16 Nisan 2024 - 7 Şevval 1445 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sebe’ Suresi 54. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vehîle beynehum vebeyne mâ yeştehûne kemâ fu’ile bi-eşyâ’ihim min kabl(u)(c) innehum kânû fî şekkin murîb(in)

Onlarla dileyip arzuladıkları şeylerin arasına bir engeldir çekildi artık, nitekim daha önce onların yolunu tutanlara da böyle olmuştu; şüphe yok ki onlar, tereddüt içindeydiler, şüpheye düşmüşlerdi.

 (Şimdi) Artık kendileriyle aşırı arzuladıkları (huzurlu ve sonsuz bir hayata ulaşmak gibi) şeyler arasına bir perde-engel çekilmiştir; daha önce benzerlerine yapıldığı gibi (reddedilip cehenneme sürüklenmişlerdir.) Çünkü onlar, (inkârcılar ve münafıklar, dünyada) kuşku verici bir tereddüt içinde bulunup bocalıyorlardı. (Görünüşte inanıyor, gerçekte Hakkın hâkimiyetine ve ahirete şüphe ile bakıyorlardı.)

Artık kendileriyle arzuladıkları iman ve cennete girme arasına engel çekilmiştir. Tıpkı kendilerinden evvel yaşayıp gitmiş olanlara yapıldığı gibi. Çünkü bunlarda öncekiler gibi ahiret, hesap ve azaptan büyük bir kuşku içindeydiler.

Bundan önce, izlerinden giderek inkârda, isyanda, ilâhî kuralları tanımamada devamları oldukları; Allah'ın kitabından, sünnetten ve ümmetten ayrılan, baskıcı, zorba, medeniyetten nasiplenmemiş, ayrılıkçı, kapalı geçmiş toplumlara yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına set çekilmiş, ayrılık girmiştir... Hâlâ onlar, hak kitaba, Kuran'a karşı sû-i zanlarının-art niyetlerinin beslediği şüpheler içindedirler.

Daha önce benzerlerine yapıldığı gibi kendileriyle arzuladıkları şeyler arasına engel konmuştur. Onlar gocundurucu bir tereddüt içindeydiler.

(Şimdi) Kendileriyle istek duydukları şeyler arasında perde çekilmiştir; daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü onlar, kuşku verici bir tereddüt içinde idiler.

Artık kendileriyle (dünyaya dönüş) arzularının arasına engel çekilmiştir. Nitekim bundan evvel emsallerine de böyle yapılmıştı. Çünkü onlar (azab ve kıyamet hakkında) endişe veren bir şüphe içinde idiler.

Ve onlar ile arzuladıkları şeyler arasına bir engel (ölüm) giriverdi. Daha önce onların benzer takımlarının başına geldiği gibi. Çünkü onlar, kuşku verici bir tereddüt içinde idiler.

Bundan önce de benzerlerine yapıldığı gibi, kendileri ile arzuladıkları iman arasına engel konulacak. Çünkü onlar, derin bir şüphe içindeydiler.[454]

[454] Sebe’ sûresinden çıkarılacak genel ilkeler için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XV, 453-457.

Daha önce, benzerlerine yapıldığı üzere, kendileriyle, dilekleri arasına engel girmiştir, onlar koyu ikircimlik içindeler

Artık kendileriyle (dünyaya dönüş) arzularının arasına engel çekilmiştir. Nitekim bundan evvel emsallerine de böyle yapılmıştı. Çünkü onlar (azap ve kıyamet hakkında) derin bir şüphe içinde idiler.

Bkz. 35/37, 39/58

Arzu itdikleri şey ile beynlerine büyük hâil girecekdir. Her şeyden şübhe idüb mütereddid olan selefleri hakkında da böyle oldı.

Kendileriyle, arzuladıkları şeyler arasına artık engel konur; nitekim, daha önce, kendilerine benzeyenlere de aynı şey yapılmıştı. Çünkü onlar şüphe ve endişe içindeydiler.*

Tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzuladıkları arasına bir engel konmuştur. Çünkü onlar derin bir şüphe içindeydiler.

Artık kendileriyle arzuladıkları arasına bir set çekilmiştir; tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü onlar sürekli şaşkınlığa iten bir kuşku içindeydiler.

Artık, bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına perde çekilmiştir. Şüphesiz onlar, kendilerini endişeye düşüren bir korku içindeydiler.

 İnkâr edenlerin o gün ahirette arzu ettikleri şey, o günkü imanlarının faydasını görmek, böylece ateşten kurtulmak, cennete kavuşmak veya tekrar düny... Devamı..

Sonunda, arzuladıkları şeylerden yoksun bırakılırlar. Kendilerinden önceki benzerlerine de aynı şey yapılmıştı. Onlar aşırı bir kuşku içinde idiler.

Artık kendileriyle arzularının arasına set çekilmiştir. Tıpkı bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü hepsi işkilli bir şüphe içinde bulunuyorlardı

Artık kendileriyle arzularının arasına sed çekilmiştir, tıpkı bundan evvel emsallerine yapıldığı gibi, çünkü hepsi işkilli bir şek bulunuyorlardı

Artık onlarla, (tekrardan dünyaya dönme, îmân ve cennete girme gibi) arzuladıkları şeyler arasına engel çekilmiştir. Tıpkı kendilerinden evvel yaşayıp gitmiş olan (inkârcı) lara yapıldığı gibi. Gerçekten onlar (önceki kâfirlerin yaptığı gibi âhiret, hesap ve azaptan yana) derin bir şüphe içindeydiler.

Tıpkı bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi; artık canlarının arzu ettiğini yapamayacaklar. Onlar derin bir kuşku içindeydiler.¹

1- Kıyamet Günü\yle karşılaşacaklarına dair.

(Artık) kendileriyle arzu edegeldikleri şeylerin arasına bir sed çekilmişdir, bundan evvel benzerlerine de yapıldığı gibi. Çünkü hepsi de (insanları) kötü zanna düşüren bir şübhe içinde idiler.

Artık, onlarla canlarının çekmekte oldukları şeyler arasına engel konulmuştur. Nitekim daha önce benzerlerine de böyle yapılmıştı. Çünki onlar, (kendilerine) kuşku veren bir şübhe içinde idiler.

Onların arasına daha önceden onların benzerlerine yapılan (dünya azabı) gibi, tercih ettikleri (inkârları) ile arzu ettikleri (azaptan kurtuluş ümitleri) arsına uzak bir mesafe konulur. Çünkü onlar (karşılaşacakları bu durumdan dünyada iken) şüphe ve tereddüt içerisinde idiler.

Kendileriyle özledikleri arasına bir set çekilmiştir, kendilerinden önceki benzerlerine de yapıldığı gibi. Çünkü onlar bocalatıcı bir işkil içinde idiler.

Bundan evvel onlar gibilerine yapıldığı gibi kendileri ile arzu ettikleri tövbe ve iman arasına ayrılık girmiştir. Çünkü onlar kıyamet ve azap hususunda kuvvetli bir şek içindeydiler.

Tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzuladıkları arasına bir engel konmuştur. Çünkü onlar kaygı verici [murîb] bir ikilem [şekk] içindedirler. tercüme edilen “mesnâ” kelimesi Razî’ye göre, başka bir insanla beraber veya başka insanlarla beraber anlamına da gelir.

(Şimdi) Tıpkı bundan önce benzerlerine (yoldaşlarına) yapıldığı gibi kendileriyle istek duydukları şeyler arasında perde çekilmiştir. Çünkü onlar, kuşku verici bir tereddüt içinde idiler.

Fakat bugün, kendileri ile arzuları arasına bir set çekilmiştir; tıpkı, daha önceki yoldaşlarına yapıldığı gibi! Böylece bütün istek ve özlemlerinden mahrum bırakılacaklar. Çünkü onlar, Allah’ın adâleti konusunda, vicdanları rahatsız eden karmakarışık bir şüphe içindeydiler!

Önceden benzerlerine de yapıldığı gibi arzuladıkları şeyler ile onların arasına mesafe / engel kondu.
Onlar, kuşku verici bir şüphe içindeydiler.

Artık kendileri ile hayalleri arasına duvar örülmüştür. Onların tarihteki benzerlerine de aynısı yapılmıştı. Çünkü onlar da bunlar gibi kuşkucu idiler.

Öncekilere konulduğu gibi bunlara engeller kondu. Engellerimiz nedeniyle arzularına ulaşamadılar. Artık ne dünyaya geri dönüp kendilerini düzeltebilirler. Ne de inandıkları şefaatçiler gelip onları cezamızdan kurtarabilir. Bütün umutları tükenmiş çaresiz cehenneme doğru giderler. Çünkü onlar dünyada yaşarken ahiret hayatı hakkında şüphe içindeydiler. İşte başlarına geldi çattı. Kaçacak yerleri gidecek yerlerdi yok. Dünyada sevdikleri, arkalarından gittikleri, sözlerine güvendikleri herkes onları terk etti.

Bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey [*] arasına perde çekilmiş (olacak)tır. Şüphesiz ki onlar kuşkulandıran bir şüphe içindeydiler.

İnkârcıların arzu ettikleri ancak artık ulaşamadıkları şey, vaktinde yapmadıkları, zamanını geçirdikleri “hak ve hakikate iman etmeleri”ydi.... Devamı..

Artık, kendilerinden önce yaşayan ve (âhiret hayatından) ciddi bir tereddüt içerisinde bulunan benzerlerine yapıldığı gibi, bunların da kendileriyle arzu ettikleri şeyler arasına bir perde çekilmiştir.

Böylece, kendileri ile istek ve özlemleri arasına bir set çekilecektir, ⁶⁶ tıpkı onlardan önce yaşayıp gitmiş olanlara yapıldığı gibi: çünkü ötekiler [de] şüpheye ⁶⁷ varan bir tereddüt içinde boğulup gitmişlerdi.

66 Böylece, arzu ettiklerinden herhangi birini -ister olumlu ister olumsuz olsun- gerçekleştirebilmelerinin imkansızlığı, öteki dünyada çekecekleri az... Devamı..

Sonuçta, tıpkı kendilerinden önce gelip geçmiş benzerlerine yapıldığı gibi, bunların da geri dönüş isteklerine bir engel konulmuştur. Çünkü onlar şimdi inandık dedikleri hakikatlere karşı dünyada iken derin bir şüphe içindeydiler. 7/101, 20/99, 54/41...48, 57/12...14

Artık kendileriyle arzu ve özlemleri arasına bir set çekilmiştir; tıpkı kendilerinden önce geçip gitmiş kafadarlarına yapıldığı gibi: çünkü ötekiler de korku ve endişeyle karışık bir kuşku içinde (helâk) olup gitmişlerdi.[³⁸⁷²]

[3872] Şekk ve murîbin birlikte aynı âyette kullanılması ikisinin eş anlamlı olduğunu söyleyenleri reddeder. Bu farkı korumak için tüm çevirimiz boyun... Devamı..

Artık kendileriyle arzu ettikleri şey arasına (dünyaya geri dönerek iman edip, sâlih amellerde bulunma temennileri arasına) bir set çekilmiştir. Bu arzularına erişmeleri asla mümkün değildir. Daha önce benzerlerine yapıldığı gibi!.. (*) Şüphe yok ki onlar (müşrikler, bu uyarılardan sonra) kuvvetli bir kuşkuya düştüler! (Umulur ki içlerinden tevbe edip, imana gelenler olur.)

(*) Yani peygamberlerini yalanlayan geçmiş ümmetlerin başından geçen haller gibi ki, onlara Allah'ın azabı geldiğinde iman etmeyi istemişler, ama bu i... Devamı..

Tıpkı daha önce benzerlerine

Artık kendileriyle arzu ettikleri şey arasına bir ayrılık girmiştir. Nasıl ki, evvelce onların benzerleri hakkında da yapılmıştı. Muhakkak ki onlar, şüpheye düşüren bir tereddüt içinde idiler.

Neticede, tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına sed çekilir. Çünkü onlar, kıyamet hakkında gerçekten insanları kötü zanna düşüren bir şüphe içindeydiler.

Kâfirlerin arzuları, o günkü imanlarının geçerli olup, cehennemden kurtularak cennete girmeleri idi. Fakat bu temennileri gerçekleşmeyecektir.... Devamı..

Tıpkı bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına perde çekildi. Doğrusu, onlar katmerli bir kuşku içindedirler.

Onlar ile arzu itdikleri şey (îmân ve halâs) beynine, evvel geçen kâfirlere yapıldığı gibi hâil kılındı. Çünki onlar dünyâda kuvvetli şek ve şübhede idiler.

Bunlarla çok istedikleri şey[1] arasına da engel[2] konmuş olacaktır. O engel, daha önce kendi yandaşlarına da[3] konmuştu. Bunlar şüphe duyup ikileme düşmüşlerdi. hepsi korkutucu bir şüphe[4] içindedirler.

[1] Kabirde iken geri dönme isteği, hesap gününde ise affedilme ve şefaat isteği. [2] Kabirdekiler için ruhun, işe yaramaz hale gelmiş bedene dönmesin... Devamı..

Arzu duydukları şeyler ile aralarına engel kondu. Daha önce benzerlerine de yapıldığı gibi. Çünkü onlar, şüphe ve tereddüt içinde idiler.

Artık onlarla arzu ettikleri şey arasına bir perde çekilmiştir—tıpkı daha önceki benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü onlar daha önce bu konuda derin bir şüphe içindeydiler.

Artık kendileriyle, iştahla arzuladıkları şey arasına engel konmuştur. Tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Gerçek şu ki onlar, tutarsızlığa iten bir kuşku içindeydiler.

daħı men' olındı anlaruñ arasında daħı arzuladuķları arasında ya'nį girü dünyeye yā įmāna nite kim eylenildi beñdeşlerine anlaruñ. ilerüden. bayıķ anlar oldılar şek içinde gümān bıraġıcı.

Men‘ oluna anlar ortasında, anlar diledükleri īmān ortasında. Nite kimişlendi anlara beñzer kimselere kendülerden burun. Taḥḳīḳ anlar şek içinde‐y‐idiler gümāna bıraḳıcı.

Artıq onlarla istədikləri şey (iman və tövbə) arasında əngəl törədilmişdir. (Bir də dünyaya qayıdıb tövbə və iman sahibləri olmaları qeyri-mümkündür). Daha öncə özlərinə bənzər kəslər (kafirlər) barəsində də belə edilmişdir. Çünki onlar da (axirət əzabı barəsində) dərin bir şəkk içində idilər.

And a gulf is set between them and that which they desire, as was done for people of their kind of old. Lo! they were in hopeless doubt.

And between them and their desires, is placed a barrier,(3866) as was done in the past with their partisans:(3867) for they were indeed in suspicious (disquieting) doubt.(3868)

3866 What they desire is to suppress Truth and to indulge in the satisfaction of their own evil, selfish motives. They will be baulked in both, and th... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.