Vekâle-lmeliku-/tûnî bih(i)(s) felemmâ câehu-rrasûlu kâle-rci’ ilâ rabbike fes-elhu mâ bâlu-nnisveti-llâtî katta’ne eydiyehun(ne)(c) inne rabbî bikeydihinne ‘alîm(un)
Padişah, o zatı getirin bana dedi. Elçi gelince dön efendine de dedi, ellerini doğrayan kadınların neydi zorları, bir sor ona; şüphe yok ki Rabbim, onların düzenini bilir.
(Bu aydınlatıcı ve tedbir aldırıcı yorumları duyan) Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin." Bunun üzerine ona elçi geldiğinde (Yusuf kendisine dedi ki:) "Efendine (mürebbin olan Melik’e veya yetkili Vezir’e) dön de ona sor: Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten Bilendir. (Ama benim de bu iftiradan temizlenmem gerekir.)"
Ve Yûsuf'un yorumu kendisine ulaşır ulaşmaz hükümdar: “O'nu bana getirin” dedi. Ama elçiler kendilerine geldiğinde, Yûsuf dedi ki: “Efendinize gidin ve ona sorun, ellerini kesen o kadınların maksadı neydi? Bunu araştırıp ortaya çıkarsın. Çünkü Rabbim, şüphesiz o kadınların tuzaklarını bütün gerçeğiyle bilmektedir.”
Kral:
“Yûsuf'u bana getirin.” dedi. Kralın habercisi yanına gelince Yûsuf:
“Efendine geri dön, ona, ellerini kesen kadınların zoru ne imiş, bir sor. Benim Rabbim onların sinsice hazırladıkları kötülük tuzaklarını çok iyi bilir.” dedi.
Hükümdar: "Onu bana getirin" dedi. Bunun üzerine ona elçi gelince: "Efendine dön de ona sor: "Ellerini kesen kadınların durumları neydi? Şüphesiz Rabbim onların düzenlerini bilir" dedi.
Hükümdar dedi ki: 'Onu bana getirin.' Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) 'Efendine dön de ona sor: 'Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir.'
Bu tâbiri duyan hükümdar: “- Yûsuf'u bana getirin” dedi. Bunun üzerine, kendisini dâvet için elçi gelince, Yûsuf ona şöyle dedi: “- Efendine dön de, o ellerini kesen kadınların hâli neydi, kendisinden sor. Muhakkak ki benim Rabbim, onların hilelerini bilendir.
Kral: “Onu bana getirin!” dedi. Elçi, Yusuf’a gidince, Yusuf: “Efendine dön… Ellerini kesen o kadınların durumlarını sor. Şüphesiz benim efendim onların tuzağını biliyor.” dedi.
Adam bu yorumu getirince kral dedi ki: “Onu bana getirin!” Elçi, Yûsuf'a geldiği zaman, Yûsuf dedi ki: “Efendine dön de ona ‘Ellerini kesen o kadınların zoru neydi?' diye sor! Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir.”
Hakan dedi ki: «Onu bana getirin!», gönderilen kimse ona gelince Yusuf dedi ki: «Git efendine, ne oldu ellerin kesen kadınlar? Ona sorasın, bilir benim Tanrım kadın hilesini»
(Adam bu yorumu getirince) Kral: “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yusuf'a gelince (Yusuf) dedi ki: “Efendine dön de ellerini kesen o kadınların derdi ne idi? diye sor. Şüphesiz Rabbim onların tuzaklarını/hilelerini hakkıyla bilendir.”
Bunı işidince hükümdar bu âdemi bana getüriniz didi. Gönderdiği âdem Yûsuf’ı buldığı zamân Yûsuf âna didi ki: "Metbû’un yanına ’avdet it ve parmaklarını kesen kadınların niçün kesdiklerini ne yapmak istediklerini sorsun, benim rabbim ânların hîlelerini bilür."
Hükümdar: "Onu bana getirin" dedi. Yusuf'a elçi gelince, "Efendine dön, kadınlar niçin ellerini kesmişlerdi bir sor; doğrusu Rabbim onların hilesini bilir" dedi.
Kral, “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.”
Kral “Onu bana getirin!” dedi. Elçi Yûsuf’a geldiğinde Yûsuf, “Efendine dön de sor ona, ‘Ellerini kesen o kadınların zoru neydi?’ Şüphesiz rabbim onların hilesini çok iyi bilir” dedi.
(Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: «Onu bana getirin!» Elçi, Yusuf'a geldiği zaman, (Yusuf) dedi ki: «Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor. Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir.»
Kral, "Onu bana getirin," dedi. Elçi ona gelince (Yusuf,) "Rabbine dön ve parmaklarını kesen kadınların durumunu ondan sor. Kuşkusuz benim Rabbim, onların entrikalarını bilir," dedi
O hükümdar "Onu bana getirin" dedi. Emir üzerine Yusuf'a gönderilen adam yanına gelince, Yusuf ona dedi ki: "Haydi efendine geri dön de, ona sor bakalım, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Hiç şüphe yok ki, Rabbim, onların oyunlarını çokiyi bilir."
Bunu duyan Melik de getirin bana onu, bunun üzerine ona gönderilen adem gelince, haydi Efendine dön de sor ona: o ellerini doğrayan kadınların maksadları ne imiş, şüphe yok ki rabbim onların hiylelerine alîmdir dedi
(Bu aydınlatıcı ve tedbir aldırıcı yorumları duyan) melik, “Onu bana getirin!” dedi. Elçi ona (Yûsuf’a) gelince (Yûsuf, zindandan çıkmayı hemen kabul etmeyip, elçiye, “Benim suçsuz olduğum ispatlanmadan, melikinizin yardımı ile buradan çıkmak istemiyorum!) Efendine dön ve ona ellerini kesen kadınların o andaki hâlleri ne imiş sor. Şüphe yok ki Rabbim onların hilelerini hakkıyla bilendir,” dedi.
(Bunu duyan) padişah dedi ki: «Onu (Yuusufu) bana getirin». Bunun üzerine ona elçi gelince: «Efendine dön de ellerini kesen o kadınların zoru neydi, kendisine sor. Şübhe yok ki benim Rabbim onların fendini hakkıyle bilicidir» dedi.
(Elçi bu ta'bîri anlatınca) bunun üzerine hükümdar: “Onu bana getirin!” dedi. Nihâyet elçi kendisine gelince, (Yûsuf, hakkındaki ittihâmı gidermek için bu da'vete hemen icâbet etmedi ve ona) şöyle dedi: “Efendine dön de ona sor; ellerini kesen o kadınlarınmaksadı ne imiş?(2) Şübhesiz ki Rabbim, onların hîlesini hakkıyla bilendir.”
(Adam bu yorumu getirince) Kral: “Onu bana getirin” dedi. Elçi, ona (Yusuf’a) gelince (Yusuf) dedi ki: “Efendine dön de (meyveleri soyarken) ellerini kesen (parmak uçlarını kesip yaralayan) kadınların durumu ne idi? diye sor. (Önce bunu bir aydınlatsın bakalım!) Şüphesiz benim Rabbim, onların hileli düzenlerini hakkıyla bilendir. *
Melik “(Bu yorumu yapanı) bana getirin” dedi. Melik’in elçisi Yusuf’a geldiğinde Yusuf “Efendine dön ve ellerini kesen kadınların, neden ellerini kestiklerini ona sor. Şüphesiz benim Rabbim o kadınların hilelerini en iyi bilendir” dedi.
Hakan dedi: "Onu bana getirin!" Bunun üzerine gönderilen kimse yanına varınca Yusuf dedi: "Efendinin yanına dön de ona sor bakalım, ellerini doğrıyan kadınların düşüncesi nedir? Çünkü benim onların dolanlarını bilicidir."
Padişah tâbiri öğrenmekle «— Onu bana getirin» dedi. Elçi Yusuf a gelince Yusuf ona beraetini izhar için «Efendine dön, ne oldu da kadınlar ellerini kestiler? diye kendisinden sor. Rabbim onların desiselerini hakkıyle bilir» dedi.
(Yorum kendisine gelir gelmez hükümdar), “Onu bana getirin!” dedi. Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de ellerini kesen o kadınların derdi ne idi?” diye sor! Muhakkak ki Rabbim onların tuzaklarını çok iyi bilendir!”
Hükümdar, “Onu bana getirin” dedi. Yusuf'a elçi gelince, “Efendine dön de böylece ondan ellerini kesen kadınların macerasını bir sor. Doğrusu Rabbim onların hilesini bilir” dedi.
Bu sözleri dikkatlice dinleyen kralın hizmetçisi, hemen saraya döndü ve Yûsuf’un yorumunu olduğu gibi krala aktardı. Bundan son derece etkilenen kral, “Onu bana getirin!” diye emretti. Kralın özel dâvetçisi olan elçi,Yûsuf’u zindandan çıkarıp saraya götürmek üzere yanına gelince, Yûsuf ona, “Benim suçsuz olduğum ispatlanmadan, kralınızın himmetiyle buradan çıkmak istemiyorum. Şimdi, efendine dön ve ona, “Ellerini kesen o kadınların durumu neymiş?” diye benim adıma sor.Sor ki, olup bitenleri iyice araştırsın ve gerçek ortaya çıksın. Senin efendin olayın içyüzünü öğrenebilir mi bilmem fakat benim Rabb’im, o kadınların sinsi tuzaklarını ve ne çirkinlikler peşinde koştuklarını gâyet iyi biliyor!”
Melik: -“Onu bana getirin!” dedi. Ona Elçi geldiğinde: -“Efendine dön! Ona sor ki; ellerini kesmiş olan Kadınlar’a ne oldu? Benim rabbim, onların aldatmalarını çok iyi bilmektedir” dedi.
Vezir: " onu bana getirin " diye emretti. Elçi kendisini götürmeye geldiğinde Yusuf: " Efendine git ve ellerini kesen hanımlara ne yapıldığını sor bakalım. Aslında Rabb’im yaptıklarını biliyor ya. "
Elçi rüyanın yorumunu kralına gelip anlattı. Bunun üzerine kral: "Onu bana getirin!" dedi. Elçi zindandan çıkarmak için Yusuf’un yanına gelince; Yusuf dedi ki: "Efendine dön de ona sor. Ellerini kesen o kadınların maksadı neydi? Bunu tahkik edip ortaya çıkarsın! Şüphesiz benim Rabbim onların tuzaklarını bilir. Ancak insanların beni haksız olarak suçlamalarından, haksızca cezalandırmalarından aklandığım zaman burayı terk ederim! Aksi halde buradan bir yere ayrılmam!"
Hükümdar “Onu bana getirin!” demişti. Elçi [*] ona geldiğinde (Yusuf) şöyle demişti: “Efendine [*] dön ve ona ‘Ellerini kesen o kadınların derdi neydi?’ diye sor! Şüphesiz ki Rabbim onların hilesini çok iyi bilendir.” [*]
Hükümdar: “Onu bana getirin.” dedi. (Hükümdarın) elçisi gelince (Yûsuf ona): “Efendine git de ona; ellerini kesen o kadınların esas maksatları neydi? diye bir soruver. Şüphesiz, benim Rabbim onların tuzaklarını çok iyi bilir.”¹ dedi.
Ve [Yusuf’un yorumu kendisine ulaşır ulaşmaz] Kral: “Onu bana getirin!” dedi. Ama elçiler kendisine geldiğinde [Yusuf:] “Efendinize gidin ve ondan [önce] ellerini kesen kadınlar hakkındaki gerçeği [ortaya çıkarmasını] isteyin; çünkü, Rabbim onların oyunlarını/tuzaklarını bütün gerçeğiyle bilmektedir!”
Kral: “Onu bana getirin.” dedi. Kral’ın adamı Yusuf’u almaya gelince, Yusuf ona: “Şimdi efendine git ve ona, ‘Vaktiyle ellerini kesen kadınların derdi neymiş?’ bir sor. Elbette Rabbim, onların hilesini çok iyi bilmektedir!” dedi. 12/31-32
(Bu yorum kendisine iletilince,) kral “Onu bana getirin!” emrini verdi. Görevli kendisine gelince (Yusuf) dedi ki: “Efendine dön ve ona sor bakalım, ellerini kesen hanımların derdi neymiş? Şunu da iyi bil ki, benim Rabbim onların tuzaklarını çok iyi bilmektedir.”
(Bu yorumu duyan) Kral: "Onu bana getirin" diye emretti. (Ve bir elçi gönderdi) Elçi geldiğinde Yusuf ona: "Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların maksadı ne imiş sor! (O da soruştursun) Şüphe yok ki Rabbim onların hilelerini pek iyi bilir” dedi. (Böylece kralın davetini hemen kabul etmedi)
Ve Melik dedi ki: ’’Onu bana getirin" dedi. Elçi, ona gelince (Yûsuf) dedi ki: "Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir."
Ve hükümdar dedi ki: «O'nu bana getiriniz.» Vaktâ ki O'na elçi geliverdi. Dedi ki: «Efendine dön, O'na sor ki, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Şüphe yok ki, benim Rabbim onların hilelerini bihakkın bilicidir.»
Bunu duyan Hükümdar: “Onu bana getirin! ” dedi. Hükümdarın elçisi gelince Yusuf: “Sen önce dönüp efendine de ki: “O ellerini kesen kadınların meselesi neydi, kendisine soruver. ” Zaten benim efendim, o kadınların fendini pek iyi bilir. ”
(Elçi bu yorumu getirince) Kral: "Onu bana getirin." dedi. Elçi, Yusuf'un yanına gelince (Yusuf): "Efendine dön de ona sor, ellerini kesen o kadınların maksadı neydi? (Bunu ortaya çıkarsın). Şüphesiz Rabbim, onların tuzaklarını biliyor", dedi.
(Sâkî Melik'in nezdine 'avdetle haber virdikde) Melik: "Onı bana getiriniz" didi. Vaktâ ki Yûsuf'un nezdine adam geldi ona: "Efendinin yanına dön ellerini kesen kadınlara ne oldığını ondan sor" didi. Allâh onların hîlelerini bilicidir.
Kral dedi ki “Onu bana getirin!” Elçi geldiğinde Yusuf şunları söyledi: “Efendine dön de sor bakalım, ellerini kesen kadınların derdi neymiş? Benim efendim (olan Allah) onların oyunlarını bilir.”
Hükümdar: -O'nu bana getirin, dedi. Yusuf'a elçi gelince:-Efendine dön, kadınların niçin ellerini kestiğini sor. Şüphesiz Rabbim, onların hilesini bilir, dedi.
Hükümdar “Onu bana getirin” dedi. Elçi geldiğinde, Yusuf ona dedi ki: “Geri dön ve efendine sor, ellerini kesen kadınların derdi neymiş? Rabbim onların tuzaklarını biliyor.”
Kral: "Bu yorumu yapanı bana getirin!" dedi. Elçi kendisine gelince, Yûsuf dedi ki: " Rab edindiğin kişiye dön de sor bakalım, o ellerini kesen kadınların derdi neydi? Rabbim, o kadınların hilelerini çok iyi bilmektedir."
daħı eyitti pādişāh “getürüñ baña anı.” pes ol vaķt kim geldi aña yalavaç eyitti ya'nį yūsuf “dön çalabuña pes śor aña nedür halı 'avratlaruñ anlar kim kesdiler ellerini. bayıķ çalabum yavuz śanduġunı anlaruñ bilicidür.”
Melik eyitdi: Yūsufı baña getürüñüz. Ḳaçan kim resūl geldi çıḳarmaġa,Yūsuf eyitdi: Çün var ḫocaña ṣor ol ‘avratlar ḥālini ki ellerin kesmişler‐idi.Taḥḳīḳ Tañrı anlaruñ fikrini bilici‐y‐di.
(Bunları eşidən) hökmdar: “Onu mənim yanıma gətirin!” – dedi. (Onun göndərdiyi) elçi (Yusifin) yanına gəldikdə o: “Ağanın yanına qayıdıb soruş ki, (Züleyxanın məclisində) əllərini kəsən o qadınların məqsədi nə idi? Həqiqətən, Rəbbim onların məkrini biləndir!”
And the King said: Bring him unto me. And when the messenger came unto him, he (Joseph) said: Return unto thy lord and ask him what was the case of the women who cut their. hands. Lo! my lord knoweth thee guile.
So the king said: "Bring ye him unto me."(1707) But when the messenger came to him, (Joseph) said: "Go thou back to thy lord, and ask him, ´What is the state of mind of the ladies who cut their hands´?(1708) For my Lord is certainly well aware of their snare."(1709)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |