Kâle-c’alnî ‘alâ ḣazâ-ini-l-ard(i)(s) innî hafîzun ‘alîm(un)
Yusuf, beni ülkenin hazinelerine memur et, şüphe yok ki ben onları iyi korurum ve ne yapacağımı bilirim dedi.
(Bunun üzerine Hz. Yusuf) "Öyleyse beni memleketin hazinelerine (bir nevi Tarım, Maliye ve Kalkınma Bakanlığı görevine) memur etsene, çünkü ben gerçekten (hazineyi ve serveti) iyi korurum, (ticaret ve ziraatı çok) iyi bilirim" dedi.
Yûsuf: “Beni, yeryüzünün hazineleri üzerinde görevlendirin; güvenilir, bilgili bir gözcü ve koruyucu olacağımdan emin olabilirsiniz” dedi.
Yûsuf da, Kral'a:
“Beni, ülkenin hazinelerinin, depolarının, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının tasarrufunun, devletin başına getir. Ben iyi korurum. Bunların dağıtım, kayıt ve koruma işlerini iyi bilirim.” dedi.
(Yusuf): "Beni ülkenin hazinelerinin başına getir. Şüphesiz ben iyi koruyucu ve iyi bilen biriyim" dedi.
(Yusuf) Dedi ki: 'Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim.'
Yûsuf şöyle dedi: “- Beni Mısır'ın hazineleri üzerine memur et; çünkü, ben iyi korur, iyi bilirim.”
Yusuf: “Beni ülkenin hazinelerine bakan olarak tayin et. Çünkü hem korurum, hem yönetmesini iyi bilirim” dedi.
Yûsuf, “Beni ülkenin hazineleri üstüne bakan tayin et! Çünkü ben onları çok iyi korurum; bu işi bilirim” dedi.
Yusuf dedi: «Beni bu yurdun hazneleri üzerine buyurasın, ben korurum bunları, bilirim de»
Yusuf: “Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Güvenilir ve bilgili bir koruyucu olacağımdan emin olabilirsiniz” dedi.
Yûsuf "Bana memleketin (Mısır’ın) hazînelerini viriniz ’âkılâne muhâfaza iderim" didi.
Yusuf: "Beni memleketin hazinelerine memur et, çünkü ben korumasını ve yönetmesini bilirim" dedi.
Yûsuf, “Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim” dedi.
Yûsuf da, “Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben çok iyi korurum ve bu işi bilirim” dedi.
«Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim» dedi.
Dedi ki: "Beni ülkenin maliye işlerinin başına getir. Kuşkusuz ben iyi korur, iyi bilirim," dedi
O da, ona dedi ki: "Beni bu ülkenin hazineleri üzerine getir. Çünkü iyi korurum, iyi bilirim."
Dedi: beni Arz hazineleri üzerine me'mur et, çünkü ben iyi korur, iyi bilirim
(Melikin bu sözleri üzerine Yûsuf,) “Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben (hazineyi, bu makamın, bu işin ehli olmayanından) çok (daha) iyi korurum ve (ayrıca bolluk ve kıtlık yıllarında hazine ve mahsuller ile ilgili olarak nasıl tasarruf edilmesini gerektiğini) iyi bilen bir kişiyim” dedi.
Yusuf: “Beni ülkenin hazinelerinin başına tayin et. Zira ben onları korurum ve iyi bilirim.” dedi.
(Yuusuf): «Beni memleketin hazineleri üzerine (me'mur) et. Çünkü ben onları iyice korumıya muktedirim, (bütün tasarruf şekillerini de) bilenim» dedi.
(Yûsuf:) “Beni memleketin hazînelerinin başına getir! Çünki ben iyi muhâfaza eden, (idâresini) iyi bilen bir kimseyim” dedi.
(Bunun üzerine Yusuf) dedi ki: “Beni ülkenin hazineleri üzerine yetkili kıl. Şüphesiz ben iyi korurum, (yönetimi, ekonomiyi, mali ve iktisadi konuları) iyi bilirim!”
Yusuf melike “Beni, yer hazinelerinin sorumlusu yap. Onları korumasını iyi bilirim” dedi.
Yusuf da dedi ki: "Beni ülkenin hazineleri başına getir. Çünkü ben onları korumasını, yönetmesini çok iyi bilirim."
Yusuf «— Beni arz-ı Mısır/ın hâzineleri üzerine tâyin et. Zira ben hâzineyi muhafaza eder, tasarrufu da bilirim» dedi.
(Yûsuf da) dedi ki: “Beni ülkenin [ard] hazinelerinden sorumlu yap! Ben iyi bir koruyucu ve işi iyi bilen biriyim.”
(Yusuf) Dedi ki: “Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim.”
“Beni bu ülkenin hazineleri üzerinde tam ve tek yetkili olarak görevlendir! Çünkü ben, ülke kaynaklarını çok iyi korurum ve yönetim işlerini de gâyet iyi bilirim!” dedi. Zaten bu teklifi bekleyen kral ve etrafındakiler, tüm krallık yetkilerinin tam ve tek sahibi olarak Yûsuf’un yönetime geçmesini kabul ettiler.
(Yûsuf): -“Beni Arz’ın / Ülke’nin hazinelerine görevlendir. Ben, çok iyi bilen bir koruyucuyum” dedi.
Yusuf: " Beni, tarım ürünlerine ver, çünkü ben tarımı severim, bilirim de. "
Yusuf krala; "Beni ülkenin hazineleri üstüne memur et! Çünkü hazineleri korumasını yönetmesini bilirim!" dedi. Bunun üzerine Kral Yusuf’u ülkenin hazineleri üstüne memur kıldı. Artık Yusuf Mısır’ın hazinelerini koruma da yönetme de tam yetkili, hazinelerin tek hâkimiydi. Yusuf Mısır’ı kraldan aldığı yetkiyle yönetiyor. İstediği kararları alarak istediği emirleri veriyordu. Kral bütün benliği ile Yusuf’a inanıp güvenmiş, kendisi kenara çekilmişti. Yusuf’a hiç bir şekilde karışmıyordu. Yusuf eskiden beri uygulanan yasaları istediği gibi değiştiriyordu. Yusuf’un uygulamaları ülkeye adaleti getirmiş. Ülke gelecek günlere adalet içinde ilerliyordu. Hiç şüphesiz kral bu durumdan memnundu.
(Yusuf) “Beni o yerin (Mısır’ın) hazinelerine (bakan) ata! Şüphesiz ki ben (hazineyi) korurum; (bu işi iyi) bilirim.” demişti. [*]
(Yûsuf da): “Beni (bu) ülkenin hazineleri üzerine (yönetici) yap. Çünkü ben, iyi bir koruyucuyum, (yönetim işini de) iyi bilirim.”¹ dedi.
[Yusuf:] “Beni ülkenin hazineleri üzerinde görevlendir(in)” dedi, “güvenilir, bilgili bir gözcü, bir koruyucu olacağımdan emin olabilirsin(iz)”. ⁵⁵
“Öyleyse beni, ülkenin hazinelerinden sorumlu bir makama getir. Çünkü ben, hazineyi iyi korur ve mali işleri iyi bilirim.” dedi. 4/58
(Yusuf) şu talepte bulundu: “Beni ülkenin hazinelerine/ambarlarına bakmakla görevlendir! Benim onu çok iyi koruyacağıma, bu konudaki bilgi ve birikimime güvenebilirsiniz.”
Yusuf da: "Beni ülkenin hazineleri üzerine yetkili kıl, çünkü ben onları çok iyi korurum ve bu işi çok iyi bilirim" önerisinde bulundu.
(Yûsuf, Melike) dedi ki : "Beni ülkenin hazineleri üstüne görevli kıl. Çünkü ben onları iyi korur, (yönetmesini) iyi bilirim. " dedi.
Hazret-i Yûsuf da dedi ki: «Beni yurdun hazineleri üzerine memur et, muhakkak ki ben iyice koruyucu, iyice biliciyim.»
Yusuf: “Beni ülkenin hazine işlerinden sorumlu bakan olarak görevlendir, dedi. Çünkü ben malları iyi korur, işletme ve yönetimi iyi bilirim. ” dedi.
(Yusuf, krala): "Beni ülkenin hazineleri üstüne bakan yap. Çünkü ben (onları) iyi korur, (yönetmesini) iyi bilirim." dedi.
Yûsuf: "Beni memleket hazîneleri üzerine me'mûr it, ben onların hıfzına kâdir ve idâre usûlüne 'âlimim" didi. [¹]
Yusuf dedi ki “Beni ülkedeki hazinelerin başına getir. Ben onları korurum ve bu işi bilirim.”
(Yusuf): -Beni memleketin hazinelerine memur et, çünkü ben korumasını ve yönetmesini bilirim, dedi.
Yusuf “Ülkenin hazinelerine beni memur et,” dedi. “Ben bu işi bilen ve hazineyi koruyacak bir kimseyim.”
Yûsuf dedi ki: "Beni ülke hazinelerine bakan yap. Ben iyi bir koruyucuyum; bilgiliyim."
eyitti “ķıl beni [123a] yir ħazineleri üzere bayıķ ben śaķlayıcıvan bilici.”
Yūsuf eyitdi: İmin idin ḫazīne üzerine. Zīrā men ṣaḳlayıcı‐men, ġāyetdebiliciyin, didi.
(Yusif) dedi: “Məni bu yerin (Misirin) xəzinələrinə mə’mur tə’yin et (Misir xəzinələrini mənə tapşır), çünki mən (özümə e’tibar edilən mal-dövləti) qoruyanam, (işləri idarə etməyi) bilənəm!”
He said: Set me over the storehouses of the land I am a skilled custodian.
(Joseph) said: "Set me over the storehouses(1716) of the land: I will indeed guard them, as one that knows (their importance)."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |