24 Mayıs 2025 - 26 Zi'l-ka'de 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hûd Suresi 91. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâlû yâ şu’aybu mâ nefkahu keśîran mimmâ tekûlu ve-innâ lenerâke fînâ da’îfâ(en)(s) velevlâ rahtuke leracemnâk(e)(s) vemâ ente ‘aleynâ bi’azîz(in)

Ey Şuayb dediler, söylediğin sözlerin çoğunu anlamıyoruz ve seni de içimizde zayıf görmedeyiz. Kabilen olmasaydı seni taşlardık ve sen, bizden üstün değilsin zaten.

(Onlar ise:) "Ey Şuayb" dediler. "Senin söylediklerinin çoğunu biz ’kavrayıp anlamıyoruz.’ Doğrusu biz seni içimizde (servet ve aşiret bakımından) zayıf biri olarak görüyoruz. Eğer yakın çevren (akrabaların hatırı ve koruması) olmasaydı, gerçekten seni taşa tutar-öldürürdük. Sen bize karşı güçlü ve üstün (yanımızda itibar sahibi) değilsin."

Fakat soydaşları, ona dediler ki: “Ey Şuayb! Söylediklerinden pek birşey anlamıyoruz ve içimizde seni, cidden zayıf ve aciz görüyoruz. Eğer kabilen olmazsa, seni mutlaka öldüresiye taşlardık. Öyle ya, bizim üzerimizde, bir gücün ve itibarın da yok ki!”

Onlar:
“Ey Şuayb, söylediklerinden birçoğunu anlamıyoruz. Seni de içimizde çok zayıf, aciz biri olarak görüyoruz. Eğer itibarlı kabilen, güçlü birkaç akraban olmasaydı, seni taşlayarak öldürürdük. Bizim üstümüzde güçlü, kuvvetli, otoriter biri de değilsin.” dediler.

Dediler ki: "Ey Şuayb! Biz senin söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve seni içimizde güçsüz görüyoruz. Yakın çevren olmasaydı seni mutlaka taşlardık. Bize karşı bir üstünlüğün de yoktur."

'Ey Şuayb' dediler. 'Senin söylediklerinin çoğunu biz 'kavrayıp anlamıyoruz'. Doğrusu biz seni içimizde zayıf biri görüyoruz. Eğer yakın-çevren olmasaydı, gerçekten seni taşa tutar-öldürürdük. Sen bize karşı güçlü ve üstün değilsin.'

Onlar şöyle dediler: “-Ey Şuayp! Biz, senin söylediklerinin çoğunu iyice anlamıyoruz ve seni de içimizde hakikaten zayıf (âciz) görüyoruz. Eğer aşiretin olmasaydı, muhakkak seni taşla öldürürdük. Senin bize karşı hiç bir üstünlüğün ve kıymetin yok; (ancak dinimize bağlı aşiretinin önemi vardır.)”

Onlar dediler ki: “Ey Şuayb! Senin dediklerinin çoğunu anlamıyoruz. Seni içimizde zayıf bir kişi olarak görüyoruz. Eğer kabilen olmasaydı, seni recmederdik. Senin bizim yanımızda bir itibarın da yoktur.

Dediler ki: “Ey Şu‘ayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden zayıf görüyoruz! Eğer kabilen olmasa, seni mutlaka taşlayarak öldürürüz. Sen bizden üstün değilsin.”

Dediler ki: «Ey Şuayb! Söylediğin sözlerin çoğunu anlamayız, aramızda seni zayıf görürüz; oymağın olmasaydı, seni taşa tutardık, sen bir emre olamazsın bizlere»

Dediler ki: “Ey Şuayb! (Bize) söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz. Üstelik biz seni aramızda zayıf görüyoruz. Eğer (sana arka çıkan) kabilen olmasaydı, seni taşlayarak öldürürdük. Çünkü senin bize karşı koyacak hiçbir gücün/üstünlüğün yok.”

Didiler ki: "Yâ Şu’ayb! Senin didiklerini anlayamıyoruz. İçimizde sen za’îfsin. Eğer ’âilene acımıya idik seni taşa tutardık, kurtulamaz idin."

"Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyor ve doğrusu seni aramızda güçsüz görüyoruz. Eğer taraftarların olmasaydı seni taşlardık. Esasen bizim gözümüzde pek itibarın da yoktur" dediler.

Dediler ki: “Ey Şu’ayb! Dediklerinin çoğunu anlamıyoruz. Hem biz seni aramızda zayıf görüyoruz. Eğer kabilen olmasaydı, seni taşa tutardık. Zaten sen bizce itibarlı biri değilsin.”

Medyenliler, “Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz, ayrıca aramızda seni zayıf görüyoruz! Eğer kabilen olmasaydı, seni mutlaka taşlayarak öldürürdük. Bizim karşımızda sen güçlü biri değilsin” dediler.

Dediler ki: Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden zayıf (âciz)  görüyoruz! Eğer kabilen olmasa, seni mutlaka taşlayarak öldürürüz. Sen bizden üstün değilsin.

"Şuayb," dediler, "Senin söylediklerinin bir çoğunu anlamıyoruz. Üstelik biz, seni aramızda güçsüz görüyoruz. Kabilen olmasaydı seni taşlardık. Senin bize karşı herhangi bir üstünlüğün yoktur."

Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Biz senin söylediklerinin çoğundan birşey anlamıyoruz. Ayrıca seni içimizde çok zayıf biri olarak görüyoruz. Eğer akrabaların olmasaydı mutlaka seni recmederdik (taşa tutardık). Senin bize hiçbir üstünlüğün yoktur."

Ya Şuayb! dediler: biz senin dediklerinin çoğunu iyi anlamıyoruz ve her halde biz seni içimizde pek zaıyf buluyoruz, eğer taallûkatından beş on kişi olmasa idi mutlak seni recmederdik, senin bize karşı hiç bir ehemmiyetin yok

(Onlar ise,) “Ey Şuayb! Biz, senin söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve seni de içimizde, gerçekten çok zayıf (âciz biri olarak) görüyoruz. Eğer (inancımız üzere devam eden ve değer verdiğimiz, hatırlarını saydığımız) kabilen olmasaydı, seni taşlayarak öldürürdük. Senin bize karşı bir üstünlüğün de (itibarında) yoktur!” dediler.

“Ey Şu'ayb! Dediklerinin çoğunu anlamıyoruz, biz, seni içimizde güçsüz görüyoruz. Kabilen olmasaydı seni taşlardık. Esasen sen değerli biri de değilsin.”

Dediler ki: «Ey Şuayb, biz senin söylemekde olduğundan bir çoğunu iyice anlamıyoruz. Seni de içimizden cidden zaîf görüyoruz. Eğer kabilen olmasaydı muhakkak ki seni taşla öldürürdük. Sen bizden üstün bir şeref saahibi değilsin ki...»

Dediler ki: “Ey Şuayb! Senin söylemekte olduğun şeylerden birçoğunu anlamıyoruz ve doğrusu biz, seni içimizde gerçekten zayıf olarak görüyoruz. Eğer kabîlen olmasaydı, elbette seni taşla(yarak öldürü)rdük. Senin bizim üzerimize bir üstünlüğün de yoktur!”

“Ey Şuayb!” dediler: “Senin söylediğin şeylerin çoğunu biz anlamıyoruz; sonra şurası kesin ki, seni içimizde zayıf görüyoruz; (o hâlde sana niye itaat edelim ki?) Ve eğer senin aşiretin/çevren olmasaydı, seni mutlaka kovardık. Bilmelisin ki, senin bizim yanımızda hiçbir değerin ve bize karşı hiçbir gücün yok!” *

(*) Not: Recmin iki anlamı vardır. 1-Kur’an’a göre recmin anlamı ‘’kınamak ve kovmak’’ tır. Örneğin Mülk-5. ayette ((رجوما للشياطين ‘’Biz orayı (dünya... Devamı..

Kavmi “Ey Şuayb! Söylediklerinden pek çoğunu anlamıyoruz ve seni aramızda çok zayıf birisi olarak görüyoruz. Eğer senin çevrendeki sana inananlar (taraftarın) çok olmasaydı, seni mutlaka taşa tutardık. Sen bizden güçlü birisi değilsin” dediler.

Dediler: "Ey Şuayb! Biz senin söylediklerinden birçoğunu iyice anlamıyoruz. Doğrusu, biz seni kendi aramızda küçük görüyoruz. Eğer senin oymağın olmasaydı ne olursa olsun seni taşa tutardık. Yoksa senin sözün mü olur!"

Onlar dediler ki Şuayb! Dediğin şeylerin çoğunu anlamıyoruz. Biz seni aramızda hakir görüyoruz. Eğer senin kabilen [²] olmasaydı biz seni taşlardık [³]. Yoksa sen bizim yanımızda şerefli bir kimse değilsin [⁴].

[2] Kabilen bizim dinimizde olmakla onlar yanımızda itibarlıdır. Ona hürmet ederek sana bir şey yapmıyoruz.[3] Veya sövüp sayardık.[4] Artık seni neye... Devamı..

Dediler ki: “Ey Şuayb! Biz senin dediklerinden çoğunu anlamıyoruz. Doğrusu biz senin aramızda ne kadar zayıf olduğunun farkındayız/görüyoruz. Eğer senin çevren [rehtuke] olmasaydı, seni (öldüresiye) taşlardık. Sen zaten bize göre değerli/güçlü biri değilsin!”

“Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyor ve doğrusu seni aramızda güçsüz görüyoruz. Eğer aşiretin olmasaydı seni taşlardık. Esasen bizim için pek değerli de değilsin” dediler.

Fakat onlar,“Ey Şuayb!” diye karşılık verdiler, “Boşuna çeneni yorma! Çünkü biz, senin bize söylediklerinin birçoğunu anlamıyoruz! Üstelik senin, aramızda ne kadar zayıfve güçsüz biri olduğunu da çok iyi biliyoruz! Sana bu kadar tahammül ettiysek, tehditlerinden korktuk sanma! Eğer sana arka çıkan şu kabîlen olmasaydı, seni çoktan taşlayıp öldürmüştük! Çünkü senin, bize karşı hiçbir üstünlüğün yok!

-“Ey Şuayb! Söyediklerinin birçoğunu iyice anlamıyoruz (fıkıh etmiyoruz). Biz, seni içimizde zayıf görüyoruz. Senin takımın olmasaydı, seni elbette taşlardık / kovardık. Zaten sen bize göre pek izzetli / güçlü de değilsin” dediler.

Halk: " A Şuayb! Biz senin dediklerinin çoğunu anlamıyoruz. Aslında bize göre sen zayıfsın. Zaten arkan olmasa çoktan senin başını ezmiştik. Yani bizim yanımızda hiç değerin yok. "

Dediler ki: "Ey Şuayb! Biz söylediğin şeylerin çoğunu anlamıyoruz. İçimizde seni güçsüz görüyoruz. Şayet yakın çevren olmasaydı seni taşlardık. Senin bize üstünlüğün yoktur!"

(Medyenliler) şöyle demişti: “Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden zayıf görüyoruz! Kabilen olmasaydı seni mutlaka kovardık. [*] Sen asla bize göre güçlü değilsin.” [*]

Burada geçen [raht] kelimesi sayısı “üç ilâ on kişi arasında” olmak üzere, “akraba, kabile, hısım” anlamına gelmektedir. İnkârcılar Hz. Şuayb’ın yakın... Devamı..

(Kavmi de Şuayb’e): “Ey Şuayb! Biz senin dediklerinin hiç birini anlamadık.¹ Aslında biz seni içimizde, (söylediklerini yapmaktan) âciz birisi olarak görüyoruz. Eğer senin akrabaların olmasaydı, biz seni taşa tutardık. Zâten senin bize gücün de yetmez.”² dediler.

1 Çünkü kulak vermiyor, dikkatle dinlemiyor ve vahye önem vermiyorlardı. Daha doğrusu açık olan bu sözlere, inanmak istemiyorlardı. 2 Âyetin bu bölümü... Devamı..

[Fakat soydaşları o’na:] “Ey Şuayb! Söylediklerinden pek bir şey anlamıyoruz” ¹²⁵ dediler, “ayrıca aramızda ne kadar zayıf olduğunun da açıkça farkındayız; ¹²⁶ eğer ailen olmasaydı seni mutlaka öldüresiye taşlardık! Öyle ya, bizim üstümüzde bir gücün, bir nüfûzun yok ki!”

125 Karş. 6:25. Medyen halkı, bu sözle her ne kadar kendi anlayış, kavrayış eksikliğini itiraf eder gibi ise de bu ifade aslında, “neden bahsettiğini ... Devamı..

– Ey Şuayb, dediler. Biz, senin söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve üstelik senin aramızda ne kadar güçsüz biri olduğunu da görüyoruz. Eğer kabilenin hatırı olmasaydı seni taşlayarak öldürürdük. Zaten senin bize hiçbir üstünlüğün de yok. 26/116, 36/18

“Ey Şuayb!” dediler, “Senin söylediklerinden bir çoğunu anlamıyoruz; üstelik biz, aramızdaki konumunun ne kadar zayıf olduğunun da farkındayız: eğer bir kaç kişilik şu aile olmasaydı,[¹⁷⁹¹] seni mutlaka taşa tutardık; zira sen bizim için çok da eşi bulunmaz ve değerli biri değilsin.”[¹⁷⁹²]

[1791] Parantez içi açıklama, bir sonraki âyetin sarih beyanına dayanmaktadır. [1792] İmana karşı güç, söze karşı kaba kuvvet, davete karşı şiddet:... Devamı..

Kavmi ise: "Ey Şuayb, biz senin söylediklerinin çoğundan birşey anlamıyoruz! (Aslında onun söylediklerini anlıyorlardı fakat işlerine gelmediği için anlamak istemiyorlardı) Ayrıca seni içimizde çok zayıf biri olarak görüyoruz. (Senin bir kuvvetin yok ki, sana karşı yapacağımız bir kötülüğü önleyebilesin) Eğer kabilen olmasaydı mutlaka seni taşlayarak öldürürdük. (Kabilenin hatırı için böyle yapmıyoruz) Sen bizim indimizde artık muteber bir kişi değilsin!" (Sana saygımızdan dolayı değil, kabilen arasında sana uymayıp bizim dinimizde bulunanların hatırı için sana dokunmuyoruz" diyerek onu tehdit etmekten de çekinmediler.)

Dediler ki: "Ey Şu’ayb! Dediklerinin çoğunu anlamıyoruz. Hem biz seni içimizde zayıf görüyoruz. Eğer kabilen olmasaydı, seni taşa tutardık. Zaten sen bizce üstün biri değilsin. "

Dediler ki: «Ya Şuayb! Söylediklerinden bir çoğunu iyice anlayamıyoruz. Şüphe yok ki, biz seni aramızda cidden zayıf görüyoruz ve eğer senin aşiretin olmasa idi elbette seni taşlayarak öldürürdük ve sen bizim üzerimize bir izzet sahibi değilsin.»

Halkı ise “Şuayb! ” dediler, “söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz, kabul etmiyoruz. Hem içimizde seni pek zayıf görüyoruz, eğer senin üç beş kişilik akraba grubunun hatırı olmasaydı seni taşa tutar linç ederdik. Bizim nazarımızda senin hiç önemin yoktur. ”

Anlamıyorlardı, çünkü kulak vermiyorlardı, dikkatle dinlemiyorlardı, vahiy ve nübüvvete önem vermiyorlardı. Bütün fena insanlar gibi onlar da başka in... Devamı..

Dediler ki: "Ey Şu'ayb, senin söylediklerinden çoğunu anlamıyoruz, biz seni içimizde zayıf görüyoruz. Kabilen olmasaydı seni mutlaka taşla(yarak öldürü)rdük! Senin bizim yanımızda hiçbir değerin yoktur!"

Kavmi: "Ey Şu'ayb! Senin sözlerinden çoğını anlamıyoruz ve seni aramızda za'îf göriyoruz. Eğer 'aşîret ve akrabânın hâtırı olmasa seni taşa tutardık. Sen bizim üzerimize sâhib-i kudret değilsin" didiler.

Dediler ki “Bak Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz. Bizim gözümüzde sen gerçekten çok zayıfsın. Eğer ailen olmasaydı seni taşa tutardık. Bizim yanımızda senin bir gücün yoktur!”

-Ey Şuayib, Biz, senin söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve biz, senin aramızda zayıf olduğunu görüyoruz. Eğer taraftarların olmasaydı seni taşa tutardık. Zaten senin bizim gözümüzde hiç bir değerinde yok, dediler.

Dediler ki: “Şuayb, senin söylediklerinden fazla birşey anlamıyoruz. Zaten biz seni aramızda güçsüz görüyoruz. Kabilen olmasaydı seni taşlardık. Yoksa bizim gözümüzde sen öyle değerli biri değilsin.”

Dediler ki: "Ey Şuayb! Söylediklerinin birçoğunu anlamıyoruz. Ve biz seni aramızda zayıf bir adam olarak görüyoruz. Hani, kabilen olmasa, kafanı taşla ezivereceğiz. Senin bize karşı hiçbir üstünlüğün yok."

eyittiler “iy şu'ayb! añlamazuz çoķı andan kim eydürsin daħı bayıķ biz görürüz seni bizde ża'if. daħı eger degülmisse ķavmuñ ŧaş-ıla depeleyedük seni daħı degülsin sen [117b] üzerümüze güci yiter.”

Eyideler: İy Şu‘ayb biz añlamazuz sen söylegen nesneler çoġını. Daḫı bizseni ortamuzda ża‘īf görürüz. Daḫı eger senüñ ḳavmüñ olmasa‐y‐dı biz se‐ni ṭaşlarduḳ, didiler. Daḫı sen bizüm üstümüze ‘azīz degülsin.

Onlar dedilər: “Ey Şüeyb! Dediklərinin çoxunu başa düşmür və səni aramızda zəif (gücsüz) görürük. Əgər əşirətin (dinimizə tapınan qəbilən) olmasaydı, səni daşqalaq edərdik. Yoxsa sən bizim üçün əziz (hörmətli) bir adam deyilsən!”

They said: O Shueyb! We understand not much of that thou tellest, and lo! we do behold thee weak among us. But for thy family, we should have stoned thee, for thou art not strong against us.

They said: "O Shu´aib! much of what thou sayest we do not understand!(1591) In fact among us we see that thou hast no strength! Were it not for thy family, we should certainly have stoned thee! for thou hast among us no great position!"(1592)

1591 Spiritual things are easy to understand if we bring the right mind in them. But those who are contemptuous of them deliberately shut their eyes ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.