19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Enbiyâ Suresi 109. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fe-in tevellev fekul âżentukum ‘alâ sevâ-/(in)(s) ve-in edrî ekarîbun em ba’îdun mâ tû’adûn(e)

Eğer yüz çevirirlerse de ki: Aynı tarzda hepinize de bildirdim ve size vaadedilen yakında mı olacak, uzak bir zamanda mı, onu bilmem ben.

Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: "Size eşitlik üzere (zengin fakir, güçlü zayıf ayırt etmeden hepinizi Allah’ın kulları bilerek) açıklamada bulundum. (Artık vaid) Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azap günü) yakın mı, uzak mı, Ben bilemem (ama bunlar kesindir ve mutlaka gelecektir.)"

Şayet onlar, bu gerçeklerden yine de yüz çevirirlerse, de ki: Ben bu gerçeği hepinize aynı şekilde duyurdum, ama size vaadedilen kıyamet gününün yakın mı, uzak mı olduğunu ben bilemem.

Eğer İslâm'a girmeye, müslümanca yaşamaya, Kur'ân'a, sırtlarını çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak, baskı ve zulme, halkı yönlendirmeye devam ederlerse:
“Müslümanlara yaptıklarınızı savaş ilanı sayıyor, ben de aynı şekilde, mükellefiyetlerinizi bildirerek size savaş ilan ediyorum. Tehdit olunduğunuz savaşın yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.” diyerek ültümatom ver.

Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Size (gerçeği) eşit olarak bildirdim. Size vaadedilenin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu ben bilemem.

Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: 'Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab günü) yakın mı, uzak mı, bilemem.'

Bunun üzerine, imandan yüz çevirirlerse, o takdirde de ki: “- Size (emredildiğim şeyleri) dosdoğru bildirdim. (Müslümanların galebesi veya kıyamet azabı ile) korkutulduğunuz an yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem.

Eğer sırt çevirirlerse de ki: “Hepinize eşit olarak haber verdim. Ben bilmiyorum, vaadedildiğiniz (kıyamet) yakın mıdır, yoksa uzak mıdır?

Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Ben sizin hepinize eşit şekilde açıkladım. Artık tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem.”

Eğer yüz dönerlerse, diyesin ki onlara: «Size açık bildirdim, sizinçin vait olunan yakın mıdır? Uzak mıdır bilemem?»

Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Size (her şeyi) yeterli ölçüde bildirdim. Size söz verilen şeyin (hesap gününün) yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilemem.”

Eğer yüz çevirirler ise ânlara di ki: "Ben size i’lân itdim, yevm-i kıyâmet karîb mi veyâ ba’îd mi oldığını bilmem"

Eğer yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem."

Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”

Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Ben gerçeği hepinize aynı şekilde açıkladım. Artık size vaad olunan şey yakın mı uzak mı bilmiyorum.

Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum.

Eğer yüz çevirirlerse de ki, "Size yeterli ölçüde bildirdim. Size söz verilen şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem."

Eğer (yine de) yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem."

Bunun üzerine aldırmazlarsa o halde de de ki: size düpedüz ı'lân ettim, ve bilmem bu size edilen va'd-ü vaîd pek yakın mi, yoksa uzak mı?

(Resûlüm!) Şâyet (o kâfirler, îmân etmekten) yüz çevirirlerse, de ki: “Ben (Rabbim tarafından bana vahyedilenleri, hiç kimseye ayrıcalık tanımadan) size eşit bir şekilde (tastamam) bildirdim/açıkladım. Tehdit edildiğiniz şeyin (azabın), yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilemem!

Buna rağmen yüz çevirirlerse, o zaman de ki: “Herkese eşit olarak duyurdum. Söz verilen şey yakın mı uzak mı orasını bilmiyorum!”

Eğer (Bu teklife karşı) onlar (yine) yüz çevirirlerse (o vakit da) de ki: «Size (hakıykatları) müsavat üzere bildirdim. Tehdîd edilmekde olduğunuz (o korkunç akıbet) yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem».

Artık yüz çevirirlerse, de ki: “(Ben emrolunduğum şeyi) size eşit olarak bildirdim. Tehdîd edilmekte olduğunuz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu ise bilmem!”

Eğer bu gerçeklerden yüz çevirirlerse onlara deki “Size vaat edilenin (ölüm ve yeniden diriltilme vaktinin), yakın mı veya uzak mı olduğunu ben bilemem.”

Bunun üzerine onlar yine de yüz çevirecek olurlarsa de ki: "Her şeyi size olduğu gibi bildirmiş bulunuyorum. Size söz verilen son yakın mıdır, uzak mıdır, onu ben bilmiyorum.

Eğer arka çevirirlerse «— Ben size bana bildirenleri alesseviyye [⁴] bildirdim, vaat olunduğunuz kıyamet yakın mıdır? Uzak mıdır? Onu bilmiyorum» dersin.

[4] Veya alenî olarak adl-ü istikamet ile.

Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Hepinize eşit şekilde duyurdum. Size vaat edilen şey yakın mıdır, uzak mıdır bilmiyorum?”

Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem.”

Eğer inat edip yüz çevirirlerse, onlara de ki: “Ben size Rabb’imin mesajını olduğu gibi duyurdum fakat size vaadedilen azap yakın mıdır uzak mıdır, bunu bilemem! Onun için, bir an önce zulüm ve haksızlıklara son verip Rabb’inize yönelmenizi tavsiye ederim.

Yüz çevirdilerse, de ki:
-“Bire bir / düpedüz sizi çağırdım.
Size vaad edilen şey, yakın mı, yoksa uzak mı, bilmem”.

Kabul etmezlerse: " Ben, gerçekleri hepinize ayırım yapmadan duyurdum. size sözü edilen felaket yakın mı uzak mı bilemem.

Eğer yasalarımızdan yüz çevirirlerse de ki: "Ben size her şeyi Allah’ın emrettiği şekilde bildirdim. Hiçbir şeyi gizlemedim. Hiçbir emri birbirinden üstün tutmadım. Allah’ın yasalarına uymadığınız için tehdit edildiğiniz ceza yakın mı uzak mı bilmiyorum. Cezanın ne zaman olacağını Rabbim bilir. Ben size bu konuda hiçbir şey diyemem!"

Yüz çevirirlerse de ki: “(Bana emrolunanı) hepinize eşit olarak açıkladım. Size vadolunan şey yakın mı uzak mı bilmiyorum. [*]

Benzer bir ifade için bkz. Cinn 72:25. Son Saat’in vaktinin bilinememesiyle ilgili benzer mesajlar için ayrıca bkz. A‘râf 7:187; Tâhâ 20:15; Lokmân 31... Devamı..

Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, onlara: “(Bunları) sizin hepinize hiç ayırım yapmadan açıkça ilan ediyorum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab günü) ya-kın mı, uzak mı? (onu ben) bilemem.” de.

Ama eğer [bu gerçeğe] yüz çevirirlerse de ki: “Ben bu gerçeği hepinize aynı şekilde ¹⁰⁴ duyurdum; ama artık, size vaad edilen [Hesap Günü’nün] yakın mı, uzak mı olduğunu ben bilemem”.

104 ‘Alâ sevâ’ (lafzen, “eşit biçimde/eşit olarak”) ifadesi, bu anlam örgüsü içinde iki boyutlu bir yüklem taşımaktadır: yukarıdaki tebliğin açık seçi... Devamı..

Eğer yüz çevirirlerse de ki: – Ben bu gerçeği Kuran’ı hepinize bildirdim ve aynı seviyeye gelip/eşit olduk. Artık size vaat edilen yakın mıdır yoksa uzak mıdır ben bilemem. 7/187, 33/63, 40/59, 67/23...30, 72/25, 79/42

Fakat eğer (bu davetten) yüz çevirirlerse, o zaman da de ki: “Ben bu daveti hiçbir ayrım gözetmeden hepinize duyurdum;[²⁷⁸⁴] ne var ki ben tehdit edildiğiniz (Hesap Günü’nün) yakın mı uzak mı olduğunu da bilemem.”

[2784] ‘Alâ sevâ’, “eşit bir biçimde, dengeli şekilde..” Zımnen: hem hitaba ilişkin hem de muhataba ilişkin bir ayrımcılık gütmeden. Veya Enfâl 58 ışı... Devamı..

Şayet, (hak davetini kabul etmekten) yüz çevirirlerse, o zaman da de ki: "Ben size, eşitlik üzere bildirdim. (Kiminizi kiminizden ayırıp özel bir muamelede bulunmadım. Rabbimin bana vahyettiği emir ve yasaklarını hepinize tebliğ ettim, şirk ve küfürde direndiğiniz takdirde, azaba müstahak olacağınızı bildirerek sizleri uyardım) Artık tehdit edildiğiniz azabın yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilemem!

Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizin hepinize eşit bir şekilde ilan ettim. Artık size vaad edilenin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem. "

Eğer yüz çevirirlerse artık de ki: «Size müsâvat üzere bildirmiş oldum. O tehdit edilmiş olduğunuz şey yakın mıdır, uzak mıdır ben bilmem.»

Yine de yüz çevirirlerse de ki: “İşte sizin hepinizi de tam eşit şekilde hakka çağırdım. Artık tehdit olunduğunuz o kıyamet gününün yakın mı uzak mı olduğunu bilemem. ”

Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizin hepinize eşit biçimde açıkladım. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem."

Eğer onlar îmândan yüz çevirirler ise di ki: "Ben size müsâvât üzere i'lân ve beyân iyledim. Size va'd olunan yevm-i kıyâmetin yakın mı uzak mı oldığını ben de bilmem"

Yüz çevirirlerse de ki “Her şeyi size olduğu gibi bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır yoksa uzak mıdır, onu ben bilmem.

Eğer yüz çevirirlerse de ki:-Size (gerçeği) doğru bir şekilde açıkladım. Size vaat edilenin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem.

Yüz çevirirlerse de ki: Ben hepinize tebliğimi eşit olarak yaptım. Ama size vaad edilen şey yakın mıdır, uzak mıdır, onu bilemem.

Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık bilmiyorum, tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, uzak mıdır?"

pes eger yüz döndürelersiz pes eyit “bildürdüm size berāberlıķ üzere. daħı bilmezin yaķın mıdur yā ıraķ mıdur va'de virildügüñüz.”

Eger ḥaḳdan yüz ḳaytarsañuz, eyit: Ben bildürdüm size Allāh buyruġınıberāber ve ben bilmezin, di, yaḳın mıdur, yā ıraḳ mıdur size va‘de olunan nes‐te?

(Ya Rəsulum!) Əgər onlar (imandan) üz döndərsələr, de: “(Mənə vəhy olunanı) sizə olduğu kimi (hamıya eyni dərəcədə) bildirdim. Sizə və’d olunan şeyin (qiyamət gününün və ya mö’minlərin qələbəsinin) yaxınmı, uzaqmı olduğunu bilmirəm.

But if they are averse, then say: I have warned you all alike, although I know not whether nigh or far is that which ye are promised.

But if they turn back, Say: "I have proclaimed the Message to you all alike and in truth; but I know not whether that which ye are promised is near or far.(2764)

2764 'If you do not realise the significance of the Message, I at least have done my duty. I have given the Good News for the Righteous and the Warnin... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.