Veemmâ-lleżîne su’idû fefî-lcenneti ḣâlidîne fîhâ mâ dâmeti-ssemâvâtu vel-ardu illâ mâ şâe rabbuk(e)(s) ‘atâen ġayra mecżûż(in)
Ama kutlu olanlarsa cennettedir, orada ebedi kalır Rabbinin dilediğinden başka hepsi, gökler ve yeryüzü durdukça; bitip tükenmesi olmayan bir bağıştır bu.
(İman ve itaatle) Mutlu olanlar ise, artık onlar da cennette (bahtiyardır). Rabbinin dilemesi dışında, gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) Asla kesintisi olmayan bir ikramdır.
O kıyamet günü, mutlu olacak olanlara gelince onlar da, dünyada yaptıklarından dolayı, cennette yaşayacaklar ve Rabbin bunun aksini dilemedikçe, gökler ve yer yerinde durduğu sürece, ardı arkası kesilmeyen bir lütuf olarak, o cennetlerde kalacaklardır.
Mutlu olanlarsa, Allah'a kulluk ve ibadetleri, iyilikleri dolayısıyla Cennettedirler. Rabbinin sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan hal, daha büyük mükâfatlar müstesna, gökler ve yer daim olup durdukça, orada ebedî yaşayacaklar. Bu, ardı arkası kesilmeyen bir lütuf, bir ihsandır.
Mutlu olanlar ise cennettedirler. Rabbinin diledikleri dışında, gökler ve yer durdukça onlar orada sürekli kalıcıdırlar. Bu, kesintisiz bir lütuftur.
Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.
Amma bahtiyar olanlar, cennetliktirler, Ahiretin gökleri ve yeri durdukça, onlar, cennette ebedî olarak kalıcıdırlar. Ancak Rabbinin (daha önce müminlerden bir kısım günahkârların azabını) dilediği müddet müstesna. Bu bitmez ve tükenmez bir lütûfdur.
Said (mutlu) olanlar ise, Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer kaldıkça, onlar Cennette devam edeceklerdir. İşte bu, kesilmeyen İlahî bir bağıştır.
Mutlu olanlar ise, yerle gökler durdukça, Tanrının dileğince sınırsız verim olarak cennette sonsuzdurlar
Mutlu olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe onlar da bitmeyen bir lütfun sonucu olarak orada kalacaklardır.
Mes’ûd olanlar cennete girecekler ve semâvât ve arz durdukca orada kalacaklar meğer ki rabbin ânları bir müddet muntazır bir halde bulundursın.
Mesud olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, sonsuz bir lütuf olarak, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır.
Mutlu olanlara gelince, gökler ve yerler durdukça içinde ebedî kalmak üzere cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu, onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir.
Mutlu olanlara gelince onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada kesintisiz bir lutuf olarak ebedî kalacaklardır.
Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur.
Mutlu olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak Rabbinin diledikleri başka. (Bu) ardı arası kesilmeyen bir ihsan olacak.
Amma mes'ud olanlar Cennettedirler, rabbının dilediği müddetten başka Semavât ve Arz durdukça onlar onda muhalled kalacaklar, bir atâ ki kesilmesi yok
Saîd olanlara gelince... Onlar cennettedir. Rabbinin (azaba müstahak olmuş günahkâr mü’minlerin geçici bir süre cehennemde kalmalarını) dilediği (müddet) müstesna, (âhiret âlemine ait) gökler ve yer durdukça onlar orada (cennette) ebedî kalıcıdırlar. (İşte bu mükâfat) kesintisi olmayan (ilâhî) bir lütuftur.
Mutlu olanlar ise, Cennet'tedirler. Rabb'in aksini dilemedikçe, gökler ve yer durdukça, orada sürekli kalacaklardır. Bu kesintisiz bir iyiliktir.
Mes'ud olanlara gelince: Onlar da cennetdedirler. Rabbinin dilediği (müddet) müstesna olmak üzere gökler ve yer durdukça onlar orada ebedî kalıcıdırlar. (Bu), bir lütf-ü ihsandır ki (tükenib) kesilmesi yokdur.
Ve saîd (bahtiyâr) olanlara gelince, artık (onlar ise) Cennettedirler; gökler ve yer durdukça orada ebedî olarak kalıcıdırlar; ancak Rabbinin dilediği müstesnâ!(4) (Bu) aslâ kesilmeyip devâm eden bir lütuftur.
Ama (yaptıkları iyiliklerden ötürü o gün) mutlu olanlar cennettedirler. Gökler ve yer (o günün evreni) devam ettikçe orada kalırlar; ancak Rabbinin dilediği şey hariç. (Bu cennet ve nimetleri ise) kesintisi olmayan (sonsuza dek devam eden) bir bağıştır. *
Mutlu olanlara gelince, onlarda cennet içerisindedirler. Rabbinin dilediği süre, gökler ve yer var oldukça, onlarda cennet içerisinde süresiz bitmez tükenmez bir lütuf içindedirler kalacaklar.
O kimseler ki mutludurlar, onlar da Cennet’te olacaklardır. Yerler gökler durdukça onlar da orada kalacaklardır. Meğer ki senin çalabın başka türlü dileye. Bu, Onun artsız arasız bir sungusudur.
Mutlu olanlara gelince, onlar cennettedirler. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalırlar. Ancak Rabbinin dilemesi hariç. Bu bitmez, tükenmez bir lütuftur [meczûz].
Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, kesintisiz bir lütuf olarak, gökler ve yer durdukça, onda temelli kalıcılardır.
Mutlu olanlara gelince, onlar da cennette nîmetler içinde yaşayacaklar. Gökler ve yer durduğu sürece,ebediyen orada kalacaklar. Bu, ancak Rabb’inin dilemesi ile olacaktır! Rabb’in dilerse, onları daha yüce makâmlara ulaştırabilir. İşte bu mükâfât, asla kesintiye uğramayacak bir ilâhî lütuftur.
Mutlu (memnun) edilmiş kimselere gelince; kesintisiz bir lütuf olarak Cennet’tedirler. Yer ve Gökler devam ettikçe, senin rabbinin dilediği dışında, orada sürekli kalacaklardır.
Yüzlerinde mutluluk ifadesi olanlar ise, cennettedir. Onlar, gökler ve yer durduğu sürece orada kalacaklardır. Yani Rabb'in aksini istemediği sürece, ikramlar kesintisiz devam edecektir.
Mutlu olan kimseler, onlar cennet içindedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada sürekli kalacaklardır. Bu Rabbinin kesintisi olmayan iyiliğidir.
Bahtiyar olanlara gelince, artık onlar cennettedirler. (Onlar) Rabbinin dilemesi dışında, gökler ve yer devam ettiği müddetçe, ardı arkası kesilmeyen bir ihsan olarak, orada ebedî kalacaklardır.
Bahtiyar olanlara gelince, onlar [da dünyada yaptıklarından ötürü] cennette [yaşayacak] ve Rabbin bunun aksini dilemedikçe, ¹³⁵ gökler ve yer yerinde durduğu sürece -bitmeyen bir lütfun sonucu olarak- orada kalacaklar.
Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbin aksini dilemezse gökler ve yer durdukça cennette kalacaklar. Bitmez tükenmez bir nimete nail olacaklar. 10/26, 35/33...35, 36/55...58
Ve bahtiyar olanlara gelince: işte onlar da Rabbin aksini tercih etmedikçe, gökler ve yer orada durduğu sürece cennette yerleşip kalacaklar: kesintisiz bir bağış olarak!..[¹⁸⁰³]
Mutlu olanlar ise cennettedirler. -Rabbinin dilediği dışında- gökler ve yer durdukça orada sonsuza dek kalacaklardır. (İçlerinden bazıları cennetten daha yüksek makamlara nail olabileceklerdir) Bu nimetler bitip tükenmez bir ihsandır.
Mutlu olanlara gelince onlar yerler ve gökler durdukça sürekli cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi hariç. Bu, verilen (Allah’ın) kesintisiz bir lütfudur.
Velâkin said olanlar cennettedirler. Rabbin dilediği müddetten başka gökler ve yer devam ettikçe orada muhalleddirler. Bir atiyye ki, kesilmiş değildir.
Mutlu olanlar ise cennettedirler. Senin Rabbinin dilemesi hariç gökler ve yer durdukça orada ebedî kalacaklardır. Kesintisi olmayan bir ihsan içinde olacaklardır.
Mutlu kılınanlar ise cennettedirler. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalacaklardır. Meğer Rabbin, çıkmalarını dilemiş olsun. Bu, Kesintisiz bir vergidir!.
Sa'îd olanlar ise, arkası kesilmez bir ihsân olarak cennetde, semâvât ve arz dâim oldukca rabbinin dilediği zamâna kadar kalırlar.
Mutlu olanlar da Cennet’tedirler. Gökler ve yer durdukça onlar da orada kalacaklardır. Rabbin çıkaracak olursa başka[*]. Onlara yapılan kesintisiz bir ikramdır.
Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbin dilemesi dışında gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır. Bu sonsuz bir lütufdur.
Mutlu olanlar ise Cennettedirler. Onlar da gökler ve yer durdukça orada sürekli kalırlar—Rabbinin dilemesi müstesna. İşte bu ardı arkası kesilmeyecek bir ikramdır.(18)
Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak...
daħı ammā anlar kim nįk baħt oldılar uçmaķ içindedür ebed ķalıcılarken anuñ içinde mādām kim oldı gökler daħı yir illā ol kim diledi çalabuñ virmek kesinilmemiş.
Daḫı sa‘ādet ehli cennete girerler, ebedī ḳalurlar anda durduġınca gökler,yirler illā Tañrı Ta‘ālā diledügi nesne. Kesilmek yoḳdur ol cennetni‘metlerine.
Xoşbəxt olanlar isə Cənnətdədirlər. Onlar, Rəbbinin dilədiyindən (bə’zi kamil mö’minlərin daha yüksək mərtəbələrə - ərşi-ə’laya qalxması, bir müddət Cəhənnəmdə əylənməsi və Allahın izni ilə onlara günahkarlardan ötrü şəfaət etmək şərəfi nəsib olmasından) əlavə, tükənməz bir ne’mət kimi göylər və yer durduqca orada əbədi qalacaqlar.
And as for those who will be glad (that day) they will be in the Garden, abiding there so long as the heavens and the earth endure save for that which thy Lord willeth: a gift unfailing.
And those who are blessed shall be in the Garden: They will dwell therein(1609) for all the time that the heavens and the earth endure, except as thy Lord willeth: a gift without break.(1610)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |