Kâle mâ ḣatbukunne iż râvedtunne yûsufe ‘an nefsih(i)(c) kulne hâşe li(A)llâhi mâ ‘alimnâ ‘aleyhi min sû-/(in)(c) kâleti-mraetu-l’azîzi-l-âne hashasa-lhakku enâ râvedtuhu ‘an nefsihi ve-innehu lemine-ssâdikîn(e)
Padişah, o kadınlara, Yusuf'tan murat almak istediğiniz zaman ne haldeydiniz dedi. Allah için dediler, onun bir kötülüğünü görmedik, bilmedik. Azizin karısı da şimdi işte dedi, hak çıktı meydana, ondan murat almak isteyen bendim ancak ve o, hiç şüphe yok ki gerçeklerdendi.
(Bunun üzerine hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf’un nefsinden murad almak (onu zinaya zorlamak) istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, hâşâ" dediler. "Biz onun aleyhinde kötülükten (yana hiçbir şey) bilmiyoruz (görmedik!..)" Aziz’in (Vezir’in) karısı da dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O (Yusuf) ise gerçekten doğru (ve onurlu) kimselerdendir (ve itibarının iade edilmesi lazım gelir)."
Bunun üzerine hükümdar o kadınları çağırtıp kendilerine: “Yûsuf'un gönlünü çelmek isterken, ne sağlayacağınızı umuyordunuz?” diye sordu da. Kadınlar: “Allah korusun, biz ondan en küçük bir kötülük görmedik” dediler. Azizin karısı da: “İşte şimdi gerçek yerini buldu” dedi. “Ben O'nun nefsinden murad almak istemiştim, ama o özü, sözü doğru kimselerdendi.”
Kral, kadınlara:
“Yakınlık gösterip Yûsuf'a sahip olmayı arzuladığınızda sizi buna iten sebep ne idi? Onda size karşı bir meyil mi gördünüz?” dedi. Kadınlar:
“Hâşâ, Allah için, biz onun aleyhine olacak bir kötülüğünü bilmiyoruz” dediler. Devletlü vezirin karısı ise:
“Şimdi hak ve hakikat olduğu gibi ortaya çıktı. Ben yakınlık gösterip hile yaparak ona sahip olmaya kalkıştım. O kesinlikle doğru söyleyenlerdendi.” dedi.
(Hükümdar kadınlara): "Yusuf'un nefsine yaklaşmak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Hâşâ! Allah için biz ondan hiç bir kötülük görmedik" dediler. Azizin hanımı da dedi ki: "İşte şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsine yaklaşmak istedim. O ise gerçekten doğru söyleyenlerdendir."
(Hükümdar topladığı o kadınlara:) 'Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde durumunuz neydi?' dedi. Onlar: 'Allah için, haşa' dediler. 'Biz ondan hiç bir kötülük görmedik.' Aziz (Vezir)in karısı da dedi ki: 'İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söylenlerdendir.'
(Hükümdar o kadınları toplayıp kendilerine) sordu: “Yûsuf'un nefsine yaklaşmak istediğiniz zaman ne halde idiniz?” Kadınlar: “-Hâşâ, Allah için, biz onun aleyhinde bir fenalık bilmiyoruz.” dediler. Vezirin karısı da şöyle dedi: “- Şimdi hak meydana çıktı. Onun nefsine yaklaşmak isteyen ben idim. O ise, hakîkaten sadıklardandır.”
Kral, (kadınlara) dedi ki: “Siz, Yusuf’u elde etmeye çalıştığınız zaman, durum neydi? (Yusuf ne yaptı?) Onlar: “Allah için, hâşâ! Biz onun bir kötülüğünü görmedik” dediler. Bakanın hanımı: “İşte şimdi, hak yerini buldu… Onu ben elde etmeye çalıştım. Ve şüphesiz o, doğru konuşanlardandır” dedi.
Kral kadınlara dedi ki: “Yûsuf'un nefsinden murat almak istediğiniz zaman durumunuz neydi?” Kadınlar, “Hâşâ! Allah için biz ondan hiçbir kötülük görmedik” dediler. Aziz'in hanımı da dedi ki: “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben, onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o, doğru söyleyenlerdendir.”
Hâkan kadınlara dedi ki: «Ne yaptınız, ondan dilek almakçin?» Kadınlar dediler ki: «Allah saklıya, kötülük görmedik biz ondan yana», Başkanın karısı da: «Hak açığa çıktı şimdi, bense ona sataşmıştım, o sözünde gerçek kimselerdendir» diye anlattı
(Bunun üzerine kral o kadınları çağırtıp kendilerine:) “Yusuf'un gönlünü çelmek isterken ne sağlayacağınızı umuyordunuz?” diye sordu. (Kadınlar:) “Allah korusun, biz ondan en küçük bir kötülük görmedik!” dediler. Tam o sırada kralın karısı: “Artık gerçek ortaya çıktı!” diye atıldı: “Onun gönlünü çelmek isteyen bendim; o ise hep özü sözü doğru olan kimselerdendi!” dedi.
Hükümdar o kadınlara: Yûsuf’ı arzularınıza râm itmek istemek ne dimekdir? " didi kadınlar: "Hâşâ biz ânın hiç bir günâh işlediğini bilmiyoruz" didiler. ’Azîz’in karısı da: "Şimdi hakîkat meydâna çıkdı ben ânı fenâlığa tahrîk iyledim. O dâimâ sâdık idi" didi.
Hükümdar kadınlara: "Yusuf'un olmak istediğiniz zaman durumunuz neydi?" dedi. Kadınlar, "Haşa! Onun bir fenalığını görmedik" dediler. Vezirin karısı: "Şimdi gerçek ortaya çıktı; onun olmak isteyen bendim; doğrusu Yusuf doğrulardandır" dedi.
Kral, kadınlara, “Yûsuf’tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?” dedi. Kadınlar, “Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz” dediler. Aziz’in karısı ise, “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru söyleyenlerdendir” dedi.
Kral (kadınlara), “Yûsuf’u elde etmek istediğinizde beklentiniz ne oldu?” diye sordu. Kadınlar, “Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir eğrilik görmedik” dediler. Aziz’in karısı da: “Şimdi gerçek ortaya çıktı, ben onunla beraber olmak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir” dedi.
(Kral kadınlara) dedi ki: Yusuf'un nefsinden murat almak istediğiniz zaman durumunuz neydi? Kadınlar, Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler. Azizin karısı da dedi ki: «Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir.»
(Kral kadınlara:) "Yusuf'u baştan çıkarmak isterken durumunuz neydi?" Kadınlar, "ALLAH korusun; biz ondan bir kötülük görmedik!," dediler. Bunun üzerine, valinin karısı şöyle dedi: "Gerçek artık ortaya çıktı. Onu ben yoldan çıkarmaya çalışmıştım. O doğru konuşuyor."
Hükümdar, o kadınlara "Derdiniz neydi ki, o vakit Yusuf'un nefsinden murad almaya kalktınız?" dedi. Onlar "Hâşâ, Allah için, biz onun aleyhinde hiçbir fenalık bilmiyoruz" dediler. Aziz'in, karısı da: "Şimdi hak ve hakikat olduğu gibi ortaya çıktı. Aslında onun nefsinden ben murad almak istedim. O ise şeksiz şüphesiz doğrulardandır" dedi.
Melik, o kadınlara, derdiniz ne idi ki o vakıt Yusüfün nefsinden murad almağa kalktınız? Dedi, hâşâ dediler Allah için biz onun aleyhinde bir fenalık bilmiyoruz. Azîzin karısı şimdi, dedi, hak tezahür etti, onun nefsinden ben kâm almak istedim, o ise şeksiz şüphesiz sadıklardandır
(Bunun üzerine Mısır meliki, topladığı o kadınlara,) “Yûsuf’un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?” dedi. Onlar, “Allah için, hâşâ!” dediler. “Biz ondan hiçbir kötülük görmedik!” Vezirin karısı da dedi ki: “İşte şu anda gerçek ortaya çıktı. Onun nefsinden ben murad almak istemiştim. Şüphesiz ki, O (Yûsuf) doğru söyleyenlerdendir!”
Hükümdar: “Yusuf'tan murat almak istediğinizde ondan nasıl bir karşılık aldınız?” dedi. Kadınlar: “Hâşâ! Allah için onun bir kötülüğünü bilmiyoruz.” dediler. Aziz'in hanımı: “Şimdi gerçek ortaya çıktı, ona ben sahip olmaya kalkıştım, o kesinlikle doğru söyleyenlerdendir.” dedi.
(Padişah o kadınları toplayıb) dedi: «Yuusufun nefsinden kâm almak istediğiniz zaman ne halde idiniz»?. (Kadınlar): «Haaşâ, dediler, Allah için biz onun üstünde bir fenalık bilmedik». Azizin karısı da şöyle dedi: «Şimdi hak meydana çıkdı. Ben onun nefsinden murad almak istedim. O ise şeksiz şübhesiz doğru söyleyenlerdendir».
Melik, kadınlara: “Yusuf’un nefsinden murat almak istediğinizde karşılık aldınız mı?” dedi. Onlar: “Allah için, hâşâ!” dediler. “Biz ondan hiçbir kötülük görmedik.” Azîz’in karısı da dedi ki: “İşte şu an da gerçek ortaya çıktı. Onun nefsinden murat almak isteyen bendim. O ise doğru söyleyenlerdendir.”
(Mısır hükümdârı, o kadınlara:) “Yûsuf'un nefsinden murâd almak istediğiniz zaman zorunuz neydi?” dedi. (Onlar:) “Hâşâ! Allah için, biz onun hakkında hiçbir kötülük bilmiş değiliz!” dediler. Vezîrin karısı da dedi ki: “Şimdi hak ortaya çıktı! Onun nefsinden(asıl) ben murâd almak istemiştim. Ve şübhesiz o, gerçekten doğru söyleyenlerdendir!”
(Bunun üzerine kral topladığı o kadınlara:) “Bir zamanlar siz Yusuf’tan faydalanmak istediğinizde durumunuz neydi? (Ondan nasıl bir karşılık gördünüz?)’’ dedi. Onlar: “Allah için, hâşâ! Biz onun bir kötülüğünü görmedik.” dediler. O anda Azizin (vezirin) hanımı: Artık şimdi gerçek ortaya çıktı. Onu ben elde etmeye çalıştım. Ve şüphe yok ki o, doğru (dürüst) konuşanlardandır” dedi.
Melik kadınlara “Yusuf’un kendisinden faydalanmak istediğinizde neler oldu?” diye sordu. Kadınlar “Allah her şeyden münezzehtir ki, Yusuf’un aleyhinde, en küçük bir kötülük yaptığını bilmiyoruz” dediler. Azizin karısı da ”Şu an gerçekler ortaya çıktı. Onun erkekliğinden ben istifade etmek istedim. Yusuf bu hususta doğru söylemişti” dedi.
Hakan dedi: "Yusuf’un kendinizin olmasını isteyince ondan ne karşılık gördünüz?" Kadınlar dediler: "Allah’ı ulularız. Biz ondan hiç bir kötülük görmedik." Vezirin karısı da dedi: "İşte şimdi doğrusu anlaşıldı. Ben onun benim olmasını istemiştim. Yusuf ise doğruluktan hiç ayrılmadı."
Padişah kadınları topladı, onlara «Yusuf/tan murat almak istediğiniz zaman ne halde idiniz? [⁶]» diye sordu. Onlar «— Hâşa! [⁷] biz ondan bir kötülük görmedik» dediler. Vezirin karısı «— İşte şimdi hak büsbütün belli oldu. Evet ben ondan murat almak istedim, o ise sözünde sadıktır» dedi.
(Hükümdar kadınları toplayıp) “Yûsuf’tan murat almak istediğinizde derdiniz neydi?” diye sordu. Kadınlar da, “Hâşâ! Biz onun bir kötülüğünü (görmedik), bilmiyoruz” dediler. Vezir [Aziz]’in karısı ise, “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murat almak istemiştim. O gerçekten doğru söyleyenlerdendir.” dedi.
(Hükümdar o kadınlara,) “Yusuf'un nefsinden murat almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?” dedi. Onlar, “Allah münezzehtir, biz onun hiç bir kötülüğünü bilmiyoruz!” dediler. Aziz'in karısı da dedi ki: “İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murat almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir.”
Böylece elçi, tekrar kralın yanına gelip bu sözleri ona iletti. Bunun üzerine kral, olayla ilgili geniş çaplı bir araştırma başlattı. Sözü geçen kadınları topladı ve onlara, “Yûsuf’u baştan çıkarmak istediğinizde, durumunuz neydi? Yûsuf size bir kötülük yapmak istedi mi?” diye sordu. Kadınlar, “Hâşâ; Allah var ki, biz ondan en ufak bir kötülük görmedik!” dediler. Vezirin karısı ise, utanç ve pişmanlık içinde, “Şimdi gerçek ortaya çıktı!” diye itiraf etti, “Evet, onu baştan çıkarmak isteyen bendim; o ise, dâimâ dürüst ve iffetli davrandı. Yûsuf, kesinlikle doğru söylüyor!”
Böylece olay çözümlenmiş, Yûsuf’un suçsuzluğu ortaya çıkmış oldu. Kralın elçisi, tekrar hapishaneye dönüp olup bitenleri Yûsuf’a anlattı. Yûsuf da elçiye şunları söyledi:
-“Yûsuf’un nefsinden istekte bulunduğunuzda sizin derdiniz neydi?” dedi.
“Hâşâ! Allah için, onun bir kötülüğünü bilmedik” dediler. Azîz’in karısı: -“Şimdi Hakk (Gerçek) ortaya çıktı. Onun nefsinden ben istekte bulundum. O, elbette Sadıklar’dan / Doğru Söyleyenler’den / Özü-Sözü Doğrular’dandır” dedi.
Vezir kadınlara sordu: " Yusufun bedeninden yararlanmaya kalktığınızda neler olmuştu? " Hanımlar: " Hiçbir şey! Biz onun kötü bir davranışını görmedik. " Vezirin hanımı: " Durum şimdi anlaşıldı. Ben, onun bedeninden yararlanmaya kalkmıştım, o son derece saf ve temizdir. "
Bunun üzerine kral şehrin kadınlarını toplayıp sorguya çekti: "Ey kadınlar! Yusuf’la aşk yaşamak istediğiniz zaman durumunuz neydi?" Kadınlar: "Ey efendimiz! Hâşâ! Allah için doğruyu söylemek lazım! Biz ondan hiçbir kötülük görmedik." dediler. Azizin karısı dedi ki: "İşte şimdi hak yerini buldu. Ben onunla yasak aşk yaşamak istemiştim! Ancak o çok namuslu temiz biridir. Benim bu isteğime karşı çıktı. Şüphesiz o tamamen doğrulardandır."
(Hükümdar, kadınlara) şöyle demişti: “Yusuf’un [nefs]inden yararlanmak istediğiniz zaman durumunuz neydi?” Onlar “Haşa! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik.” demişlerdi. Aziz’in hanımı şöyle demişti: “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben (cinsel olarak) ondan yararlanmak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir.” [*]
(Vezir Yûsuf’u yanına çağırarak o kadınlara): “Yûsuf’a yaltaklandığınızda sizin esas maksadınız neydi?” dedi. Onlar da: “Hâşâ! Allah’tan korkarız, biz ondan kötülük olarak hiçbir şey görmedik.” dediler. Vezir’in karısı da: “İşte şu anda gerçek anlaşıldı; ben ona yaltaklandım, o ise gerçekten doğruyu söylüyordu.”dedi.
[Bunun üzerine Kral o kadınları çağırtıp kendilerine:] “Yusuf’un gönlünü çelmek isterken ne sağlayacağınızı umuyordunuz?” ⁴⁹ diye sordu. Kadınlar: “Allah korusun, biz o’ndan en küçük bir kötülük görmedik!” dediler. [Ve] Yusuf’un ilk efendisinin hanımı: ⁵⁰ “Artık gerçek ortaya çıktı!” diye atıldı, “Onun gönlünü çelmek isteyen bendim; o ise hep özü-sözü doğru olan kimselerdendi!”
(Kral kadınları topladı ve onlara): “Bir zamanlar siz Yusuf’dan faydalanmak istediğinizde ondan nasıl bir karşılık gördünüz?” dedi. Kadınlar: “Hâşâ, Allah var biz onun herhangi bir kötülüğüne şahit olmadık.” dediler. O anda Azizin hanımı: Artık gerçek ortaya çıktı. Onu koynuma almak isteyen bendim. O, bütün söylediklerinde doğruydu.” 12/23...26
(Kral onları toplayıp) sordu: “Sizler, bir zamanlar Yusuf’u baştan çıkarmaya çabalamakla ne elde etmeyi ummuştunuz?” Onlar: “Hâşâ!” dediler, “Allah için biz, onun aleyhine olabilecek en küçük bir kötülüğe tanık olmadık.” Malum yöneticinin[¹⁸⁷¹] karısı “İşte” diye atıldı, “gerçek olanca çıplaklığıyla şimdi ortaya çıktı! Arzumu tatmin için onu baştan çıkarmaya çalışan bendim; ne ki o, hep (özüne ve sözüne) sadık kaldı.[¹⁸⁷²]
(Kral kadınları topladı ve) Yusuf'un nefsinden murâd almak istediğiniz zaman ne halde idiniz? (Yusuf, bu arzunuza hiç cevap verdi mi)" diye sordu. Kadınlar ise: "Haşa, Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik" dediler. (Bunun üzerine) Aziz'in karısı -Zeliha- (suçunu kabul etti ve) "Şimdi gerçek ortaya çıktı, evet ben onun nefsinden murâd almak istedim; şüphe yok ki Yusuf, doğru söyleyenlerdendir.
(Melik) kadınlara: "Yûsuf’tan murad almak istediğiniz hakkında söyleyeceğiniz nedir?" dedi. Kadınlar: "Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz" dediler. Aziz’in karısı ise: "Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru söyleyen!erdendir" dedi.
Hükümdar kadınlara dedi ki: «Mühim haliniz ne idi. O vakit ki, Yusuf'un nefsinden muradını almak istemiş idiniz?» Dediler ki: «Hâşâlillâh! Biz O'nun aleyhinde bir fenalık bilmiş değiliz.» Azîz'in karısı da dedi ki: «Şimdi hak tebeyyün etti. O'nun nefsinden ben murad almak istemiştim ve şüphe yok ki, o elbette sâdıklardandır.»
Hükümdar o kadınları toplayıp: “Ne idi sizin Yusuf'la dâvanız? ” Siz Yusuf'u elde etmeye çalıştığınızda durum ne idi, Yusuf nasıl davrandı? ” diye sordu. Onlar da: “Hâşa! Allah için söylemek gerekirse, onun yaptığı hiç bir kötülük bilmiş, görmüş değiliz. ” dediler. İşte o sırada vezirin eşi: “Şimdi gerçek meydana çıktı. Ondan kâm almak isteyen bendim. O ise tam sadık ve dürüst insanlardandır. ” diye itiraf etti.
(Kral, kadınlara): "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğiniz zaman durumunuz neydi?" dedi. Dediler ki: "Haşa, Allah için (doğru söylemek lazım), biz onda hiçbir kötülük görmedik!" Aziz'in karısı da: "İşte şimdi hak yerini buldu, ben onun nefsinden murad almak istemiştim. O tamamen doğrulardandır!" dedi.
Melik (o kadınları celb ile) "Yûsuf'dan murâd istediğinizde hâliniz ne oldı?" diye sordı. Onlar: "Hâşâ biz ondan fenâlık bilmeyiz" didiler. 'Azîz'in zevcesi: "Şimdi hak tezâhür itdi. Ben ondan münâsebeti murâd itdim. Ve o sâdıklardandır" didi.
Kral kadınlara dedi ki “Yusuf’u istediğinizde nasıl bir karşılık gördünüz?” Kadınlar: “Allah için o böyle şeylerden uzaktır” dediler. Onun aleyhine bir kötülük bilmiyoruz. “Vezirin karısı da şöyle dedi: “Şimdi bütün gerçek ortaya çıktı. Ondan murat almak isteyen bendim. O gerçekten dürüst bir kişidir.”
(Hükümdar kadınlara):-İsteklerinizle Yusuf'a ısrar ettiğiniz zaman durumunuz neydi? dedi. Kadınlar:-Haşa, Onun bir kötülüğünü görmedik, dediler. Vezirin karısı:-Şimdi gerçek anlaşıldı. Nefsine uyan bendim. O, tamamen doğrulardandır.
Hükümdar kadınlara “Derdiniz neydi de Yusuf'tan muradınızı almak istediniz?” diye sordu. Onlar “Hâşâ,” dediler. “Allah için, ondan bir kötülük görmedik. Azizin hanımı da “İşte şimdi hak yerini buldu,” dedi. “Ondan muradımı almaya çalışan bendim; o doğruyu söylüyordu.”
Kral dedi: "Yûsuf'un nefsinden murat almak istediğinizde, derdiniz ne idi?" Dediler ki: "Allah şahit, biz onun hiçbir kötülüğünü bilmiyoruz." Aziz'in karısı dedi ki: "İşte şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onunla gönül eğlendirmek istemiştim. O, özü-sözü doğru insanlardandı."
eyitti: “nedür” işüñüz ol vaķt kim istedüñüz yūsuf’dan gendüzini?” eyittiler “arulıķdur Tañrı’nuñ bilmedük anuñ üzere hįç yavuzlıķ.” eyitti 'azįz 'avratı “imdi ŝābit oldı. ḥaķ ben istedüm anı gendüzinden daħı bayıķ ol girçeklerdendür.”
Melik eyitdi ol ‘avratlara: Ḥikāyetüñüz nedür Yūsufı özüñüz istedü[gü]ñüzvaḳt? Eyitdiler: Ma‘āẕallāh biz Yūsuf üstine yamanlıḳ görmedük, didiler. Melik ‘avratı daḫı eyitdi ki: İmdi ḥaḳ ẟābit oldı gider. Ben diledüm Yūsuf‐dan özini, rāżī olmadı. Ol girçeklerdendür.
(Padşah həmin qadınları çağırtdırıb) soruşdu: “Yusifi tovlayıb yoldan çıxartmaq istəməkdə məqsədiniz (qəsdiniz) nə idi? (Qadınlar: ) “Allah eləməsin! Biz onun barəsində pis bir şey bilmirik!” – deyə cavab verdilər. Vəzirin övrəti (Züleyxa) dedi: “Artıq indi həqiqət bəlli oldu. Yusifi tovlayıb yoldan çıxartmaq istəyən mən idim. O, şübhəsiz, doğrubdanışanlardandır!”
He (the king) (then sent for those women and) said: What happened when ye asked an evil act of Joseph? They answered : Allah Blameless! We know no evil of him. Said the wife of the ruler: Now the truth is out. I asked of him an evil act, and he is surely of the truthful.
(The king) said (to the ladies): "What was your affair when ye did seek to seduce Joseph from his (true) self?"(1710) The ladies said: "(Allah) preserve us! no evil know we against him!" Said the ´Aziz´s wife: "Now is the truth manifest (to all): it was I who sought to seduce him from his (true) self: He is indeed of those who are (ever) true (and virtuous).(1711)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |