Veenneke lâ tazmeu fîhâ velâ tadhâ
Ve sen orada susamazsın, güneşin harareti de dokunmaz sana.
“Ve gerçekten sen burada (asla) susamayacaksın ve Güneş altında (kalıp) da yanmayacaksın." (Burası ferahlık ve rahatlık diyarıdır.)
Susuzluğa uğramak ve güneşin sıcağını çekmek de yok.
“Sen Cennet'te susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın.”
Ve sen orada susamayacak ve güneş sıcağında yanmayacaksın.
Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve (yakıcı sıcakta) yanmayacaksın da.'
Ve sen orada susamazsın, güneşte yanmazsın.”
Ne susarsın ne de güneşin sıcağını hissedersin.
117,118,119. “Ey Âdem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa mutsuz olursun. Zira cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın” dedik.
Susamazsın, güneşte de yanmazsın !»
117-118-119. Biz de Âdem'e şöyle demiştik: “Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra (dünya hayatına dönerek) mutsuz olursun. Çünkü burada (cennette) senin için aç kalmak, çıplak kalmak yoktur. Ve sen burada susamazsın, güneşin harareti de dokunmaz sana.
118, 119. "Cennetde sen aç ve çıplak kalmıyacaksın susuzlukdan ve harâretden muzdarib olmayacaksın."
117,118,119. "Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın" dedik.
“Orada ne susuzluk çekersin, ne de güneş altında kalırsın.”
Yine burada susuzluk çekmezsin ve sıcaktan bunalmazsın.”
Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın.
"Burda ne susuzluk çeker, ne de sıcaktan bunalırsın."
Ve sen orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın"
Ve sen orada susamazsın ve Güneşte yanmazsın
Ve (yine) şüphesiz, sen orada (cennette), susamayacak ve (seni herhangi bir şekilde bunaltacak/yakacak, sıkıntı verecek bir) sıcağa da maruz kalmayacaksın.”
Orada susuz kalmazsın ve sıcaktan zarar görmezsin.
«Ve sen hakıykaten burada susamayacaksın, Güneş (in sıcağı altında da) kalmayacaksın».
“Ve şübhesiz ki sen, burada ne susarsın, ne de sıcakta kalırsın.”
“Sen orada aç da kalmayacaksın ve senin için yakıcı bir güneş de yok” dedik.
İşte sen burada ne susarsın nede sıcaktan yanarsın."
Sen orada hiç susamazsın, güneş ışığı da çekmezsin».
“Orada ne susuzluk çekersin ne de güneş altında kalırsın.”
“Ve gerçekten sen onda susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın.”
“Ve yine burada susuz kalmayacak, güneşin bunaltıcı sıcağından rahatsız olmayacaksın. İşte bu cennette yaşayın ve burada dilediğiniz yerden, dilediğiniz kadar yiyin için. Meyvesini yasakladığım şu ağaca sakın yaklaşmayın!”
“Orada susuzluk çekmezsin; güneş çarpması da olmaz”.
Ayrıca susaman ve güneşte kavrulman da söz konusu değil. "
“Susamayacaksınız, kuşluk vakti güneşinin sıcaklığından etkilenmeyeceksiniz dememize rağmen!”
Orada susamayacak ve kuşluk sıcağından da etkilenmeyeceksin.”
“Ve sen, burada susamayacaksın ve (güneşten) yanmayacaksın da.” (dedik.)
keza, orada susamaman ve güneşin sıcaklığından etkilenmemen de sağlanmıştır”.
Ve orada ne susuzluk çekersin ne de sıcağa maruz kalırsın. 2/30...39, 7/11...25, 15/28...44, 17/62...65, 18/50, 38/71...85
yine unutma ki burada ne susuzluk çekersin, ne de sıcağa maruz kalırsın!”
Orada ne susarsın, ne de güneşte yanarsın" diyerek onu uyarmıştık.
Ve kesinlikle orada ne susuzluk çekersin, ne de güneş altında kalırsın.
«Ve şüphesiz ki, sen orada susamazsın ve güneşin hararetine uğramazsın.»
118, 119. “Sen cennette asla açlık çekmeyecek, asla çıplak kalmayacaksın. Orada asla susuzluk çekmeyecek ve güneşin kavurucu sıcağına mâruz kalmayacaksın.
Ve sen susamayacaksın, kuşluk vakti güneşi(nin ısısı)ndan etkilenmeyeceksin.
"Ve susuzlanmaz ve güneş sıcağında kalmazsınız" didi.
Burada susuz kalmaz, güneş ışığından etkilenmezsin.”
Ne susuzluk hissedersin ne de güneşte yanarsın.
“Susuzluk duymazsın, güneşin sıcağını da çekmezsin.”
"Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın."
“daħı bayıķ sen śuśamayasın anuñ içinde daħı güneş deġmeye saña.”
Daḫı sen anda ṣuṣamazsın, issi daḫı görmezsin, didük.
Sən orada susamaq nədir, günəşin hərarətindən əziyyət çəkmək nədir, onu da bilməzsən!”
And thou thirstest not therein nor art exposed to the sun's heat.
"Nor to suffer from thirst, nor from the sun´s heat."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |