8 Kasım 2024 - 6 Cemaziye'l-Evvel 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hûd Suresi 28. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâle yâkavmi eraeytum in kuntu ‘alâ beyyinetin min rabbî veâtânî rahmeten min ‘indihi fe’ummiyet ‘aleykum enulzimukumûhâ veentum lehâ kârihûn(e)

Nuh, ey kavmim dedi, ya ben Rabbimden apaçık bir delille gelmişsem ve katından bana bir rahmet vermişse, fakat bunu, siz görmüyorsanız. İstemediğiniz halde kabul etmeniz için de sizi zorlayacak mıyım ki?

(Nuh) Dedi ki: "Ey kavmim, samimi reyinizi (vicdani kanaatinizi) söyleyin: Eğer ben, Rabbimden verilen apaçık bir delil üzerinde bulunuyorsam... Ve (üstelik Rabbim) bana Kendi katından (özel) bir rahmet (hikmet ve hidayet) vermiş de (bu gerçek) sizin (basireti körelmiş) gözlerinizden gizli tutulmuşsa!.. (O takdirde kime karşı çıktığınızı ve nelerden mahrum kalacağınızı bir düşünüverin.) Ve tabi siz bu (nimet ve fazileti) istemiyorsanız, biz onu size zorla mı kabul ettireceğiz?"

Nuh: “Ey kavmim” dedi. “Ne dersiniz, eğer ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve O, kendi katından bana bir rahmet sunmuş da, siz buna karşı kör kalmışsanız, şimdi siz ondan hoşlanmazken, biz sizi Allah'ın rahmetine zorla mı sokacağız?

Nuh:
“Ey kavmim, eğer ben Rabbimden gelen apaçık hak bir delile, kitap ve şeriata dayanarak görevimi yapıyorsam, O bana, kendi katından bir rahmet vermiş, size de, bunu görecek göz nasip olmamışsa, buna ne diyeceksiniz? Siz bunu hoş karşılamazken, biz sizi onu kabule mi zorlayalım?” dedi.

bk. Kur’an-ı Kerim, 2/256, 7/88.

(Nuh) dedi ki: "Ey kavmim! Ne dersiniz? Ben Rabbimden bir delil üzere isem ve O bana katından bir rahmet vermiş de bu sizin gözlerinizden gizli bırakılmış ise? Siz istemediğiniz halde biz sizi buna zorlayacak mıyız?

Dedi ki: 'Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?'

Nûh şöyle dedi: “-Ey Kavmim! Söyleyin bakayım, fikriniz nedir? Eğer ben Rabbimden verilen açık bir burhan (mûcize) üzerinde isem (Bu benim Peygamberlik dâvamı doğruluyorsa), bir de Allah bana kendi katından bir Peygamberlik vermiş de, size, onu görecek göz verilmemişse, istemediğiniz halde onu size zorla mı kabul ettireceğiz?

Nuh dedi ki: “Ey kavmim! Ya ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorsam, gözünüzden perdelenmiş, kendi katından bir rahmet bana nasip etmişse… Siz istemediğiniz halde, biz onu size zorla mı kabul ettireceğiz?”

Nûh, kavmine şöyle seslendi: “Ey kavmim! Bakın, bende Rabbim tarafından verilen açık bir delil varsa, O kendi tarafından bana bir rahmet vermiş ise ve siz de ona karşı körleşmiş iseniz, ben ne yapabilirim? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?”

O dedi ki: «Ey ulusum ! Salık verin, benim için Tanrım katından, bir belge olsa, ondan bir de bana rahmet gelse, bu da size gizli kalsa hoşunuza gitmemişken, sizi nice sustururum?

Nuh dedi ki: “Ey Kavmim! Söyleyin bakalım; şayet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O, kendi katından bana bir rahmet (kitap, peygamberlik, mucize) vermiş de siz ona karşı kör kalmışsanız, o rahmeti istemediğiniz hâlde, biz sizi ona zorlayabilir miyiz?”

Nûh didi ki: "Ey kavmim rabbimin irâdesini yerine getüriyorum ni’met ândan geliyor başka ne yapabilürim siz görmiyorsanız size kerhen mi kabûl itdireyim"

Nuh: "Ey milletim! Rabbimin katından bir delilim bulunsa ve bana yine katından bir rahmet vermiş de bunlar sizden gizlenmiş olsa, söyleyin bana, hoşlanmadığınız halde zorla sizi bunlara mecbur mu ederiz?" dedi.

Nûh dedi ki: “Ey Kavmim! Söyleyin bakalım; şâyet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O, kendi katından bana bir rahmet vermiş de siz ona karşı kör kalmışsanız, onu istemediğiniz hâlde, biz sizi ona zorlayacak mıyız?”

Nûh şöyle dedi: “Ey kavmim! Bir de şöyle düşünün: Ya benim, rabbimden gelmiş açık bir delilim varsa ve O kendi katından bana rahmet vermiş de siz bunu anlamamışsanız! Siz rahmeti istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayabilir miyiz?

(Nuh)  dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen)  açık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?

Dedi ki: "Ey halkım, ya ben Rabbimden gelen kesin bir kanıta sahip isem ve bana bir rahmet vermiş de bunlar gözünüze görünmüyorsa? Siz onu istemezken sizi ona biz mi zorlayacağız?"

Nuh dedi ki; "Ey kavmim! Peki şu söyleyeceğime ne diyeceksiniz? Ben Rabbimden apaçık bir delil üzere isem ve O, bana kendi tarafından bir rahmet bahşetmişse, size de onu görecek göz verilmemişse biz, istemediğiniz halde onu size zorla mı kabul ettireceğiz?"

Ey kavmim! dedi: söyleyin bakayım reyiniz nedir? Eğer ben rabbımdan (bir beyyine) açık bir bürhan üzerinde isem ve bana tarafından bir rahmet bahşetmiş de size onu görecek göz verilmemiş ise biz size onu istemediğiniz halde ilzam mı edeceğiz?

(Nûh) dedi ki: “Ey kavmim! Söyleyin bana, şâyet ben Rabbimden, (davamı ispat için verilen) apaçık bir delil üzerindeysem ve (Rabbim) bana tarafından bir rahmet (peygamberlik) vermiş de bu size (hakkı inkâr ettiğinizden dolayı) gizli kalmışsa (hakikati görememişseniz) istemediğiniz hâlde onu size zorla mı kabul ettireceğiz?

* “Şâyet ben Rabbimden (davamı ispat için verilen) apaçık bir delil üzerindeysem ve (Rabbim) bana tarafından bir rahmet (peygamberlik) vermiş de”; diy... Devamı..

Dedi ki: “Ey halkım! Bakın! Ya ben Rabb'imden açık bir kanıt üzerinde isem ve O'nun katından bana bir rahmet verilmişse ve siz de bunu görmüyorsanız; istemediğiniz halde, onu size zorla kabul ettirebilir miyim?”

(Nuh) dedi ki: «Ya ben (da'vâmın sıdkına şâhid olmak üzere) Rabbimden (gelen) apaçık bir bürhan üzerinde isem? O, bana kendi katından bir rahmet vermiş de bunlar siz (in kör gözleriniz) den gizli bırakılmışsa? Söyleyin bana ey kavmim? Sizi ona, kendiniz hoş görmeyib dururken de zorlayacak mıyız (sanki)»?

(Nûh) dedi ki: “Ey kavmim! Söyleyin bakalım; ya (ben) Rabbimden apaçık bir delîl üzerinde isem ve (O), bana kendi katından bir rahmet vermiş de, (o rahmet) size gizli bırakılmış ise? Siz onu istemeyen kimseler olduğunuz hâlde, (biz) sizi ona zorlayacak mıyız?”

Nuh: “Ey kavmim” dedi. “Ne dersiniz? Eğer ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve o, kendi katından bana bir rahmet sunmuş da siz buna karşı kör kalmışsanız (siz kendinizi buna kapattıysanız), şimdi siz ondan hoşlanmazken, biz (ben ve bana uyanlar) sizi ona zorlayabilir miyiz? *

(*) “Din’de bir zorlama olmayacağı” yolundaki temel Kur’ânî öğretiye ve Hz. Peygamber’in “yalnızca bir uyarıcı ve müjdeci” olduğu yolunda sıkça tekrar... Devamı..

Nuh onlara “Ey kavmim! Dikkat edin! Bakın, ya ben Rabbimden açık, güçlü delillerle gelmiş ve yine Rabbim den bana bir rahmet (yol gösterici deliller) verilmişse, sizde onu görmezlikten gelip kör davranmışsanız (haliniz ne olacak). Biz Allah’ın bu mesajlarını size zorla mı dayatıyoruz da, siz bunları hoş karşılamıyorsunuz?” dedi.

Nuh dedi: "Ey ulusum! Söyleyin bana, çalabımın açıklayıcı belgesini taşıyorsam, Onun esirgeyiciliği de bana erişmişse, sizde görecek göz olmadıktan sonra nasıl olur da ben bunları size zorla gösterebilirim, siz bunları hiç görmek istemedikten sonra?

Nuh dedi ki: Ey kavmim! Ne dersiniz? Rabbim tarafından açık bir mucizem [⁶] olsa, tarafından bana bir de nübüvvet [⁷] ihsan etse, bu husus ise size kapalı kalsa siz onu istemediğiniz halde ben sizi ona zorlayabilir miyim?

[6] Veya Tevhidi Bari hakkında tam bir ilmin.[7] Veya nübüvvete delâlet eden bir mucize.

(Nûh) Dedi ki: “Ey kavmim! Bir düşünün bakalım [erâeytum]! Eğer ben Rabbimden bir delil üzerinde isem, O bana kendi katından bir rahmet vermiş ve siz de buna kör kalmışsanız, hoşunuza gitmediği hâlde, biz sizi ona zorlayacak mıyız?”

Dedi ki: “Ey Kavmim! Söyleyin bakayım; eğer ben Rabbimden gelen açık belgelere dayanıyorsam ve O bana kendi katından bir rahmet verdi de siz bunu görmekten yoksun bırakıldıysanız, istemediğiniz halde onu yine size zorla mı kabul ettireceğiz?”

Buna karşılık Nûh, zâlim yöneticilerin propagandasından etkilenerek hak dine soğuk bakan kitlelere yönelerek “Ey halkım!” dedi, “Düşünsenize, eğer ben Rabb’imin katından gönderilen ve ciddiye alıp dinlediğiniz takdirde kesin iknâ olacağınız apaçık bir delile dayanıyorsam ve O bana kendi katından, insanı dünya ve âhirette kurtuluşa ileten bir rahmet lütfetmiş de, bu gerçekler birileri tarafından sizin gözünüzden kaçırılmış ise, ne büyük bir hayırdan mahrum kalacağınızın farkında mısınız? O hâlde gelin, mesajımızı bizim ağzımızdan dinleyin, ondan sonra inanıp inanmamakta özgürsünüz. Korkmayın, sizAllah’ın rahmetini istemediğiniz hâlde, biz sizi ona zorlayacak değiliz ya!”

Dedi ki:
“Ey kavmim! Gördünüz mü, ben rabbimden bir beyyine (açık belge) üzerindeysem, bana O’nun katından bir rahmet verildiyse, siz de kör kesildiyseniz, onu istemediğiniz halde sizi ona zorlar mıyız?”.

Nuh: " Aziz milletim! hiç düşündünüz mü ? Acaba ben, Rabb'imden ruhsatlı mıyım ? Acaba Allah bana sizi hiç kavrayamadığınız çok gizli bir görev mi verdi? Acaba siz istemeden ben, sizi bunu kabule zorlamayabilir miyim? "

Nuh dedi ki; "Ey kavmim! Ben Rabbimden bir delil üzerinde isem! Rabbim kendi katından bana bir rahmet vermişse! Rabbimin bana verdiği rahmeti siz göremiyorsanız! Siz gerçekleri istemiyor musunuz? Eğer siz gerçekleri istemiyorsanız, gerçekleri zorla kabul ettirecek değiliz!”

(Nuh onlara) şöyle demişti: “Ey kavmim! Bir düşünsenize! Ben Rabbim tarafından apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş [*] de bu size gizli tutulmuşsa [*] (siz kendinizi buna kapattıysanız) buna ne dersiniz? Onu istemediğiniz hâlde biz (beraberimdekiler) sizi ona zorlayacak mıyız?

Benzerleri Hûd 11:63’te “Hz. Salih’in”, Hûd 11:88’de ise “Hz. Şuayb’ın” ifadesinde yer alan bu cümle tebliğ esası içermektedir. Bu ifadenin şart cümle... Devamı..

(Nûh da onlara): “Ey kavmim! Ne dersiniz? Ya ben Rabbimden apaçık bir mûcize üzereysem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet¹ vermiş de siz, bunu anlayamıyorsanız (ne olacak?) Yani şimdi biz sizi buna zorla mı inandıracağız?” dedi.

1 Kitap, Peygamberlik, mûcize olarak...

[Nûh:] “Ey kavmim!” dedi, “Ne dersiniz, ya benim, Rabbimin katından apaçık bir kanıta dayandığım; O’nun katından bana (aydınlatıcı) bir rahmetin, [bir vahyin] bahşedildiği doğruysa ve siz de buna karşı kör kalmışsanız, söyleyin, hoşunuza gitmediği halde onu görüp fark etmeniz için sizi zorlayabilir miyiz? ⁴⁹

49 “Din’de bir zorlama olmayacağı” yolundaki temel Kur’ânî öğretiye (2:256) ve Hz. Peygamber’in “yalnızca bir uyarıcı ve müjdeci” olduğu yolunda sıkça... Devamı..

Nuh şöyle dedi: - Ey halkım, düşünsenize, ya ben Rabbimden gelen apaçık bir belgeye/vahye dayanıyorsam ve bana katından bir rahmet/elçilik verilmişse siz de bunu görmüyorsanız? İstemediğiniz halde biz sizi iman etmeye zorlayabilir miyiz? 47/14

Dedi ki: “Ey kavmim! Düşünsenize bir: ya ben Rabbimin katından gelen açık bir delile dayanıyorsam; dahası, ya O bana katından bir rahmet bahşettiği hâlde siz bunu görmüyorsanız? Şimdi siz, (O’nun delil ve rahmetini) görmeye dahi tahammül edemezken biz kalkıp da ona (imana) sizi zorlayabilir miyiz?[¹⁷¹⁴]

[1714] Cümle içindeki hâ zamirleri, hem “delili”, hem de “rahmeti” görmektedir. Bunun yaklaşık açılımı şudur: “..siz bizim delile tâbi olup inanmamız ... Devamı..

Nuh ise kavmini uyarmaya devam etti ve "Ey kavmim, ya ben (peygamberliğimin doğruluğuna şahit olmak üzere) Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem, O, bana kendi katından bir rahmet de bahşetmiş, fakat o deliller sizin kör gözlerinizden gizli bırakılmış ise, (sizler peygamberliğimin hak olduğunu belirten delilleri görmekten yoksun bırakılmış iseniz) ve siz hak davetimi hoş karşılamadınız diye onu kabul etmeniz için biz sizi zorlayacak mıyız, sanıyorsunuz?

(Nûh) dedi ki: "Ey Kavmim!.. Şâyet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O, kendi katından bana bir rahmet vermiş ve siz de ona karşı kör kalmışsanız, onu istemediğiniz hâlde, biz sizi ona bağlı mı kılacağız?"

Dedi ki: «Ey kavmim! Bana haber veriniz, eğer ben Rabbimden bir açık bürhan üzere oldum ise ve kendi cânibinden bana bir rahmet vermiş ise, sizin üzerinize ise gizli kalmış ise artık siz onu kerih gördüğünüz halde onu size ilzam mı edeceğiz?»

Nuh şöyle cevap verdi: “Ey benim halkım! Düşünün bir kere: Ya ben Rabbimden gelen çok âşikâr bir belgeye, kesin delile dayanıyorsam, ya O, bana tarafından bir nübüvvet vermiş, bunlar size gizli kalmış da siz görememişseniz? Ne yapalım, istemediğiniz o rahmete girmeye sizi zorlayabilir miyiz? ”

Dedi ki: "Ey kavmim, bakın, ya ben Rabbimden bir delil üzerinde isem ve (O), kendi katından bana bir rahmet vermiş de, o (rahmet) sizin gözlerinizden gizli bırakılmış ise? Şimdi siz onu istemezken, biz sizi o(Tanrı rahmeti)ne zorla mı sokacağız?"

Nûh: "Ey Kavmim! Benin rabbim tarafından bir hüccet ve burhân-ı zâhir üzerinde oldığımı görmüyor mısınız? O, bana tarafından rahmet olan nübüvveti virdi. Siz onı görmeseniz ve ondan ikrâh ider olsanız biz, onı size nasıl ilzâm ideriz."

Nuh dedi ki “Ey halkım! Ben Rabbimden gelen açık bir belgeye dayanıyorsam, bana O’nun katından bir ikram gelmiş de siz görememişseniz bu konuda görüşünüz ne olur? Siz hoşlanmadığınız halde ben sizi O’na bağlayabilir miyim?”

-Ey Halkım, dedi. Sonunu düşündünüz mü? Eğer ben, Rabbim tarafından açık bir belge ile gelmişsem ve O'nun yanından bana, bir rahmet verilmişse; siz de bunu görmüyorsanız? İstemediğiniz halde sizi (onu kabul edin diye) zorluyor muyuz?

Nuh “Söyleyin bana, ey kavmim,” dedi. “Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzere isem ve O bana kendi katından bir rahmet bağışlamış da siz buna karşı körlük içinde kalmışsanız, istemediğiniz halde biz size bunu zorla mı kabul ettireceğiz?

Nûh dedi ki: "Ey toplumum! Bir düşünün! Ya ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir rahmet vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! Siz ona tiksintiyle bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?"

eyitti: “iy ķavmum! ħaber virüñ eger olam ḥüccet üzere çalabumdan daħı virdi baña raḥmet pes gizlendi size ilzām mı eyleyevüz size anı siz anı duşħar göricilerken?”

Nūḥ eyitdi: İy ḳavmüm baña ḫaber virüñüz, eger ben doġru yol üstineolsam beni yaradan Tañrıdan, daḫı baña raḥmet virse öz yanından, maḫfī olsa sizüñ üstüñüze lāzım eyler midük biz anı size siz anı güç görürken?

(Nuh) dedi: “Ey camaatım! Bir deyin görək. Əgər mən Rəbbimdən açıq-aydın bir dəlilə (mö’cüzəyə) istinad etsəm, Rəbbim mənə Özündən bir mərhəmət (peyğəmbərlik) bəxş etsə və o sizə gizli qalsa (sizin bəsirətsiz gözünüz onu görməyə qadir olmasa), istəmədiyiniz halda, biz sizi ona (iman gətirməyə) məcburmu edə bilərik?!

He said: O my people! Bethink you, if I rely on a clear proof from my Lord and there hath come unto me a mercy from His presence, and it hath been made obscure to you, can we compel you to accept it when ye are averse thereto?

He said: "O my people! See ye if (it be that) I have a Clear Sign from my Lord, and that He hath sent Mercy unto me from His own presence, but that the Mercy hath been obscured from your sight?(1519) shall we compel you to accept it when ye are averse to it?

1519 Noah's answer (like that of the Prophet of Allah who spoke in later ages in Makkah and Madinah) is a pattern of humility, gentleness, firmness, p... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.