18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâffât Suresi 114. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velekad menennâ ‘alâ mûsâ ve hârûn(e)

Ve andolsun ki biz, Musa'ya ve Harun'a nimetler verdik.

Andolsun, Biz Musa’ya ve Harun’a da lütufta bulunmuş (Bize minnettar olacak şekilde sahip çıkmıştık).

Ve andolsun ki, biz Musa'ya ve Harun'a bol bol nimetler verdik.

Andolsun, biz Mûsâ'ya ve Hârûn'a da ihsanlarda bulunduk, nimetler verdik.

bk. Kur’an-ı Kerim, 21/48.

Andolsun ki, biz Musa'ya ve Harun'a da lütufta bulunduk.

Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a lütufta bulunduk.

Gerçekten biz, Mûsa ile Harûn'u da (peygamberlikle) nimetlendirdik.

Andolsun! Biz Musa ve Harun’a da iyilik ettik.

Andolsun, biz Mûsâ ve Hârûn'a da lütufta bulunduk.[470]

[470] Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn’un kıssası hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVI, 182-184.

Musa ile, Harun'a nimet verdik biz

Andolsun biz Musa'ya da Harun'a da ihsanda bulunduk.

Mûsâ ve Hârûn’ı lütfumuza gark iyledik.

And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmuştuk.

Andolsun, biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a da lütufta bulunduk.

Mûsâ ve Hârûn’a da lütuflarda bulunmuştuk.

Andolsun biz Musa'ya da Harun'a da nimetler verdik.

Biz Musa'ya ve Harun'a iyilikte bulunmuştuk.

Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik.

Celâlim hakkı için Musâ ile Harûnu da minnetdâr eyledik

Kasem olsun ki, biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a da lütufta bulunduk.

Ant olsun ki Mûsâ ve Hârûn'a nimetler verdik.

Andolsun biz Muusâya da, Hâruuna da nimetler verdik.

Celâlim hakkı için, Mûsâ ve Hârûn'a da ihsanda bulunduk!

Biz Musa ve Harun’a da iyilikler yaptık.

Gerçekten Biz Musa’ya da, Harun’a da bir çok iyiliklerde bulunduk.

* Biz Musa ve Harun/a bol nimet verdik.

Andolsun Biz, Musa ve Harun’a da nimetler verdik.

Şüphesiz biz Musa'ya ve Harun'a lütufta bulunduk.

Gerçek şu ki, Biz vaktiyle Mûsâ’ya ve Hârûn’a da büyük bir lütufta bulunmuştuk.

And olsun, Musa ve Harun’a da karşılıksız nimet verdik!

Mûsa ve Harûn’a da iyiliklerimiz olmuştur.

Andolsun! Musa’ya ve Harun’a da lütuflarda bulunduk.

Yemin olsun ki biz Musa’ya ve Harun’a nimetler vermiştik.

Yemin olsun Biz Mûsa ve Hârûn’a da lütufta bulunduk.

BİZ, Musaya ve Harun’a da lütufta bulunduk; ⁴⁶

46 Yani, onların kendi faziletlerinden dolayı, yoksa Hz. İbrahim ve İshâk’ın soyundan geldikleri için değil (bkz. önceki ayet ve not).

Biz Musa ve Harun’a da nübüvvet vererek ikramda bulunmuştuk. 6/84.90

DOĞRUSU Biz Musa’ya ve Harun’a da lütufta bulunmuştuk:

And olsun ki biz Musa'ya da, Harun'a da nimetler verdik.

Ve biz, Musa’ya ve Harun’a da lütufta bulunduk..

Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk.

Biz Mûsa ile Harun'a da nübüvvet vererek ihsanda bulunduk. [21, 48]

Andolsun Musa'ya ve Harun'a da lutuflarda bulunduk.

Mûsâ ve Hârûn'a ihsân iyledik.

Musa’ya ve Harun’a da iyiliklerde bulunmuştuk.

Musa ve Harun'a da lütuflarda bulunmuştuk.

Biz Musa ile Harun'a da lütufta bulunduk.

Yemin olsun, biz Mûsa ve Hârun'a da lütufta bulunduk.

daħı bayıķ minnet eyledük mūsā üzere daħı hārūn’a.

Taḥḳīḳ minnet eyledük Mūsā‐y‐ıla Hārūn üstine.

Biz Musa və Haruna da ne’mət (peyğəmbərlik) bəxş etdik.

And We verily gave grace unto Moses and Aaron,

Again (of old) We bestowed Our favour on Moses and Aaron,(4107)

4107 The story of Moses is told in numerous passages of the Qur'an. The passages most illustrative of the present passage will be found in 28:4 (oppre... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.