19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Ra’d Suresi 25. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velleżîne yenkudûne ‘ahda(A)llâhi min ba’di mîśâkihi veyakta’ûne mâ emera(A)llâhu bihi en yûsale veyufsidûne fî-l-ardi(ﻻ) ulâ-ike lehumu-lla’netu velehum sû-u-ddâr(i)

Allah'ın ahdini, ona söz verdikten sonra bozanlara ve Allah'ın ulaştırmayı emrettiği şeyi kesenlere ve yeryüzünde bozgunculuk edenlere gelince: Öyle kişilerdir onlar ki lanet onlara ve onlarındır kötü sonuç.

Allah’a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar (Hakk’tan ve hayırdan cayıp kaytaranlar), Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi (akrabalık ve Hakk davayla alâkadarlık münasebetini ve ümmet sorumluluğu bilincini) kesip-koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar (var ya); işte lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı (dünya ve ahiret azabı) da onlar içindir.

Fakat yaratılışlarının gereği olan doğal bir sözleşmeye dayanıyor olmalarına rağmen, Allah'la olan bağlantılarını bozup, Allah'ın sıkı tutulmasını emrettiği bağları kesen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kimselere gelince, işte Allah'ın laneti böylelerinedir; öte dünyada varılacak yerlerin en kötüsü de onlara ayrılmıştır.

Allah'a verdikleri sözü kulluk sözleşmesi ile belgeledikten, kesinleştirdikten sonra bozanlara, koyduğu ilâhî düzene, şeriata aykırı yaşayanlara, Allah'ın, riâyet edilmesini, birleştirilmesini, bütün olarak düşünülmesini, uygulanmasını emrettiği, bütün peygamberlerin tek davet ve tebliğ konusu İslâm dinindeki devamlılığı sağlayan hükümleri bir kenara atarak, ayrı dinler icat edenlere; şer'î kuralları, şer'î hükümleri, şer'î düzeni, Kur'ân'ın bütünlüğünü bozarak, parçalayarak İslâm'ı tesirsiz kılmaya çalışanlara, ülkede, yeryüzünde küfürle, zulümle, isyan ile, fitne ile fesat çıkaranlara lânet vardır, kötü bir yurt, cehennem vardır.

Allah'a verilen sözü onun pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini koparan ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar var ya, işte onlar için lanet vardır. Yurdun fenası da onlaradır.

Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip-koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.

Amma (ezelde) Allah'ın tevhîd ahdini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah'ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler (var ya), işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü cehennem de onlara...

Allah’a verdikleri sözü sağlamlaştırdıktan sonra bozanlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği bağları kesenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar ise işte lanet ve mahrumiyet, bunlaradır. Ve en kötü yurt, onlaradır.

[Bu kâfirler, rızık endişesinden böyle bir yolu tercih ediyorlar. Hâlbuki]

Allah'a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlara, Allah'ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi bitiştirmeyenlere ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet vardır ve yurdun en kötüsü de onların olacaktır.

Allah ile olan ahdi bozanlar, Allahın buluşturmakla emrettiği şeyi kesmiş olanlar, yeryüzünde fesatçılık yapanlar, işte lânet bunlara; kötü yurt da onlara

Ama Allah'a verdikleri sözü, iyice pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın korunmasını emrettiği ilahi düzeni (dinin esasını oluşturan hükümlerin nesilden nesle) ulaşmasını engelleyenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.

Allâh’ın ’ahdini kabûl itdikden sonra nakz-ı mîsâk iyleyenler, Allâh’ın birleşdirdiğini ayıranlar ve dünyâda fesâd çıkaranlar la’nete mazhar olacaklar ve fenâ bir meskene düşeceklerdir.

Sağlam söz verdikten sonra Allah'ın ahdini bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, işte lanet onlara ve kötü yurt, cehennem, onlaradır.

Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.

Allah’a verdikleri sözü pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği bağı koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya işte rahmetten mahrum olmak da onlar içindir; dünyanın kötü sonu da onlar içindir.

Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.

ALLAH'a verdikleri sözden sonra sözleşmeyi bozanlar, ALLAH'ın birleştirmeyi emrettiğini birleştirmeyenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar laneti hakketmişlerdir ve onlar için kötü bir sonuç vardır.

Allah'ın ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği bağlantıları koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, işte lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradır.

Amma Allahın ahdini misak ile tevsık ettikten sonra nakzedenler ve Allahın raptedilmesini emrettiği rabıtaları koparanlar ve yer yüzünü fesada verenler, işte bunlar, lânet onlara, ve yurdun kötüsü onlara

Allah’a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın riâyet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar, işte lânet onlar içindir. Ve (en) kötü yurt (cehennem) onlarındır.

Misaklerinden ¹ sonra Allah'ın ahdini ² bozanlar; Allah'ın bağlı kalınmasını istediği şeyle bağlarını koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara lânet vardır ve dünya yurdunun kötü sonu onlarındır.

1- Antlaşmalarından. 2- Bir şeyin yapılması için özgür irade ile verilmiş olan her türlü söz.

Allaha verdikleri sözü kuvvetli te'mînat ile de destekledikden sonra bozanlar, Allahın bitişdirilmesini (idâmesini) emretdiği şey'i (raabıtayı) kıranlar, yer yüzünü fesada verenler (yok mu?), işte onlar, lâ'net onlara, yurdun kötüsü (olan cehennem) de onlara.

Hâlbuki Allah'ın ahdini (O'na) kat'î olarak verdikleri sözden sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabâlar ve mü'minler arasında olması gereken irtibâtı) kesenler ve yeryüzünde fesad çıkaranlara gelince, işte onlar yok mu, lâ'net onlaradır; yurdun kötüsü (Cehennem) de onlar içindir!

Yaptıkları antlaşmalardan sonra, sözleşmelerini bozanlara, sarılmaları gereken Allah’ın emirlerini parça parça edip yeryüzünde fesat çıkaranlara gelince, işte bunlar için lanetler ve kalacak çok kötü yurtlar var.

O kimseler ki Allah ile sözleştikten sonra sözlerini tutmadılar, Allah’ın birleşsin buyurduğunu ayırdılar., yurdu karıştırdılar, Allah’’n laneti onların üzerinedir. Yurdun kötüsü de onların olacaktır.

Onlar ki Allah ile ahit ve peyman ettikten sonra ahtini bozarlar. Allah/ın bitiştirmesini emrettiği şeyi keserler, yeryüzünde fesatta bulunurlar. İşte lânet bunlar içindir. Kötü dâr [⁵] da bunlar içindir.

[5] Cehennem azabı, dünyada kötü bir akıbet.

Allah’a verdiği sözü, antlaşmadan [mîsâk] sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar var ya, işte lanet onlar içindir ve kötü ahiret yurdu onlaradır.

Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar (var ya); işte lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.

Öte yandan, Allah’a elçileri aracılığıyla vermiş oldukları sözü, hem de onu yeminleriyle pekiştirdikleri hâlde bozan, insanın gerek Rabb’iyle, gerek içinde yaşadığı toplumla ve gerekse diğer varlıklarla kurması gereken sevgi ve şefkate dayalı ilişkileri baltalamak sûretiyle, Allah’ın geliştirilmesini emrettiği ilişkileri kesip atan ve yeryüzünde fesada, yozlaşmaya yol açarak bozgunculuk yapanlara gelince, onlara dünyada da, âhirette de lânet vardır ve yurdun kötüsü olan cehennem, onların sonu olacaktır! Onlar, dünyada sahip oldukları güç ve servetle şımarıp aldanmışlardı. Oysa ki:

Yeryüzü’nde bozgunculuk yapan, Allah’ın sürdürülmesini / birleştirilmesini emrettiği şeyleri kesen, mîsâkından sonra Allah’a verdikleri ahdi bozanlar, işte onlar için Lânet vardır.
Yurd’un kötüsü de onlar içindir.

Allah adına söz verdiği halde sözünde durmayanlar, Allah’ın sıkı tutulmasını emrettiği akrabalık bağlarını koparıp dünya dengelerini altüst edenler ise yuhalanarak en berbat yere atılacaklar...

Allah’a verdikleri sözü pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri korumayanlar, yeryüzünde fitne fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun en kötüsü olan cehennem de onlaradır.

Allah’a verdikleri sözü sözleştikten sonra bozanlar, Allah’ın birleştirilmesini (gözetilmesini) emrettiği şeyleri kesenler (terk edenler) ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar var ya, işte lanet onlar içindir; kötü yurt (cehennem) de onlar içindir.

Allah’a (yaratılışlarında) verdikleri (tevhit) sözünü bozan, Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri yerine getirmeyen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar var ya; (Allah’ın) laneti de en kötü yurt (olan cehennem de) onlar içindir.

Fakat [yaratılışlarının gereği olan doğal bir] andlaşmaya dayanıyor olmasına rağmen ⁴⁷ Allah’la olan bağlantılarını bozup Allah’ın sıkı tutulmasını emrettiği (bağları) kesen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kimselere gelince; işte, [Allah’ın] lâneti böylelerine yönelmiştir; ⁴⁸ ve [öte dünyada] varılacak yerlerin en kötüsü de onlara ayrılmıştır.

47 Lafzen, “üzerinde andlaşıldıktan (mîsâk) sonra”. “Allah’la olan bağlantı, ahidleşme” ifadesi ve bizim parantez içinde “yaratılışlarının gereği ...”... Devamı..

Ama Allah’la yaptıkları fıtrat sözleşmesini bozanlar ve Allah’ın kurulmasını emrettiği bağları koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar, işte onlar lanete uğrayacaklar. En kötü yurt/cehennem onları beklemektedir... 2/27-205, 7/86

Ama fıtrat sözleşmesinin ardından Allah’a verdikleri sözü ihlâl edenler, dahası Allah’ın kurulmasını emrettiği bağları kesip kopararak[¹⁹⁶⁴] yeryüzünde sosyal çürümeye neden olanlar var ya: işte onlar Allah’ın rahmetinden kesinlikle dışlanmışlardır ve dâr(-ı dünyanın) ardından gelen kötü akıbet onları beklemektedir.

[1964] Krş: Âyet 21 ve 2:27.

O kimseler (münafıklar) ki, Allah’ın ahdini -pekiştirdikten sonra- bozarlar! (İman ettik, dedikleri halde Rablerinin hüküm, emir ve yasaklarını tanımazlar, yemin ederek yaptıkları andlaşmalara da riayet etmezler) Allah’ın bitiştirilmesini emretti şeyi (müminler arasındaki birliği) bozmaya ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar, işte lanet onlaradır ve yurdun kötüsü (olan cehennem) de onlarındır!

Ve Allah’a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allâh’ın birleştirilmesini istediği şeyi kesenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar... İşte la’net on!aradır, kötü diyar onların varacağı yerdir.

Ve o kimseler ki, Allah'ın ahdini takviye ettikten sonra bozarlar ve Allah'ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte lânet onlaradır. Yurdun kötüsü de onlaradır.

Ama Allah'a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın gözetilmesini emrettiği şeyleri terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkarıp nizamı bozanlar yok mu, işte onlara sadece lânet vardır. En kötü yurt olan cehennem vardır.

Ama Allah'a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın bitiştirilmesini istediği şeyi kesenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar... İşte la'net onlara, yurdun kötü sonucu da onlaradır.!

Ve şunlar ki mîsâkdan sonra Allâh'ın 'ahdini bozdılar. Allâh'ın îsâlini emr itdiği şeyi kesdiler, arzda fesâd iderler. İşte onlara la'net ve en fenâ bir yer vardır.

Allah'a kesin söz verdikten sonra cayan, Allah’ın kurulmasını istediği bağı koparan ve doğal düzeni bozanlar var ya; işte onların karşılığı dışlanmadır (lanettir), yurdun en kötüsü onlarındır.

Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayırarak ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak; Allah'a verdiği sözü, ant içtikten sonra bozanlar, İşte lanet onlaradır. En kötü yurt/cehennem onlarındır.

Sözleştikten sonra Allah'ın ahdini bozan, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi kesen ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara gelince, lânet de onlar için, yurdun kötüsü de onlar içindir.

Allah'a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgun çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet var. Yurdun en kötüsü de onların olacak.

daħı anlar kim sırlar Tañrı 'ahdını śoñra daħı keserler anı kim buyurdı Tañrı anı kim ulaşturıla daħı fesād eylerler yirde şunlar anlaruñdur la'net daħı anlaruñdur sarāy yavuzlıġı ya'nį tamu.

Daḫı anlar kim ṣırlar Tañrı ‘ahdini, ‘ahdden ṣoñra daḫı keserler anıkim buyurdı Tañrı anı kim ulaşdurınıla, daḫı fesād eylerler yirde. Anla‐ruñdur la‘net, daḫı anlaruñdur sarāy yavuzluġı.

Allahla əhd bağladıqdan sonra onu pozanlar, Allahın birləşdirilməsini əmr etdiyi şeyləri (qohumluq əlaqələrini) qıranlar, yer üzündə fitnə-fəsad törədənlər isə lə’nətə düçar olacaqlar. Onları pis yurd (Cəhənnəm, o biri dünyanın pislikləri) gözləyir.

And those who break the covenant of Allah after ratifying it, and sever that which Allah hath commanded should be joined, and make mischief in the earth: theirs is the curse and theirs the ill abode.

But those who break the Covenant of Allah, after having plighted their word thereto, and cut asunder those things(1838) which Allah has commanded to be joined, and work mischief in the land;- on them is the curse; for them is the terrible Home!(1839)

1838 This is the opposite of the things explained in 13:21 above, n. 1835. 1839 This is in contrast to the state of the blessed, described in 13:22-24... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.