Vekâle-lmeliku-/tûnî bihi estaḣlishu linefsî(s) felemmâ kellemehu kâle inneke-lyevme ledeynâ mekînun emîn(un)
Padişah, onu tapıma getirin de dedi, kendime öz yakınım edineyim onu. Yusuf'la konuşunca da gerçekten de dedi, bugün sen büyük bir mevki sahibisin, emin bir adamsın.
(Bu yüksek meziyet ve marifetlerini fark eden Mısır Meliki Firavun olan) Kral; "Onu bana getirin", diyerek (Hz. Yusuf’u yanına istemişti). "Onu kendime özel (dost ve danışman) yapayım" demişti. Kendisiyle konuşup (ondaki olgunluğu görünce, Yusuf’a): "Sen artık bugün yanımızda mevki sahibi, güvenilir (bir kimse)sin ve artık emniyettesin" (diye teminat vermişti).
Hükümdar dedi ki: “Onu bana getirin; kendime has en yakınlardan biri yapayım.” Ve onunla konuşunca, hükümdar dedi ki: “Bu gün sen, yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin.”
Kral:
“Yûsuf'u bana getirin, onu kendime özel danışman yapayım” dedi. Onunla konuşunca:
“Bugün, sen, yanımızda yüksek makam sahibi, itibarlı ve güvenilir birisin” dedi.
Hükümdar dedi ki: "Onu getirin kendime özel (görevli) edineyim" Onunla konuşunca da: "Sen bugün bizim yanımızda önemli mevki sahibi ve güvenilir birisin" dedi.
Hükümdar dedi ki: 'Onu bana getirin, kendime bağlı kılayım.' Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: 'Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin.'
Hükümdar dedi ki! Onu bana getirin, kendime onu has (bir yaradımcı) edineyim. Sonra hükümdar Yûsuf'la konuşunca: “- Sen bugün, yanımızda mühim bir mevki sahibisin, emînsin”. dedi.
Kral dedi ki: “Onu bana getirin. Onu kendim için özel bir memur yaparım.” Yusuf gelip onunla konuşunca, Kral “Artık bugün sen, yanımızda güvenilir ve yüksek bir makam sahibisin” dedi.
Kral dedi ki: “Onu bana getiriniz; onu kendime özel danışman tayin edeyim.” Onunla konuşunca, “Bugün sen, katımda yüksek makam sahibisin ve güvenilir birisin” dedi.
Hâkan dedi ki: «Onu bana getirin, özden dost edeyim onu kendime»; onunla konuşunca, «Yanımızda yerleştin, burada sen eminsin» dedi Yusuf'a
(Yusuf'un bu sözlerini duyan) Kral: “Getirin onu (Yusuf'u) bana, onu yakın çevreme (sırdaş olarak) alayım” dedi. (Yusuf kralın yanına gelmeyi kabul etti. Kral) onunla konuşunca da (Yusuf'a): “Bugün(den sonra) sen artık bizim yüksek mevki sahibi ve güvenilir bir adamımızsın” dedi.
O vakit hükümdar didi ki: "Yûsuf’ı bana getüriniz ben ânı hidmet-i mahsûsama alacağım." Âna bir kaç kelime söyledikden sonra "Bu günden i’tibâren sen benim yanımda nüfûz ve i’timâd sâhibi olacaksın" didi.
Hükümdar: "Onu bana getirin, yanıma alayım" dedi. Onunla konuşunca: "Bugün senin yanımızda önemli bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır." dedi.
Kral, “Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım”, dedi. Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.”
Kral dedi ki: “Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim.” Onunla konuşunca, “Bugün sen katımızda yüksek yeri olan, güvenilir birisin” dedi.
Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.
Kral dedi ki: "Getirin onu, yanımda çalışması için onu atayayım" Kendisiyle konuşup görüşünce, "Sen artık bugün yanımızda önemli bir makamı olan güvenilir birisin," dedi.
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, kendime tahsis edeyim." Sonra onunla konuşunca da: "Sen bugün yanımızda gerçekten büyük bir mevki sahibisin, güvenilir birisin" dedi.
Melik de dedi: getirin bana onu kendime tahsıs edeyim! bunun üzerine vaktâ ki onunla konuştu, dedi: sen bu gün, nezdimizde cidden bir mevkı' sahibisin, eminsin,
(Yûsuf’un bu sözleri kendisine iletilince,) melik (onun ne kadar üstün bir kişiliğe sahip olduğunu anlayarak,) “Onu bana getirin, kendime özel danışman (ve yakın dost) edineyim!” dedi. (Nihâyet Yûsuf, melikin yanına gelmeyi kabul etti. Melik) onunla konuşunca, “Sen artık bugün (den itibaren) yanımızda güvenilir ve yüksek bir makam sahibisin,” dedi.
Ve Hükümdar: “Onu bana getirin. Onu, yanımda seçkin bir kimse yapayım.” dedi. Onunla görüştüğünde de: “Sen bundan böyle yanımızda itibarlısın ve güvendesin.” dedi.
Padişah: «Getirin onu bana, dedi, onu kendime has bir (müsteşar) edineyim». Onunla konuşunca da şöyle söyledi: «Sen bu gün (den itibaren) bizim nezdimizde mühim bir mevki saahibisin, emîn (bir müsteşar) sın».
Hükümdar ise: “Onu bana getirin; kendime hâs (müşâvir) yapayım” dedi. Sonra onunla konuşunca: “Doğrusu sen bugün bizim yanımızda makam sâhibi emîn bir kimsesin!” dedi.
(Bunun üzerine) kral dedi ki: “Onu (Yusuf’u) bana getirin; kendime has en yakınlardan biri yapayım. (Nihayet Yusuf kralın yanına gelmeyi kabul etti.) Onunla (görüşüp) konuşunca da (Yusuf’a): “Bugün yanımızda senin güvenilir önemli bir yerin vardır” dedi. *
Melik “Onu (Yusuf’u) bana getirin ki, yalnızca kendime danışman edineyim” dedi. Yusuf la konuştuktan sonra “Artık benim yanımda güvenilir ve sağlam bir yerin var” demişti.
Hakan dedi: "Onu bana getirin. Onu kendi adamım yapayım." Yusuf’la görüşünce de dedi: "Sen bundan böyle benim yanımda kalacaksın, benim güvendiğim insan olacaksın."
(Her şeyi öğrenen) Hükümdar: “Onu bana getirin! Onu kendime has/özel biri yapayım” dedi. Onunla konuşunca, “Şüphesiz sen bugün yanımızda artık makam sahibi ve güvenilir bir kişisin” dedi.
Hükümdar, “Onu bana getirin, kendime özgü (özel danışman) kılayım” dedi. Onunla konuşunca, “Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilirsin” dedi.
Yûsuf’un bu sözleri kendisine iletilince kral, onun ne kadar üstün bir kişiliğe sahip olduğunu anlayarak, “Onu bana getirin, kendime özel danışman ve yakın dost edineyim!” dedi. Nihâyet Yûsuf, kralın yanına gelmeyi kabul etti. Kral, onunla yaptığı sohbetin ardından, “Sen artık bu günden itibaren, gönlümüzde taht kurmuş son derece itibarlı ve güvenilir bir şahsiyetsin!” dedi ve ne yapacağını sordu. Yusuf:
Melik: -“Onu bana getirin! Onu kendime tahsis ederek kadroma alayım!” dedi. Onunla konuştuğunda:
“Bugün yanımızda senin güvenilir önemli bir yerin / makamın vardır” dedi.
Vezir: " Onu bana getirin de kendime baş danışman yapayım. Yusuf’la konuştu: " Artık bugün tekrar itibarına kavuştun. "
Kral; "Yusuf’u bana getirin! Onu kendime özel dost yapayım!" dedi. Yusuf’u Kralın huzuruna getirdiler. Kral Yusuf’la konuşup ondaki olgunluğu görünce: "Sen artık yanımızda mevki sahibi güvenilir bir insansın!" dedi.
Hükümdar şöyle demişti: “Onu (Yusuf’u) bana getirin; onu kendime özel (danışman) yapayım!’ Ona konuşunca “Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibisin; güvenilirsin (güvendesin)” demişti.
Hükümdar: “Onu bana getirin, kendime müşavir yapayım.” dedi ve onunla konuşunca da: “Sen artık bugünden itibaren yanımızda mevki sahibi, güvenilir (bir kimse)sin.” dedi.
Ve Kral: “Onu bana getirin,” dedi, “ki, kendime dost edineyim”. Ve o’nunla konuşunca, [Kral:] “Bundan böyle yanımızda kendisine güven duyulan biri olarak” dedi, “yüksek bir yerin olacaktır!”
Bunun üzerine Kral: “Onu bana getirin; onu kendime özel danışman yapacağım!” dedi. Onunla konuşunca da: “Bundan böyle, senin katımızda saygın bir konumun olacak ve benim güvenilir bir adamım olacaksın.” dedi. 37/105, 77/44
Derken, kral “Onu bana getirin!” diye emretti, “Onu kendime seçkin bir yardımcı olarak atayayım.” Onunla konuşmasının ardından dedi ki: “İyi bil ki bundan böyle sen, bizim nezdimizde saygın bir konuma sahipsin, güvenilir birisin.”
Bunun üzerine Kral: "Yusuf'u bana getirin de, onu kendime tahsis edeyim. (Onu özel danışmanım yapayım)" diye emretti. Sonra (Yusuf gelip) onunla konuşunca da: "Sen bu gün yanımızda gerçekten büyük bir makam sahibi ve güvenilir birisin " dedi.
Melik dedi ki "Onu bana getirin, yanımda onu kendime özel biri yapayım!" Kendisiyle konuşunca da o na dedi ki: "Sen, artık bugün yanımızda mevki sâhibi, güvenilir birisin. "
Ve hükümdar dedi ki: «O'nu bana getirin, O'nu kendime tahsis edeyim. Vaktâ ki O'nunla konuştu. Dedi ki: «Şüphesiz sen bizim yanımızda mevki-i emanet sahibisin.»
Hükümdâr: “Onu yanıma getirin, özel danışman edineyim. ” dedi. Onunla konuştuktan sonra da: “Sen artık bundan böyle, nezdimizde yüksek bir makam sahibi, tam itimad edilen bir müsteşarsın. ” dedi.
Kral: "Onu bana getirin, dedi, onu kendime özel (dost) yapayım!" Kendisiyle konuş(up ondaki olgunluğu gör)ünce (Yusuf'a): "Sen, dedi, artık bugün yanımızda mevki sahibi, güvenilir(bir kimse)sin.
Melik: "Onı bana getirin ki kendi zâtıma musâhib ve bende ideyim" didi. Vaktâ ki Yûsuf'la (huzûrına geldiğinde) konuşdılar: "Sen bugün nezdimizde kadrin büyük ve emînsin" didi.
Kral dedi ki “Getirin onu bana; özel adamım yapayım.” Yusuf’la görüşünce de dedi ki “Bugün sen bizim katımızda sağlam yeri olan güvenilir bir kişisin.”
Hükümdar:-Onu bana getirin, yanıma alayım, dedi. Onunla konuşunca:-Bugün senin yanımızda önemli bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır, dedi.
Hükümdar “Onu bana getirin, kendime danışman yapayım” dedi. Onunla konuşunca da “Bundan böyle sen bizim yanımızda yüksek mevki sahibi, güvenilir birisin” dedi.
Kral dedi ki: "Onu bana getirin, kendime özel dost edineyim." Yûsuf'la konuşunca da şöyle dedi: "Artık bugün yanımızda mevkii olan, güvenilir bir dostsun."
daħı eyitti pādişāh “getürüñ baña anı ħāś eyleyeyin gendüzüm içün.” pes ol vaķt kim söyledi aña eyitti “bayıķ sen bugün ķatumuzda yirlüsin ya'nį hürmetlü inam.”
Melik eyitdi: Getürüñüz Yūsufı ḫāṣ idineyüm kendü özüm‐çün, didi. Pes olvaḳt ki Yūsuf geldi melige söyledi. Melik eyitdi: Sen bu gün bizüm ḳatu‐muzda menzilüñ yüçedür, iminsin, didi.
Padşah dedi: “(Yusifi) yanıma gətirin, onu özümə ən yaxın (adam) edəcəyəm!” Sonra (padşah) onunla söhbət etdikdə: “Sən bu gün (bu gündən) yanımızda mövqe sahibisən, e’tibarlı bir şəxssən!” – dedi.
And the king said: Bring him unto me that I may attach him to my person. And when he had talked with him he said: Lo! thou art today our presence established and trusts
So the king said: "Bring him unto me;(1714) I will take him specially to serve about my own person." Therefore when he had spoken to him, he said: "Be assured this day, thou art, before our own presence, with rank firmly established, and fidelity fully proved!(1715)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |