Velekad câet rusulunâ ibrâhîme bilbuşrâ kâlû selâmâ(en)(s) kâle selâm(un)(s) femâ lebiśe en câe bi’iclin hanîż(in)
Andolsun, (melek) elçilerimiz İbrahim’e müjde ile geldikleri zaman; "Selam" dediler. O da: "Selam" dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı (hazırlayıp) getirdi.
Andolsun ki melek elçilerimiz, İbrahim'e genç delikanlılar şeklinde müjdeyle geldiler ve “Selâm olsun!” dediler. O da onların selamını alarak, önlerine kızarmış bir buzağıyı getirmekte geç kalmadı.
Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman; 'Selam' dediler. O da: 'Selam' dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi.
Şanım hakkı için, (melek olan) elçilerimiz İbrahim'e müjde ile gelip “selâmün aleyk” dediler. O da onlara “aleykümü's-Selâm” dedi ve hemen gidip (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi.
Andolsun! Melek elçilerimiz İbrahim’e müjde ile geldiler. “Selam!” dediler. İbrahim: “(Size de) selam olsun!” dedi. Ve çok beklemeden kızartılmış bir buzağıyı getirdi.
Bizim elçilerimiz, müjdeyle İbrahim'e gelerek: «Selâm olsun!» dediler, o da: «Selâm» diyerek, hemen bir kızarmış buzağı sundu
Andolsun, (melekler arasından seçip gönderdiğimiz) elçilerimiz, İbrahim'e (bir çocuğunun dünyaya geleceğine dair) müjde getirip: “Selâm sana (Ey İbrahim)!” dediler. O da: “Size de selâm olsun (Ey Allah'ın kulları)!” dedi ve sonra da oyalanmadan onların önüne (pişirilerek) kızartılmış bir buzağı getirdi.
Rasûllerimiz İbrâhîm’in nezdine güzel havâdis tebşîr itmek üzere geldiler. "Selâmun ’Aleyküm" didiler, İbrâhîm "Ve ’aleyküm selâm" didi ve biraz sonra ânlara kızarmış bir dana ikrâm itdi.
And olsun ki, elçilerimiz müjde ile İbrahim'e geldiler. "Selam sana" dediler, "Size de selam" dedi, hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.
Elçilerimiz İbrâhim’e müjdeyi getirip selâm vermişlerdi. O da “selâm” dedi, çok geçmeden (konuklarına) kızartılmış bir buzağı getirdi.
Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: «Selam (sana) » dediler. O da: «(Size de)selam» dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi götürdüklerinde "Selam!" (Barış olsun) dediler. O da "Selam!," dedi ve hemen (onlara) kızartılmış bir buzağı sundu.
Andolsun ki, İbrahim'e de elçilerimiz (melekler) müjde ile geldiler ve "selâm" dediler, o da "selâm" dedi ve hemen gidip onlara kızartılmış bir buzağı getirdi.
Şanım hakkı için İbrahime de Resullerimiz müjde ile geldiler «selâm» dediler, «selâm» dedi, durmadan gitti kızartılmış bir buzağı getirdi
Kasem olsun ki, (melekler arasından seçip gönderdiğimiz) elçilerimiz, İbrâhîm’e (hanımı Sâre’den bir çocuğunun dünyaya geleceği) müjde (si) ile gelip, “Selâm sana (ey İbrâhîm)!” dediler. O da, “Size de selâm olsun (ey Allah’ın kulları)!” dedi ve sonra da (gelenlerin melek olduklarını bilmediği için) oyalanmadan onların önüne kızartılmış bir buzağı getirdi.
Andolsun, elçilerimiz, İbrâhîme müjde ile gelib «Selâm» dediler. O da «Selâm» dedi ve eğlenmeden gidib (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi.
And olsun ki elçilerimiz (melekler) İbrâhîm'e müjde ile geldiler: “Selâm (senin üzerine olsun)!” dediler. Bunun üzerine (O da:) “Selâm (sizin üzerinize de olsun)!” dedi; beklemeden (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi.
Gerçekten, (insan suretinde gönderdiğimiz melek) elçilerimiz, İbrahim’e (bir çocuğunun dünyaya geleceğine dair) müjde getirip: “Selâm” dediler. O da (size de) “Selam!” dedi ve (İbrahim) hiç beklemeden (konuklarına) kızartılmış bir buzağı (etini) getirdi.
Elçilerimiz İbrahim’e müjde vermek için gelmişler ve “Selam” (sana ey İbrahim) demişlerdi. İbrahim de onlara “Selam” diyerek cevap verdi ve hemen ardından kızartılmış buzağı etini getirmekte geç kalmadı.
And olsun ki elçilerimiz İbrahim’e mujde ile geldiler, "esen olun" dediler. İbrahim d e "esen olun" dedi. İbrahim durmadan gidip kızartılmış bir buzağı getirdi.
* Elçilerimiz İbrahim/e müjde getirmişler, selâm vermişlerdi. İbrahim de aleykümselâm demişti. İbrahim gecikmeyip onlara bir buzağı kebabı getirdi.
Hiç şüphesiz elçilerimiz (melekler) müjde ile İbrahim'e geldiler, “Selam!” dediler. O da “Selam!” dedi de hemen gecikmeden (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi.
Hani melekler arasından seçip gönderdiğimiz elçilerimiz, İbrahim’e eşi Sâre’nin bir çocuk dünyaya getireceğine dâir müjdeyi vermek üzere insan sûretinde gelerek “Selâm sana, ey İbrahim!” demişlerdi. Onların melek olduğunu henüz fark edemeyen İbrahim, “Selâm sizlere, ey Allah’ın kulları!” diye karşılık verdi ve derhal misafirlerinin önüne, leziz bir buzağı kebabı getirip koydu.
And olsun bizim elçilerimiz Müjde ile İbrahim’e geldi.
“Selâm!” dediler.
“Selâm!” dedi. Tez elden, “kızarmış bir dana” ile gelmekte gecikmedi.
Meleklerimiz müjdeli bir haber vermek üzere İbrahim'e uğrayıp selâm verdiler. İbrahim de: " selâm " deyip buyur etti. Çok geçmeden kendilerine dana eti ikram etti.
Elçilerimiz İbrahim’e müjde getirdikleri zaman: "Selam" dediler. O da "selam" dedi. Misafirlerini ağırlamak için pişirilmiş buzağı getirerek sofrasını kurdu.
Yemin olsun ki (melek) elçilerimiz İbrahim’e müjde [*] getirmiş ve “Selam (sana)!” demişler, o da “(Size de) selam!” demiş [*] ve çok geçmeden kızartılmış bir buzağı getirmişti. [*]
Yemin olsun ki; elçilerimiz (olan melekler) İbrahim’e müjde ile gelince:¹ Allah’ın selamı üzerine olsun”² dediler. O da: “Allah’ın selamı sizin üzerinize de olsun” dedi ve (onlara) gecikmeden bir buzağı kebabı getirdi.
VE GERÇEK ŞU Kİ, İbrahim’e [semavî] elçilerimiz müjdeyle geldiler, ⁹⁹ (ve) “Selâm olsun!” dediler; o da (onlara): “[Size de] selâm olsun!” diye karşılık verdi ve sonra da onların önüne kızarmış bir buzağıyı getirip koymakta gecikmedi. ¹⁰⁰
Andolsun ki elçilerimiz, İbrahim’e bilge bir oğlan çocuğu müjdesi ile gelmişler ve “Selam!” demişlerdi. İbrahim de: – Selam! Diye mukabele etmiş, çok geçmeden önlerine kızarmış bir dana kebabı getirmiş idi. 4/86, 51/28
VE doğrusu elçilerimiz İbrahim’e bir muştu getirdiler ve “Selam!” dediler. O da “Size de selam!” diye mukabele etti ve çok geçmeden önlerine kebap yapılmış bir buzağı çıkardı.[¹⁷⁶⁴]
Andolsun ki, (melek) elçilerimiz, İbrahim'e müjde ile gelip "Selam" dediler, O da "Selam" dedi ve (misafirlerine ikram için) hemen gidip onlara kızartılmış bir buzağı getirdi.
Ve elçilerimiz (melekler), İbrâhim’e müjde getirip "selâm!" dediler. O da "selâm!" dedi; çok durmadan hemen (elçilere) kızarmış bir buzağı getirdi.
Ve muhakkak ki, Bizim elçilerimiz İbrahim'e müjde ile gelmişti. «Selâm!» dediler. O da, «Selâmdır» dedi. Sonra gecikmeden bir kızartılmış buzağı getirdi.
Bir zaman da elçilerimiz İbrâhim'e varıp onu müjdelemek üzere “Selâm sana! ” dediler. O da: Size de Selâm! ” deyip çok kalmadan, elinde nefis, güzelce kızartılmış körpe bir dana getirip ikram etti. [51, 26-27; 15, 52-62] {KM, Tekvin 18. bölüm}
Elçilerimiz, İbrahim'e müjde getirip "selam!" demişlerdi. O da "selam!" dedi; çok durmadan hemen (elçilere) kızarmış bir buzağı getirdi.
Rasûllerimiz İbrâhîm'e müjde ile gelerek selâm virdiklerinde o da selâmlarını aldı. Biraz sonra semiz bir buzağıyı kebab idilmiş oldığı halde getirdi.
Elçilerimiz İbrahim’e, müjde vermek için geldiler: “Selâm[*]” dediler. İbrahim de “selâm” dedi. Vakit geçirmeden fırında pişmiş bir buzağı eti getirdi.
Elçilerimiz, müjde ile İbrahim'e gelmişler ve “selam!” demişlerdi. İbrahim de: -Selam! deyip, hemen bir kızarmış dana getirdi.
İbrahim'e de elçilerimiz müjdeyle gelmişler ve “Sana selâm olsun” demişlerdi. İbrahim “Size de selâm olsun” dedi ve çok geçmeden, onlara kızartılmış bir buzağı getirdi.
Yemin olsun, resullerimiz İbrahim'e muştu getirip "Selam!" demişlerdi. O da "Selam!" demiş, fazla beklemeden kızartılmış bir buzağı getirmişti.
daħı bayıķ geldi yalavaçlarumuz ibrāhįm’e muştılıġı-ıla eyittiler “selām olsun!” eyitti “selām olsun!” pes dölenmedi kim getürdi buzaġu biryān olmış.
Taḥḳīḳ geldi bizüm feriştehlerümüz İbrāhīme. Selām virdiler, İbrāhīmselāmların aldı. Pes oturmadı anlara ḥattā bir buzaġu biryān eyleyüp getür‐meyince.
Həqiqətən, elçilərimiz (mələklər) İbrahimə müjdə (İshaqın anadan olacağı xəbərini) gətirib: “Salam!” – dedilər. (İbrahim də: ) “Salam!” – deyə cavab verdi və dərhal (gedib onlara) qızarmış bir buzov gətirdi.
And Our messengers came unto Abraham with good news. They said: Peace! He answered: Peace! and delayed not to bring a roasted calf.
There came Our messengers to Abraham with glad tidings. They said, "Peace!" He answered, "Peace!" and hastened to entertain them with a roasted calf.(1565)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |