19 Mart 2025 - 19 Ramazan 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yûnus Suresi 26. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Lilleżîne ahsenû-lhusnâ veziyâde(tun)(s) velâ yerheku vucûhehum katerun velâ żille(tun)(c) ulâ-ike as-hâbu-lcenneti hum fîhâ ḣâlidûn(e)

İyilik edenleri iyilikle mükafatlandırırız, daha da fazlasını veririz ve yüzleri kararmaz, zillete düşmez onlar. Onlardır cennet ehli, orada ebedi kalırlar.

(Allah’ın bu davetine uyup iman eden ve her konuda örnek) Güzel ameller işleyenlere (cennetle beraber) daha güzeli, bir de ziyadesi (olarak, Allah’ın tecelli Cemâlini görmesi) vardır. (Bak: Hadis; Müslim, İman. 297.) Artık onların (cennete ve rü’yete ulaşanların) yüzlerine ne bir (kömür) tozu (utanç karalığı), ne de zillet (ve mahcubiyet ayıpları) bulaşmayacak (hep emniyet ve saadet içinde olacaklar)dır. İşte bunlar cennet ehlidir ve onlar orada daimi yaşayacaklardır.

İyi ve yararlı işler yapmakta devamlı ve kararlı olanlara, karşılık olarak daha iyisi ve ondan da fazlası vardır. Kıyamet gününde onların yüzlerini, ne bir kararma, ne de aşağılık ve horluk kaplayacaktır. İşte bunlardır cennetlikler, orada ebedî kalacaklardır.

İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlere, idarecilere, askerî erkâna ve müslümanlara, devlet nimeti, daha güzel mükâfat var. Fazlası da, cemâl-i ilâhîyi görme de var. Yüzlerine ne siyah toz lekeleri bulaşır, ne de onlarda, zillet emaresi görürsün. Onlar cennet ehlidirler. Orada ebedî yaşarlar.

bk. Kur’an-ı Kerim, 9/72; 55/60; 76/11.

İyilik edenlere daha iyisi ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karalık ne de aşağılık bürür. İşte bunlar cennetliktirler. Orada sürekli kalıcıdırlar.

Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.

İman edip güzel bir amel işleyenlere cennet ve bir de Allah'ın Cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet... İşte bunlar cennetliktirler, kendileri orada ebedî olarak kalıcıdırlar.

Güzellikle iş yapanlara, güzel olan Cennet ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne toz duman ne de zillet bürümez. Onlar Cennete layıktırlar, orada ebedî olarak kalacaklardır.

Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de daha fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara leke bulaşır ne de bir zillet. İşte onlar cennet ehlidirler. Onlar, orada süreli kalacaklardır.[194]

[194] İhsân/Muhsin kelimesi hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, VIII, 487-488.

İyilik yapanlara, hem iyilik, hem de artığı vardır, onların yüzlerini ne toz, ne horluk örter, işte bunlar cennetliktir, onlar orda sonsuz kalırlar

Güzel ve yararlı davranış gösterenlere daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzleri ne (günahtan) kararacak ne de (utançtan) kızaracaktır. İşte onlar cennetin sakinleridir, onlar orada kalacaklardır.

İyilik idenlerin ve daha ziyâdesini yapanların yüzlerinin akını ne gubâr, ne zillet istilâ itmez, cennete giderler ve ilelebed kalırlar.

İyi davrananlara; daima daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar.

Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.

Güzel yapanlara daha güzeli, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerinde ne toz toprak bulaşığı olur ne de aşağılanmışlık izi. İşte bunlar cennetlik kullardır, kendileri orada sonsuza kadar kalıcıdırlar.

Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.

 Âyette zikredilen «ihsan» Yüce Allah’a lâyık ve rızasına muvafık güzel iş yapmak ve işleri lâyık oldukları şekilde güzel yapmak demektir. Peygamberim... Devamı..

Güzel davrananlara daha fazlası vardır. Yüzlerini ne bir yoksunluk ne de bir aşağılanma duygusu kaplar. Onlar cennet halkıdır. Orada ebedi kalıcıdırlar.

İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasıyla karşılık vardır. Yüzlerine ne kara bulaşır, ne de aşağılanırlar. Cennet ehli işte bunlardır. Orada ebedî kalacaklardır.

Hasenât yapanlara husnâ bir de ziyade var, ve yüzlerine ne bir kara bulaşır ne zillet, onlar eshabı Cennet hep orada muhalleddirler

Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası (*keyfiyetsiz, ru’yetullah) vardır. Onların yüzleri ne (günahtan) kararacak ne de (mahcubiyetten) kızaracaktır. İşte onlar cennetin sakinleridir, onlar orada ebedî kalacaklardır.

* “Keyfiyetsiz” tabirini anlayabilmek için öncelikle keyfiyetin ne demek olduğunu bilmek gerekir. Keyfiyet; Bir cismin künhünü, yapısını, nasıl olduğu... Devamı..

İyi ve güzel davrananlar için daha güzeli ve fazlası var. Onların, yüzleri ne kararır ne de hor görülmekten kızarır. Onlar, Cennet halkıdır. Orada sürekli kalıcıdırlar.

İyi iş, güzel amel yapanlara («ihsân» mertebesine erenlere) daha güzel iyilik, bir de ziyâde vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (karalık) bulaşır, ne de bir horluk kaplar. Onlar cennetin yaranıdırlar ki kendileri onun için ebedî kalıcıdırlar.

(Îmân edip) güzel amel işleyenlere daha güzel karşılık (olarak Cennet), bir deziyâde (Allah'ın cemâline mazhar olmak) vardır! Ve onların yüzlerine ne bir karalık bulaşır, ne de bir aşağılık! İşte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.

İyi (ve güzel) davranışlarda bulunmuş olanlara, (hesap günü) güzel bir karşılık ve daha da fazlası (Allah’ın mağfiret ve rızası) vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) ve ne de bir zillet (horluk) bulaşır. İşte onlar cennet halkıdır. Orada (sürekli) kalıcıdırlar.*

(*) Buradaki (زِيَادَةٌ)’’ziayadet’’ hakkında her ne kadar farklı yorumlar varsa da doğrusu yüce Allah’ın mağfiret ve rızasıdır. Bundan maksat Allah’ı... Devamı..

Güzel ve doğru işler yapıp, bunları çoğaltanlara gelince: (Hesap günü) Yaptıkları güzelliklerden dolayı onların yüzleri asla kararmayacak ve küçük duruma da düşmeyecekler. İşte onlardır cennete girecek ve orada sürekli kalacak olanlar.

İyilik edenlere karşılığı daha da çoğu verilir. Bu gibilerin yüzleri kararmıyacaktır, kızarmıyacaktır. İşte bunlar cennetlik olanlardır. Onlar hep orada kalacaklardır.

İyi iş işleyenlere [¹] ziyadesiyle, iyi bir mükâfat vardır [²]. Onların yüzlerini ne toz bürür ne horluk kaplar. İşte bunlar Cennetliktir. Onlar orada daim kalacaklardır.

[1] Kelime-i Tevhit getirenlere.[2] Cennet, ziyadesi de Cemal-i Bâridir.

İyi ve güzel davrananlar için daha iyi ve güzel karşılık ve daha bir fazlası vardır¹⁰. Onların yüzlerini ne bir kararma ne de bir zillet bürür/kaplar [yerhaku]. İşte onlar cennet ehli olup orada sürekli kalırlar.

10 Krş. Kâf, 50/35; En’âm, 6/125-127; Tevbe, 9/72

Güzellik yapanlara (mükâfatların) en güzeli ve (hak ettiğinden) fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennet ehlidir. Onlar onda temelli kalıcılardır.

Güzel ve yararlı davranış gösterenlere, hak ettiklerinden daha güzel bir mükâfât bağışlanacak ve hattâ bunlardan daha da fazlası verilecektir. Onlara, akla hayale gelmedik nîmetler takdim edilecek ve nihâyet, bütün bu nîmetleri unutturacak o muhteşem nîmeti tadacaklar; yani Allah’a kavuşacak ve O’nun cemalini görecekler.
O dehşet verici Hesap Gününde, ne yüzlerine bir günah lekesi bulaşacak, ne de bir utanç ve aşağılanma bürüyecek çehrelerini! Muratlarına ermenin yanı sıra; can sıkacak, yüz kızartacak, küçük düşürecek her türlü leke ve kederden emîn ve sâlim olacaklar. İşte onlar, cennet halkıdır ve sonsuza dek orada kalacaklar.

İyilik yapmış kimseler için İyilikler / Güzellikler ve fazlası vardır. Yüzlerine ne kara leke bulaşır, ne de zillet! İşte onlar, Cennet arkadaşlarıdır; orada sürekli kalacaklardır.

Davranışları güzel olanlara, daha güzeli verilecektir, hem de fazlasıyla. Bu gibilerin yüzünde, sıkıntı ve aşağılık ifadesi yoktur. Bunlar, cennetlik olup sonsuza kadar orada kalacaklardır.

Yeryüzünde güzel davrananlara daha güzel karşılık ve daha fazlası vardır. Güzel davrananların yüzlerine ne bir kara bulaşır ne de horluk! İşte onlar cennet halkıdır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine herhangi bir toz (leke) ve aşağılanma bulaşmaz. [*] İşte onlar cennet halkıdır; orada [ebedî] kalacaklardır.

Bu cümle şöyle de tercüme edilebilir: “Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir).”

Allah’ı görüyormuş gibi ibâdet edenler¹ için daha güzeli ve bir de fazlası vardır ve onların yüzleri kararmadığı² gibi onlar zelil de olmazlar. İşte cennetlikler bunlardır ve onlar, orada sonsuz kalacaklardır.

1 İhsan: Kelime olarak; yardım cömertlik, iyilik, lütuf, bağışlamak, güzel yapmak gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise; Allah’ı görür gibi kulluk et... Devamı..

İyi ve yararlı işler yapmakta sebatlı olanları (karşılık olarak) daha iyisi ve ondan da fazlası ⁴¹ beklemektedir. [Kıyamet Günü’nde] onların yüzlerini ne bir kararma, ne de bir aşağılanma gölgelemeyecektir: İşte bunlardır cennetlikler; orada ebedî kalacak olanlar.

41 Yani, fiilen hak ettiğinden fazlası (karş. 6:160 -“kim ki [Allah’ın huzuruna] iyi bir iş ve davranışla çıkarsa, bu yaptığının on katını kazanacaktı... Devamı..

İyi davrananlara, daha iyisi ve de fazlası vardır. Hesap gününde onların yüzlerinde en küçük bir mahcubiyet ve kararma olmayacak. İşte bunlar cennet halkı ve orada kalıcıdırlar. 3/107, 27/89, 80/38- 39

İyi ve yararlı davranmakta sebat gösterenlere, (karşılık olarak) ondan daha iyisi ve (kat kat) fazlası var.[¹⁶⁰⁶] Dahası (o gün) onların ne yüzleri kara çıkar,[¹⁶⁰⁷] ne de onursuzluktan başları eğilir: işte bunlar Cennet’in sakinleridirler; orada yerleşip kalmak üzre girerler.

[1606] Parantez içi açıklamalar, bu âyetteki ziyâde’nin niteliğini açıklayan şu âyete birer atıftırlar: “Kim (İlâhî mahkemeye) bir iyilikle gelirse, y... Devamı..

Güzel davrananlara (iman, edip salih ameller işleyenlere) daha güzel bir karşılık, bir de fazlası vardır.. (Ahirette) Onların yüzleri ne bir toz ile kararır ne de zillet ile kızarır, işte onlar cennetliktirler ki orada sonsuza dek kalacaklardır.

Güzel davrananlara daha güzel karşılık ve fazlası var. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennet halkıdır, orada devamlı kalacaklardır.

İhsanda bulunanlar için güzellik ve bir ziyâdelik vardır ve onların yüzlerini ne karalık ve ne de bir alçaklık kaplamaz. İşte onlar cennet ehlidirler. Onlar orada ebedîyyen kalıcılardır.

İyi ve güzel davranışlarda bulunanlara en güzel mükâfat yani cennet ile daha da fazlası olarak Allah'ın cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet! İşte onlar cennetliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. [9, 72; 55, 60; 76, 11] {KM, Yuhanna 17, 3}

Güzel davrananlara daha güzel karşılık ve fazlası var. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de horluk. İşte onlar cennet halkıdır, orada ebedi kalacaklardır.

Eyilik idenlere (mükâfât olarak) bir eyilik ve ziyâdesi de vardır. Onların yüzlerini zillet tozı kaplamaz. İşte onlar ehl-i cennet olub orada ebedî kalırlar.

Güzel davrananlara da daha güzeli ve fazlası vardır. Yüzleri ne kararacak ne de kızaracaktır. İşte bunlar cennet ahalisidir; onlar orada ölümsüzdürler.

İyi davrananlara, daha iyisi ve bir fazlası vardır. Onların yüzlerini karartı ve zillet bürümez. Onlar cennet dostlarıdır, onlar orada ebedidirler.

İyilik yapanlara ödülün en güzeli, bir de onun ziyadesi vardır.(8) Onların yüzüne ne bir toz konar, ne zillet bulaşır. Onlar Cennet ehlidir ve orada sürekli kalacaklardır.

(8) Bu âyette “ziyade” ile kastedilen şeyi, Peygamberimiz şu şekilde açıklamıştır: “Cennet ehli Cennete girdikten sonra, bir nida edici şöyle seslenir... Devamı..

Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada.

anlaruñ kim eylük eylediler görklürekdür daħı artuķ ya'nį dįndar. daħı örtmeye yüzlerini anlaruñ ŧoz ya'nį ŧamu dütüni ne daħı ħorlıķ. şunlar uçmaķ isleridür anlar anuñ içinde ebed ķalıcılardur.

Ol kişiler ki yaḫşılıḳ iderler ẟevābları cennetdür, daḫı ziyāde liḳā’u’llāhdur.Daḫı yitişmez anlaruñ yüzlerine ḳarañuluḳ, ẕelīl daḫı olmazlar. Anlarduruçmaḳ eyeleri, anlar anuñ içinde ebedī ḳalurlar.

Yaxşı işlər görənləri Cənnət və daha artıq mükafat (Allah rizası) gözləyir. Onların üzünə nə bir toz (ləkə), nə də bir zillət qonar. Onlar cənnətlikdirlər və orada əbədi qalacaqlar!

For those who do good is the best (reward) and more (thereto). Neither dust nor ignominy cometh near their faces. Such are rightful owners of the Garden; they will abide therein.

To those who do right is a goodly (reward)- Yea, more (than in measure)!(1414) No darkness nor shame shall cover their faces!(1415) they are companions of the garden; they will abide therein (for aye)!

1414 The reward of the righteous will be far more than in proportion to their merits. For they will have the supreme bliss of being near to Allah, and... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.