20 Nisan 2024 - 11 Şevval 1445 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
İbrahim Suresi 10. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâlet rusuluhum efi(A)llâhi şekkun fâtiri-ssemâvâti vel-ard(i)(s) yed’ûkum liyaġfira lekum min żunûbikum veyu-aḣḣirakum ilâ ecelin musemmâ(en)(c) kâlû in entum illâ beşerun miślunâ turîdûne en tasuddûnâ ‘ammâ kâne ya’budu âbâunâ fe/tûnâ bisultânin mubîn(in)

Peygamberleri, Allah'tan şüphe edilir mi dediler, gökleri ve yeryüzünü yaratandır o; suçlarınızı örtmek ve muayyen vakte dek size mühlet vermek için çağırmada sizi. Siz de dediler, bizim gibi insansanız ancak; bizi atalarımızın taptıklarından vazgeçirmek istiyorsunuz, öyleyse apaçık bir delil gösterin bize.

Resulleri onlara dedi ki: "(Varlığı ve harika yaratışları açık olan Yüce) Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri (ve aralarındaki her şeyi) yaratandır; O sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir." (Hâlâ akıl edip inanmıyor musunuz?) Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz (herhalde) bizi, babalarımızın taptıklarından (tutageldikleri yoldan) çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."

Peygamberleri onlara: “Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın varlığı ve birliği hakkında şüphe ediyorsunuz haa…” dediler. “Sizi geçmişteki günahlarınızdan dolayı, bağışlamak ve size belirlediği süre bitinceye kadar mühlet vermek üzere, doğru yola çağıran O'dur.” Ama onlar: “Sizler, bizim gibi ölümlü insanlardan başka kimseler değilsiniz” diye cevap verdiler. “Bizi atalarımızın tapınageldiği şeylerden uzaklaştırmak istiyorsunuz. Madem öyle, o zaman Allah'ın elçileri olduğunuza dair, açık bir delil getirin bize!”

Onlara gelen Rasuller:
“Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında bir şüpheniz mi var? Halbuki, günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak, belli bir süreye, ömürlerinizin sonuna kadar size vâde tanımak için sizi kendisine kulluğa, imana, ibadete, itaate davet ediyor.” dediler. Onlarsa:
“Siz sadece bizim gibi bir insansınız. Siz, bizi, atalarımızın tapmış olduğu şeylerden alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse, bize açık bir ferman getirin.” dediler.

bk. Kur’an-ı Kerim, 11/3.

Peygamberleri dediler ki: "Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamak ve size belirli bir süreye kadar mühlet vermek için sizi davet eden Allah hakkında şüphe olur mu?." Dediler ki: "Siz de bizim gibi birer insandan başka bir şey değilsiniz. Bizi atalarımızın tapmakta olduklarından çevirmek istiyorsunuz. O halde bize açık bir delil getirin."

Resulleri dedi ki: 'Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet ediyor ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor.' Dediler ki: 'Siz, benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin.'

Peygamberleri de (onlara) şöyle demişti: “- Hiç gökleri ve yeri yaratan Allah'ın birliğinde şüphe edilir mi? O, günahlarınızı bağışlamak için sizi hak dine çağırıyor ve belirli bir vakte kadar size müsaade ediyor.” Onlar da (Peygamberlerine) dediler ki: “- Siz de bizim gibi bir insansınız, bizi babalarımızın taptıkları şeylerden (putlardan) çevirmek istiyorsunuz. O halde, doğruluğunu isbat eder açık bir delil bize getirin.”

Peygamberleri: “Gökleri ve yeri var edip açan Allah hakkında şüphe mi olur? O Allah, günahlarınızdan bir kısmını bağışlayarak sizi belli bir süreye kadar (dünyada) bırakmak için, size çağrıda bulunuyor” dediler. Onlar ise: “Sizler, bizim gibi insan olmaktan başka bir şey değilsiniz. Babalarımızın etmiş oldukları ibadetten bizi alıkoymak istiyorsunuz. Gücünüz varsa, bize apaçık bir delil getirin.” dediler.

Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüpheniz mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve belirli bir vakte kadar tehir edip yaşatmak için sizi çağırıyor.” Onlar dediler ki: “Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz, bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, bu iddianız konusunda apaçık bir delil getiriniz!”

Onlara peygamberleri dedi ki: «Gökleri, yeri yaratmış olan Allah hakkında şüphe var mıdır? Günahlarını bağışlamakçin sizi çağırır, adanmış olan bir vakte değin sizi bırakır»; dediler ki «Siz ancak bizim gibi bir insansınız, atalarımızı taptıklarından, bize yüz çevirtmek istiyorsunuz, bize açık bir tanıkla geliniz!»

Resulleri (onlara) dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah(‘ın yasaları, adaleti, kudreti) hakkında şüphe mi ediyorsunuz? (Hâlbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi (helâk olmaktan kurtarıp) belli bir zamana kadar yaşatmak için (imana) çağırıyor.” Onlar da: “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize (Allah'ın elçileri olduğunuza dair) apaçık bir delil getirin” dediler.

Bkz. 11/3Kur’an’da anlatılan peygamberlerin hayat hikâyelerinde en çok karşılaştığımız ifade; “atalar dini” dir. İnsanlar atalarından devraldıkları ge... Devamı..

Rasûller: "Semâvâtı ve arzı halk iden ve günâhlarınızı ’afv itmek içün sizi da’vet iyleyen ve ecel-i müsemmâya kadar size mühlet viren Allâh hakkında şübheniz var mıdır?" cevâbını virdiler. Didiler ki: "Siz de bizim gibi insânlarsınız siz bize ecdâdımızın tapdıkları ma’bûdlardan bize yüz çevirtmek istiyorsunuz bize zâhir mu’cize gösteriniz."

Onların peygamberleri: "Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamaya çağıran ve bir süreye kadar sizi erteleyen Allah'tan mı şüphe ediyorsunuz?" dediler. Onlar da: "Siz de sadece bizim gibi birer insansınız; bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirmelisiniz" dediler.

Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? (Hâlbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için sizi (imana) çağırıyor. Onlar, “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” dediler.

Peygamberleri, “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında bir şüphe mi var? O, günahlarınızı bağışlamak için size bir çağrıda bulunuyor ve size belli vakte kadar da süre veriyor” dediler. Onlar, “Siz de bizim gibi sadece insansınız; bizi atalarımızın tapmış olduğu tanrılardan uzaklaştırmak istiyorsunuz. O halde bize, açık bir delil getirin!” diye cevap verdiler.

Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!  

 Onlar kendilerine bildirilen bunca açık delillere, hüccetlere ve mucizelere kani olmayarak inatları yüzünden daha başka mucizeler, hatta kendilerini ... Devamı..

Elçileri: "Gökleri ve yeri yarıp yaratan ALLAH'tan mı kuşkulanıyorsunuz? Günahlarınızı bağışlamak için sizi çağırıyor ve size belli bir süre tanıyor," dediler. Onlar da, "Siz, ancak bizim gibi insanlarsınız, atalarımızın tapmakta olduğu şeyden bizi çevirmek istiyorsunuz. Bize açık bir yetki belgesi getiriniz," dediler.

Peygamberleri dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan, Allah hakkında da şüphe mi var? O, sizi günahlarınızı bağışlamak için çağırıyor ve belirlenmiş bir süreye kadar size müsade ediyor." Onlar da: "Siz sadece bizim gibi bir insansınız, bizi babalarımızıntaptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. O halde bize apaçık bir delil getirin!" dediler.

Resulleri hiç, dediler: Gökleri ve Yeri yaradan Allahda şekk edilir mi? O, sizi günahlarınızı mağrifet etmek için çağırıyor ve müsemmâ bir ecele kadar size müsaade ediyor, siz, dediler bizim gibi bir beşersiniz, bizi babalarımızın taptıklarından çevirmek istiyorsunuz, o halde bize sultası açık bir bürhan getiriniz

Peygamberleri (onlara): “Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamak için (peygamberleri aracılığı ile) sizi îmân etmeye davet eden ve bir süreye kadar size mühlet veren Allah (’ın tek bir ilâh olması) hakkında mı şüphe ediyorsunuz?” dediler. Onlar da (peygamberlerine) dediler ki: “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından (putlardan) alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize (peygamber olduğunuza dair) apaçık bir delil (mu‘cize) getirin!”

Resulleri dedi ki: “Göklere ve yere belli bir fıtrat veren¹, sizi, suçlarınızı bağışlamak için çağıran ve belirlenmiş bir ecele² kadar sizi erteleyen Allah hakkında mı kuşkudasınız?” Dediler: “Siz de ancak bizim gibi sadece bir beşersiniz.³ Atalarımızın kulluk ettiklerinden bizi çevirmek istiyorsunuz. Öyleyse açık bir sultan⁴ getirin!”

1- İşleyiş yasalarını koyan. Ayette geçen “fatira” sözcüğüne “yarattı” anlamını vermek sözcüğün doğru anlamını ifade etmemektedir. Sözcüğün doğru anla... Devamı..

Peygamberleri de şöyle demişdi: «Gökleri ve yeri yaratan, sizi günâhlarınızdan yarlığamak, size muayyen bir vaktâ kadar meydan vermek için (hak dîne) da'vet etmekde olan Allah hakkında mı bir şek»? Onlar da: «Siz de bizim gibi beşerden başka (bir şey) değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir hüccet getirin» demişlerdi.

Peygamberleri dediler ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şübhe olur mu?(1) (O,) günahlarınızın bir kısmını(2) sizin için bağışlamak ve sizi(n ecelinizi) belirli bir vakte kadar ertelemek için sizi (îmâna) da'vet ediyor (tâ o vakte kadar size mühlet veriyor).” (Onlar) dediler ki: “Siz de ancak bizim gibi bir insansınız. Bizi atalarımızın tapmakta olduklarından men' etmek istiyorsunuz; öyle ise bize apaçık bir mu'cize getirin!”

(1)“Şu âyet-i kerîme, istifhâm-ı inkârî (olumsuz soru) ile ‘Cenâb-ı Hakk hakkında şek (şübhe)olmaz ve olmamalı!’ demekle, vücûd ve vahdâniyet-i İlâhîy... Devamı..

Elçilerde onlara “Göklerin ve yerin yaratıcısı Allah hakkında şüpheye mi düşüyorsunuz? Hâlbuki Allah sizin hatalarınızı bağışlamak ve belli bir zamana kadar da size vereceği cezaları ertelemek istiyor” demişlerdi. Onlarda “Sizde bizim gibi bir (beşersiniz) insansınız. Siz bizi atalarımızın ibadet ettiklerinden vaz geçirmek istiyorsunuz. O zaman bize apaçık güçlü deliller getirin” demişlerdi.

Elçiler de demişlerdi: «Allah’a karşı şüphe etmek olur mu? O Allah ki yerlerin, göklerin yaratıcısıdır, sizin günâhlarınızı yarlıgamak, yine sizi belli bir sona kadar yaşatmak için çağırmaktadır.» Dediler: «Sizler de ancak bizler gibi âdemoğullarısınız. Siz bizi atalarımızın taptıklarından çevirmek istiyorsunuz. Öyleyse, bize bir belge getirin de görelim.»

Onların peygamberleri «— Allah/ta şüpheniz var mı? O, gökleri, yeri yaratandır. Günahlarınızı yarlıgamak (bağışlamak), sizi muayyen bir vakte kadar bırakmak için imana dâvet ediyor, demişlerdi. Onlar ise «— Siz de bizim gibi insandan başka bir şey değilsiniz. Babalarımızın taptıkları şeylerden bizi alıkoymak istiyorsunuz, öyle ise bize apaşikâr bir burhan getirin» demişlerdi.

Elçileri onlara, “Gökleri ve yeri yaratan hakkında bir ikilemde [şekk] misiniz? O, sizi günahlarınızı bağışlamaya ve sizi belirlenmiş bir süreye kadar ertelemeye/geciktirmeye çağırıyor” dediler. Onlar da dediler ki: “Sizler ancak bizim gibi bir beşersiniz. Bizi, babalarımızın ibadet ettiği şeylerden vazgeçirmek istiyorsunuz. Öyleyse bize açık bir delil [sultân] getiriniz.”

Peygamberleri dedi ki: “Allah hakkında mı şüphe (etmektesiniz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir.” Dediler ki: “Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın tapmakta olduklarından çevirip engellemek istemektesiniz, öyleyse bize apaçık olan ispatlayıcı bir delil getirin.”

Peygamberleri onlara, “Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın Rab ve ilah olarak varlığı, birliği, sonsuz ilim, kudret, merhamet ve adâletihakkında mı şüphe ediyorsunuz?” dediler, “Hâlbuki O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi helâk olmaktan kurtarıp belirli bir vakte kadar yaşatmak için dosdoğru bir inanç sistemine çağırıyor.” Buna karşılık inkârcılar,İyi de, siz de ancak bizim gibi ölümlü birer insansınız. Bizi, atalarımızın geçmişten beri kulluk ettiği tanrılara tapmaktan vazgeçirmek ve onların bize miras bıraktığı töre, gelenek, inanç ve ideolojilerden koparmak istiyorsunuz. Madem Allah tarafından gönderildiğinizi iddia ediyorsunuz, o hâlde bize bunu ispat edecek apaçık bir delil getirin!”

Onların rasûlleri dedi ki:
-“Yer’i ve Gökler’i yoktan ilk yaratan Allah hakkında mı şüphe?
Sizi çağırıyor; sizin için günahlarınızı bağışlasın, sizi belirli bir süre ertelesin!”.
(Onlar da):
-“Siz bizim gibi ancak bir beşersiniz.
Babalarımızın kulluk ettiğinden bizi çevirmek istiyorsunuz.
Bize açık bir sültan / delil getirin!” dediler.

Elçiler: " gökleri ve yeri yaratan hakkında kuşkularınız var öyle mi ? Halbuki Allah, günahlarınızı bağışlamak ve bir süre daha hayat hakkı vermek için size çağrıda bulunuyordu. " Halk:" Siz de bizim gibi beşersiniz, bizi, atalarımızın tapındığı putlardan vazgeçirmek mi istiyorsunuz? Bize daha açık deliller getirin! "

Elçilerimiz onlara dedi ki; “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüpheniz mi var? Hâlbuki O; yalanlarınızdan kurtarıp, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak, size verilen süreye kadar yaşatmak için gerçeğe çağırıyor.” Onlar dediler ki: “Siz de bizim gibi bir insansınız. Bizi atalarımızın uyduğu yasalardan, yasaları koyan ilahlarımızdan döndürmek istiyorsunuz. Doğru söyleyenlerdenseniz bize apaçık bir delil getirin!”

Elçileri şöyle demişti: “Gökleri ve yeri yoktan yaratan [*] Allah hakkında şüphe mi var? (Oysa) O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi belirlenmiş bir vakte kadar ertelemek için sizi (gerçeğe) çağırıyor.” Onlar da şöyle demişlerdi: “Siz de ancak bizim gibi bir insansınız. [*] Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. [*] (Öyleyse) bize apaçık bir delil getirin!”

Benzer mesajlar: En‘âm 6:14; Yûsuf 12:101; Fâtır 35:1; Zümer 39:46; Şûrâ 42:11.,İnkarcıların bir insan olan peygamberle alay edişleriyle ilgili bkz. H... Devamı..

Peygamberleri de onlara: “Gökleri ve yeri yaratan, günâhlarınızı bağışlamak için (sizi hakka) davet eden ve size belirlediği süreye kadar ömür veren Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)?” dediler. O (kâfirler de Peygamberlerine): “Siz de ancak bizim gibi birer beşersiniz. (Eğer) siz, bizi babalarımızın taptığı putlara tapmaktan çevirmek istiyorsanız,¹ o zaman bize açık bir delil getirin (bakalım).” dediler.

1 Yani biz atalar dinine inanıyoruz, atalarımız bizim rablerimiz ve putlarımızdır...

Bu toplumlara gönderilen elçiler: ¹² “Hiç, göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah[ın varlığından, birliğinden] şüphe edilebilir mi?” dediler, “Sizi [geçmişteki] günahlarınızdan ötürü bağışlamak ve size [belirlediği] bir süre [bitince]ye kadar ¹³ mühlet vermek üzere (doğru yola) çağıran O’dur! [Ama] onlar: “Sizler bizim gibi ölümlü insanlardan başka kimseler değilsiniz!” diye cevap verdiler, “Bizi, atalarımızın tapınageldiği şeylerden uzaklaştırmak istiyorsunuz; madem öyle, o zaman [Allah’ın elçileri olduğunuza dair] açık bir delil getirin bize!”

12 Lafzen, “onların elçileri”.13 Yani, “bu dünyadaki hayatınızın sonuna kadar”. Kanaatimizce bu ifade, “hakkı inkara kalkışanların ya da buna eğilim g... Devamı..

Elçiler de: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında mı şüpheniz var?1 Oysaki O, günahlarınızı bağışlayıp böylece belirlenmiş süreye kadar helakınızı ertelemek için sizi çağırıyor.” dediler.2 Onlar da: “Siz de, sadece bizim gibi birer beşersiniz;3 siz bizi babalarımızın öteden beri kulluk ettiklerinden alıkoymak istiyorsunuz.4 Öyleyse bize apaçık bir delil/mucize getirmelisiniz!” dediler.5, 114/19, 39/5, 44/38-39, 46/3, 218/58-59, 35/45, 318/110, 41/6, 42/170, 23/24, 31/21, 38/7, 513/7-27, 20/133-134, 29/50-51, 40/78

Elçileri onlara “Gökleri ve yeri var eden Allah hakkında kuşku ha?” dediler; “O sizi günahlarınızdan arındırıp bağışlamaya ve sizin (hak ettiğiniz cezayı) belirli bir süreye kadar erteleyerek, sizleri (tevbe etmeye) çağırıyor.” Onlar şöyle cevapladılar: “Siz de bizim gibi ölümlü bir insandan başkası değilsiniz. Siz bizi babalarımızın öteden beri tapa geldiği şeylerden vazgeçirmek istiyorsunuz. Madem öyle, bize ikna gücü apaçık bir belge[¹⁹⁹⁵] getirsenize!”

[1995] Sultan, kök mana olarak hem “kesin delil, belge, gerekçe” hem de “şiddet, güç, kuvvet, keskinlik” manasına gelir (Lisân). Buna göre “gücü meşru... Devamı..

Bunun üzerine Peygamberleri onları: "Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın birliği hakkında şüpheniz mi var? Oysa O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak, size belirli bir süreye dek mühlet tanımak için (hak dine) davet ediyor" diyerek uyarmaya çalıştılarsa da onlar: Siz de bizim gibi insansınız (bize karşı bir üstünlüğünüz yok) Siz bizi, atalarımızın da taptığı şeylerden (putlara tapmaktan) çevirmek istiyorsunuz. O halde (iddianız doğru ise) bize apaçık bir delil getirin" diye cevapladılar.

Resuleri onlara dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüpheniz mi var? (Hâlbuki) O, günahlarınızı bağışlamaya ve sizin ömrünüzü belli bir süreye (Eceli müsemmene) kadar ertelemek için çağırıyor. Onlar ise: "Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir kanıt getirin" dediler.

Peygamberleri demişti ki: «Gökleri ve yeri yaratan Allah Teâlâ'dan şekk edilebilir mi? Sizi dâvet ediyor ki, sizi günahlarınızdan yarlığasın ve sizi muayyen bir vakte kadar geriye bıraksın.» Dediler ki: «Siz de bizim gibi beşerden başka değlisiniz. Bizi atalarımızın tapar oldukları şeylerden döndürmek istiyorsunuz. O halde bize apaçık bir bürhan getiriniz.»

Peygamberleri onlara: “Hiç gökleri ve yeri yaratan yüce Yaratıcı hakkında şüphe edilebilir mi? O günahlarınızı affetmeye çağırıyor ve muayyen bir süreye kadar size müsaade ediyor, mühlet veriyor. ” dediler. Onlarsa: “Siz, ” dediler, “bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın ibadet ettiği tanrılardan vazgeçirmek istiyorsunuz. O halde bize açık delil getirin. ” [11, 3]

Elçileri: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe (edilir) mi? (O), sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi belirtilmiş bir süreye kadar ertelemek için sizi davet ediyor" dediler. Onlar : "Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Bizi, atalarımızın taptığından çevirmek istiyorsunuz. O halde bize açık bir delil getirin!" dediler.

Rasûller onlara: "Allâh'dan şek olunur mı? Göklerin ve yerin hâlikidir. Sizi, günahlarınızı mağfiret içün da'vet ider. Sizin mücâzâtınızı bir vakt-i mu'ayyene kadar te'hîr iyler" didiler. Kavimleri de: "Siz ancak bizim gibi insânsınız, bizi babalarımızın 'ibâdet iyledikleri şeyden çevirmek mi istiyorsunuz! O halde bize âşikâr bir burhân ve delîl getiriniz" didiler.

Elçiler de “Göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah hakkında şüphe mi olur?” demişlerdi. O sizi, günahlarınızı örtmek ve o belirlenmiş ecelinize[*] kadar yaşatmak için çağırıyor.” Onlar ise “Siz de tıpkı bizim gibi bir insansınız, aslında atalarımızın kulluk ettiği şeyden bizi çevirmek istiyorsunuz, o halde bize boyun eğdirecek açık bir delil getirin” demişlerdi.

[*] Bkz. En'am 6/2 Ayet dip notu

Peygamberleri: -Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamaya çağıran ve bir süreye kadar sizi erteleyen Allah'tan mı şüphe ediyorsunuz? dediler. Onlar da:-Siz de sadece bizim gibi birer insansınız; bizi babalarımızın kulluk ettiklerinden alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirmelisiniz, dediler.

Peygamberleri onlara dedi ki: “Gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah hakkında kuşku mu olur? O sizi, günahlarınızı bağışlamak ve ecelinizi belirlenmiş bir vakte kadar geri bırakmak için çağırıyor.” Onlar ise “Siz de bizim gibi birer beşersiniz,” dediler. “Atalarımızın taptıklarından bizi alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin.”

Resulleri dediler ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında mı kuşku? O sizi, günahlarınızı affetsin, belirli bir süreye kadar size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler: "Siz de bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın kulluk ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt getirin bize!"

eyitti yalavaçları “Tañrı’da mıdur gümān gökler yaradıcısı daħı yirüñ? oķır sizi tā yarlıġaya sizi yazuķlaruñuzdan daħı girü ķoya sizi bir zamāna degin ādanılmış. eyittiler “degülsiz siz illā ādemį bizcileyin. dilersiz kim yıġasız andan kim oldı ŧapar atalarumuz getürüñ bize ḥüccet bellü.”

Eyitdi peyġamberleri: Tañrıda mıdur gümān gökler yaradıcısı daḫı yirleri?Oḳur sizi tā yarlıġaya günāhlaruñuzdan. Daḫı girü ḳoya sizi bir zamānadegin adanılmışdur. Eyitdiler: Degülsiz siz illā ādemī bizçileyin.

Peyğəmbərləri də (onlara) belə cavab vermişdilər: “Məgər göyləri və yeri yaradan Allaha da şübhə etmək olarmı?! (Allah) günahlarınızı bağışlamaq və sizə müəyyən bir vaxta qədər (ömrünüzün sonuna kimi) möhlət vermək (sizi əzabla deyil, öz əcəlinizlə öldürmək) üçün imana də’vət edir”. Onlar demişdilər: “Siz də bizim kimi adi bir insansınız. Bizi atalarımızın ibadət etdiklərindən (bütlərdən) döndərmək istəyirsiniz. (Əgər bacarırsınızsa, sizin ibadət etdiyiniz Allahın haqq, bizim tapındığımız bütlərin isə batil olmasını sübut edən) açıq-aşkar bir dəlil gətirin!”

Their messengers said: Can there be doubt concerning Allah, the Creator of the heavens and the earth? He calleth you that He may forgive you your sins and reprieve you unto an appointed term. They said: Ye are but mortals like us, who would fain turn us away from what our fathers used to worship. Then bring some clear warrant.

Their messengers said: "Is there a doubt about Allah, The Creator of the heavens and the earth? It is He(1885) Who invites you, in order that He may forgive you your sins and give you respite for a term appointed!" They said: "Ah! ye are no more than human, like ourselves! Ye wish to turn us away from the (gods) our fathers used to worship: then bring us some clear authority."(1886)

1885 The Prophets (generally) clear both kinds of doubt. 'You cannot doubt the existence of Allah! Behold His works! We are not speaking for ourselves... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.