8 Aralık 2024 - 7 Cemaziye'l-Ahir 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yûsuf Suresi 63. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felemmâ race’û ilâ ebîhim kâlû yâ ebânâ muni’a minnâ-lkeylu feersil me’anâ eḣânâ nektel ve-innâ lehu lehâfizûn(e)

Dönüp babalarına varınca baba dediler, bize artık zahire verilmeyecek, kardeşimizi de bizimle gönder de zahire alalım ve şüphe yok ki biz, onu iyice koruruz.

Böylelikle (Yusuf’un kardeşleri) babalarına döndükleri zaman, dediler ki: "Ey babamız, (şimdilik bize ikram olarak karşılıksız erzak verildi ama, bundan sonra Mısır’da) ölçek(le bir şey almak) bizden engellendi. Bu durumda kardeşimizi (Bünyamin’i) bizimle gönder de (ihtiyacımız olan erzakın daha fazlasını) değerini vererek ve ölçerek alalım. (Sana söz veriyoruz) Onu mutlaka koruyacağız."

Ve böylece babalarının yanına döndüklerinde, Yûsuf'un kardeşleri, “Ey baba!” dediler. “Bünyamin'i yanımızda götürmedikçe, artık bize bir ölçek bile zahîre verilmeyecek; bunun için kardeşimizi bizimle gönder ki, hepimize yetecek tartıda zahîre alabilelim. Şüphen olmasın ki, biz onu koruyacağız.”

Babalarının yanına vardıklarında:
“Ey babamız, erzak almak bize yasaklandı. Kardeşimiz Bünyamin'i bizimle beraber gönder de, biz de ölçekler dolusu erzak alalım. Biz onu kesinlikle koruruz.” dediler.

Babalarının yanına döndüklerinde dediler ki: "Ey babamız! Bizden ölçek (erzak) alıkonuldu. Kardeşimizi de bizimle birlikte gönder ki ölçek (erzak) alalım. Biz onu mutlaka koruruz."

Böylelikle babalarına döndükleri zaman, dediler ki: 'Ey babamız, ölçek bizden engellendi. Bu durumda kardeşimizi bizimle gönder de erzağı alalım. Onu mutlaka koruyacağız.'

Bu şekilde babalarına döndükleri zaman, şöyle dediler: “- Ey Babamız! Bizden ölçek (zahire) menedildi. Şimdi kardeşimizi (Bünyamin'i) bizimle beraber gönder de zahire ölçüp alalım. Biz muhakkak onu koruruz.”

Onlar babalarına döndüklerinde dediler ki: “Bundan böyle, ölçek bize yasaklandı. Kardeşimizi bizimle beraber gönder, ölçekten (Buğdaydan) nasibimizi alalım. Şüphesiz biz, kardeşimizi koruyacağız.

Babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Erzak bize yasaklandı. Kardeşimizi bizimle beraber gönder de, erzak ölçüp alabilelim. Biz onu mutlaka koruyacağız” dediler.

Onlar evlerine, babaları yanına varınca dediler ki: «Ey babamız! Bize tahıl yasak oldu, bizimle birlikte kardeşimizi gönder, ancak tahıl alabiliriz, bizler onu koruruz»

Onlar, babalarına döndüklerinde: “Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek. Kardeşimizi (Bünyamin'i) bizimle gönder ki zahire alalım. Onu biz mutlaka koruyacağız” dediler.

Pederlerinin nezdine ’avdet iyledikleri vakit "Ba’demâ bize buğday virmiyecekler. Bırak birâderimizi berâber götürelim ki buğday alabilelim biz ânı muhâfaza ideriz" didiler.

Babalarına döndüklerinde, "Ey babamız! Bize yiyecek yasak edildi, kardeşimizi bizimle beraber gönder de yiyecek alalım. Onu elbette koruruz" dediler.

Onlar, babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek. Kardeşimizi (Bünyamin’i) bizimle gönder ki zahire alalım. Onu biz elbette koruruz” dediler.

Babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Artık (kardeşimiz olmadan) bize erzak verilmeyecek (çünkü kardeşimizi istiyorlar). Kardeşimizi bizimle beraber gönder de erzak alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız” dediler.

Babalarına döndüklerinde dediler ki: Ey babamız! Erzak bize yasaklandı. Kardeşimizi (Bünyamin'i)  bizimle beraber gönder de (onun sayesinde)  ölçüp alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız.

Babalarına döndüklerinde, "Ey babamız," dediler, "Bundan böyle bize erzak yasaklandı. Kardeşimizi bizimle yolla da erzak alalım. Biz onu koruruz," dediler.

Böylece dönüp babalarına geldikleri vakit, dediler ki: "Ey babamız! Bizden ölçek menedildi (bize zahire verilmeyecek). Bu kere kardeşimizi de bizimle gönder ki, ölçek alabilelim. Biz onu kesinlikle koruyacağız."

Bu suretle vaktâ ki babalarına döndüler, ey pederimiz! Dediler: bizden ölçek men'edildi, bu kerre kardeşimizi bizimle beraber gönder ölçüp alalım ve her halde biz onu muhafaza ederiz

(Yûsuf’un kardeşleri) babalarının yanına döndükleri zaman dediler ki: “Ey babamız! (Bünyâmin’i yanımızda götürmedikçe) artık bize bir ölçek bile (zahîre) verilmeyecek, bunun için kardeşimizi bizimle gönder ki, (hepimize yetecek kadar) ölçek (zahîre) alabilelim. Şüphen olmasın (sana söz veriyoruz) ki, biz onu kesinlikle koruruz.”

Babalarının yanına vardıklarında: “Ey babamız! Kardeşimizi bizimle birlikte gönder ki tahıl alalım. Yoksa bize tahıl verilmeyecek. Onu mutlaka koruruz.” dediler.

Bu suretle babalarına döndükleri zaman: «Ey babamız, dediler, bizden ölçek men olundu. (Bu sefer) kardeşimizi de bizimle beraber yolla da ölçek alalım. Biz her halde onu muhaafaza edicileriz».

Nihâyet babalarına döndüklerinde dediler ki: “Ey babamız! (Kardeşimizi bizimle göndermediğin takdirde) bizden ölçek men' edildi; bu yüzden kardeşimizi bizimle berâber gönder ki, ölçek (ile verilen zahîre) alalım; artık şübhesiz ki biz onu gerçekten muhâfaza edici kimseleriz.”

Babalarına döndüklerinde (olan biteni haber verdiler ve) dediler ki: "Ey babamız! (Bir daha ki sefer için) bizden ölçek (erzak) alıkonuldu. Kardeşimizi (Bünyamin’i) de bizimle birlikte gönder ki (onun sayesinde) ölçüp (erzak) alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız."

Babalarına döndüklerinde “Ey Babamız! Bundan sonra (bizimle kardeşimizi göndermezsen) bize ihtiyaçlarımız verilmeyecek. Bizimle birlikte kardeşimizi gönderde ihtiyaçlarımızı alalım. Biz kardeşimizi koruruz” dediler.

Böylece babalarının yanına dönünce dediler: "Ey babamız! Artık ölçek bize yasak edildi. Onun için bizimle birlikte kardeşimizi de gönder ki ölçek alabilelim. Biz onu nasıl olsa koruruz."

Vaktaki babalarına döndüler. «— Baba! Artık bize zahire men edildi. Bizim ile kardeşimizi gönder ki zahire alalım. Biz onu saklarız» dediler.

Onlar, babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Bize (tahıl) ölçeği yasaklandı. Bizimle beraber kardeşimizi de gönder ki ölçekle tahıl alalım. Muhakkak biz onu koruruz” dediler.

Babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Bize ölçek (erzak) yasak edildi, kardeşimizi bizimle beraber gönder de ölçek (erzak) alalım. Biz onun için elbette koruyucu kimseleriz” dediler.

Böylece Yûsuf’un kardeşleri babalarının yanına döner dönmez, daha yüklerini açmadan, “Ey babamız!” dediler, “Bünyamin’i de yanımızda götürmediğimiz takdirde, bundan böyle Mısır’dan erzakalmamız bize yasaklandı! O hâlde, bir daha Mısır’a gidişimizde küçük kardeşimiz Bünyamin’i de bizimle beraber gönder ki, onun sayesinde bol bol erzak satın alalım. Bünyamin için endişelenmene gerek yok. Sana söz veriyoruz, biz onu gözümüz gibi koruyacağız!”

Babalarına döndüklerinde:
“Ey babamız! Bize Tartı / Ölçek yasaklandı. Daha çok almak üzere kardeşimizi bizimle birlikte gönder! Biz, onun için elbette koruyucularız” dediler.

Döner dönmez, babalarının huzuruna çıkan kardeşler: " Baba! N'olur kardeşimizi bizimle gönder, yoksa bize mal vermeyecekler. Ona çok iyi bakacağız. "

Kardeşleri babalarına döndüklerinde dediler ki: "Bizden bir daha Mısır’a gidip buğday almamız yasaklandı. Ancak kardeşimizi yanımızda götürürsek bize istediklerimiz verilecek! Ey babamız! Yanımıza kardeşimizi ver! Tekrar Mısır’a gidelim! Biraz daha buğday alıp gelelim! Muhakkak ki biz kardeşimizi mutlaka koruruz."

Babalarına döndüklerinde (ona şöyle) demişlerdi: “Ey babamız! Böyle bir ölçek (tahıl verilmesi artık) bize yasaklandı. Kardeşimizi (Bünyamin’i) bizimle birlikte gönder de (onun sayesinde) ölçüp alalım! Biz onu mutlaka koruyacağız.”

(Yûsuf’un kardeşleri,) babalarına döndüklerinde: “Ey babamız! (Eğer kardeşimizi bizimle göndermezsen) bize bir ölçek bile erzak verilmeyecek. (Ne olur) onu bizimle gönder de erzak alalım. Biz onu kesinlikle koruruz.” dediler.

Ve böylece babalarının yanına döndüklerinde, [Yusuf’un kardeşleri,] “Ey babamız!” dediler, “[Bünyamin’i yanımızda götürmedikçe] artık bize bir ölçek bile zahire ⁶² verilmeyecek; bunun için kardeşimizi bizimle gönder ki (bize yetecek) tartıda [zahire] alabilelim; bu arada onu elbette koruyup gözeteceğiz!”

62 Lafzen, “[zahire] ölçüsü/tartısı”; bu ifade Hz. Yusuf’un 60. ayette geçen sözlerine telmîhen kullanılıyor.

Sonunda babalarına döndüklerinde: “Ey babamız! Bir dahaki sefer kardeşimizi de götürmezsek, bize bir ölçek bile tahıl verilmeyecek. Onun için kardeşimizi bizimle beraber Mısır’a gönder de tahıl alabilelim. Emin ol ki onu çok iyi koruyacağız.” dediler.

Sonunda babalarının yanına dönerek (olan biteni haber verdiler ve) “Ey babamız!” dediler, “(Bünyamin olmadan) bize bir ölçek dahi verilmeyecek. İşte bu yüzden kardeşimizi bizimle birlikte gönder de payımızı alalım.[¹⁸⁸¹] Bir de, onu koruyacağımızdan en ufak kuşkun olmasın!”

[1881] Lafzen: “ölçtürüp tarttıralım”.

(Babalarına döndüklerinde de) "Ey babamız, -kardeşimizi bizimle beraber yollamaz isen- bundan sonra bize ölçek men edildi! (Zahire verilmeyecek çünkü Mısır'ın hâkimi çok konuksever ve adil bir insan, Bünyamin'in hakkını da verdi, fakat bundan sonra bizzat vermek istiyor, böylece bizim doğru söyleyip söylemediğimizi deneme arzusunda.. ne olur bizi yalancı çıkarma, sen hiç tasalanma) Biz elbette onu koruruz" dediler..

Babalarına döndüklerinde dediler ki: "Ey babamız, bizden ölçü (zahire almak) men’edildi, kardeşimizi bizimle beraber gönder ki (ihtiyacımız olanı) ölçüp alalım. Biz onu kesinlikle koruruz. "

Vaktâ ki babalarına dönüverdiler, dediler ki: «Ey pederimiz! Bizden zahire men edildi, artık bizimle beraber kardeşimizi de gönder ki, zahire alalım ve muhakkak ki biz onun için elbette muhafız kimseleriz.»

Babalarının yanına dönünce: “Sevgili babamız, dediler, ölçeğimiz, tahsisatımız kaldırıldı. Gelecek sefer, öbür kardeşimizi de bizimle beraber gönder ki onu vesile ederek, daha çok tahsisat alalım. Onu gözümüz gibi koruyacağımıza kesin söz veriyoruz. ! ”

Babalarına döndüklerinde dediler ki: "Ey babamız, bizden ölçü men'edildi, kardeşimizi bizimle beraber gönder de (ihtiyacımız olanı) ölç(üp al)alım. Biz onu mutlaka koruruz."

Pederlerinin nezdine 'avdetlerinde: "Ey Pederimiz! Bizden zahîre men' olundı. Bizimle berâber kardaşımızı gönder ki zahîre alabilelim. Biz, onı muhâfaza iyleriz." didiler.

Babalarının yanına dönünce dediler ki; “Ey babamız! Tahsisatımız kaldırıldı. Kardeşimizi bizimle birlikte gönder ki tekrar tahsisat alalım. Biz onu iyi koruruz.”

Babalarına döndüklerinde: -Ey babamız! Bize yiyecek yasak edildi, kardeşimizi bizimle beraber gönder de yiyecek alalım. Biz, onu koruruz, dediler.

Babalarının yanına döndüklerinde, “Baba, artık bize erzak verilmeyecek,” dediler. “Kardeşimizi de bizimle gönder ki erzak alalım. Biz ona göz kulak oluruz.”

Babalarına döndüklerinde dediler ki: "Ey babamız! Ölçü bizden yasaklandı. Şimdi kardeşimizi bizimle gönder ki, ölçüp alabilelim. Biz onu gerçekten iyi koruyacağız."

pes ol vaķt kim döndiler atalarına eyittiler “iy atamuz! yıġlındı bizden ölçmek pes viribi bizüm-ile ķarındaşumuzı ölçüp alavuz daħı bayıķ biz anı śaķlayıcılaruz.” .

Ol vaḳt kim yitdiler atalarına eyitdiler: İy bizüm atamuz, ölçü bizden men‘olundı ḳardaşumuzı virmesek. Pes gönder bizümle ḳardaşumuzı ölçeyim.Daḫı biz anı ṣaḳlayıcılar, didiler.

(Yusifin) qardaşları atalarının yanına döndükdə dedilər: “Ata! Bizə ərzaq (taxıl ölçülüb) verilməsi qadağan edildi. (Əgər Bin Yamini bizimlə Misirə göndərməsən, bizə daha heç bir şey verilməyəcək). Yenidən ərzaq (taxıl ölçüb) almaq üçün qardaşımızı bizimlə birlikdə (Misirə) göndər. Biz, əlbəttə, onu qoruyacağıq!”

So when they went back to their father they said: O our father! The measure is denied us, so send with us our brother that we may obtain the measure, surely we will guard him well.

Now when they returned to their father, they said: "O our father! No more measure of grain shall we get (unless we take our brother): So send our brother with us, that we may get our measure; and we will indeed take every care of him."(1724)

1724 On their return they no doubt told Jacob all that had transpired. But to beg Benjamin of him was no easy matter, as Jacob did not trust them and ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.