İrci’û ilâ ebîkum fekûlû yâ ebânâ inne-bneke seraka vemâ şehidnâ illâ bimâ ‘alimnâ vemâ kunnâ lilġaybi hâfiżîn(e)
Siz babanıza dönün de baba deyin, oğlun hırsızlık etti ve biz, ancak bildiğimizi söyleyerek tanıklıkta bulunduk, gizli olanıysa zaten bilemeyiz.
"Dönün babanıza ve deyin ki: Ey babamız, senin (o çok sevdiğin ve güvendiğin) oğlun (Bünyamin), gerçekten hırsızlık etti. Biz, (görüp) bildiğimizden başkasına şahitlik etmemekteyiz. Biz gaybın bekçileri (ve bilicileri) de değiliz."
Size gelince, siz babanıza dönüp gidin ve ona ey baba! Oğlun hırsızlık yaptı; fakat biz bildiğimizden ve gördüğümüzden başkasına şahit değiliz ve sana söz vermiş olsak da, onu bizim göremeyeceğimiz gizli tehlikelere karşı da koruyamazdık ki” deyiniz.
“Babanıza dönün ve ey babamız, oğlun hırsızlık yaptı. Biz çaldığını görmedik. Ancak, altın tasın yükünden çıkarıldığına şahidiz, gözümüzün önünde olmayan bir şeyden dolayı onu koruyamazdık, deyin.”
Siz babanıza dönün ve deyin ki: "Ey babamız! Oğlun hırsızlık etti. Biz bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Gaybın kollayıcıları da değildik.
'Dönün babanıza ve deyin ki: '-Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın kollayıcıları değiliz.'
Siz, babanıza dönün ve ona şöyle deyin: “- Ey babamız! İnan ki, oğlun hırsızlık etti. Biz ancak bildiğimize şâhidlik ediyoruz; yoksa gaybın bekçileri değiliz.
İşte babanıza dönün! Deyin ki: “Oğlun kesinlikle hırsızlık yaptı. Biz yalnızca bildiğimize tanıklık ettik. Biz gayb âlemini bilenler de değiliz.” (Bir şey yapmadığı takdirde, onu sana getireceğimize söz vermiştik.)
“Siz babanıza dönüp deyiniz ki: Ey babamız! Doğrusu, oğlun hırsızlık yaptı. Biz bildiğimizden başka bir şey görmedik. Gaybı da bilmeyiz.”
Dönüp babanıza dersiniz ki: «Ey babamız! Oğlun hırsızlık etti, biz yalnız, bildiğimiz bir nesneye tanıkız, göze görünmeyeni bizler koruyamayız
(Size gelince) siz babanıza dönüp gidin ve ona deyin ki: “Ey babamız! Oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimiz şeye şahitlik ediyoruz (kaybolan su kabının onun yükünden çıktığını gördük). (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık yaparak alıkonacağını) bilemezdik.”
"Pederinizin nezdine ’avdet idiniz âna diyiniz ki: "Ey peder senin oğlun bir sirkat icrâ itdi biz yalnız bildiğimiz şeye şehâdet idebilüriz ve gâibi bilemeyiz."
81,82. "Siz dönün, babanıza gidin ve deyin ki: Ey Babamız! Senin oğlun hırsızlık yaptı, bu bildiğimizden başka bir şey görmedik; görülmeyeni de bilmeyiz; bulunduğumuz kasabanın halkına ve beraberinde olduğumuz kervana da sorabilirsin; biz şüphesiz doğru söylüyoruz."
“Siz babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık edeceğini) bilemezdik.”
Babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz de ancak bilip gördüğümüze tanıklık ettik. (Koruma sözü verdik ama) bilgimiz dışında kalan olaylara karşı da onu koruyamazdık.
Babanıza dönün ve deyin ki: «Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın bekçileri değiliz.
"Babanıza dönün ve şunları söyleyin: 'Ey babamız, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimiz şeye tanıklık ediyoruz. Gizli işlenen bir şeyi önleyemezdik.'"
"Siz dönün de babanıza deyin ki: Ey babamız! İnan ki, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. Yoksa gaybın bekçileri değiliz."
Siz dönün babanıza da deyin ki ey bizim babamız, inan oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şehadet ediyoruz yoksa gaybin hafızları değiliz
(Size gelince...) Siz babanıza dönüp gidin ve ona deyin ki: ‘Ey babamız! Oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimiz şeye şahitlik ediyoruz (kaybolan su kabının onun yükünden çıktığını gördük). (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık yapacağını) bilemezdik.
“Siz dönün! Babanıza deyin ki: Ey babamız! İnan ki oğlun hırsızlık yaptı. Biz bildiğimizden başka bir şeye tanıklık etmedik; işin iç yüzünü de bilmiyoruz.”
«Siz dönün, babanıza da deyin ki: — Ey pederimiz, oğlun, inan ki, (zaahiri emre nazaran) hırsızlık etdi. Biz bildiğimizden başkasına şâhidlik yapmadık. Gaybın bekçileri de değildik».
“(Siz) babanıza dönün de: 'Ey babamız! Gerçekten oğlun (Bünyâmin) hırsızlık etti. Hâlbuki (biz) ancak bildiğimize şâhidlik ettik; gaybın muhâfızları da değiliz, (sana söz verirken Bünyâmin'in hırsızlık edeceğini bilemedik)' deyin!”
(Onların büyüğü devamla dedi ki:) Şimdi siz gidin ve babanıza vararak deyin ki, ey baba! Oğlun hırsızlık yaptı (gerçi onu hırsızlık yaparken görmedik): Hâlbuki biz bildiğimizden ve (kralın su kabını Bünyamin’in yükünde) gördüğümüzden başkasına şahit değiliz ve sana söz vermiş olsak da, onu bizim göremeyeceğimiz gizli tehlikelere (bela ve musibetlere) karşı da koruyamazdık.”
“Babanıza dönün ve ona deyin ki” Ey Babamız! Oğlun hırsızlık yaptı. Biz yalnızca bildiğimizden başkasına şahitlik yapmayız. Bizim dışımızda olan hırsızlık olayından (kardeşimizi) koruyucular olamadık.”
Babnızın yanına dönün de ona deyin: "Ey babamız ! işte senin oğlun hırsızlık etti. Biz ancak gördüğümüze tanık olduk, o kadar. Gözle görünmiyene gelince onu bilemezdik.
“Babanıza dönünüz ve deyiniz ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık yaptı. Biz bildiğimizden başka şeye şahit değiliz. Biz algılanamayanın [ğayb] muhafızı da değiliz.”¹⁵
Babanıza dönün ve deyin ki: “Ey Babamız! Senin oğlun hırsızlık yaptı, biz bildiğimizden başka bir şeye şahitlik etmedik ve biz gaybın kollayıcıları da değiliz.”
“Şimdi babanızın yanına dönün ve ona deyin ki: “Baba, inan ki oğlun Bünyamin hırsızlık yaptı. Gerçi onu hırsızlık yaparken görmedik, biz ancak,bilgimiz ölçüsünde olup bitenlere şahit olduk; bilgi ve idrâk sınırlarımızın ötesinde neler olup bittiğini, yani gaybı elbette bilemeyiz.”
Babanıza dönün, deyin ki:
“Ey babamız! Senin oğlun, hırsızlık yaptı. Bildiğimizden başka şeye şahid olmadık. Gayb için muhafızlar / koruyucular değildik”.
Şimdi siz doğruca babanıza gidin ve deyin ki: Baba!!! Ne yazık ki oğlun hırsızlık yaptı, biz de maalesef görgü şahidi olduk ama, işin iç yüzünü bilmiyoruz.
"Babanıza dönün! Deyin ki; ey babamız oğlun hırsızlık etti! Biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. Su tasının O’nun yükünden çıktığını gördük. Ötesini bilmiyoruz. Gizli olan bir şey varsa onu bilmeyiz!"
Babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Oğlun hırsızlık yapmış. Biz sadece bildiğimize şahitlik ettik. Biz bilinemeyenlerin bekçileri de değiliz.
[Size gelince] siz babanıza dönüp gidin ve ona “Ey babamız!” deyin, “Oğlun hırsızlık yaptı; fakat biz bildiğimizden, gördüğümüzden başkasına şahit değiliz; ⁸³ ve [sana söz vermiş olsak da onu] bizim göremeyeceğimiz [gizli] (tehlikelere) karşı da koruyamazdık. ⁸⁴
“Siz dönün, babanıza gidin ve deyin ki, ‘Ey babamız! Senin oğlun hırsızlık yapmış, biz sadece görüp bildiğimize şahitlik ettik. Biz bilgimiz dışında olan bir şeyi de koruyamayız.”
Babanıza dönünüz ve “Ey babamız!” deyiniz, “Oğlun hırsızlık yaptı;[¹⁹⁰⁰] ne ki biz sadece bilip gördüğümüzün şahidiyiz: Üstelik biz, bilip gördüğümüz dışında olup bitenlerin sorumlusu da değiliz![¹⁹⁰¹]
Siz babanıza dönün ve "Ey babamız şüphe yok ki, oğlun (Bünyamin) bir hırsızlıkta bulundu. (Kralın değerli su kabını çaldı) Biz gördüğümüz şeyden başkasına şahitlik etmedik. (Çalınan su kabının onun yükünden çıktığım gözlerimizle gördük) Biz elbette gaybın bekçileri değildik. (Kardeşimizi geri getirmeye kesin söz verdik, ama hırsızlık yapacağını biz nereden bilebilirdik)
Babanıza dönün, deyin ki: ’’ Ey babamız, oğlun hırsızlık etti! Biz ancak bildiğimize şâhidlik ettik, Biz gayba da muhafızlık eden de değildik.
«Babanıza dönün de deyiniz ki, Ey pederimiz! Şüphe yok ki, oğlun hırsızlıkta bulundu. Biz bildiğimiz şeyden başkasına şehâdet eder olmadık, ve biz gaybı (bilip onu) hıfzediciler değiliz.»
“Siz dönün, babanıza deyin ki: “Sevgili babamız, bizler farkına varmadanoğlun inan ki hırsızlık etmiş. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. (Söz verdiğimiz zaman, bu durumun ortaya çıkacağını nereden bilebilirdik? )Gayb bize emanet edilmiş değil ki! ”
Babanıza dönün, deyin ki: Ey babamız, oğlun hırsızlık etti! Biz ancak bildiğimize şahidlik ettik (tasın, onun yükünden çıktığını gördük, ötesini bilmiyoruz), Biz gizliyi bilenler değiliz.
"Babanızın yanına 'avdet idiniz ve ona: 'Ey babamız oğlun hırsızlık itdi. Biz ancak gördüğimiz ve bildiğimiz şeye şehâdet ideriz. Biz gayba âşinâ değiliz.'
Babanızın yanına dönün de deyin ki “Babamız! Oğlun hırsızlık yaptı. Biz sadece bildiğimize şahitlik ederiz. İşin aslını kavrayacak durumda da değiliz.
Siz dönün, babanıza gidin ve deyin ki: -Ey Babamız! Senin oğlun hırsızlık yaptı, bu bildiğimizden başka bir şey görmedik; görülmeyeni de bilmeyiz.
Babanıza dönüp şöyle deyin: "Ey babamız, oğlun hırsızlık etti. Biz sadece bildiğimize tanıklık ettik. Biz gaybı bilenler değiliz."
“dönüñ atañuzdın yaña eyidüñ iy atamuz! bayıķ oġluñ uġurladı. ŧanuķlıķ virmedük illā aña kim bildük daħı olmaduķ ġāyıb olaña śaķlayıcılar.
Dönüñüz atañuza. Varuñuz, eyidüñüz: Yā atamuz senüñ oġluñ uġrılıḳeyledi, daḫı ṭanuḳluḳ virmedük illā bildügümüz nesneye. Daḫı biz ġaybıbilmedük, didiler.
Atanızın yanına qayıdıb deyin: “Ata! Oğlun, həqiqətən, oğurluq etdi. Biz ancaq bildiyimiz şey barəsində şahidlik edirik. (Biz Bin Yaminin oğurluq etdiyini öz gözlərimizlə görməsək də, hər halda su qabı onun yükündən çıxdı). Biz qeybi mühafizə edən deyilik. (Bin Yamini sağ-salamat qaytarıb gətirəcəyimiz barədə sənə söz verdiyimiz zaman irəlidə bir oğurluq hadisəsinin baş verəcəyini və düzgün olub-olmasa da, onun qardaşımızın boynuna qoyulacağını haradan biləydik? Buna görə də bizi üzrlü hesab et).
Return unto your father and say: O our father! Lo! thy son hath stolen. We testify only to that which we know; we are not guardians of the unseen.
"Turn ye back to your father, and say, ´O our father! behold! thy son committed theft! we bear witness only to what we know, and we could not well guard against the unseen!(1754)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |