Kâlû nefkidu suvâ’a-lmeliki velimen câe bihi himlu ba’îrin ve enâ bihi ze’îm(un)
Padişahın şerbet bardağını kaybettik, bulup getirene bir deve yükü zahire verilecek, ben de kefilim buna dediler.
Dediler ki: (Mısır Meliki olan) "Hükümdarın (kıymetli) su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. (Yetkili şahıs:) Ben de buna kefilim" (demişti).
Dediler ki: “Kralın su kabını kaybettik, onu kim bulursa, ödül olarak kendisine bir deve yükü zahîre verilecek. Buna ben kefilim!” diye ekledi o görevli kimse.
Onlar:
“Kaybettiğimiz kralın altın su tasını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü bahşiş var.” dediler, içlerinden biri:
“Buna ben de kefilim” dedi.
Dediler ki: "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var. Ben de buna kefilim."
Dediler ki: 'Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim.'
Onlar dediler ki, hükümdarın su tasını arıyoruz (altından yapılmıştı), onu getirene bir deve yükü ikramiye var ve ben de onu ödemeye kefilim.
“Biz Kralın su kabını bulamıyoruz” dediler. Münadi: “Kim onu getirirse, ona bir deve yükü bahşiş var. Ben buna kefilim” dedi.
“Hükümdarın kâsesini kaybettik; bulup getirene bir deve yükü bahşiş var” dediler. Çağırıcı, “Ben de buna kefilim” diye ilâve etti.
Denildi ki: «Hakanın sürahisini yitirdik, kim onu getirirse, bir deve yükü vardır, ben de ona kefilim»
Onlar: “Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü ödül var” dediler. (Bu arada Kralın sözcüsü) “buna ben de kefilim” dedi.
Münâdî: "Hükümdârın maşrabasını arayorız. Kim bulur ise bir deve yükü buğday mükâfât alacak ben kefilim." diyu bağırdı.
"Hükümdarın su kabını kaybettik, onu getirene bir deve yükü mükafat verilecek, buna ben kefil oluyorum" dediler.
Onlar, “Hükümdar’ın su kabını yitirdik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Ben buna kefilim” dediler.
“Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var” diye cevap verdiler. (İçlerinden biri) “Ben bu söze kefilim” dedi.
Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var dediler. (İçlerinden biri:) Ben buna kefilim, dedi.
"Kralın su tasını kaybettik. Kim onu getirirse ona bir deve yükü ödül verilecektir. Ben bunu garantiliyorum."
Onlar da dediler ki: "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir".
Melikin dediler: suvaını arıyoruz onu getirene bir deve yükü bahşiş var, ve ben ona kefilim.
(Görevliler) dediler ki: Melikin (kıymetli bir) su kabını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse (ona ödül olarak) bir deve yükü (erzak) vardır.” (Munâdî,) “Ben de buna kefilim!” demişti.
“Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulana bir deve yükü ödül var.” dediler. Çağırıcı: “Ben buna garanti veriyorum.” dedi.
Dediler ki: «Pâdişâhın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var. Ben de buna kefilim».
(Onlar) dediler ki: “Melik'in su kabını kaybettik; hem onu getirene bir deve yükü(bahşiş) var”; (tellâl:) “Ben de buna kefîlim” (dedi).
Dediler ki: “Hükümdarın su kabını kaybettik, onu kim (bulup) getirirse, ödül olarak kendisine bir deve yükü zahire (tahıl) verilecek. Ve (çağrı yapan görevli) buna ben kefilim!” (dedi).
Melikin adamları “Melikin su tasını kaybettik. Kayıp tası kim getirirse ona bir deve yükü ihtiyacı olan buğday verilecek ve ben o tası sizde bulacağımı zannediyorum” dedi.
Dediler : "Hakanın su tasını arıyoruz. Onu bulana bir deve yükü var." Ünleyici de: "Bunu vermek boynumun borcu olsun" dedi.
Onlar, “Hükümdarın su kabını kaybettik” dediler. (Çığırtkan da) “Onu getirene bir deve yükü (tahıl) ödül var. Bunun kefili benim” dedi.
“Hükümdarın su kabını kaybettik, onu getirene bir deve yükü mükâfat verilecek” dediler. (Tahıl ambarının sorumlusu ise) “Ben de kefilim” (dedi.)
“Melikin su kabını arıyoruz!” dediler, “Onu bulup getirene, ödül olarak bir deve yükü erzak verilecek; melikin sözcüsü olarak, buna bizzat ben kefilim.”
-“Melik’in su kabını arıyoruz. Onu getiren kimse için bir deve yükü daha vardır. Ben de buna görevli / kefilim” dediler.
Memurlar: " Vezirin değerli su kabını kaybettik. " Yusuf: " Getirene bir deve yükü malzeme var. Ben de buna kefilim. "
Adamlar: "Melikin su tasını kaybettik! Onu arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü mükâfatı var. Biz buna kefiliz." dediler.
(Onlar) “Hükümdarın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (ödül) var.” demişlerdi. (İçlerinden biri) “Ben buna kefilim.” demişti.
(O adamlar da): “Hükümdarın su kabını¹ kaybettik, onu kim getirirse (ona armağan olarak) bir deve yükü (erzak) vardır.” dediler. (Birisi de): “Ben de bu (armağa)na kefilim.”² dedi.
“Kral’ın su-kupasını kaybettik” diye karşılık verdiler, “Onu kim bulursa, [ödül olarak] kendisine bir deve yükü [zahire] verilecek!” “Buna ben kefilim!” diye ekledi [çığırtkan].
Görevlilerde: “Kral’ın su tasını kaybettik. Onu kendiliğinden getirene bir deve yükü tahıl verilecek. Ben buna kefilim!” dedi.
“Kralın su kupasını[¹⁸⁸⁸] kaybettik!” dediler ve (eklediler): “Onu getiren kimseye bir deve yükü (tahıl ödül) verilecektir! Ben de buna kefilim!”
(Memurlar da) "Kral'ın su kabını arıyoruz, onu getirecek kimse için bir deve yükü vardır" dediler. (Tellal da) "Ben de buna kefilim" dedi.
Dediler ki: "Kralın su tasını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü (ödül) var. Ben buna kefilim"
Dediler ki: «Hükümdarın su kabını arıyoruz, ve onu getirecek kimse için bir deve yükü vardır. Ve ben de ona kefilim.»
Görevlilerden biri: “Hükümdarın su kabını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Buna ben kefilim. ” dedi.
Dediler ki: "Kralın su tasını kaybettik (onu arıyoruz). Onu getirene bir deve yükü (mükafat) var. Ben buna kefilim"
Me'mûrlar: "Melik'in kâsesini gayb itdik, onı kim bulur ve getirirse bir büyük zahîre vireceğiz" didiler. (Başları da) "Ben buna kefîlim" didi.
Dediler ki “Kralın su tasını bulamıyoruz. Onu getirene bir deve yükü var.” Tellal dedi ki “Ben de buna kefilim.”
-Hükümdarın su kabını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü (mükafat) vardır. Buna ben kefil oluyorum, dediler.
“Hükümdarın tasını kaybettik,” dediler. “Onu bulana bir deve yükü ödül var. Ben de buna kefilim.”
Dediler: "Kralın su tasını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Kefili benim."
eyittiler “isterüz pādişāh maşrabasını. daħı anuñ kim getürdi anı daħı yükidür ya'nį ŧa'am daħı ben aña payandanvan.”
Eyitdiler: Nafaḳa altun ölçüsini yitürdük kim getürse anı yük buġday virürmelik. Daḫı melik eyitdi: Ben yaḫşı baḳarın, didi.
Onlar belə cavab verdilər: “Hökmdarın (qızıl) su qabını itirmişik. Onu tapıb gətirənə (müştuluq olaraq) bir dəvə yükü ərzaq veriləcək!” (Carçı: ) “Mən də buna zaminəm!” - (dedi).
They said: We have lost the king's cup, and he who bringeth it shall have a camel load, and I (said Joseph) am answerable for it.
They said: "We miss the great beaker of the king; for him who produces it, is (the reward of) a camel load; I will be bound by it."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |