22 Nisan 2025 - 24 Şevval 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yûnus Suresi 76. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felemmâ câehumu-lhakku min ‘indinâ kâlû inne hâżâ lesihrun mubîn(un)

Gerçek olan şey, katımızdan onlara gelince bu dediler, şüphe yok ki apaçık bir büyü.

Nitekim onlara katımızdan Hakk geldiği zaman: "Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür" demişlerdi.

Öyle ki, kendilerine tarafımızdan gerçek olan kitabımız ve mucizeler geldiği zaman: “Bakın bu düpedüz bir büyü” dediler.

Kendilerine tarafımızdan hak bir mûcize, doğru bilgiler gelince:
“Bunlar kesinlikle, aklımızı etki altına alan apaçık bir sihirdir, bir aldatmacadır” dediler.

bk. Kur’an-ı Kerim, 27/14.

Onlara katımızdan gerçek gelince: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.

Onlara katımızdan hak geldiği zaman, dediler ki: 'Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür.'

Tarafımızdan kendilerine mûcize geldiği vakit, “ - Muhakkak bu açık bir sihirdir.” dediler.

Kendi katımızdan onlara hak geldiğinde “şüphesiz bu apaçık bir sihirdir” dediler.

Katımızdan onlara hak gelince, “Bu elbette apaçık bir sihirdir” dediler.

Bizim katımızdan onlara hak gelende: «Bu apaçık bir büyüdür» dediler

Onlara tarafımızdan hak (mucize) ulaşınca: “Bu açık bir sihirdir” dediler.

Hakîkat tarafımızdan kendilerine irişdiği vakit bu âşikâr bir sihirdir didiler.

Gerçek, katımızdan onlara gelince: "Doğrusu bu apaçık bir büyüdür" dediler.

Katımızdan kendilerine hak (mucize) gelince, “Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir” dediler.

Öyle ki, kendilerine katımızdan hakikat geldiğinde, “Bu apaçık bir büyü!” dediler.

Katımızdan onlara hak (mucize) gelince: «Bu elbette apaçık bir sihirdir» dediler.

Tarafımızdan kendilerine gerçek gelince, "Bu apaçık bir büyüdür," dediler.

Kendilerine tarafımızdan hak gelince, "Muhakkak ki bu, apaçık bir sihirdir." dediler.

Tarafımızdan kendilerine hak geldiği vakıt her halde bu açık bir sihir dediler

Tarafımızdan kendilerine hak (mu‘cize) gelince, “Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir!” dediler.

Onlara, Tarafımızdan hakikat¹ geldiği zaman, “ Kuşkusuz bu apaçık bir sihirdir.” dediler.

1- Gerçek, gerçeklik.

Tarafımızdan kendilerine hak (mu'cize) geldiği vakit: «Her halde bu, apaçık bir sihirdir» dediler.

Nihâyet onlara tarafımızdan hak gelince: “Doğrusu bu apaçık bir sihirdir” dediler.

Katımızdan onlara gerçek (doğru bilgiler) geldiği zaman, onlar: ’Doğrusu bu (aklımızı etki altına alan) açık bir sihirdir’ dediler.

Ne zamanki katımızdan onlara gerçekler gelse, bu apaçık bir sihirdir dediler.

Bizden onlara bir gerçek, bir belge gelince de: "Besbelli ki bu açıktan açığa büyü" dediler.

Vaktaki onlara tarafımızdan hak mucize geldi, onlar ise bu, apaçık bir büyücülüktür, dediler.

Onlara katımızdan gerçek/hak gelince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.

Katımızdan onlara gerçek gelince, “Doğrusu bu apaçık bir büyüdür” dediler.

Bizim katımızdan onlara mutlak hakîkati gösteren mûcizeler gelince, “Hiç kuşku yok ki, hepimizi acze düşüren bu hârika olaylar, olsa olsa bir büyüdür!” dediler.

Bizim katımızdan onlara Hakk geldiğinde:
“Bu, elbette açıkça bir sihir!” dediler.

Kendilerine fermanımız okununca: " büyü " deyip çıktılar.

Ayetlerimizdeki gerçekler Firavun ve adamlarının yüzlerine okununca, "Bunlar bizi saptırmak için okunan büyülü sözlerdir." dediler. Hatırla! sen de ayetlerimizi toplumuna okuduğunda sana da büyücü demişlerdi.

Katımızdan onlara gerçek (bilgi) gelince “Elbette bu, apaçık bir büyüdür!” demişlerdi.

Onlara bizim katımızdan değişmez gerçekler gelince “kesinlikle bu apaçık bir büyüdür” deyip çıktılar.

Öyle ki, kendilerine katımızdan hak geldiği zaman, “Bakın, bu düpedüz bir büyü!” ⁹⁹ dediler.

99 Lafzen, “bu büyüden başka bir şey değil”: Son peygamber Muhammed (s)’e karşı yapılan itirazlara benzer biçimde. (Bkz. bu surenin 2. ayeti ve ilgili... Devamı..

Katımızdan onlara hakikatin belgeleri mucizeler geldiğinde, onlar: – Bu, apaçık bir sihirdir! Demişlerdi. 26/34- 35

Şöyle ki: Katımızdan kendilerine hakikatin ta kendisi geldiği zaman dediler ki: “İşte bu kesinlikle ayan beyan bir sihirdir!”[¹⁶⁵⁶]

[1656] Adeta 2. âyetteki Mekke müşriklerinin ithamına kinayeli bir atıf: Kimin izinden yürüdüğünüzün farkında mısınız?

(Musa vasıtasıyle) Katımızdan onlara hak (mucize) geldiğinde: "Bu elbette apaçık bir sihirdir" dediler.

Ne zaman ki onlara katımızdan gerçek gelince: "Bu, apaçık bir büyüdür. " dediler.

Vaktâ ki onlara Bizim tarafımızdan hak geldi, «Şüphe yok ki bu elbette apaçık bir sahirdir,» dediler.

Onlara tarafımızdan gerçek ulaşınca: “Bu besbelli bir sihirdir. ” dediler. [27, 14]

Onlara katımızdan gerçek gelince: "Bu, apaçık bir büyüdür." dediler.

Vaktâ ki onlara tarafımızdan hak olan rasûlümüz ve mu'cizelerimiz geldi. "Bu, âşikâr sihirdir" didiler.

Bizim katımızdan olduğu belli olan o gerçek onlara gelince “Bu apaçık bir sihir!” dediler.

Katımızdan onlara gerçek geldiği zaman, onlar:-Bu, apaçık bir sihirdir! demişlerdi.

Tarafımızdan onlara hak geldiğinde, “Bu düpedüz bir büyü” dediler.

Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle demişlerdi: "Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür."

pes ol vaķt kim geldi anlara ḥaķ ķatumuzdan eyittiler “bayıķ uşbu cādūlıķdur bellü.”

Pes ol vaḳt ki ḥaḳ geldi anlara bizüm ḳatumuzdan. Eyitdiler: Taḥḳīḳ bu ulusiḥrdür, didiler.

Onlara Bizim tərəfimizdən haqq gəldikdə: “Bu, aşkar bir sehrdir!” – dedilər.

And when the Truth from Our presence came unto them, they said: This is mere magic.

When the Truth did come to them from Us, they said: "This is indeed evident sorcery!"


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.