5 Aralık 2024 - 4 Cemaziye'l-Ahir 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yûnus Suresi 43. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veminhum men yenzuru ileyk(e)(c) efeente tehdî-l’umye velev kânû lâ yubsirûn(e)

Onlardan sana bakan da var, fakat sen, üstelik bir de kör olanlara doğru yolu gösterebilir misin hiç?

Ve onlardan (şuursuz ve sorumsuz insanlardan) Sana (bön bön) bakıp duracak olanlar da vardır. Ama kör olanları -üstelik basiretleri de yoksa- Sen mi doğru yola eriştireceksin?

Ve yine onların arasında, sana ve mucizelerine bakıyormuş gibi yapanlar var; ama eğer kör iseler göremiyorlarsa, sen körlere doğru yolu gösterebilir misin?

İnanmayanlar arasında, senin peygamberlik alâmetlerini müşahede edip de seni tasdik etmeyenler de var. Sen, hakikati görmek istemeyerek kör kesilenlere, üstelik basîretleri de yoksa, hak yolu gösterebilir misin?

bk. Kur’an-ı Kerim, 25/41-42.

Onlardan sana bakanlar da var. Eğer görmüyorlarsa sen körleri doğru yola iletebilecek misin?

Ve sana bakacak olanlar vardır. Ama kör olanları -üstelik basiretleri de yoksasen mi doğru yola ulaştıracaksın?

İçlerinden sana bakanlar (Peygamberliğine delâlet eden mûcizeleri gördükleri halde iman etmiyenler) de var. Fakat anlayış gözleri de yokken körlere sen mi hidâyet edeceksin?

Onlardan sana bakanlar da vardır. Görmezlerse de kâfirlere yol gösterecek sen misin?

Onlardan sana bakanlar da vardır. Peki, körleri sen mi doğru yola ileteceksin? Hele gönül gözleriyle de görmüyorlarsa!

Sana kulak tutan vardır onlardan, eğer anlamazlarsa, sen mi sağırlara işittirirsin?

İçlerinden sana bakıp duranlar (senin peygamberliğini anlamalarına rağmen sana inanmayanlar) da vardır. Fakat (hakikati) görmek istemiyorlarsa, sen körlere doğru yolu gösterebilir misin?

Ayetteki “onlar sana bakıp duruyorlar fakat gerçekleri göremiyorlar” cümlesi bir gerçeği gözler önüne sererken bir taraftan da “bakmakla” “görmek” ara... Devamı..

Ba’zıları da sana bakıyorlar hiç bir şey [1] görmiyorlar, sen körlere gördürebilür misin?

[1] Ya’ni nübüvvetinin delîllerini

Aralarında sana bakan vardır. Sen körleri, görmezlerken doğru yola iletebilir misin?

İçlerinden sana bakanlar da vardır. Fakat körlere, hele gerçeği görmüyorlarsa, sen mi doğru yolu göstereceksin?

Onların arasında sana bakanlar da var; ama eğer görmüyorlarsa körlere doğru yolu sen nasıl göstereceksin?

Onlardan sana bakan da vardır. Fakat -hele (gerçeği) göremiyorlarsa- körleri sen mi doğru yola ileteceksin?

Onlardan sana bakanlar da var; görüşü olmayan körleri sen mi doğruya ileteceksin?

İçlerinden sana bakanlar da var. Fakat sen, körlere, üstelik basiretleri de yoksa hidayet edip yol gösterebilecek misin?

İçlerinden sana bakanlar da var, fakat basıretleri de yokken körlere sen mi hidayet edeceksin?

Onlardan sana bakanlar da vardır. Fakat (hakikati) görmek istemiyorlarsa, (manen) körleri sen mi doğru yola ileteceksin?

Onlardan sana bakanlar da var. Fakat körlere¹ sen mi doğru yolu göstereceksin? Eğer basiretli¹ değillerse!

1- Gerçeği görmeyenleri. 2- Basiret, gerçeği ve doğruyu görme, kavrama ve anlama yetisi; kavrayış, sezgi ve aydınlanma demektir. “Basiret sözcüğü,... Devamı..

İçlerinden sana bakanlar da vardır. Fakat körlere sen mi doğru yolu göstereceksin? Hele (kalb gözlerinden de) görmez olurlarsa!.

Onlardan sana bakan(lar) da vardır. Fakat (görmek istemeyen) o körleri, üstelik(kalb gözleriyle de) görmüyorlarsa, sen mi hidâyete erdireceksin?(1)

(1)“İbret nazarıyla bakıp, dâhilî (iç) ve hâricî (dış) delilleri görüp, hakka rücû‘ları (dönmeleri)mümkün iken, gafletleri gözlerini perdelemiş; körlü... Devamı..

Ve yine onlardan sana bakıyormuş gibi yapanlar var; ama eğer (gerçekleri) görmeye çalışmıyorlarsa, sen hiç (bu tip beyin gözü) kör olanlara doğru yolu gösterebilir misin?

Onların içinden seni gözetleyip izleyenler var. Eğer onlar gerçekleri görmüyorlarsa, sen mi körleşmiş olanlara doğru yolu göstereceksin?

İçlerinde sana bakıp duranlar da vardır. Ancak sen körlere doğru yolu gösterebilir misin?Hele gönül gözleri de görmezse?

Bazıları ise sana sakarlar [¹], sen körlere, fazla olarak kendilerinde kalp gözü olmasa da yol gösterebilir misin?

[1] Sende peygamberlik alâmetleri görürler.

İçlerinden sana bakanlar da var. Şayet görmüyorlarsa, körlere sen mi doğru yolu göstereceksin?¹⁹

19 Krş. Zuhruf, 43/40

Aralarında sana bakan vardır. Sen körleri, üstelik de basiretleri yoksa hidayet edebilir misin?

Yine içlerinde,sana güya bakanlar da var fakat gözlerinin önündeki gerçeği göremeyen bu körlere” doğru yolu sen mi göstereceksin; eğer sezgileriyle hakîkati göremiyorlarsa?
Peki bu insanları, Allah mı bu hâle getirdi? Elbette hayır:

Onlardan sana bakan kimseler de vardır. Şayet görmezlerdi ise, Körler’e sen mi yol gösterirsin?

Arada bir seni seyre gelenler de var, ama sen kafasızları yola getiremezsin ki, hele bir de ferasetleri yoksa.

İçlerinden sana bakanlar var. Fakat onların sana bakışı sendeki gerçekleri görmek için değil. Seni yalanlamak, senin ortaya koyduğun gerçekleri inkâr etmek içindir. Onlar sana, senin söylediklerine karşı körlük içindedirler. Gerçeklerimize karşı kör olanlara gerçeği sen mi doğru yolu göstereceksin? Körlüklerini kendilerine yol edinenlere hiçbir şey yapamazsın! Hele akıllarıyla, kalpleriyle sendeki gerçekleri göremiyorlarsa; sen onların akıllarına ve kalplerine hükmedemezsin!

Onlardan sana bakan da vardır. Fakat (gerçeği) göremiyorlarsa körleri sen mi doğru yola ulaştıracaksın! [*]

Benzer mesajlar: Neml 27:80-81; Rûm 30:52-53; Zuhruf 43:40.

Ve onların içinde sana bakanlar da vardır. Basireti kapalı körlere doğru yolu sen mi göstereceksin?

Ve yine onların aralarında sana bakıyormuş gibi yapanlar var; ama, eğer göremiyorlarsa, sen hiç körlere doğru yolu gösterebilir misin?

Onlardan güya sana bakanlar vardır. Gerçeği görme kabiliyetlerini kaybetmişlerse bu körlere sen mi yol göstereceksin? 7/179, 13/19, 22/46, 40/58

Yine onlar arasında sana (sanki görürmüş gibi) bakanlar var; iyi de, eğer basiretleri bağlı ise sen (böylesi) körlerin görmesini sağlayabilir misin?[¹⁶²¹]

[1621] Bu âyetler Türkçe’deki “işitmek-dinlemek”, “bakmak-görmek” farkına dikkat çektiği için, biz de bu karşılıkları kullandık. Kur’an tefekküründe, ... Devamı..

İçlerinden sana (bön bön) bakanlar da vardır. (Fakat manevi görme yeteneğinden, basiretten yoksundurlar. Ey Muhammed) Böyle manen kör kimseleri sen mi doğru yola ileteceksin?

(Elbetteki Rabbini öyle manevi işitme ve görme yeteneğinden yoksun bıraktığı kimseleri ne kadar uğraşsan doğru yola iletemezsin.)

Onlardn kimi sana bakarak bekliyor; Fakat bakar körleri sen mi yola getirceksin? Hele basiretleri de yoksa!..

Ve onlardan sana bakanlar da vardır. Ya sen körlere, göremez kimseler de olsalar doğru yolu gösterebilir misin?

Onların arasında sana bakanlar da var. Fakat gözleri görmeyenlere sen nasıl doğru yolu gösterebilirsin, hele basiretleri de yoksa! [25, 41-42]

Baş gözü ile beraber kalb gözü de görmezse, böyle bir âmaya bir şey anlatmak mümkün olmaz. Görmekten gaye, ibret almaktır. Dolayısıyla, asıl önemli ol... Devamı..

İçlerinden sana bakanlar da var. Fakat körleri sen mi yola götüreceksin? Hele sezgileriyle de görmüyorlarsa?

Ve onlardan sana bakanlar vardır (lâkin hakkı görmezler). Sen körleri doğrı yola sevke kâdir misin?

Onlardan kimi de sana bakar durur. Sen körlere yol gösterebilir misin? Hele bir de basiretlerini[*] kullanmıyorlarsa?

[*] Basiret: Görmek ile basiret arasındaki farkı anlamak açısından çok önemli bir ayettir. Ayetten anlaşılacağı üzere görme duyusu olmayan insanlar bi... Devamı..

-onlardan sana bakanlar vardır. Basiretlerini kaybetmişlerse körlere Sen mi yol göstereceksin?

Onlardan sana bakanlar da vardır. Fakat körlere, üstelik kalp gözleri de görmüyorsa, sen yol gösterebilir misin?

Onlardan sana bakanlar da vardır. Peki, körlere sen mi kılavuzluk edeceksin? Hele, kalp gözleriyle de görmüyorlarsa!

daħı anlardan oldur kim baķar sendin yaña. pes sen mi ŧoġru yol gösterürseñ gözsüzlere eger oldılar-ise daħı görmezler?

Ve niçeleri anlaruñ baḳarlar saña. Mu‘āyene mu‘cizātları görürler‐iken inan‐mazlar. Sen yol gösterebilür misin gözsüzlere, eger baṣīret bilei‘tibār eylemeseler daḫı?

Onların içərisində sənə baxanlar da (peyğəmbərliyini təsdiq edənlər, mö’cüzələri görənlər də) vardır. Bəsirəti olmayan korlara doğru yolu sənmi göstərə biləcəksən?!

And of them is he who looketh toward thee. But canst thou guide the blind even though they see not?

And among them are some who look at thee: but canst thou guide the blind,- even though they will not see?


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.