Veyevme yahşuruhum keen lem yelbeśû illâ sâ’aten mine-nnehâri yete’ârafûne beynehum(c) kad ḣasira-lleżîne keżżebû bilikâ-i(A)llâhi vemâ kânû muhtedîn(e)
O gün onları tapısında öyle bir toplar ki kendilerini, dünyada sanki bir günün bir saati kadar eğlenmişler sanırlar. Aralarında tanışırlar, birbirlerini tanırlar. Allah'a kavuşacaklarını inkar edenler, şüphe yok ki zarara uğrarlar ve doğru yolu da bulamazlar.
(Allah’ın) Onları (mahşere) toplayacağı günde, sanki onlar dünyada sadece gündüzün bir parçası (kadar) kalmışlar da, (o sırada) aralarında tanışmışlar gibi olacaklardır. Allah’a kavuşmayı (huzuruna çıkacaklarını) inkâr edip de, (hidayetten mahrum kalanlar,) elbette en büyük ziyana uğrayacaklardır. Zaten onlar hidayete ermiş (kimseler) değillerdi.
Ve o gün Allah, onları huzuruna topladığı zaman, onlara öyle gelecek ki, yeryüzünde sanki sadece tanışmalarına yetecek kadar kısa bir süre, yani gündüzün bir saati kadar kalmış gibi olacaklar, vaktiyle Allah'ın huzuruna çıkarılacakları uyarısına, yalan gözü ile bakan ve bu yüzden doğru yolu tutmaktan geri duranlar, o gün bütün bütün yanılmış ve kaybetmiş olacaklar.
Allah'ın onları mahşerde toplayacağı gün, sıkıntının şiddetinden, sanki gündüzün bir kısmında, birbirleriyle tanışacak kadar bir süre dünyada birlikte yaşadıklarını hatırlarlar. Allah'ın huzurunda hesaba çekilmeyi ve cezayı yalanlayanlar hüsrana uğramışlardır. Doğru yola girmeye istekli de değillerdi.
Onları bir araya toplayacağımız gün dünyada sanki gündüzün bir anı kadar bile kalmadıklarını sanarak kendi aralarında tanışırlar. [2]Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlamış ve doğru yola girmemiş olanlar zarara uğramışlardır.
Gündüzün bir saatinden başka sanki hiç ömür sürmemişler gibi onları bir arada toplayacağı gün, onlar birbirlerini tanımış olacaklar. Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. Onlar hidayete ermiş (kimseler) değildi.
Sanki (dünyada ve kabirlerinde) gündüzün bir saatinden başka durmamışlar gibi, Allah hepsini mahşere sevkedeceği gün, aralarında tanışacaklardır. Allah'ın huzuruna çıkacaklarını inkâr edip de hidayet yolunu tutmamış olanlar, muhakkak en büyük ziyana uğramışlardır.
Onları diriltip topladığımız gün, ancak gündüzden bir saat kadar (dünyada) beklemiş olduklarını sanacaklar. Kendi aralarında tanışacaklar. Daha önce Allah ile karşılaşmayı inkâr edenler ve doğru yolda olmayanlar, işte o gün zarar ederler.
Onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; birbirleriyle tanışırlar. Allah'a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmayanlar, hüsrana uğramışlardır.
Şüphe yok ki, Allah insanlara hiç zulmetmez, insanlar zulmeder kendilerine
(Allah) o kıyamet günü (onları) topladığı zaman (onlara öyle gelecek ki yeryüzünde) sanki sadece tanışmalarına yetecek kadar gündüzün bir saati kadar kalmışlar. (Vaktiyle) Allah'ın huzuruna çıkarılacakları uyarısını yalanlayan ve doğru yola girmekten geri duranlar (işte o zaman) en büyük kayba uğramış olacaklar.
Allâh te’âlâ bir gün hepsini cem’ idecekdir. Görünürde ânlar yalnız bir sa’at kabirde kalmış gibi olacaklardır. Hepsi biri birini tanıyacakdır. O vakit Allâh’ın huzûruna çıkmak yalandır diyenler ve hidâyeti bulamıyanlar dûçâr-ı hüsrân olacakdır.
Onları toplayacağı kıyamet günü, sanki gündüz, birbirleriyle sadece tanışacakları bir saat kadar kalmış gibidirler. Allah'ın karşısına çıkmayı yalan sayanlar kaybetmişlerdir.
Onları yeniden diriltip hepsini bir araya toplayacağı gün, sanki gündüzün bir saatinden başka kalmamışlar (yeni ayrılmışlar) gibi, aralarında tanışırlar. Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır.
Allah onları mahşerde topladığı vakit, sanki (dünyada) sadece günün bir saatinde, aralarında tanışacak kadar kısa bir süre kaldıklarını sanacaklardır. (İşte o vakit) Allah’ın huzuruna çıkarılacakları uyarısını asılsız sayanlar ve doğru yolda yaşamamış olanlar hüsrana uğramış olacaklar.
Allah’ın onları, sanki günün ancak bir saati kadar kaldıklarını zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacağı gün aralarında birbirleriyle tanışırlar. Allah’ın huzuruna varmayı yalanlayanlar elbette zarara uğramışlardır. Zira onlar doğru yola gitmemişlerdi.
Onları topladığımız gün, sanki gündüzden bir saat kadar (dünyada) kalmışlar gibi birbirlerini tanırlar. ALLAH ile karşılaşmayı yalanlayanlar kaybedenlerdir. Doğruyu da bulmamışlardır.
Allah'ın onları haşredip toplayacağı günde, sanki onlar dünyada gündüz bir parça kalmışlar da aralarında tanışmışlar gibi olacak. Allah'ın huzuruna çıkacaklarına inanmamış ve doğru yolu tutmamış olanlar hiç şüphesiz en büyük ziyana uğramış olacaklar.
Sanki gündüzün bir saatinden başka durmamışlar gibi hepsini mahşere sevkedeceği gün beyinlerinde tanışacaklar, Allahın karşısına çıkacaklarını tekzib edib de doğru yolu tutmamış olanlar hakıkat husrana düşmüş bulunacaklar
(Hesaba çekmek üzere) onları (ahirette) bir araya topladığımız gün, dünyada, ancak birbirleri ile tanışmalarına yetecek kadar kısa bir süre, gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanacaklar. Allah’ (ın manevi huzurun) a kavuşmayı yalanlayanlar, gerçekten ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır.
Onları toplayacağımız gün; dünyada, ancak birbirleri ile tanışabilecekleri kadar kısa olan, gündüzün bir saati kadar yaşamış gibi gelecek kendilerine. Allah'a kavuşmayı yalanlayıp, doğru yola yönelmemiş olanlar, gerçekten hüsrana uğramışlardır.¹
O gün (kıyamet günü, Allah) hepsini bir araya toplayacak. Sanki onlar gündüzün bir saatinden başka (bir müddet) eğlenmemişlerdir. Birbirini tanıyacaklardır. Allahın karşılarına çıkacaklarını yalan sayıb da doğru yolu tutmamış bulunanlar muhakkak en büyük zarara uğramışdır.
(Allah'ın) onları (mahşerde) toplayacağı gün, sanki (onlar dünyada) gündüzün bir saatinden başka kalmamış gibidirler; aralarında birbirlerini tanıyacaklardır. Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar muhakkak hüsrâna uğramış ve hidâyete eren kimselerden olmamışlardır.
Onları (yeniden diriltip hepsini) bir araya toplayacağı gün, sanki gündüzün bir saatinden başka kalmamışlar (yeni ayrılmışlar) gibi, aralarında tanışırlar. Doğrusu Allah’a kavuşmayı yalanlamış olanlar, ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır. *
Allah onları (zalimleri) bir araya topladığı gün, onlar sanki gündüzün bir saati kadar kalmış olduklarını zannederler ve o zalimler birbirlerini iyi tanırlar. İşte doğru yol üzerinde olmadıkları için, Allah ile karşılaşıp hesap vermeyi yalanlayanlar, kendilerine yazık etmiş olanlardır.
O gün Allah hepsini derliyecektir. Sanki onlar dünyada günün yalnız bir saatinde kalmış gibi olacaklardır. Biribirlerini tanıyacaklardır. Allah’a kavuşacaklarını yalan sayıp da doğru yolu tutmamış olanlara yazık olacaktır.
Onları bir araya toplayacağı gün, sanki onlar sadece gündüzün, aralarında görüşüp tanıştıkları dünyanın bir saati kadar bir zaman kalmış gibidirler²¹. Andolsun Allah’ın huzuruna çıkmayı/O’nunla karşılaşmayı yalanlayanlar kaybedenlerdir/zarara uğrayanlardır. Zaten doğru yolda değildirler.
Gündüzün bir saatinden başka sanki (dünyada) hiç durmamışlar gibi onları bir araya toplayacağı gün (hiç ayrılmamışlar gibi) birbirlerini de tanıyacaklardır. Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. Onlar zaten hidayete ermiş kimseler değillerdi.
O gün Allah onları diriltip mahşerde topladığı zaman, yaşadıkları bir ömür, insanlara o kadar kısa gelecek ki, sanki gündüz vakti aralarında tanışıverdikleri kısacık bir an kadar yeryüzünde kaldıklarını zannedecekler. İşte o zaman, dünya hayatının geçici zevkleri uğruna ebedî mutluluğu kaybetmenin ne büyük bir gaflet olduğunu anlayacaklar. Evet, günün birinde Allah’ın huzuruna çıkarılacakları gerçeğini inkâr eden ve bunun en doğal sonucu olarak doğru yola girmekten kaçınanlar, o Gün korkunç bir hüsrana uğrayacaklar!
Ey Peygamber! Sana diş bileyen, seni ortadan kaldırmak için türlü komplolar hazırlayan zâlimler, şunu iyi bilsinler ki:
Onları bir araya toplayacağı gün, sanki aralarında tanışacakları Gündüz’den bir saat kadar kalmış gibidirler. Allah ile karşılaşmayı yalanlamış kimseler kesinlikle hüsrana düştü. Hidayete ermiş değillerdi.
Allah, bir gün insanlığı bir araya getirdiğinde, dünyada sadece birkaç saat kaldıklarını sanacaklar, o da tanışacak kadar. Vaktiyle Allah'a hesap verme olayını inkar edenler, o gün çok perişandır. Durumlarının düzelmesi de mümkün değil...
Rabbin onları bir araya topladığı zaman, onlar sadece gündüzün görüşüp tanıştıkları bir saat kadar dünyada kaldıklarını zannederler. Rabbinin karşısına çıkmayı yalanlayıp yola gelmemiş olanlar, en büyük zarara uğrayacaklardır.
(Allah) o gün onları, (dünyada) sanki günün ancak aralarında birbirleriyle tanışabilecekleri bir saati kadar kalmış gibi toplayacaktır. [*] Allah ile karşılaşmayı yalanlayıp doğru yola gelmemiş olanlar elbette zarara uğramışlardır.
Allah, onları mahşerde toplayınca onlara (dünya hayatı); sanki birbirleriyle görüşüp tanıştıkları bir günün, bir anı kadar gelecek. Allah’a kavuşacaklarını yalanlayarak doğru yolu bulamayanlar, işte o gün perişan olacaklardır.
Ve o Gün Allah onları [huzuruna] topladığı zaman [onlara öyle gelecek ki yeryüzünde] sanki sadece tanışmalarına yetecek kadar (kısa bir süre), sadece gündüzün bir saati kadar kalmışlar; ⁶⁵ (vaktiyle) Allah’ın huzuruna çıkarılacakları uyarısını yalanlayan ve [bu yüzden] doğru yolu tutmaktan geri duranlar (o Gün) bütün bütün yanılmış, kaybetmiş olacaklar.
Onların hepsini bir araya toplayacağı o gün, sanki gündüzün bir vaktinde birbirleriyle tanışacakları bir zaman kadar kalmış olduklarını sanacaklar. Allah ile karşılaşmayı hesaba katmayıp doğru yolda gitmeyenler kesinlikle kaybetmiş olacaklar. 20/103- 104, 30/55- 56, 46/35, 210/17, 45/34- 35, 59/19
Ve o Gün gelip de Allah onları bir araya topladığı zaman, onlara (dünyada) sanki birbirleriyle tanışmalarına yetecek kadar, yalnızca gündüzün bir saatinde kalmışlar (gibi gelecek);[¹⁶²²] doğrusu, Allah’ın huzuruna çıkarılacakları gerçeğine yalan gözüyle bakan ve doğru yola yönelmemekte ısrarcı davranan kimseler (o gün) hepten kaybetmiş olacaklar.
(Allah) O gün -kıyamet günü- hepsini bir araya toplayacaktır, (kabirlerinden çıkarılıp, mahşere sevk olunacaklardır, mahşerin korkunç durumu karşısında) Dünyada ancak gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar ve onlar -ilkin- birbirini tanırlar. (Fakat sonra herkes başının derdine düşer, akraba ve dostluk gibi bağlar kesilir) İşte o gün -hesap vermek üzere- Allah’ın huzuruna çıkacaklarını yalan sayanlar, elbetteki büyük hüsrana uğramışlardır. Zira onlar doğru yola girmemişlerdir. (Sapıklığı hidayete tercih etmişlerdir)
Onları (mahşerde) bir araya topladığımız gün, sanki gündüzün bir saatinden başka kalmamışlar gibi, birbirlerini de tanırlar. Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır.
O gün ki onları (mahşere) toplayacaktır. Sanki (dünyada) gündüzün bir saat kadar kalmış gibi olacaklardır. Birbirlerini tanıyacaklardır. Allah Teâlâ'ya çıkacaklarını yalan sayanlar, muhakkak ki hüsrâna uğramışlardır. Ve doğru yola ermiş olmamışlardır.
Kıyamet günü Allah hepsini bir araya toplayacak. Dünyada, gündüzün ancak bir saati kadar yaşamış gibi gelecek kendilerine. O şekilde ki sadece birbirlerini görünce tanıyacakları kadar yaşadıklarını sanacaklar. Allah'a kavuşmayı yalan sayıp da doğru yolu tutmamış olanlar, en büyük kayba uğramışlardır. [79, 46; 20, 104; 70, 11-15; 23, 101; 77-15]
Onları bir araya toplayacağı gün, sanki onlar sadece gündüzün, görüşüp, tanıştıkları bir sa'ati kadar dünyada kalmış olurlar. Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayıp, yola gelmemiş olanlar, en büyük ziyana uğramışlardır.
Ke-ennehû dünyâda ve kabirde bir günün bir sâ'ati kadar müddet kalmışlar gibi onları kıyâmet gününde haşr ider. Birbirlerini tanırlar. O günde, Allâh'a mülâkî olacaklarını tekzîb idenler muhakkak zarar itdiler. Onlar vâsıl-ı hidâyet olmamışlardı.
Onları bir araya toplayacağı gün sanki gündüzün, tanışmayla geçen bir saati dışında dünyada bulunmamış gibi olurlar. Allah ile karşılaşmayı yalan sayanlar kaybedeceklerdir. Onlar yola gelmiş değillerdir.
Onları toplayacağı gün, sanki gündüz birbirleriyle tanışacakları bir zaman kadar kalmış gibidirler. Allah ile karşılaşmayı yalanlayıp doğru yolda olmayanlar kaybetmişlerdir.
Allah onları huzurunda topladığı gün, dünyada sanki gündüzün az bir vakti kadar kalmış gibidirler ve birbirlerini tanımaktadırlar. Allah'a kavuşmayı yalan sayıp da doğru yolu bulamayanlar ise hüsrana düşmüşlerdir.
Onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; aralarında tanışırlar. Allah'a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmamış bulunanlar, hüsrana uğramışlardır.
daħı ol gün kim ķoparavuz anları taman döllenmediler gibi ya'nį sinde illā bir śā'at gündüzden biribirini bileler aralarında. bayıķ ziyānlu oldı anlar kim yalan duttılar Tañrı’yı görmekliġi daħı olmadılar ŧoġru yol dutıcılar.
Ol gün ki ḥaşr iderüz anları, ṣanasın ki durmadılar sinlerinden, illā bir sā‘atgündüzden, bilişürler biri biri‐y‐ile. Taḥḳīḳ ziyānlu oldı ol kişiler ki yalan‐ladılar Allāh ḥażretine durmaġı. Daḫı doġrı yol üstine durmadılar.
(Allah müşrikləri) gündüz bir saat belə (dünyada) olmamışlar kimi, bir yerə toplayacağı gün (qiyamət günü) onlar bir-birini tanıyacaqlar. Allahla qarşılaşacaqlarını yalan hesab edənlər, sözsüz ki, ziyana uğrayacaqlar. Onlar heç doğru yolda da deyildilər.
And on the day when He shall gather them together, (when it will seem) as though they had tarried but an hour of the day, recognizing one another, those will. verily have perished who denied the meeting with Allah and were not guided.
One day He will gather them together: (It will be) as if they had tarried(1436) but an hour of a day: they will recognise each other:(1437) assuredly those will be lost who denied the meeting with Allah and refused to receive true guidance.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |