Veyekûlûne metâ hâżâ-lva’du in kuntum sâdikîn(e)
(İnkârcılar ve münafıklar hep) Derler ki: "Eğer doğru sözlüyseniz, bu belirttiğiniz süre (va’ad) ne zamanmış?" (Allah'tan zafer ve galibiyet beklemek boş bir hayaldir derler.)
Ve derler ki: Gerçekseniz bu vait ne zaman yerine gelecek
Buna rağmen yine de, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmeye çalışanlar, “Kıyametle alakalı söz, ne zaman gerçekleşecek? Eğer doğru sözlü kimselerseniz, buna cevap verin ey inananlar!” diye sorup duruyorlar.
Onlar:
“Eğer doğru söylüyorsanız, bu tehdit, bu nihaî yargı ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.*
"Eğer doğru sözlü iseniz bu vaad edilen şey ne zaman gelecek?" diyorlar.
Derler ki: 'Eğer doğru sözlüyseniz, bu belirttiğiniz süre (va'd) ne zamanmış?'
Kâfirler, alay yollu şöyle derler: “Eğer sadık kimselerseniz, bu azabın veya kıyametin vâdi ne zaman?”
Derler: “Eğer doğru iseniz, bu haşir vaadi ne zaman olacaktır?
Diyorlar ki: “Doğru iseniz bu vaad ne zaman?”
Her ümmete bir peygamber verildi, peygamberleri onlara geldiğinde, araları adaletle hükmolundu, zulüm de olunmazlar
Onlar: “Eğer dediğiniz doğru ise, peki bu vaat (edilen azap) ne zaman (gerçekleşecek)?” diyorlar.
"Bu iddiada samimi iseniz, bu azabın gerçekleşmesi ne zamandır? söyle" derler.
“Eğer doğru söyleyenler iseniz, (söyleyin) bu tehdit ne zaman (gerçekleşecek)?” diyorlar.
Doğru iseniz bu vaad (azap) ne zamandır? diyorlar.
"Bu söz ne zaman gerçekleşecek," diyorlar.
Onlar, "Eğer doğru söylüyorsanız bu vaad ne zaman yerine gelecek?" diyorlar.
Ne zaman bu va'd? Sadıksanız diyorlar
“Eğer doğru söylüyorsanız, yaptığınız bu uyarı ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar. *
«Eğer (İddianızda) doğrucu iseniz bu va'd (ve tehdîdin tehakkuku) ne zaman? (Söyleyin)» derler.
“Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, bu va'd (edilen azab) ne zaman?” diyorlar.
(Elçilere) “Eğer doğru sözlülerden iseniz, bize vaat ettikleriniz ne zaman başımıza gelecek” derler.
Onlar «— Sözünüzde gerçek iseniz bu vaadettiğiniz kıyamet [⁷] ne zaman olacaktır?» derler.*
“Eğer doğru sözlüler iseniz, bu sözünüz (azap vaadiniz) ne zaman” derler.
“Eğer cennet, cehennem, kıyâmet, âhiret... hakkında dedikleriniz doğru ise, savurduğunuz bu tehditler ne zaman gerçekleşecek?” diyerek sizinle alay ediyorlar.
(Kâfirler bir de): “Eğer doğru söylüyorsanız (şu tehdit edip durduğunuz) azap ne zaman gerçekleşecek.”1 diyorlar.*
Buna rağmen yine de [hakkı inkar edenler:] “[kıyamet ve (nihaî) yargı hakkındaki] bu söz ne zaman gerçekleşecek? Eğer doğru sözlü kimselerseniz [buna cevap verin, ey siz inananlar]!” diye sorup duruyorlar.
Bir de kalkıp onlar; “Eğer iddianızda doğru iseniz şu vaat edilen şey ne zaman gerçekleşecek?” diye soruyorlar. 6/67, 38/88, 39/39, 67/29
Buna rağmen bir de kalkıp “Bu tehdit ne zaman gerçekleşecekmiş? Eğer doğru söylüyorsanız (cevap verin de görelim)!” diyorlar.[1624]*
Ve derler ki: «Eğer siz sâdık kimseler iseniz bu vaad ne zamandır?»
Onlar: “Eğer dediğiniz doğru ise, peki bu vaadin ne zaman gerçekleşeceğini söyleyin! ” derler. [42, 18]
Doğru iseniz bu bizi tehdid(ettiğiniz) azab ne zaman? diyorlar.
Derler ki “Eğer söylediğiniz doğruysa, o tehdit ne zaman gerçekleşecek?”
-Doğru söylüyorsanız bu vaat ne zaman gerçekleşecektir?' derler.
Bir de diyorlar ki: Doğru söylüyorsanız, bu vaad ne zaman gerçekleşecek?
Diyorlar ki: "Doğru sözlülerseniz bu vaat ne zaman?"
daħı eydürler “ķaçandur uşbu va'de eger olasız girçekler?”
(Kafirlər: ) “Əgər doğru danışırsınızsa, (bir xəbər verin görək) bu və’d etdiyiniz qiyamət (və ya əzab) nə vaxt olacaq?” – deyə soruşarlar.
And they say: When will this promise be fulfilled, if ye are truthful?
They say: "When will this promise come to pass,- if ye speak the truth?"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |