Felemmâ câehumu-lhakku min ‘indinâ kâlû inne hâżâ lesihrun mubîn(un)
Nitekim onlara katımızdan Hakk geldiği zaman: “Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür” demişlerdi.
Gerçek olan şey, katımızdan onlara gelince bu dediler, şüphe yok ki apaçık bir büyü.
Öyle ki, kendilerine tarafımızdan gerçek olan kitabımız ve mucizeler geldiği zaman: “Bakın bu düpedüz bir büyü” dediler.
Kendilerine tarafımızdan hak bir mûcize, doğru bilgiler gelince:
“Bunlar kesinlikle, aklımızı etki altına alan apaçık bir sihirdir, bir aldatmacadır” dediler.*
Onlara katımızdan gerçek gelince: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.
Onlara katımızdan hak geldiği zaman, dediler ki: 'Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür.'
Tarafımızdan kendilerine mûcize geldiği vakit, “ - Muhakkak bu açık bir sihirdir.” dediler.
Kendi katımızdan onlara hak geldiğinde “şüphesiz bu apaçık bir sihirdir” dediler.
Katımızdan onlara hak gelince, “Bu elbette apaçık bir sihirdir” dediler.
Bizim katımızdan onlara hak gelende: «Bu apaçık bir büyüdür» dediler
Onlara tarafımızdan hak (mucize) ulaşınca: “Bu açık bir sihirdir” dediler.
Gerçek, katımızdan onlara gelince: "Doğrusu bu apaçık bir büyüdür" dediler.
Katımızdan kendilerine hak (mucize) gelince, “Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir” dediler.
Katımızdan onlara hak (mucize) gelince: «Bu elbette apaçık bir sihirdir» dediler.
Tarafımızdan kendilerine gerçek gelince, "Bu apaçık bir büyüdür," dediler.
Kendilerine tarafımızdan hak gelince, "Muhakkak ki bu, apaçık bir sihirdir." dediler.
Tarafımızdan kendilerine hak geldiği vakıt her halde bu açık bir sihir dediler
Onlara, Tarafımızdan hakikat¹ geldiği zaman, “ Kuşkusuz bu apaçık bir sihirdir.” dediler.*
Tarafımızdan kendilerine hak (mu'cize) geldiği vakit: «Her halde bu, apaçık bir sihirdir» dediler.
Nihâyet onlara tarafımızdan hak gelince: “Doğrusu bu apaçık bir sihirdir” dediler.
Ne zamanki katımızdan onlara gerçekler gelse, bu apaçık bir sihirdir dediler.
Vaktaki onlara tarafımızdan hak mucize geldi, onlar ise bu, apaçık bir büyücülüktür, dediler.
Katımızdan onlara gerçek gelince, “Doğrusu bu apaçık bir büyüdür” dediler.
Bizim katımızdan onlara mutlak hakîkati gösteren mûcizeler gelince, “Hiç kuşku yok ki, hepimizi acze düşüren bu hârika olaylar, olsa olsa bir büyüdür!” dediler.
Onlara bizim katımızdan değişmez gerçekler gelince “kesinlikle bu apaçık bir büyüdür” deyip çıktılar.
Öyle ki, kendilerine katımızdan hak geldiği zaman, “Bakın, bu düpedüz bir büyü!” 99 dediler.
Katımızdan onlara hakikatin belgeleri mucizeler geldiğinde, onlar: – Bu, apaçık bir sihirdir! Demişlerdi. 26/34- 35
Şöyle ki: Katımızdan kendilerine hakikatin ta kendisi geldiği zaman dediler ki: “İşte bu kesinlikle ayan beyan bir sihirdir!”[1656]*
Vaktâ ki onlara Bizim tarafımızdan hak geldi, «Şüphe yok ki bu elbette apaçık bir sahirdir,» dediler.
Onlara tarafımızdan gerçek ulaşınca: “Bu besbelli bir sihirdir. ” dediler. [27, 14]
Onlara katımızdan gerçek gelince: "Bu, apaçık bir büyüdür." dediler.
Bizim katımızdan olduğu belli olan o gerçek onlara gelince “Bu apaçık bir sihir!” dediler.
Katımızdan onlara gerçek geldiği zaman, onlar:-Bu, apaçık bir sihirdir! demişlerdi.
Tarafımızdan onlara hak geldiğinde, “Bu düpedüz bir büyü” dediler.
Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle demişlerdi: "Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür."
pes ol vaķt kim geldi anlara ḥaķ ķatumuzdan eyittiler “bayıķ uşbu cādūlıķdur bellü.”
Onlara Bizim tərəfimizdən haqq gəldikdə: “Bu, aşkar bir sehrdir!” – dedilər.
And when the Truth from Our presence came unto them, they said: This is mere magic.
When the Truth did come to them from Us, they said: "This is indeed evident sorcery!"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |