19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Âl-i İmrân Suresi 73. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velâ tu/minû illâ limen tebi’a dînekum kul inne-lhudâ huda(A)llâhi en yu/tâ ehadun miśle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum ‘inde rabbikum(k) kul inne-lfadle biyedi(A)llâhi yu/tîhi men yeşâ(u)(k) va(A)llâhu vâsi’un ‘alîm(un)

Ve dininize uyan kişiden başkasına inanmayın. De ki: Doğru yol, ancak Allah yoludur. Size verilenin başkalarına da verildiğine ve onların, Rabbiniz katında deliller göstererek sizinle tartışacaklarına inanmayın dediler mi de, de ki: Lütuf ve ihsan ancak Allah'ın elindedir, dilediğine lütfeder ve Allah'ın lütfü boldur ve her şeyi bilir o.

"Ve sizin dininize uyanlardan (Yahudi ve Hristiyanlardan) başkasına inanıp güvenmeyin" (diye birbirini tembihlemektedirler). De ki: "Şüphesiz gerçek hidayet (ve güvenli istikamet, ancak) Allah’ın dosdoğru hidayetidir. (Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerdir. Ey Yahudi ve Hristiyanlar!) Size verilenin (risalet ve faziletin) bir benzeri (şimdi başka) birine (İslam Peygamberine) veriliyor, ya da Rabbinizin katında onlar (Müslümanlar) size karşı (haklı) deliller getiriyorlar diye mi (bu telaşınız)?" De ki: "Şüphesiz lütuf ve ihsan (fazıl) Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir. (Adil bir devlet de; bazı görev ve yetkiler için ehliyetli ve liyakatli gördüğü kişileri atayabilir.) Allah (rahmeti) geniş olandır, (her şeyi) Bilendir."

Dediler ki, “Sizin inancınıza uymayan hiç kimseye gerçekten inanmayın.” De ki: “Şüphesiz doğru yol Allah'ın yoludur. Siz size verilen vahyin aynısının başka birisine gelmesi veya Rabbinizin katında o müslümanlar size karşı deliller getirecekler diye mi telaşlanıyorsunuz?” De ki, peygamberlik dünya ve ahiret nimetlerinin tümü Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Dikkat edin Allah'ın imkan ve bilgisi sınırsızdır.

“Sizin dininize, medeniyetinize tâbi olandan başkasına güvenmeyin, boyun eğmeyin” dediler. Sen de:
“Tek doğru ve hak din, Allah'tan gelen, Allah'ın hidayet rehberiyle öğrettiği dindir.
Ey ehl-i kitap, size verilenin benzeri herhangi bir kimseye, Muhammed'e veriliyor diye mi karşı çıkıyorsunuz yahut müslümanlar Rabbinizin huzurunda size karşı deliller getirecek diye mi böyle davranıyorsunuz?” de. Yine sen:
“Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir, O'nun kudretindedir. O lütfunu, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere verir.” de.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 57/29.

"Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın." De ki: "Gerçek hidayet Allah'ın hidayetidir. Bir kimseye size verilmiş olanın benzerinin verilmesinden dolayı ve onların Rabbinizin katında aleyhinize deliller getireceği endişesiyle mi (böyle yollara başvurma gereği duyuyorsunuz)!" De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah geniş lütfu olandır ve ilim sahibidir."

73.İbnu Ebi Hatim`in Ebu Malik`ten rivayet ettiğine göre yahudi hahamları kendilerine uyanlara: "Ancak sizin dininize uyandan başkasına inanmayın" ded... Devamı..

'Ve sizin dininize uyanlardan başkasına inanıp güvenmeyin.' De ki: 'Şüphesiz doğru yol Allah'ın dosdoğru yoludur. Size verilenin bir benzeri birine (İslam peygamberine) veriliyor ya da Rabbinizin katında onlar (müslümanlar) size karşı deliller getiriyorlar, diye mi (bu telaşınız?) De ki: 'Şüphesiz 'lutuf ve ihsan (fazl)' Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah (rahmeti) geniş olandır, bilendir.'

Ve kendi dininize bağlı olanlardan başkasına inanmayın: (Ey Rasûlüm onlara) de ki, doğru yol Allah'ın yoludur, İslâm dinidir; -ve size verilen kitabın benzeri, hiç kimseye verilmediğine, yahut müminlerin Rabbiniz huzurunda size üstün geleceklerine iman etmeyin.” De ki: Doğrusu fazilet ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediği kimseye verir ve Allah rahmeti bol olandır, her şeyi hakkıyla bilendir.

Ve dininize uymayana inanmayın!” Sen de ki: “Doğru (samimi olan) yol, Allah’ın yoludur. Siz, size verilen vahyin aynısının başka birisine gelmesi veya sizi Allah’a davet etmesi (zorunuza mı gidiyor?)” De ki: “Bütün fazilet (üstünlük, vahyin ikram edilmesi,) Allah’ın elindedir. Onu istediğine verir. Çünkü Allah’ın imkânları boldur. O, kime neyi vereceğini çok iyi bilendir.

“Sizin dininize uymayan hiç kimseye inanmayınız” dediler. De ki: “Doğru yol, Allah'ın yoludur. Birine size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda deliller getireceklerinden dolayı mı böyle söylüyorsunuz?” De ki: “Lütuf Allah'ın kudretindedir, onu dilediğine verir. Allah'ın lütfu geniştir. O her şeyi bilendir.”

Dininize uymayan kimseye inanmayın», diyesin ki: «Doğru yol, Allahın göstermiş olduğu yol», onlar yine diyorlar ki: «Size geldiği gibi, başkasına da gelmesine, ya da Tanrı katından size hüccet getirmesine inanmayınız», onlara diyesin ki: «iyilik Allahın elindedir, verir Allah istediği kimseye, Allah geniş, Allah bilgin»

Ve (Ehl-i Kitab:) “Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın, (dediler)!”. (Ey Resulüm!) De ki: “Muhakkak ki hidayet, Allah'ın dosdoğru yoludur. Size verilenin bir benzeri birine (İslam peygamberine) veriliyor ya da Rabbinizin katında onlar (mü'minler) size karşı deliller getiriyorlar diye mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Lütuf ve ihsan, Allah'ın elindedir. Onu dilediğine bağışlar. Çünkü Allah lütfu ve ihsanı bol olandır, her şeyi hakkıyla bilendir.”

Dininize tâbi’ olanlardan gayrısına i’timâd itmeyiniz" Ânlara di ki: "Tarîk-i hidâyet Allâh’dan gelendir size ahkâm nasıl nâzil oldı ise başkasına da öyle nâzil oldığı ve müslümanlar sizi ilzâm idecekleri içün mi îmân itmiyorsınız?" Hak te’âlâ huzûrunda seninle mubâhase idecekler, ânlara di ki: "Fazl Allâh’ın yedindedir kime ister ise âna ihsân ider Allâh vâsi’ ve ’alîmdir.

72,73. Kitap ehlinden bir takımı şöyle dedi: "İnananlara indirilene günün başında inanın, sonunda inkar edin ki, belki dönerler ve dininize uyanlardan başkasına inanmayın". De ki: "Doğru yol Allah'ın yoludur". Ve yine başkasına da verildiğine veya Rabbinizin katında Müslümanların karşı delil getirip sizi alt edeceğine inanmayın, derler. De ki: "Doğrusu bol nimet Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah'ın fazlı her şeyi kaplar, O her şeyi bilir".

“Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın” (dediler). De ki: “Şüphesiz hidayet, Allah’ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Lütuf Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”

Ve kendi dininize uyanlardan başka hiç kimseye inanmayın.” De ki: “Doğru olan yol ancak Allah’ın gösterdiği yoldur. Birine, size verilenin benzeri veriliyor diye mi veya rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getirecekler diye mi (böyle davranıyorsunuz)?” De ki: “Kuşkusuz lütuf Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir.” Allah (zâtında ve sıfatlarında) sınırsızdır ve her şeyi bilmektedir.

Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın.» (Resûlüm!) De ki: Doğru yol ancak Allah'ın yoludur. Yine (onlar, kendi aralarında şöyle dediler:) «Size verilenin benzerinin başka herhangi bir kimseye verildiğine, yahut Rabbinizin huzurunda onların size karşı deliller getireceklerine de (inanmayın).» De ki: Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir.  

 Müfessir Râzî’nin Kur’an’da anlaşılması en müşkil âyetlerden biri olduğunu belirttiği bu âyetin «en yü’tâ...” ile başlayan kısmı şöyle de anlaşılmışt... Devamı..

"Sizin dininize uyandan başkasına uymayın." Sen de onlara, "Hidayet ALLAH'ın hidayetidir," de. "Size verilenin benzerininin bir başkasına verildiğine de inanmayın; yoksa Rabbiniz hakkında sizinle tartışma hakkı kazanırlar," derlerse, "Lütuf ALLAH'ın elindedir, dilediğine verir," de. ALLAH Cömerttir, Bilendir.

"Ve kendi dininize uyanlardan başkasına inanmayın" (dediler). De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın yoludur". (Onlar kendi aralarında): "Size verilenin benzerinin hiçbir kimseye verilmiş olduğuna, yahut Rabbinizin huzurunda sizin aleyhinize deliller getireceklerine" (de inanmayın dediler). De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah, rahmeti bol olan, her şeyi hakkıyla bilendir".

Ve kendi dininize tabi' olanlardan başkasına eman vermeyin. De ki: Her halde hidayet Allah hidayeti, size verilen gibisi birine veriliyor veya rabbınızın huzurunda size galebe edecekler diye mi bu? De ki: Doğrusu fazıl Allahın elindedir, onu dilediğine verir, ve Allah vâsi'dir, alîmdir

(Yahûdîler birbirlerine,) “Sizin dininize uyanlardan başkasına (sakın) güvenmeyin” (derler). (Resûlüm onlara) de ki: “Şüphesiz ki hidâyet, Allah’ın (bütün peygamberlerinin, ümmetlerine tebliğ etmiş olduğu İslâm) hidâyetidir. (Ey yahûdîler!) Size verilenin (Tevrât’ın) benzerinin, (sizden olmayan) birine verilmesinden mi, yoksa Rabbinizin (manevi) huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden endişeye düştüğünüzden dolayı mı (resûlümüz Muhammed’i tasdik etmiyorsunuz?)” (Habibim!) De ki: “Lütuf Allah’ın tasarrufundadır onu dilediğine verir. Allah, lütfu ve rahmeti bol olandır, her şeyi hakkıyla bilendir.”

“Kendi dininize tâbi olanlardan başkasına inanmayın.” dediler. De ki: “Hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilmiş olanın benzerinin verilmesinden veya Rabb'inizin katından aleyhinize kanıt getirebileceklerinden ötürü mü böyle söylüyorsunuz.” De ki: “Lütuf, Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir.”¹ Allah, Yardımı Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.

1- Uygun gördüğüne. Hak edene, gereğini yapana.

«Ve dîninize tâbi olandan başkasına aman vermeyin» (Habîbim onlara) de ki: «Şübhesiz doğru yol Allahın yoludur» (O güruh aralarında da şöyle derler:) «Size verilenin benzeri hiç bir kimseye verilmiş olduğuna, yahud onların (müslümanların) Rabbiniz indinde size karşı deliller, hüccetler getireceklerine (inanmayın)». De ki: «Lûtf-ü inayet muhakkak Allahın elindedir. Onu kime dilerse ona verir. Allah, rahmeti bol olan, her şey'i hakkıyle bilendir».

Fakat dîninize tâbi' olandan başkasına inanmayın!” (dediler). (Ey Resûlüm!) De ki: “Şübhesiz hidâyet, Allah'ın hidâyetidir. Size verilenin benzeri, (başka) birine (de) veriliyor veya (kıyâmet günü) Rabbinizin huzûrunda (mü'minler) size karşı delil getirecekler (de galipgelecekler) diye mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Şübhesiz lütuf, Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir!” Allah ise, Vâsi' (lütfu geniş olan)dır, Alîm (hakkıyla bilen)dir.

“Yalnızca sizin dininize tabi olana inanın.” Deki “Muhakkak ki doğru yol, Allah’ın gösterdiği yoldur.” “Size verilenlerin benzerinin, bir başka kimseye verileceğine yahut Rabbinizin yanında (size üstünlük sağlamak için) sizinle çekişeceklerine inanmayın” dediler. Deki “Lütuf (bağış) Allah’ın elindedir, o’nu dilediğine verir. Allah her şeyi kuşatan ve her şeyi bilendir.

Sakın kendi dininize uyanlardan başkasına inanmayın. Onlara de ki: «Gerçekten, doğru yol Allah’ın yoludur.» De ki: «Size verilen gibilerin başkalarına verilmiş olduğuna, ya da Allah’ın katında size karşı kandırıcı belgeler getireceklerine sakın inanmayın.» De ki: «gerçekten, bütün iyilikler Allah’tandır. Allah ulu iyiliği kime dilerse ona verir. Allah her nesneyi kaplayıcıdır, bilicidir.»

72, 73. Ehl-i Kitaptan bir güruh diğerlerine demişlerdi: «İman edenlere inzâl olunan Kur/an/a sabahleyin inanın, akşam üzeri onu tanımayın. Olabilir ki onlar dinlerinden dönerler kendi dininize tâbi olan kimseden başkasına inanmayın» onlara de ki «yol Allah yoludur» [¹]. «Size verilen şeylerin [²] başka birine de verildiğine, yahut onların size karşı Rabbileri nezdinde hüccet getireceklerine inanmayın» [³] Onlara de ki «nimet ve inayet Allah/ın elindedir. Allah onu dilediğine verir. Allah vâsi/dir, hakkiyle âlimdir.

[1] Cümle-i mutarazadır.[2] Kudret helvası, Yelve kuşu... gibi nimetlerin ve mucizelerin.[3] Nazm-ı Celil nazm-ı sabıkın tetimmesi de olabilir: Size v... Devamı..

“Ancak sizin dininize uyandan başkasına inanmayınız/ güvenmeyiniz” dediler. (Ey peygamber! Sen de) De ki: “Elbette doğru yol [hidâyet], Allah’ın gösterdiği doğru yoldur. Bu, size verilenin aynısı bir başkasına verildi diye mi yoksa Rabbinizin katında size muhalefet ederler diye mi (böyle söylüyorsunuz?). (Yine) de ki: “Muhakkak ki lütuf Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir. Çünkü Allah Vâsi’dir²¹, Alîm’dir.”

21 El-Vâsi’: İlmi, merhameti ve ihsanıyla her şeyi kuşatan, lütfu ve keremi bol olan.

“Sizin dininize uyanlardan başka hiç kimseye inanmayın” (dediler). De ki: “Şüphesiz hidayet, ancak Allah'ın hidayetidir. (Hakeza onlar, kendi aralarında şöyle dediler:) “Size verilenin benzerinin başka herhangi bir kimseye verildiğine yahut Rabbinizin huzurunda onların size karşı deliller getireceklerine de (inanmayın).” De ki: “Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah her şeyi kuşatandır, bilendir.”

“Bir de, sizin dininize uymadıkça, kim olursa olsun ve hangi mûcizeyi gösterirse göstersin, hiç kimseyeinanmayın!”
Ey Müslüman! Onlara de ki:
“Asıl doğru yol, ne sizin kuruntularınız, ne de bizim kişisel görüşlerimiz değil, Allah’ın gösterdiği yoldur! Size daha önce bahşedilenlerin bir benzeri, sözgelimi son Peygamberlik, sizin ırkınızdan olmayan birine verildi diye mi kıskançlığa kapılıp böyle hırçınlaşıyorsunuz? Yoksa Müslümanlar yarın Rabb’inizin huzurunda sizi zor duruma sokacak türden deliller getirecekler diye mi korkuyorsunuz?
Sözlerine devamla de ki:
Her türlü nîmet, ihsan ve lütuf, sizin tekelinizde değil, yalnızca Allah’ın elindedir ve onu dilediğine verir. Çünkü Allah’ın lütuf ve merhameti sınırsızdır ve kimlerin bu nîmetleri hak ettiğini gâyet iyi bilir.”

-“Dininize tâbi’ olan kimseden başkasına güvenmeyin!”.
De ki:
-“Hidayet, Allah’ın hidayetidir.
Size verilmiş şeylerin benzeri birisine de veriliyor diye, yahut rabbiniz katında size karşı delil getiriyorlar diye (böyle dediler)”.
De ki:
-“Gerçekten Fazl

Siz siz olun sadece kendi dininizden olanlara güvenin." Resulüm onlara de ki: " Çıkar yol, Allah'ın yoludur. Yoksa mesele, birilerine, sizinkine benzer bir kitap verilmesi; ya da yarın Allah huzurunda , Müslümanların size baskın çalacak olması değildir." Çünkü saygınlık, Allah'ın elindedir. Allah onu lâyık olana verir. Çünkü her şey, Allah'ın, engin bilgi kapsamındadır."

Kitap ehlinden bazıları; "Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın!" dediler. Onlara de ki: "Şüphesiz hidayet Allah’ın hidayetidir. Sizden olmayan birine Risalet görevinin verilmesinden, size gönderilen ayetlerin benzerinin gönderilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize ayetler gönderilip sapıklıklarınızın ortaya çıkarılmasından korktuğunuz için mi böyle söylüyorsunuz? Bilin ki Lütuf Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır. Her şeyi hakkıyla bilendir. Boşuna çekememezlik yapmayın! Boşuna kıskançlıkta yapmayın! Eğer gerçekten Allah’a inanıyorsanız ayetlerine uyun!"

Sizin dininize uyanlardan başka kimseye inanmayın!” (Onlara) de ki: “Şüphesiz ki (gerçek) rehberlik, Allah’ın rehberliğidir.” [*] (O grup:) “Birine size verilenin benzerinin verilmesinden dolayı veya Rabbinizin huzurunda (aleyhinize) deliller getirecekleri için mi (böyle söylüyorsunuz)?” (Onlara) de ki: “Lütuf, Allah’ın elindedir. Onu dilediğine (layık olana) verir. Allah (imkânları) geniş olandır, bilendir.

Benzer mesajlar: Bakara 2:120; En‘âm 6:71.

72,73. Kitap ehlinden bir takım kimseler de: “Mü’minlere indirilenlere, îmanlarından dönmeleri için günün başlangıcında inanın, sonunda da onu inkâr edin. Ancak kendi dininize uyan kimselere (gerçekten) inanın.” dediler. (Ey Muhammed!) Sen onlara: “Doğru yolun ta kendisi, Allah’ın gösterdiği yoldur.” de. (Bir de onlar, birbirlerine): “Size verilenin bir benzerinin başka bir kimseye de verildiğine yahut bunların Rabbinizin huzurunda sizin aleyhinize delil getireceklerine de.” (inanmayın dediler).¹ Sen de onlara: “Lütuf tamamen Allah’ın elindedir ve onu dilediğine verir. Çünkü Allah, geniş (nîmet sahibi)dir, (her şeyi) hakkıyla bilendir.” de.

1 Bu bölümün tercümesi, “(Ey Muhammed!) Sen onlara: “Doğru yolun ta kendisi, Allah’ın gösterdiği yoldur. (Siz, bunları) size verilenin bir benzerinin ... Devamı..

ama sizin inancınıza uymayan hiç kimseye [gerçekten] inanmayın.” De ki: “Tek [gerçek] rehberlik, Allah’ın rehberliğidir; size verilen [vahy]in benzerinin başka birine de verilmesi şeklinde ifa edilen [bir rehberlik]”. ⁵⁵ Yoksa onlar, Rabbiniz’in huzurunda size muhalefet mi edeceklerdi? De ki: “Lütuf ve ihsan, Allah’ın elindedir; onu dilediğine bağışlar: ⁵⁶ çünkü Allah (rahmet ve cömertliğinde) sınırsızdır, her şeyi bilendir,

55 Bu ifade, kendi kitaplarının bazı kısımlarıyla çeliştiği için Kur’an mesajını kabul etmeye yanaşmayan Yahudi ve Hristiyanlara işaret eder.56 Bu bağ... Devamı..

“Sizin dininize uyanlardan başkasına inanmayın.” De ki: “Doğru yol, sadece Allah’ın gösterdiği yoldur. Size verilenin bir benzerinin, bir başkasına da verilmesi veya Rabbiniz katında size delil getirecekler diye mi? ” De ki: “Lütuf ve iyilik Allah’ın elindedir, onu hak edene verir. Zira Allah, rahmeti bol olan ve her şeyi bilendir.” 2/91, 42/13

fakat sizin dininize uymayan kimseye asla (yürekten) inanmayın!”(Ey Nebi! Şu hakikati) ilan et: “Doğru rehberlik sadece Allah’ın rehberliğidir;[⁶¹⁴] size verilenin bir benzerinin başka birine de verilmesi (zorunuza mı gitti), yoksa Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil getirirler diye mi (korkuyorsunuz)?”[⁶¹⁵] (Şunu da) ekle: “Lütuf ve ihsan Allah’ın elindedir, onu hak edene/istediğine bahşeder; zira Allah (lutfunda) sınırsız olandır, her şeyi bilendir:

[614] Hudallahın irabı konusunda Musa Carullah şöyle der: “Kalben inanıyorum ki bu âyette geçen hudallâh terkibi haberdir. Başına lâm-ı tarif alan el-... Devamı..

"Sakın kendi dininize uyanlardan başkasına inanmayın!" diye onları uyardılar. (Ey Muhammed) De ki: "Doğru yol ancak Allah'ın yoludur!" (Onlar ne kadar uğraşsalar, İslam güneşini söndüremezler... onlar uyarılarına şöyle devam ettiler ve): "Size verilenin benzerinin başkasına da verildiğine (size Tevrat verildiği gibi, Kuran'ın da Allah katından indirildiğine) ve (siz onu inkar ederseniz) Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerine sakın inanmayın " dediler. (Ey Muhammed) De ki: Kuşkusuz lutuf ve kerem Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah'ın rahmeti sonsuzdur, herşeyi hakkıyle bilendir O!

Sizin dininize uyandan başkasına güvenmeyin! (dediler. ) De ki: "Hidâyet Allâh’ın hidâyetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzûrunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?, De ki: "Lutuf Allâh’ın elindedir, onu dilediğine verir, Allâh(ın lutfu) geniştir, (O her şeyi) bilendir.

«Sizin dininize tâbi olandan başkasına inanmayınız.» De ki: «Şüphe yok hidâyet, Allah'ın hidâyetidir. Size verilen şeyin benzerinin başka bir kimseye verildiğine veya Rabbinizin nezdinde aleyhinize hüccet getireceklerine inanmayın.» De ki: «Fazl, şüphesiz Allah Teâlâ'nın elindedir. Onu dilediğine verir. Ve Allah Teâlâ, vâsidir, alîmdir.»

72, 73. Ehl-i kitaptan bir güruh birbirlerine, şöyle dediler: “Şu Müslümanlara indirilen kitaba günün başlangıcında (zahiren) iman edin, sonunda da inkâr edin, olur ki onlar da şüpheye düşüp dinlerinden dönerler. Ve bir de kendi dininize tâbi olandan başkasına sakın ha güvenmeyin! ” Ey Resulüm, de ki: “Doğru yol, Allah'ın yoludur, ” Yine onlar kendi aralarında: “Size verilen vahyin, başkalarına da verildiğine veya Rabbinizin huzurunda Müslümanların karşı delil getirip sizi mağlup edeceklerine inanmayın! ” derler. De ki: “Lütuf Allah'ın elindedir, dilediğine ihsan eder. Allah vâsi ve alîmdir (lütfu boldur, her şeyi hakkıyla bilir). [57, 29]

Sizin dininize uyandan başkasına güvenmeyin! (dediler.) De ki: "Hidayet Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?, De ki: "Lutuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir, Allah(ın lutfu) geniştir, (O her şeyi) bilendir.

Bu mânâ daha güçlü olmakla beraber şu mânâ da muhtemeldir: "Size verilenin benzeri bir başkasına da verileceğine dair inancınızı veya Rabbinizin katın... Devamı..

Ve yine: Bu îmân ve inkârı evvelce dîninize teb'iyet itmiş olanlara (evvel yahûdî iken İslâm olanlara) izhâr idiniz, (onlar sonradan İslâm olduklarından şübheye çabuk kapılır ve irtidâd iderler) didiler. (Yâ Muhammed) onlara di ki: Hidâyet Allâh'ın hidâyetidir. (Allâh'ın hidâyet itdiğini kimse ızlâl idemez) (Yine yahûdîler birbirine didiler ki) size (kitâb, hikmet ve mu'cizât virildiği gibi) diğer birine de virilmesini ve onlarla (o kitâb, hidmet ve mu'cizât ile) rabbiniz 'indinde size karşı huccet ikāme idilmesini i'tikâd itmeyiniz (böyle bir şeyin ihtimâli yokdur) (Yâ Muhammed) onlara di ki: Fazl ve ihsân, tevfîk ve hidâyet Allâh'ın elindedir. Onları dilediğine virir. Allâh vâsi'ul fazl ve'l ihsândır. Ona lâyık olanları bilir.

Dininize uyandan başkasına güvenmeyin!” De ki “Yol Allah’ın yoludur. Bütün bunları; size verilenin bir dengi başkasına verildi veya Allah katında size karşı delil getirirler diye mi yapıyorsunuz?” De ki “Her iyilik Allah’ın elindedir. Onu, tercihini doğru yapana verir. İmkânları geniş olan ve her şeyi bilen Allah’tır.”

72,73. -Kitap ehlinden bir kısmı:-İman edenlere indirilene günün başında inanın, sonunda inkar edin, belki dönerler. Dininize uyanlardan başkasına inanmayın, dediler. De ki:-Doğru yol, sadece Allah'ın gösterdiği yoldur. Size verilen bir başkasına da verildi veya Rabbiniz katında size üstün gelecekler diye mi (telaşlanıyorsunuz)? De ki:-Nimet ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah, ihsanı bol olan, her şeyi bilendir.

“Sizin dininize uyanlardan başkasına da inanmayın.” Sen, “Doğru yol Allah'ın gösterdiği yoldur” de. Onlar yine birbirlerine der ki: “Size verilenin benzerinin başka birisine de verileceğine veya Rabbinizin huzurunda onların size karşı delil getireceklerine sakın inanmayın.” De ki: Lütuf Allah'ın elindedir; onu dilediğine bağışlar. Allah'ın lütfu çok geniştir; O herşeyi bilir.

Dininize uyandan başkasına inanmayın." Söyle onlara: "Hidayet, Allah'ın kılavuzlamasıdır. Size verilenin benzeri bir başkasına veriliyor yahut Rabbinizin katında tartışarak size üstün gelecekler diye mi bütün bunlar?" De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir; onu dilediğine verir. Allah Vâsî'dir, varlığı sürekli genişletir; Alîm'dir, her şeyi en iyi şekilde bilir."

“daħı inanmañ illā aña kim uydı dįnüñüze.” eyit: “bayıķ ŧoġru yol, Tañrı’nuñ doġru yolıdur; ola kim virinile kimseye ancılayın kim virinildüñüz yā ŧartışalar sizüñ-ile çalabuñuz ķatında?” eyit “bayıķ eylük ya'nį tevfıķ virmek Tañrı elindedür. [30a] virür anı aña kim diler. daħı Tañrı gin raḥmetlüdür bilicidür

Daḫı inanmañuz, illā ol kişiler kim uydılar dīnüñüze. Eyit yā Muḥammed:Taḥḳīḳ hidāyet Tañrı Ta‘ālā hidāyetidür bir kimseye virilse size virilgen gibi,yā ḥüccet durġur alardan Çalabuñuz ḥażretinde. Eyit yā Muḥammed fażlve kerem Tañrı Ta‘ālānuñ ḳudreti ḳabżasındadur, virür anı kime dilese. TañrıTa‘ālānuñ rızḳı çoḳdur, her nesneyi bilicidür.

Sizin dininizə tabe olanlardan başqa heç kəsə inanmayın!” (Ya Rəsulum! Onlara) söylə: “Əlbəttə, doğru yol, Allahın yoludur”. (Yəhudilər öz adamlarına dedilər: ) “Sizə verilən şeyin (Tövratın və bə’zi digər ne’mətlərin) bənzərinin başqa birisinə (müsəlmanlara) veriləcəyinə, yaxud Rəbbiniz yanında onların sizinlə mübahisə edəcəyinə (inanmayın)!” (Ya Rəsulum!) De: “Həqiqətən, ne’mət Allahın əlindədir və onu istədiyi şəxsə bəxş edər. Allah (rəhməti ilə) genişdir. (O, hər şeyi) biləndir!”

And believe not save in one who followeth your religion. Say (O Muhammad): Lo! the guidance is Allah's guidance. that any one is given the like of that which was given unto you or that they may argue with you in the presence of their Lord. Say (O Muhammad): Lo! the bounty is in Allah's hand. He bestoweth it on whom He will. Allah is All Embracing, All Knowing.

"And believe no one unless he follows your religion." Say: "True guidance is the Guidance of Allah. (Fear ye) Lest a revelation(407) be sent to someone (else) Like unto that which was sent unto you? or that those (Receiving such revelation) should engage you in argument before your Lord(408)?" Say: "All bounties are in the hand of Allah. He granteth them to whom He pleaseth: And Allah careth for all, and He knoweth all things."

407 The two clauses following have been variously construed, and some translations leave the sense ambiguous. I have construed the conjunction "an to ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.