8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yûsuf Suresi 65. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velemmâ fetehû metâ’ahum vecedû bidâ’atehum ruddet ileyhim(s) kâlû yâ ebânâ mâ nebġî(s) hâżihi bidâ’atunâ ruddet ileynâ(s) venemîru ehlenâ venahfezu eḣânâ venezdâdu keyle ba’îr(in)(s) żâlike keylun yesîr(un)

Yüklerini açıp aldıkları zahireye karşılık verdikleri bedelleri de yüklerinin içinde bulunca baba dediler, daha ne istiyoruz? İşte zahire bedellerimiz de bize geri verilmiş. Onlarla tekrar ailemize zahire getiririz, kardeşimizi koruruz, daha fazla zahire alırız. Zaten bu seferki bize yetmeyecek kadar da az.

(Derken Mısır’dan getirdikleri) Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki: "Ey babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, (bize emanet edeceğin) kardeşimizi (Bünyamin’i) de koruyup gözetiriz ve (alacağımız erzaka) bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu (alıp getirdiğimiz zaten yetersiz ve) az bir ölçektir."

Ve neden sonra yüklerini açtıklarında, takas için götürdükleri sermayelerin de kendilerine, iade edilmiş olduğunu gördüler. “Ey babamız!” dediler. “Başka ne isteyebiliriz ki? İşte kendi mallarımız, olduğu gibi bize iade edilmiş. Eğer Bünyamin'in bizimle gelmesine izin verirsen, bu mallarla ailemize yeniden zahîre getirebilir, kardeşimizi de iyi koruyup gözetir ve böylece, bir deve yükü zahîre fazladan elde etmiş oluruz. Bu seferki alıp getirdiğimiz pek az sayılır, bize yetmez.”

Yüklerini, denklerini çözüp açtıklarında ödedikleri paraların geri verildiğini gördüler.
“Ey babamız, daha ne istiyoruz. İşte sermayemiz bize geri verilmiş. Onunla ailemize yine yiyecek getiririz. Kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü de fazla alırız. Zaten bu sefer çok az bir zahire aldık.” dediler.

Erzak yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. "Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz de bize iade edilmiş. (Bununla) yine ailemize erzak alır, kardeşimizi korur ve bir deve yükü de artırırız. Bu (getirdiğimiz) az bir ölçektir" dediler.

Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki: 'Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünüde ilave ederiz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir.'

Nihayet zahire yüklerini açtıkları zaman, sermayelerini kendilerine iade edilmiş bulunca şöyle dediler: “- Ey babamız! Daha ne isteriz, işte sermayemiz de bize iade edilmiş, yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi de koruruz, hem bir deve yükü fazla zahire alırız; şimdi bu aldığımız, pek az bir zahiredir.”

Ne zamanki eşyalarını açtılar, sermayelerinin kendilerine geri verildiğini gördüler, dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte sermayemiz de bize geri verilmiş. Biz ailemize dışardan yiyecek getireceğiz, kardeşimizi koruyacağız. (Ve kardeşimizin beraber) bir deve yükü daha fazla alacağız. Bu sefer getirdiğimiz çok az bir miktardır.

Eşyalarını açtıklarında, ödedikleri bedelin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz. İşte sermayemiz de bize geri verilmiş. Yine onunla ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu getirdiğimiz, az bir miktardır.”

Yüklerini açınca, geri konmuş olarak paraların buldular, dediler ki: «Ey babamız! Bizler daha ne isteriz, paramız da geri konmuş, ailemize hem azık alırız, hem dahi koruruz kardeşimizi, bir deve yükü de artık alırız, bu tahıl azdır»

Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. “Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu getirdiğimiz az bir zahiredir” dediler.

Torbalarını açdıkları vakit buğday esmânının kendilerine i’âde idildiğini gördiler, didiler ki: "Ey pederimiz daha ne arzu idebilüriz. İşte buğdayın esmânı bize i’âde olunmuş ’âilemiz içün erzâk almak üzere yine ’avdet idelim, birâderimizi muhâfaza ideriz. Bu def’a bir deve yükü fazla getüririz bu kolay bir işdir."

Yüklerini açınca karşılık olarak götürdükleri mallarının kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. "Ey babamız! Daha ne isteriz; işte mallarımız da bize iade edilmiş; ailemize onunla yine yiyecek getirir, kardeşimizi de korur ve bir deve yükü de artırmış oluruz; esasen bu az bir şeydir" dediler.

Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. “Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu getirdiğimiz az bir zahiredir” dediler.

Eşyalarını açtıklarında ödedikleri bedelin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte ödediğimiz bedel de bize geri verilmiş; yine ailemize yiyecek getiririz; kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu (getirdiğimiz) az bir miktardır.”

Eşyalarını açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: Ey babamız! Daha ne istiyoruz. İşte sermâyemiz de bize geri verilmiş. (Onunla yine)  ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu (seferki aldığımız)  az bir miktardır.

Erzak yüklerini açınca, eşyalarının kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler ve, "Ey babamız, daha ne isteriz? İşte eşyalarımız bize geri verilmiş. Ailemizin geçimini sağlar, kardeşimizi korur ve bir deve yükü daha erzak alırız. Bu, kolay bir iştir," dediler.

Derken yüklerini açtılar ve sermayelerini kendilerine geri verilmiş olarak buldular. Dediler ki: "Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte sermayelerimiz de bize iade edilmiş. Bununla yine ailemize zahire alır getiririz, kardeşimizi de koruruz, üstelik biryük daha fazla zahire alırız. Zaten bu aldığımız pek az bir zahiredir."

Derken meta'larını açtıklarında sermayelerini kendilerine iade edilmiş buldular, ey pederimiz! Dediler: daha ne isteriz, işte sermayemiz de bize iade edilmiş yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi de muhafaza ederiz, hem bir deve yükü fazla alırız ki bu az bir şey

(Derken Mısır’dan getirdikleri) erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz, işte sermayemiz de bize geri verilmiş, (bu sermaye ile yine) ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi de koruyup gözetiriz ve bir deve yükü (zahîrede) fazladan alırız. Bu (sefer alıp getirdiğimiz, zaten yetersiz ve) az bir ölçekti!”

Tahıl yüklerini açtıklarında verdikleri bedelin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. “Ey babamız! Bak sermayemiz bize geri verilmiş. Daha ne istiyoruz! Onunla da kendimize tahıl getiririz. Kardeşimizi de koruruz. Fazladan bir deve yükü daha alırız. Zaten bu bize yetmez.” dediler.

Meta'larını (zahîre yüklerini) açdıkları zaman sermâyelerini kendilerine geri gönderilmiş buldular. «Ey babamız, dediler, daha ne istiyoruz, işte sermâyemiz de bize iade edilmiş. (Biz onunla tekrar) ailemize zahîre getiririz. Kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü zahîre de artırırız. Bu (seferki aldığımız) az bir ölçekdir (bizi idare etmez)».

Derken eşyâlarını açtıklarında, (götürdükleri) sermâyelerini kendilerine geri verilmiş buldular. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte sermâyemiz, bize geri verilmiş! Yine âilemize yiyecek getiririz, kardeşimizi de muhâfaza ederiz, hem bir deve yükü fazla alırız. Bu, (böyle cömert bir hükümdâra göre) az bir ölçektir. (Bize yine verir!)”

Ve ne zaman (Mısır’dan getirdikleri) erzak yüklerini açıp sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler, dediler ki: " Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi de koruyup gözetiriz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu (alıp getirdiğimiz zaten yetersiz ve) az bir ölçektir."

Eşyalarını açıp, içlerinde mallarının kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. Babalarına “Ey Babamız! Başka ne isteyebiliriz ki. Götürdüğümüz mallar bize tekrar geri verilmiş. Bunlarla yeniden ailemize erzak alırız. Kardeşimizi koruruz ve deve yüklerimizi artırarak kolaylıkla daha çok ihtiyaçlarımızı karşılarız” dediler.

Yüklerini açınca karşılık olarak verdikleri malların geri çevrilmiş olduğunu gördüler. Dediler: "Ey babamız! Daha ne isteriz işte karşılık olarak verdiğimiz mallar da geri çevrilmiş. Çoluğumuza çocuğumuza yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz, bir deve yükü de artırmış oluruz. Bu ölçek bize azdır."

Vaktaki yüklerini açtılar, zahire sermayelerini kendilerine iade edilmiş buldular, «baba daha ne isteriz! İşte sermayemiz bize iade olundu. Biz onunla ailemize tekrar erzak getiririz. Kardeşimizi de saklarız. Kardeşimiz için bir deve yükü zahire artırırız. Çünkü bu getirdiğimiz zahire azdır [¹]» dediler.

[1] Yahut kardeşimiz vasıtasıyla alacağımız bu deve yükü zahire az bir zahiredir. Bununla Mısır'da müzayaka hasıl olmaz, onlara sıkıntı gelmez... Devamı..

Zahire yüklerini açtıklarında ödedikleri bedellerin/sermayelerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte sermayemiz [bidâatunâ) bize geri verilmiş. Yine ailemize yiyecek getiririz ve kardeşimizi de koruruz ve bir deve yükü daha fazla tahıl alırız. Bu (getirdiklerimiz) az bir ölçüdür, yetmez.”

Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde dediler ki: “Ey babamız, daha ne istiyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de arttırmış oluruz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir.”

Bu ayaküstü konuşmanın ardından, yüklerini indirmeye başladılar. Eşyalarını açtıklarında, erzak almak için ödedikleri altın, gümüş ve benzeri bütün mallarının kendilerine aynen geri verilmiş olduğunu gördüler. “Baba, baba!” diye sevinçle haykırdılar, “Bak, daha ne istiyoruz; işte mallarımız da bize geri verilmiş! Bu sermayeyle ailemize yeniden erzak alabiliriz. Öyleyse izin ver, Bünyamin de bizimle gelsin. Korkma, bizkardeşimizi koruruz, üstelik onun da gelmesiyle, bir deve yükü fazladan erzak almış oluruz. Çünkü bu ilk seferde getirdiğimiz az bir miktardır, bize yetmez.

Mallarını açtıklarında kendilerine takas bedellerini / sermayelerini iade edilmiş buldular.
“Ey babamız! Daha ne isteriz? Bu sermayemiz bize bırakıldı / iade edildi. Ailemize yiyecek getiririz. Kardeşimizi de koruruz. Bir deve yükü ağırlığı ölçek de artırırız. Bu, önemsiz bir ağırlıktır” dediler.

Neden sonra yüklerini açtılar. Bir baktılar ki tahılları aynen iade edilmiş. Bunun üzerine kardeşler: " Baba!. Daha ne isteyelim ki! Bak sermayemizi bile bize iade etmişler. Artık bununla yedek erzak bile alabiliriz. Ayrıca kardeşimize de dikkat ederiz. Bir deve yükü de fazlamız olacak, hattâ bu ilave yük, elde bir gibi bir şey.

Zahire yüklerini açtıklarında paralarının kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. Babalarına dediler ki; "Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte paramız da bize geri verilmiş! Yine ailemize yiyecek getiririz. Kardeşimizi koruruz. Kardeşimizin hissesi için bir deve yükü fazla alırız. Çünkü ilk aldığımız bize yetmez. Tekrar alacağımız da bize yetmez."

Eşyalarını açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verildiğini görmüş ve şöyle demişlerdi: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz de bize geri verilmiş. (Onunla yine) ailemize yiyecek getiririz; kardeşimizi korur ve bir deve ölçek (tahıl) da fazla alırız. Bu (aldığımız) az bir ölçek (tahıl)dır.”

Yüklerini açıp da erzak bedellerinin, kendilerine geri verildiğini gördüklerinde: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz, işte (bak) erzak için verdiklerimiz bile bize geri verilmiş. (Biz bununla) ailemize tekrar erzak getiririz, kardeşimizi korur, bir deve yükü de fazla alırız. Bu (aldığımız, zâten bize) yetmez.” Dediler¹.

1 Âyetin son bölümü; “…zâten bu aldığımız pek az bir zahiredir dediler” şeklinde de tercüme edilebilir.

Ve neden sonra, denkleri çözdüklerinde, (takas için götürdükleri) malların kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler; “Ey babamız!” dediler, “Başka ne isteyebiliriz? İşte kendi mallarımız, olduğu gibi bize bırakılmış! [Eğer Bünyamin’in bizimle gelmesine izin verirsen] bu mallarla ailemize [yeniden] erzak getirebilir, kardeşimizi de [iyi] koruyup gözetir ve (böylece) birer deve yükü zahire fazladan elde etmiş oluruz. ⁶⁴ Zaten bu [ilk seferde getirdiğimiz] tartıca pek az sayılır”.

64 Öyle görünüyor ki Hz. Yusuf, dışarıdan zahire almaya gelenlere kişi başına bir deve yükü zahire veriyor.

Nihayet yüklerini açınca, tahıl karşılığı olarak götürdükleri sermayelerinin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler: “Ey babamız! Daha başka ne isteyebiliriz ki; işte sermayemiz bile bize iade edilmiş! Bunlarla ailemize tekrar yiyecek alır, kardeşimizi de korur hem de fazladan bir deve yükü daha alırız. Zaten bu getirdiğimiz az bir miktar.” dediler.

Ve yüklerini açtıklarında, (takas olarak) verdikleri malların kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. “Ey babamız!” dediler, “Başka ne isteyebiliriz ki? İşte, verdiğimiz karşılık (bile) aynen bize iade edildi. Bunlarla ailemiz için tekrar erzak alabiliriz. Üstelik hem kardeşimizi korur, hem de fazladan bir deve yükü daha alırız; (zaten) bu (getirdiğimiz) tartıca az bir miktar.”

Yüklerini açtıklarında da; sermayelerinin geri verilmiş olduğunu gördüler. (Çok sevindiler) ve "Ey babamız, daha ne isteriz? Sermayelerimiz de bize geri verilmiş, bunlarla ailemize yine zahire getiririz ve kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla zahire alırız. Şimdi aldığımız zahire ise az bir miktardır!" (Bütün ihtiyaçlarımızı karşılamaz) dediler.

Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. "Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu kolay bir alım olur. ’’ dediler.

Vaktâ ki yüklerini açtılar, sermayelerini kendilerine red edilmiş buldular. Dediler ki: «Ey pederimiz! Daha ne isteriz? Bu bizim sermayemizdir, bize iade edilmiş. Ailemize yine zahire getiririz ve kardeşimizi muhafaza ederiz ve bir deve yükü de arttırırız. Bu ise az bir zahiredir.»

Yüklerini açınca da, zahîre bedellerinin yükleri içine geri konulduğunu gördüler ve: “Baba, baba! dediler, daha ne istiyoruz, işte verdiğimiz zahîre bedellerimiz de bize geri verilmiş! Gidelim, yine evimize erzak getiririz, kardeşimizi de koruruz, hem bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu sefer aldığımız, az bir ölçektir (ihtiyacımıza yetmez)”

Zahire yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. Dediler ki: "Ey babamız, daha ne istiyoruz? İşte sermayemiz de bize geri verilmiş! Yine ailemize yiyecek getiririz. Kardeşimizi koruruz, bir deve yükü de fazla (azık) alırız. (Çünkü) Bu, az bir ölçüdür (bize yetmez)."

Vaktâ ki yüklerini açdılar. Eşyâlarının kendilerine red olundığını gördiler. Olzamân: "Ey Pederimiz! Daha ne istersiniz? İşte götürdiğimiz eşyâmız bize i'âde olunmuşdur. Ve ehlimiz içün zahîre getiririz ve kardaşımızı hıfz ideriz. Bir deve yükü de fazla alırız. Bu getirdiğimiz zahîre az bir şeydir" didiler.

Yüklerini açınca sermayelerinin kendilerine iade edildiğini gördüler. Dediler ki “Ey babamız! Daha ne isteriz; işte sermayemiz, o da iade edilmiş. Ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz, bir deve yükü de fazla alırız. Bu tahsisat bize azdır.”

Yüklerini açınca karşılık olarak götürdükleri sermayelerinin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. -Ey babamız! Daha ne isteriz; işte sermayemiz de bize iade edilmiş; ailemize onunla yine yiyecek getirir, kardeşimizi de korur ve bir deve yükü de artırmış oluruz; esasen bu az bir şeydir, dediler.

Eşyalarını açtıklarında, erzak bedellerinin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. “Daha ne istiyoruz, baba?” dediler. “İşte, erzak bedellerimiz bize geri verilmiş. Bununla biz ailemize tekrar erzak getiririz; kardeşimizi de koruruz; fazladan da bir deve yükü erzak daha alırız. Bu aldığımız ise az bir erzaktır.”

Yüklerini açtıklarında sermayelerini buldular; onlara geri verilmişti. "Ey babamız, dediler, daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz, bize geri verilmiş. Ailemize yeniden yiyecek alırız. Kardeşimizi koruruz. Bir deve yükü zahire de ilave ederiz. Zaten şu aldığımız az bir miktardır."

daħı ol vaķt kim açdılar ķumaşlarını buldılar mallarını döndürildi [123b] anlara eyittiler “iy atamuz! ne isterüz uşbu malumuzdur döndürinildi bize. daħı ŧa'am getürevüz ķavmumuza daħı śaķlayavuz ķarındaşumuzı daħı artuķ eyleyevüz daħı ölçeġi şol ölçekdür geñez.

Daḫı ḳaçan kim açdılar yüklerini, buldılar biżā‘atlarını dönmiş özlerine.Eyitdiler: İy atamuz, ne iletelüm uşbu biżā‘atumuzı bize dönmiş. Gönderḳardaşumuzı bizümle, ehlümüze ni‘met getürelüm. Ḳardaşumuzı ṣaḳlaya‐vuz, daḫı ola kim biz[e] didügi ol geñez ölçüdür.

Onlar yüklərini açdıqda mallarının özlərinə qaytarldığını görüb dedilər: “Ata! Daha nə istəyirik? Bu bizim özümüzə qaytarılmış mallarımızdır. Biz (onun vasitəsilə) ailəmiz’ bir daha ərzaq alıb gətirər, qardaşımızı qoruyar və (ərzağımızın üstünə) bir dəvə yükü də ərzaq artırarıq. Bu (əvvəlcə gətirdiyimiz) isə az bir ərzaqdır!”

And when they opened their belongings they discovered that their merchandise had been returned to them. They said: O our father! What (more) can we ask? Here is our merchandise returned to us. We shall get provision for our folk and guard our brother, and we shall have the extra measure of a camel (load). This (that we bring now) is a light measure.

Then when they opened their baggage, they found their stock-in-trade had been returned to them. They said: "O our father! What (more) can we desire? this our stock-in-trade has been returned(1726) to us: so we shall get (more) food for our family; We shall take care of our brother; and add (at the same time) a full camel´s load (of grain to our provisions). This is but a small quantity."(1727)

1726 The ten brothers did not take their father's refusal as final. They opened their saddlebags, and found that the price they had paid for their pro... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.