19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Tevbe Suresi 66. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Lâ ta’teżirû kad kefertum ba’de îmânikum(c) in na’fu ‘an tâ-ifetin minkum nu’ażżib tâ-ifeten bi-ennehum kânû mucrimîn(e)

Özür dilemeye kalkışmayın, siz kafir oldunuz sözde iman ettikten sonra. Sizin bir bölüğünüzü affetsek bile suçlu olduklarından dolayı bir bölüğünüzü azaplandıracağız.

(Ey münafıklar, boşuna) Özür belirtip durmayınız. (Çünkü) Siz, imanınızdan sonra (bazı konularda) kesinlikle inkâra saptınız. (Hakk davadan ve hayırlı topluluktan ayrıldınız.) Sizden (pişman olup Hakka dönen) bir kesimi bağışlasak da, bir kısmınızı ise gerçekten suçlu-günahkâr olmaları nedeniyle azaplandıracağız.

Boşuna anlamsız mazeret ileri sürmeyin. Böylece sizler iman ettiğinizi açıkladıktan sonra, düpedüz gerçekleri inkâr etmiş oldunuz. Bu olayla ilgi derecesine göre, içinizden bir kısmınızın günahını bağışlasak bile, günahlara gömülüp gitmelerinden dolayı, diğerlerini azaba uğratacağız.

Boşuna özür dilemeyin. Açıkça imanınızı ifade ettikten sonra, küfrünüzü de açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmını affetsek bile, bir kısmını, güç ve iktidarlarına dayanıp, İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işledikleri, âsi, günahkâr, suçlu olmakta ısrar ettikleri için azâbımıza dûçar edeceğiz.

Hiç özür dilemeyin. Siz imanınızden sonra inkar ettiniz. Sizden bir topluluğu bağışlasak bile suçlu olmalarından dolayı bir topluluğu da azaplandıracağız.

Özür belirtmeyiniz. Siz, imanınızdan sonra inkâra saptınız. Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu-günahkar olmaları nedeniyle azablandıracağız.

Boşuna özür dilemeyin. Siz iman ettiğinizi söyledikten sonra, içinizdeki küfrü açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmını bağışlasak bile, diğer bir kısmını, suçlarında ısrar ettiklerinden azabımıza uğratacağız.

Özür beyan etmeyin, kesinlikle, inandıktan sonra kâfir oldunuz. Eğer bir grubunuzu affetsek de bir grubunuzu da suçlu, azgın oldukları için cezalandıracağız.

Özür dilemeyiniz! Şüphesiz, inandıktan sonra inkâr ettiniz. İçinizden bir grubu affetsek bile, bir gruba da suç işlemekte olduklarından dolayı azap ederiz.

Sizler özür dilemeyin, inandıktan sonra, içinizden bir takımını bağışlasak da, günah ettiklerinden bir bölüğe azap ederiz

(O halde ey münafıklar! Boşuna) özür dilemeye kalkmayın. Çünkü siz inandığınızı (açıkladıktan) sonra (bile bile yeniden) küfre saptınız. İçinizden (bilinçsizce bu konuşmalara katılan) bir grubu (tevbeleri sebebiyle) affetsek bile, (diğer) bir topluluğu (ısrarla) suç işlemeye devam ettikleri için (kesinlikle) cezalandıracağız.

Buradan anlıyoruz ki; sadece gevezeliğinden dolayı bu tür konuşmaları yapanlar ya da hoşlandığı için gevezelik yapanları dinleyenler belki affedilebil... Devamı..

İ’tizâra kalkışmayınız, siz îmân itdikden sonra küfr itdiniz. İçinizden ba’zısını tevbe üzerine ’afv ider isek de diğerlerine ’azâb ideceğiz, çünki küfürde ısrâr ile mücrimdirler.

Özür beyan etmeyin, inandıktan sonra inkar ettiniz. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, suçlarından ötürü bir topluluğa da azab ederiz.*

Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir zümreye azap edeceğiz.

Mazeret ileri sürmeye kalkmayın. İman ettiğinizi söyledikten sonra inkârcılığınızı açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmını affetsek de, diğer bir kısmını günahta ısrarcı davranmış oldukları için azaba uğratacağız.

(Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.

Özür dilemeyiniz. Siz inandıktan sonra inkar ettiniz. Sizden bir kısmını affetsek bile, suç işlemiş oldukları için bir kısmını cezalandıracağız.

Boşuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmını affetsek bile bir kısmını suçlarında ısrar ettikleri için azabımıza uğratacağız.

Biyhude i'tizar etmeyin, iyman ettiğinizi söyledikten sonra küfürünüzü açığa vurdunuz, içinizden bir kısmını afvedersek bir kısmını cürümlerinde ısrar ettiklerinden dolayı azabımıza uğratacağız

(Ey munâfıklar! Hiç boşuna) özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) îmân ettikten sonra (bu alaycı tavrınızla, kalbinizdeki) küfrünüzü açığa vurmuş oldunuz. İçinizden bir kısmını (tövbelerine binâen) affetsek bile, diğer bir kısmına suçlu olduklarından (tövbe etmeyip, küfürde ısrar etmelerinden) dolayı azap edeceğiz.

Hiç özür dilemeyin! Ant olsun siz inandıktan sonra gerçeği yalanlayarak nankörlük ettiniz. Sizden bir kısmınızı affetsek bile, suç işlemelerinden dolayı bir kısmınıza da azap edeceğiz.

(Bîhude) özür dilemiye kalkmayın. Siz îman (etdiğinizi ikrar)dan sonra küfretdiniz. içinizden bir zümreyi afvetsek bile (diğer) bir güruhunu — onlar mücrim (cürümlerinde musir) kimseler oldukları için — azâblandıracağız.

(Boşuna) özür dilemeyin; îmân etmenizden sonra gerçekten kâfir(liğinizi açığa vurmuş) oldunuz! İçinizden bir kısmını (samîmî tevbelerine binâen) affetsek bile, bir kısmına da gerçekten onlar günahkâr kimseler olduklarından dolayı azâb edeceğiz!

Özür beyan etmeyin, siz açıkça imanınızdan sonra inkâr ettiniz. Eğer sizden bir kısmınızı bağışlasak da, günahkâr olmuş bir topluma da azap ederiz.

Bağış dilemiye kalkışmayın. Çünkü siz inanç getirdikten sonra tanımaz oldunuz. İçinizden bir kısmını bağışlasak bile, bir kısmını yine de azaba uğratacağız. Çünkü onlar suç işlediler.

İtizar etmeyin, siz imanınızdan sonra muhakkak kâfir oldunuz [¹]. Sizin bir güruhunuzu affetsek bile [²] yine diğer bir güruhu günahkâr olduğundan dolayı azaba duçar edeceğiz.

[1] Küfrü izhar ettiniz.[2] Yani tövbe edenleri.

Hiç özür dilemeyiniz! Siz inandıktan sonra inkâr ettiniz. Sizden bir kısmını [tâ’ife] affetsek bile, suçlu olmalarından dolayı bir kısmına azap edeceğiz.

Mazeret beyan etmeyin, siz inandıktan sonra küfre saptınız. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, suçlu olduklarından dolayı bir topluluğa da azap ederiz.

O hâlde, ey münâfıklar! Boşuna mâzeretler sıralayıp özür dilemeye kalkmayın; çünkü siz, iman ettikten sonra, bile bile yeniden kâfir oldunuz! İçinizden bilinçsizce bu konuşmalara katılan veya hatâsını anlayıp hemen tövbe eden bir grubu bağışlasak bile, ısrarla suç işlemeye devam ettikleri için, diğerlerini kesinlikle cezalandıracağız.
Bu münâfıkları daha iyi tanıyabilmeniz için, onları iyice deşifre ediyoruz:

Boşuna özür dilemeyin! İmanınızdan sonra inkâr ettiniz.
Sizden bir tâifeyi affetsek bile bir taifeye azap edeceğiz; onlar, suçlu oldular.

Boşuna özür dilemeyin. Önce inandık dediniz sonra da bal gibi inkar ettiniz. Sizden bir kısmınızı affetsek bile bir kısmınıza ceza vermek zorundayız. Çünkü, suçludurlar...

Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz sözde iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden bir kısım pişmanlık duyup tövbe ettikten sonra; onları af etsek bile, suçlarında ısrar edenleri mutlaka cezalandıracağız.

(Boşuna) özür dilemeyin! (Çünkü) siz iman ettikten sonra elbette kâfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir grubu bağışlasak bile suçlu olduklarından dolayı bir gruba da azap edeceğiz. [*]

Bu ayet dinden dönenlerin öldürülmemesi gerektiğinin en önemli delillerinden birisidir.

“Siz îman ettikten sonra tekrar kâfir olduğunuz için¹ boşu boşuna özür dileyip durmayın. Her ne kadar içinizden bir kısmını affetsek bile suçlarında ısrar eden günâhkârlara, mutlaka azap edeceğiz.²

1 Ayetin bu bölümü imandan sonra küfre düşmenin olabilirliğini net bir şekilde ifade etmektedir. Burada bahsi geçen münafıklar imandan sonraki küfürle... Devamı..

[Boşuna anlamsız] mazeretler ileri sürmeyin! Böylece sizler düpedüz hakkı inkar etmiş oldunuz, ⁹² hem de [ondan yana] inancınız[ı açıkladık]dan sonra!” (Bu olayla ilgi derecesine göre) içinizden bir kısmınızın günahını bağışlasak bile, suça gömülüp gitmelerinden ötürü, ötekileri azaba uğratacağız. ⁹³

92 Bkz. yukarıda 89. not.93 Yani, ikiyüzlülüğü bilerek sürdürmek suretiyle (Zemahşerî). Yukarıdaki Kur’ânî cümle, Allah’ın, nihaî yargısında, bir güna... Devamı..

Boşuna mazeret üretmeyin çünkü siz inandığınızı (açıkladıktan) sonra (bu alaycı tavrınızla) kâfirliğinizi açığa vurmuş oldunuz, biz sizden bazınızı bağışlasak bile diğerlerini günahta ısrar etmelerinden dolayı mutlaka cezalandıracağız. 3/86- 106, 9/94, 16/88- 89, 32/12, 75/12…15

Bahane üretmeyin! Doğrusu siz, inan(dığınızı açıkla)dıktan sonra da küfre saptınız.[¹⁴⁷⁷] Bir kısmınızı bu suçtan dolayı affetsek bile, bir kısmınızı suçu savunmalarından dolayı[¹⁴⁷⁸] cezalandıracağız.”

[1477] 42. âyetten beri kendilerinden söz edilen ikiyüzlülerin imanla inkâr -ahlâkî karşılıklarıyla- güvenle nankörlük arasında gidip gelişlerine bir ... Devamı..

(Boşuna) özür dilemeye kalkışmayın, muhakkak ki siz, imanınızdan (mümin olduğunuzu söyleyerek -zâhirde- iman ettikten) sonra kafir oldunuz! (Küfrünüzü kalbinizde gizleyeceğinizi; Rabbinizin Resulüne, -sizin aranızdaki fısıltıları - haber veremeyeceğini sandınız da, günah üstüne günah işlemekte bir sakınca görmediniz. Hiç olmazsa, bu uyarıdan ibret alın. Tevbe ve bağışlanma dileyerek imana gelin, biliniz ki) İçinizden (tevbe eden) bir kısmını affetsek bile, bir kısmım (bağışlamayız) suçlarında ısrar ettikleri için elbette azaplandıracağız.(Ey Muhammed ümmeti, biliniz ki "Nifak" sadece sizin toplumunuza has değildir. Tarih boyunca gelip geçen her ümmetin yüz karasıdır, her toplumda bulunan)

Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra inkar ettiniz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, diğer bir zümreye azap edeceğiz. Çünkü onlar suç işlemiş oldular.

İtizarda bulunmayınız, muhakkak ki, siz imânınızdan sonra kâfir oldunuz. Eğer sizden bir zümreyi (tevbe edeceklerinden dolayı) affedersek, bir gürûhu onlar mücrim kimseler oldukları için azaba uğratacağızdır.

“Ey münafıklar! Hiç boşuna özür dilemeyin. Gerçek şu ki: Siz iman ettiğinizi açıkladıktan sonra, içinizdeki inkârı açığa vurdunuz. Sizden bir kısmınızı, (tövbeleri veya alay etmemeleri sebebiyle) affetsek de, bir kısmını suçlarında ısrar etmelerinden dolayı cezalandıracağız. ”

Hiç özür dilemeyin, siz inandıktan sonra inkar ettiniz. Sizden bir kısmını affetsek bile suç işlediklerinden dolayı bir kısmına da azab edeceğiz.

İ'tizâra kalkışmayınız. Siz îmândan sonra küfür itdiniz. Sizden bir tâifeyi 'afv ider isek, mücrim oldukları sebebiyle bir tâifeyi de dûçâr-ı 'azâb iyleriz. [²]

[2] Bâlâdaki âyet-i kerîmenin sebeb-i nüzûlü olan vak'ada Rasûl-ü Ekrem'le istihzâya karışmayub gülerek dinleyen "Mülciş bin Hamîr el-Eşce'î" nâm kims... Devamı..

Sakın bahane üretmeyin; siz inanıp güvendikten sonra kâfir oldunuz. İçinizden bir kesimini bağışlasak bile, bir kesimini cezalandıracağız. Çünkü onlar suçludurlar.

Özür beyan etmeyin. İnandıktan sonra inkar ettiniz. İçinizden bir kısmınızı bağışlasak bile; suçlu oldukları için bir kısmınızı cezalandıracağız.

Hiç özür beyan etmeyin. Siz imanınızdan sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizin bir kısmınızı affetsek de, diğer bir kısmınızı, suçlarında ısrar etmeleri yüzünden azaplandırırız.

Özür beyan etmeyin; imanınızdan sonra küfre saptınız. İçinizden bir grubu affetsek bile diğer bir grubu, günaha batmış kişiler oldukları için azaba uğratacağız.

'uzr dilemeñ bayıķ kāfir olduñuz įmānuñuzdan śoñra eger 'afv olına bir bölükden sizden ya'nį tevbeyile 'aźāb olına bir bölük andan ötürü kim bayıķ anlar oldılar yazuķlular.

‘Öẕr dilemeñüz, taḥḳīḳ kāfir olduñuz īmānuñuzdan ṣoñra. Eger ‘afvolsa bir ṭāyifeden, ‘aẕāb olur bir ṭāyifeye. Anuñ‐çun kim anlar yaman kim‐seler‐idi.

(Əbəs yerə) üzr istəməyin. Siz iman gətirdikdən sonra (daxilinizdəki ikiüzlülüyü biruzə verməklə, Allahın əmrlərini unutmaqla) artıq kafir oldunuz. Aranızda bir qismini (tövbə edəcəyinə görə) bağışlasaq da, digər qismini günahkar olduğu üçün əzaba düçar edəcəyik!

Make no excuse. Ye have disbelieved after your (confession of) belief. If We forgive a party of you, a party of you We shall punish because they have been guilty.

Make ye no excuses: ye have rejected Faith after ye had accepted it. If We pardon some of you, We will punish others amongst you, for that they are in sin.(1323)

1323 See last note. Hypocrisy is a halfway house, a state of indecision in the choice between good and evil. Those who definitely range themselves wit... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.