim de onların da hallerini bilir ve beni elbette hikmetini ortaya koymak için, bu imtihana tâbi tutmuştur). ”
(Dönüp babalarına geldiler ve kardeşlerinin sözünü söylediler. Ya'kub): "Herhalde, dedi, nefisleriniz size bir işi süs(leyerek sizi ona sürük)ledi. Artık (bana) güzelce sabretmek gerek. Belki de Allah, onların hepsini bana getirir. Çünkü O, bilendir, herşeyi hikmetle (yerli yerince) yapandır.
(Evlâd-ı Ya'kûb babalarının nezdine gelüb böyle söylediklerinde) Ya'kûb: "Belki nefsiniz size böyle bir iş yapdırdı. Buna karşı benim işim sabır itmekdir. Me'mûldur ki Allâh Te'âlâ onları bana hep birden getirir. O, 'alîm ve hakîmdir." didi.
Yakup dedi ki “Hayır… Arzularınız size bir iş yaptırmış… Bundan sonrası güzel bir sabırdır. Belki de Allah, onları,bana birlikte getirir. Çünkü her şeyi bilen ve kararları doğru olan O’dur.”
Yakup: -Sizi nefsiniz bir iş yapmağa sürükledi, artık bana güzelce sabır gerekir; belki Allah hepsini birden bana getirecektir, çünkü O bilendir, hakimdir, dedi.
Babaları “Belli ki nefsiniz sizi bir işe sürüklemiş,” dedi. “Artık güzel bir sabır gerek. Bakarsınız, Allah hepsini bana geri getirir. O herşeyi bilen, her işi hikmetle yapandır.”
Yakub dedi ki: "Hayır, öyle değil, nefisleriniz sizi yine bir işe itmiş. Bana düşen yine güzel bir sabra sarılmak. Bakarsın Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü Alîm olan O, Hakîm olan O'dur."
eyitti “belki bezedi sizüñ içün nefslerüñüz bir iş ķatlanmaķdur ya'nį işüm görklü. ola kim Tañrı getüre baña anları hep bayıķ ol oldur bilici dürüst işlü sözlü.
Ya‘ḳūb eyitdi: Bel ki sizüñ nefsüñüz size bir iş buyurdı. Pes ben ulu ṣabrideyin, ola kim Tañrı baña anlaruñ [virür] bir cümlesin. Ol Allāh her nes‐neyi bilicidür, ḥikmetler issidür.
(Qardaşlar Yə’qubun yanına qayıdıb əhvalatı atalarına danışdıqdan sonra) o dedi: “Xeyr, sizin öz nəfsiniz sizi bu işə sövq etdi (pis əməlinizi sizə yaxşı göstərdi). (Bir dəvə yükü artıq ərzaq almaq xatirinə qardaşınızı bada verdiniz. Əvvələn, Bin Yamin heç vaxt oğurluq etməz. İkincisi, oğurluq edənin tutulub kölə edilməsi bizim şəriətimizdədir. Misir hökmdarı bizim şəriətimizi haradan bilir? Bunu siz ona demisiniz). (Mənə) yalnız gözəl (tükənməz, dözümlü) səbr (gərəkdir). Ola bilsin ki, Allah onların (oğlanlarımın) hamısını mənə yetirsin! O, həqiqətən, (hər şeyi) biləndir, hikmət sahibidir!”
(And when they came unto their father and had spoken thus to him) he said: Nay, but your minds have beguiled you into something. (My course is) comely patience! It may be that Allah will bring them all unto me. Lo! He, only He, is the Knower, the Wise.
Jacob said: "Nay, but ye have yourselves contrived a story (good enough) for you. (1756)So patience is most fitting (for me). Maybe Allah will bring them (back) all to me (in the end).(1757) For He is indeed full of knowledge and wisdom."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |