Ve keżâlike fetennâ ba’dahum biba’din liyekûlû ehâulâ-i menna(A)llâhu ‘aleyhim min beyninâ(k) eleysa(A)llâhu bi-a’leme bi-şşâkirîn(e)
Ve biz, Allah'ın, aramızdan seçip lütfettiği bunlar mı demeleri için halkın bir kısmını, bir kısmıyla sınarız. Allah, şükredenleri daha iyi bilmez mi?
Biz böylece: (Hasetçi ve fesatçı inkârcıların; bir sürü şöhret, servet ve etiket sahibi dururken, kala kala) "Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu." (Bu özel hikmet ve hizmetleri böylesi önemsiz kişilere mi layık buyurdu?) demeleri (ve hainlikle içlerini dışa dökmeleri) için, onlardan bazısını bazısıyla fitneye uğratıp denemiş olacağız. Halbuki Allah şükredenleri (nimet ve fazileti kimlere vereceğini) daha iyi bilen değil midir? (Ki O’nun tayin ve taksimine itiraz ediyorsunuz.)
Böylece ekonomik yönden güçsüz kimselerin müslüman olup ve Allah'a yakın olmalarıyla, zengin ve kibirli kimselerin İslâm'dan ve Allah'tan uzak olmaları sebebiyle insanlardan kimini, kimiyle deneyip fitneye soktuk ki, sonunda Allah aramızda, bunlara mı nimet ve lütufta bulunmuştur? desinler. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil midir.?
İşte böyle, "Allah aramızdan bunlara mı lütufta bulundu!" demeleri için onları birbirleriyle denedik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil midir?
Böylece: 'Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu?' demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil mi?
İnsanların bir kısmını, diğer bir kısmı ile imtihan ettik ki, Kureyş'in ileri gelenleri, fakirler hakkında şöyle desinler; “-Allah'ın aramızdan kendilerine iman ihsan ettiği kimseler şunlar mı?” Allah, İslâm (nimeti üzere) şükredenleri daha iyi bilen değil mi?
Böylece Biz onları birbiriyle denedik ki: “Aramızda, Allah bunlara mı lütfetti?” desinler. Yoksa Allah kimin daha iyi şükrettiğini bilmiyor mu?
“Aramızda Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı?” demeleri için onların bir kısmını diğerleriyle işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri hakkıyla bilen değil midir?
Biz böylece, birbirleriyle sınamışız onları, «Bunlar mıdır aranızdan, Allahın kayırmış bulundukları?» diyeceklerdir, Allah, daha iyi bilmez mi şükredenleri?
Böylece: “Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu?” demeleri için onlardan bir kısmını diğerleriyle işte böyle denedik. Allah, şükredenleri daha iyi bilmez mi?
Böylece insânların ba’zılarıyla ba’zılarını imtihân itdik. Ânlar "Allâh’ın eltâfına mazhar olanlar bunlar mı idi?" didiler. Allâh şükür idenleri bilmez mi?
Böylece, "Aramızdan Allah bunlara mı iyilikte bulundu?" demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah şükredenleri iyi bilen değil midir?
Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, “Allah, aramızdan şu adamları mı iman nimetine lâyık gördü?” desinler. Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?
“Aramızda Allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu kimseler de bunlar mı?” demeleri için onların bir kısmını diğerleriyle işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri bilmez mi?
«Aramızdan Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı!» demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri daha iyi bilmez mi?
Birbirinizle böylece sınadık ki "ALLAH'ın aramızdan seçip nimetlendirdiği kişiler bunlar mı," desinler. ALLAH güzel karşılık verenleri daha iyi bilmiyor mu!
Biz onlardan kimini kimi ile, "Allah aramızdan bunlara mı lutfunu layık gördü" desinler diye, işte böyle imtihan ettik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil midir?
Böyle ba'zılarını ba'zısiyle fitneye de düşürmüşüzdür ki şöyle desinler: Â!... Şunlar mı o Allahın aramızdan lûtfuna lâyık gördüğü kimseler? Allah şükreden kullarını daha iyi bilir değil mi?
Böylece insanların bazısını (müşriklerin ileri gelen zenginlerini) bazısı ile (îmân ehli olan fakir kimselerle) imtihân ettik. (Müşriklerin ileri gelen zenginleri, îmân ehli olan fakir kimseleri hor görerek) “Allah’ın, aramızdan lütfuna layık gördüğü kimseler bunlar mıdır?” derler. Allah, şükredenleri (kimlerin lütfuna daha lâyık olduğunu) en iyi bilen değil midir?
Biz, onlardan (insanlardan) kimini kimi ile — (sırf) «Allah (buldu buldu da) aramızdan bunlara, bunların üzerine mi lutfünü reva gördü»? desinler diye — işte böyle imtihan etdik. Allah şükredenleri daha iyi bilen değil mi?
Böylece onların bazılarını bazılarıyla (ileri gelenlerini zayıflarıyla) imtihân ettik ki(o müşrikler, îmân eden zayıflar hakkında): “Allah'ın, aramızdan kendilerine lütufta bulunduğu (hidâyete erdirdiği) kimseler bunlar mı?” desinler! Allah, şükredenleri en iyi bilen değil midir?
“Allah’ın aramızda kendisine iyiliklerde bulunduğu kimse bu mu?” demeleri için onların bir kısmını diğer bir kısmıyla imtihan ettik.. Allah kendisine şükredenleri en iyi bilen değil mi?
Biz insanların kimini kimi ile sınadık, "aramızda Allah’ın iyiliklerini esirgemediği kimseler bunlar mı" desinler diye. Kendisini övenleri çok iyi bilen, Allah değil midir?
“Allah’ın aramızdan kendilerine lütufta bulunduğu kimseler bunlar mı?” demeleri için Biz onları birbiriyle sınarız. Allah şükredenleri en iyi bilen değil midir?
Böylece, “Aramızdan Allah bunlara mı iyilikte bulundu?” demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah şükredenleri iyi bilen değil midir?
İşte biz, kimine diğerinden daha üstün nîmetler bahşederek, insanları bu şekilde birbirleriyle imtihân ederiz; bu yüzden dünyevî nîmetlere sahip olan kâfirler, bunlardan yoksun olan müminler hakkında, “Allah, aramızdan bula bula bunları mı lütfuna lâyık gördü?” diye sorarak alay edecekler. Onlara cevap olarak de ki: Fakirliklerinden dolayı sizin küçümsediğiniz, fakat birer ahlâk ve erdemlilik timsali olan bu insanların ilâhî nîmetlere kavuşacağını bizzat Allah söylüyor. Öyle ya, kulları arasında kimlerin kendisine lâyıkıyla şükrettiğini ve kimlerin de nankörlük ettiğini en iyi bilen, Allah değil mi?
O hâlde ey dâvetçi, bu müminleri kovma, tam aksine:
İşte böyle, “Allah aramızdan bunlara mı lütufta bulundu / karşılıksız iyilik etti?” demeleri için onları birbiriyle denedik.
Allah, Şükredenler’i çok iyi bilen değil midir?
Nitekim : “ Allah, aramızda bunlara mı minnet ediyor “ demelerini sağlamak için onları birbirine düşürdük. nimetine şükredenleri en iyi bilen, Allah değil mi sanki?
İnsanları denemek için bazılarına varlıklar veririz. İsteriz ki verdiğimiz varlıkların bir kısmıyla etraflarına yararlı olsunlar! Ancak onlar inanmış ama ihtiyaç sahibi olanlar için şöyle derler; “Aramızdan Allah’ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler bunlar mı?” Böyle diyerek varlıklarıyla üstünlük taslamaya çalışırlar. Hâlbuki biz onlara varlıklar vererek denemiştik! Denememiz neticesinde içlerindeki kötülüğü ortaya çıkardılar. Verilen varlıkları yolumuzda harcayarak teşekkürlerini sunanları Allah bilmez mi? Ne az düşünüyorlar?
“Aramızdan Allah’ın kendilerine lütfettiği kişiler bunlar mı?” demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri daha iyi bilmez mi?
Biz o (kâfirleri): “Allah’ın aramızdan ihsanına lâyık gördükleri de bunlar mı?” desinler diye, birbirleriyle işte böyle imtihan ettik. Doğrusu şükredenleri en iyi bilen Allah değil midir?
İşte bu şekilde ⁴⁴ insanları birbirleri aracılığıyla sınarız, ki sonunda, “Acaba Allah bizim yerimize onlara mı lütufta bulundu?” ⁴⁵ diye sorsunlar. Kimin [kendisine] şükrettiğini en iyi bilen Allah değil mi?
Bu şekilde biz insanları birbirleriyle sınıyoruz ki; “Allah, aramızdan bula bula iyilik yapmak için bunları mı buldu?” desinler. Peki, Allah, şükredenleri en iyi bilen değil midir? 6/105, 21/35, 38/8, 43/31, 47/4, 67/2
İşte bu şekilde insanları birbiriyle sınarız ki, “Acaba Allah aramızdan bir tek bunlara mı ikramda bulundu?”[¹⁰⁵³] diye sorsunlar. Kimin şükrettiğini en iyi bilen Allah değil midir?
Böylece biz onlardan bir kısmını (Kureyş kodamanlarını) diğer bir kısım ile (yoksul müminler ile) imtihan ettik. Fakat onlar: "Aramızdan Allah’ın kendilerine lutuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı?" dediler. (Ve zenginlikleri ile böbürlenip, yoksulları horlayarak imtihanı kaybettiler) Allah (ihsan buyurduğu nimetlere) şükredenlerin kimler olduğunu elbette en iyi bilendir.
Böylece biz onların kimini kimi ile denedik ki: "Allah, aramızdan şunlara mı lutfu lâyık gördü?" desinler. Allâh, şükredenleri daha iyi bilmez mi?
Ve işte böylece onların bazısını bazısı ile fitneye düşürmüşüzdür ki, «Ya Allah Teâlâ aramızda şunlara mıdır ki, lütfunu reva görmüştür?» deyiversinler. Allah Teâlâ şâkir olanları ziyâdesiyle bilen değil midir?
Biz onlardan kimini kimi ile, neticede “Allah bula bula aramızdan bunları mı lütfuna lâyık gördü? ” desinler diye, işte böyle imtihan ettik. Allah kimin şükrettiğini, kimin lütfuna daha lâyık olduğunu bilmez olur mu? [11, 27; 46, 11; 19, 73]
Böylece biz onların kimini kimi ile denedik ki: "Allah, aramızdan şunlara mı lutfu layık gördü?" desinler. Allah, şükredenleri daha iyi bilmez mi?
Böylece ba'zı insânları ba'zıları ile fitneye düşürdük (imtihân ve tecrübe iyledik). Onlar: "Aramızda Allâh'ın in'âm iylediği bunlar mıdır? dirler. (Fukarâ-yı mü'minîni hakîr görirler). Allâh Te'âlâ kendine şükr idenleri bilmez mi?
“Allah aramızdan, şunlara mı lütuf ve ikramda bulundu?” desinler diye onlardan kimilerini kimileriyle deneriz. Görevlerini yerine getirenleri en iyi bilen, Allah değil midir?
Böylece, “Allah, Aramızdan bunlara mı iyilikte bulundu?” desinler diye onları birbiriyle denedik. Allah, şükredenleri en iyi bilen değil midir?
Onları birbiriyle böylece imtihana uğrattık; onlar da “Aramızdan bunları mı Allah lütfuna lâyık gördü?” dediler. Şükredenleri en iyi bilen Allah değil mi?(7)
Biz böylece onların bir kısmını diğer bir kısmıyla imtihana çektik ki, şunu söylesinler: "Allah aramızdan şunlara mı lütufta bulundu?" Allah şükredenleri daha iyi bilmiyor mu?
daħı ancılayın śınaduķ bir nicelerini bir nice-y-ile tā eyideler “şunlar mıdur kim minnet eyledi Tañrı anlara bizüm aramuzda?” degül mi Tañrı bilürirek şükr eyleyicileri?
Anuñ gibi fitne düşürdük biri biri ortasında, ḥattā ki eyideler: Bunlarani‘met mi virdi Tañrı Ta‘ālā bizüm aramuzdan īmān‐ıla? Tañrı Ta‘ālā bilicidegül midür şükr idicileri?
Beləliklə, onları (insanları) bir-birilə imtahana çəkdik ki, onlar desinlər: “Əcəba, Allahın aramızda lütfünü görüb bəxş etdiyi kimsələr bunlarmıdır? Məgər Allah şükür edənləri daha yaxşı tanıyan deyildirmi?”
And even so do We try some of them by others, that they say: Are these they whom Allah favoureth among us? Is not Allah best aware of the thanksgivers?
Thus did We try some of them by comparison(872) with others, that they should say: "Is it these then that Allah hath favoured from amongst us?" Doth not Allah know best those who are grateful?
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |