Vekeżâlike mekkennâ liyûsufe fî-l-ardi yetebevveu minhâ hayśu yeşâ(u)(c) nusîbu birahmetinâ men neşâ(u)(s) velâ nudî’u ecra-lmuhsinîn(e)
İşte Yusuf'a Mısır'da böylece bir mevki verdik, nereyi isterse orada, dilediği gibi konaklardı. Rahmetimizi, kime dilersek ona nasib ederiz ve iyilikte bulunanların ecrini zayi etmeyiz.
İşte böylece Biz yeryüzünde (Mısır ülkesinde) Yusuf’a güç ve imkân (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır’da) dilediği yerde konaklayıp kalabilirdi. Biz kime dilersek rahmetimizi nasip ederiz ve iyilik yapanların ecrini zayi etmeyiz.
Böylece yeryüzünde Yûsuf'a imkan verdik. Herşey ve her yer O'nun idaresi altında idi. Rahmetimizi dilediğimiz kimselere nasib ederiz. İyilik yapanların mükafatını da muhakkak veririz.
Böylece Yûsuf'a, Allah'ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun iradesinin tecellisi içinde, tercihini isabetli kullanarak dilediği yerde ikamet etmek, dilediği gibi hareket etmek üzere, ülke içinde yetki, güç, itibar ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi, sünnetimize, düzenimizin yasalarına uygun olarak, irademizin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere nasip ederiz. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan önderlerin, idarecilerin ve mü'minlerin mükâfatını zâyi etmeyiz.
İşte böylece Yusuf'a o yerde güç ve imkân verdik. Orada istediği yerde konaklıyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize ulaştırırız ve iyilik edenlerin ecirlerini zayi etmeyiz.
İşte böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız.
İşte, Yûsuf'u zindandan kurtardığımız gibi, kendisine Mısır memleketinde de kudret ve şeref verdik. Orada istediği yerde makam sahibi oluyordu. Biz, rahmetimizi dilediğimiz kimseye ulaştırırız ve iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmeyiz.
Böylece Yusuf’a yeryüzünde imkân verdik. Her yer, onun tasarrufunda idi.. Biz rahmet ve keremimizi istediğimize veririz ve iyilerin ücretini asla zayi etmeyiz.
Böylece Yûsuf'a, orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi ulaştırırız. Güzel davrananların ödülünü zayi etmeyiz.
Yusuf'u böylece Mısır'da yerleştirdik, istediği gibi çalışırdı orada, dilediğimiz kimseye, yarlıgamız erişir, yitirmeyiz iyilerin sevabın
İşte böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkân verdik. Öyle ki orada (Mısır'da) dilediği yerde sözü geçiyordu. Biz dilediğimizi rahmetimizden böyle nasiplendirir ve iyilik yapanların mükâfatını kayba uğratmayız.
İşte bu vecihle Yûsuf’ı o memleketde iyice yerleşdirdik. İstediği yerde oturabiliyordı. Biz istediğimize rahmetimizi nasîb ideriz ve muhsin âdemlerin mükâfâtını zâyi’ itmeyiz.
Yusuf'u böylece o memlekete yerleştirdik; istediği yerlerde oturabilirdi. Rahmetimizi tıpkı bu misalde olduğu gibi istediğimize veririz; iyi davrananların ecrini zayi etmeyiz.
Böylece Yûsuf’a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede imkân ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Böylece Yûsuf’a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Ve böylece Yusuf'a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik. Dilediği gibi hareket edebiliyordu. Dilediğimiz kimseye rahmetimizi yağdırırız. Güzel davrananları ödülsüz bırakmayız.
Ve işte biz böylece Yusuf'u o yerde temkin ettik (yerleştirdik). Neresinde isterse orada makam tutuyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. Ve iyilik edenlerin mükafatını zayi etmeyiz.
Ve işte bu suretle Yusüfü o arzda temkin ettik, neresinde isterse makam tutuyordu, biz rahmetimizi dilediğimize nasıb ederiz, ve muhsinlerin ecrini zayi' etmeyiz
İşte böylece Yûsuf’a o yerde (Mısır’da) güç ve imkân verdik. Orada istediği yerde konaklıyordu. (Öyle ki, ülkenin her yerinde sözü geçiyordu.) Biz rahmetimizi dilediğimiz kimseye ulaştırırız ve (takvada sebat ederek, razı olacağımız şekilde) güzel davrananların ecirlerini (mükâfatlarını) zayi etmeyiz.
Ve böylece Yusuf'u yetki sahibi yaptık, istediği yerde mekân tutma imkânı verdik. Rahmetimizi istediğimize veririz. İyilik edenlerin yaptıklarını karşılıksız bırakmayız.
İşte o yerde Yuusufa kudret (ve şeref) verdik. O, o yerden neresini dilerse orada konaklardı. Biz rahmetimizi kime dilersek ona nasıyb ederiz, iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmeyiz.
İşte böylece Yûsuf'a o yerde (Mısır'da) imkân (ve kudret) verdik. Oradan dilediği yerde oturuyordu. Rahmetimizi dilediğimiz kimseye nasîb ederiz ve iyilik edenlerin mükâfâtını zâyi' etmeyiz.
Ve böylece biz, Yusuf’a ülkede (Mısır’da) sağlam bir iktidar zemini hazırladık. O orada (Mısır’da) istediği gibi hareket ediyordu. Biz (böylece) rahmetimizi dilediğimize (hak edene) nasip ederiz ve iyi davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Böylece Yusuf’u yeryüzünde bir mekâna yerleştirdik. O yeryüzünde dilediği yere yerleşmiş oldu. Biz, dilediğimiz kimseye rahmetimizden bir pay veririz ve güzel şeyler yapanların yaptıklarını asla zayi etmeyiz.
Böylece Biz Yusuf’a o ülkede el üstünlüğü sağladık. Orada dilediği gibi oturur kalkardı. Biz esirgeyiciliğimizi kime dilersek ona eriştiririz. İyilik edenleri de karşılıksız bırakmayız.
Böylece Yûsuf’u o yere yerleştirdik ve orada dilediği gibi hareket ediyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. İyi davrananların ecrini zayi etmeyiz.
İşte böylece biz o topraklarda Yusuf'a dilediği gibi hareket etmek üzere güç ve imkan verdik. Biz kime dilersek rahmetimizi nasip ederiz ve ihsan sahiplerinin ecrini kayba uğratmayız.
İşte böylece biz, Yûsuf’a o ülkede kudret ve egemenlik bahşettik. Öyle ki, ülkenin her yerinde onun sözü geçiyordu. Öyle ya, Biz lütuf ve rahmetimizi dilediğimize veririz; hele iyilik yapanların mükâfatını daha dünyadayken verir, onların beklentilerini kesinlikle boşa çıkarmayız.
Yûsuf’u Arz’da böyle yerleştirdik. Nerede dilerse makama geliyordu. Rahmetimizi, dileyeceğimiz kimselere nasip ederiz. Muhsinler’in / İyilik-Güzellik Edenler’in ödülünü yitirmeyiz.
Böylece Yusuf'a bu dünyada istediği yere gelebilmesini sağlayacak bütün imkanları hazırladık. Çünkü biz, istediğimizi sevgiye boğarız, iyilik sevdalılarına teşekkürü de unutmayız.
Onlar farkında değildi ama Yusuf’a orada dilediği gibi hareket etmek üzere yetki verdik. Kral kendisinin Yusuf’a yetki verdiğini zannediyordu. Hâlbuki Yusuf’u oraya getiren, Mısır’ı yönetme yetkisi veren bizdik! Artık Yusuf Mısır’da dilediği yasayı uyguluyordu. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Bilin ki güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Böylece Yusuf’a dilediği gibi hareket etmek üzere o yerde (Mısır’da) yetki vermiştik. [*] Dilediğimiz (layık olan) kimseye rahmetimizi (işte böyle) ulaştırır ve güzel davrananların ödülünü boşa çıkarmayız.
İşte böylece Biz, orada Yûsuf’a iktidar verdik.¹ Öyle ki, o (Mısır’da) dilediği gibi hareket ederdi. Biz, rahmetimizi kime dilersek ona nasip ederiz ve iyilik yapanların karşılığını boşa götürmeyiz.²
İşte böyle emin bir yer sağladık Yusuf’a (o) ülkede; öyle ki, dilediği yerde konaklayabilir/dilediği şeyi yapabilirdi. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz, ama iyilik yapanların hak ettiği karşılığı vermekten de geri durmayız. ⁵⁶
İşte biz böylece ülkede Yusuf’a iktidar imkânını bahşettik ki, orada istediği gibi bir yapı inşa etsin. Zira biz mülkü kullarımızdan dilediğimize veririz ve işlerini doğru yapanların hak ettikleri karşılığı da asla zayi etmeyiz! 27/62
İşte biz böylece Yusuf'a o yerde (Mısır’da) mevki ve yetki verdik ki o, dilediği yerde konaklardı. (Kıtlık tehlikesi için önlem alırdı) Biz kuşkusuz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz! Ve güzel davrananların mükafatını eksik etmeyiz.
Böylece biz Yûsuf’u o ülke’de sağlam bir şekilde yerleştirdik. Orada dilediği yerde konaklardı. Biz, dilediğimiz kimseye rahmetimizi ulaştırırız, güzel davrananların ecrini zayi etmeyiz.
Ve öylece Yusuf için o yerde bir mevki, bir selahiyet verdik. Oradan dilediği yerde ikâmet eder idi. Biz dilediğimize rahmetimizi nâsib ederiz. Ve iyilik edenlerin mükâfaatını zâyi etmeyiz.
Böylece Biz Yusuf'a Mısır'da iktidar verdik. Dilediği yerde konaklayabilir, orayı dilediği şekilde yönetirdi. Biz lütfumuzu dilediğimiz kimselere eriştirir ve güzel hareket edenlerin ücretlerini asla zayi etmeyiz.
Böylece biz Yusuf'a o ülke'de iktidar verdik. Orada dilediği yerde konaklardı. Biz, dilediğimiz kimseye rahmetimizi ulaştırırız, güzel davrananların ecrini zayi etmeyiz.
Biz bu sûretle Yûsuf'ı arz-ı Mısır'da yerleşdirdik. Orada istediği gibi oturır, kalkar, iş görirdi. Biz rahmetimize dilediğimizi mazhar ideriz ve muhsinlerin ecrini zâyi' itmeyiz.
Böylece ona, o ülkede iyi bir makam verdik. Orada beğendiği yere yerleşirdi. Biz ikramımızı, tercih ettiğimiz kişiye yaparız. Güzel davrananların ödülünü eksiltmeyiz.
Yusuf'u böylece o memlekete yerleştirdik;istediği yerde oturabilirdi. Rahmetimizi tıpkı bu misalde olduğu gibi istediğimize veririz.; iyi davrananların ecrini zayi etmeyiz.
Böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik. Öyle ki, dilediği yerde kalıyor, dilediği gibi yönetiyordu. Biz dilediğimizi rahmetimizden böyle nasiplendirir ve iyilik yapanların ödülünü de asla zayi etmeyiz.
İşte böylece biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân ve mevki verdik. Ülkede, istediği yerde konaklayabiliyordu. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi ulaştırırız; güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmeyiz.
daħı ancılayın el üstünligin virdük yūsuf’a yirde ya'nį mıśr yirinde iner-idi andan andan kim diler. irürürüz raḥmetümüzi aña kim. dilerüz daħı żāyı' eylemezüz eylük eyleyicilerüñ müzdini.
Anuñ gibi ḥükm virdük Yūsufa yir yüzinde. Bezedi Mıṣr iḳlīminde her yiredilese yitişdürür bizüm raḥmetümüzi. Kime dilesevüz daḫı yitürmezüz müzdini.
Beləliklə, Yusifi o yerdə (Misir torpağında) mövqe (ixtiyar) sahibi etdik. O, (Misirdə) istədiyini edirdi (istədiyi yerdə mənzil sala bilirdi). Biz istədiyimizə mərhəmətimizi nəsib edər, yaxşı işlər görənlərin mükafatını zay etmərik.
Thus gave We power to Joseph in the land. He was the owner of it where be pleased. We reach with our mercy whom We will. We lose not the reward of the good.
Thus did We give established power to Joseph in the land, to take possession(1717) therein as, when, or where he pleased. We bestow of our Mercy on whom We please, and We suffer not, to be lost, the reward of those who do good.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |