Velikulli ummetin rasûl(un)(s) fe-iżâ câe rasûluhum kudiye beynehum bilkisti vehum lâ yuzlemûn(e)
Her ümmetin bir peygamberi var. Peygamberleri geldi mi aralarında adaletle hükmedilir ve onlara zulmedilmez.
Her ümmetin bir Resulü (Hakka ve hayra davet edicisi mutlaka) vardır. Onlara Resulleri geldiği (ve İlahi gerçekleri tebliğ ettiği) zaman, (artık ondan sonra) aralarında adaletle hüküm verilir ve onlara asla zulmedilmeyecektir. (Herkes hak ettiğine erişecektir.)
Her toplum için mutlaka bir elçi gönderilmiştir. Ancak her toplumun elçisi geldikten ve tebliğini yaptıktan sonra, onlar hakkında bütünüyle adaletle hükmedilir ve onlara asla haksızlık yapılmaz.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri onlara geldiğinde aralarında adaletle hükmedilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.
Her ümmet için bir Peygamber vardır. Onların her birine Peygamberi geldiği zaman, onu yalanladılar da aralarında adaletle hüküm verildi (azaba uğratıldılar). Onlar, zulmedilmediler (cezalarını çektiler.)
O gün her toplumun bir peygamberi vardır. Peygamberleri (şahit olarak) gelince, adalet ile aralarında hüküm verilir. Onlara asla zulmedilmez.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiğinde, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlara asla zulmedilmez.
Onlara vadedilen şeylerin, birtakımın ya sana gösteririz, ya da ruhun alırız, imdi bize döneyleri, Allah, yaptıkları işlerine tanıktır
Her toplumun bir resulü vardır. Resulleri geldiği (ve hakikat tebliğ edildiği) zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onlara peygamberleri geldiğinde aralarında adaletle hüküm verilmiş olur. Onların hakları yenmez.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onların peygamberi geldiği (tebliğini yaptığı) zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
Her ümmetin bir peygamberi olmuştur. Onlara peygamberleri geldiğine göre aralarında olup bitenler hakkında adaletle hüküm verilir, haksızlığa uğratılmazlar.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. O peygamberleri gelince aralarında adaletle hüküm verilir. Onlar hiç zulüm görmezler.
Her ümmet için bir Resul vardır, o Resulleri geldiği vakıt aralarında adâletle huküm verilir, hiç birine zulmedilmez
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onların peygamberi kendilerine geldikten (ve tebliğini yaptıktan) sonra onlar (ilâhî emirlerden sorumlu tutulurlar ve sonrasında da yapıp ettiklerine göre) aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Resulleri geldiği zaman aralarında adaletle hükm edilir ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.
Hâlbuki her ümmetin bir peygamberi vardır. Artık peygamberleri geldiği (ve kimi îman, kimi de inkâr ettiği) zaman, aralarında adâletle hüküm verilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Ve her toplum için mutlaka bir elçi vardır (kendilerine bir elçi gönderilmiştir): Ancak (her toplumun) elçisi geldikten (ve kendilerine mesajlarımızın tebliğini yaptıktan) sonra (hesap günü) onlar hakkında adaletle hükmedilir ve onlara asla haksızlık yapılmaz. *
Her toplum için mutlaka bir elçi olmuştur. Elçiler o toplumlara geldiklerinde, aralarında adaletle hüküm verilir ve asla onlara haksızlık yapılmaz.
Her topluluğun bir peygamberi vardır. Elçileri gelince onların araları tüzlükle yargılanır. Hem de onlara hiç kıyılmaz.
Her topluluğa [ummet] bir elçi vardır. Elçileri geldiğinde aralarında adaletle hükmolunur ve onlara asla zulmedilmez.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onlara peygamberleri geldiğinde onlar (kavmiyle peygamberleri) arasında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
Her ümmetin bir Peygamberi vardır ve her topluma, —doğrudan veya dolaylı— bir Peygamber mutlaka gönderilmiştir. Ne zaman ki, onlara Peygamberleri veya Peygamberin misyonunu üstlenen İslâm dâvetçileri gelir ve kendilerini uyarıp aydınlatır, işte ancak o zaman onlar sorumlu tutulurlar: Elçilere karşı gösterdikleri tavra göre aralarında adâletle hükmedilir ve hiç kimse,zerre kadar haksızlığa uğratılmaz. Nihâyet Son Elçi geldi ve insanları uyardı. Ve işte inkârcıların cevabı:
Her ümmet için bir rasûl vardır. Onların rasûlü geldiği zaman aralarında “Tam Adalet” ile hükmedilmiştir. Haksızlığa uğratılmazlar.
Her milletin bir Tanrı habercisi vardır. Bu haberci gelir gelmez, tüm ülkeye adalet hakim olur. Bundan böyle kimseye haksızlık edilmez...
Her toplumun bir Resulü vardır. Toplumları Resullerini yalanlayınca adaletle hükmolunur. Hiç zulmedilmez! Sanma ki onların yaptıkları yanlarına kalacaktır.
Her ümmetin bir elçisi vardır. [*] Elçileri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara haksızlık edilmez.
HER ümmet için mutlaka bir elçi olagelmiştir: ancak (her ümmetin) elçisi geldikten [ve tebliğini yaptıktan] sonra onlar hakkında bütünüyle adaletle yargıda bulunulur; ⁶⁸ ve onlara asla haksızlık yapılmaz.
Her ümmet için ilahi mesajı aktaran bir elçi vardır. Onlara elçileri geldiğinde aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulüm ve haksızlık yapılmaz. 16/36, 17/15, 35/24, 39/71
Her ümmet için bir elçi olagelmiştir: ve onlara elçileri geldikten (ve hakikati tebliğ ettikten) sonradır ki ancak aralarında âdil bir yargıda bulunulabilir; onlara asla haksızlık da yapılmaz.
Her ümmetin bir peygamberi vardır, (kıyamet günü, şahit olarak huzura) peygamberleri getirildiği zaman, aralarında adalet ile hükmolunur ve onlara hiç haksızlık edilmez.
Her ümmete bir Resul vardır.
Her ümmet için bir peygamber vardır. Artık onlara peygamberleri geldiği vakit aralarında adâletle hükmedilmiş olur ve onlar zulmolunmazlar.
Her ümmetin bir Peygamberi vardır. Peygamberleri kendilerine gelince, aralarında adaletle hükmedilir, hiç birine zulmedilmez. [39, 69]
Her ümmetin bir elçisi vardır. Elçileri gel(ip de bunlar onu yalanlay)ınca aralarında adaletle hükmolunur, onlara hiç haksızlık edilmez.
Her ümmet içün bir rasûl vardır. onlara rasûller geldikde tekzîb itdiler. Rasûllerle ümmetleri arasında 'adâletle hüküm olundı ve onlara zulüm olunmadı.
Her ümmet için bir resul vardır. Onlara Resulleri geldiğinde aralarında adaletle hükmedilir ve onlara zulmedilmez.
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onlara peygamberleri geldiğinde, hiçbirine haksızlık edilmeden, aralarında adaletle hükmedilir.
Her ümmet için bir resul öngörülmüştür. Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme uğratılmazlar.
daħı dükeli bölüġüñ resūlı var. pes ol vaķt kim geldi anlaruñ resūlı hükm olındı aralarında 'adl-ıla daħı anlar žulm eylenmezler.
Daḫı her bir ümmetüñ bir peyġamberi vardur. Pes ḳaçan gelse özlerineresūlleri ḥükm olur anlar ortasında ‘adl‐ile, daḫı anlara hīç ẓulm olmaz.
Hər ümmətin bir peyğəmbəri vardır. Onlara peyğəmbər gəldiyi zaman aralarında ədalətlə hökm olunar və onlara zülm edilməz!
And for every nation there is a messenger. And when their messenger cometh (on the Day of Judgment) it will be judged between them fairly, and they will not be wronged.
To every people (was sent) a Messenger: when their Messenger(1439) comes (before them), the matter will be judged between them with justice, and they will not be wronged.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |