Femâ âmene limûsâ illâ żurriyyetun min kavmihi ‘alâ ḣavfin min fir’avne vemele-ihim en yeftinehum(c) ve-inne fir’avne le’âlin fî-l-ardi ve-innehu lemine-lmusrifîn(e)
Firavun'un, kendilerini bir musibete uğratmasından korktukları için Musa'ya, kavminden bir soy inandı ancak, başkaları inanmadı ve gerçekten de Firavun, yeryüzünde pek yüceydi ve gerçekten o, buyruktan çıkmış kişilerdendi.
Sonunda Musa’ya kendi kavminin bir zürriyetinden (bazı gençlerinden) başka iman eden olmadı. Firavun’un ve önde gelen adamlarının kendilerini belalara (fitnelere) uğratmaları korkusuyla (insanlar onun çağrısına yanaşmadı). Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorbaydı ve o gerçekten (azgınlaşıp) ölçüyü taşıranlardandı.
Firavun ve onun seçkin çevresi, kendilerine kötülük yapar korkusuyla, başkaları geri dururken, kavminden az bir kısmı Musa'ya inandı. Çünkü Firavun, o ülkede gerçekten nüfuz ve iktidar sahibiydi; ve üstelik ölçüsüz ve acımasız biriydi.
Firavun'un ve devlet görevlilerinin, kendilerine baskı, zulüm ve işkence ederek, hürriyetlerinin tamamen engellenmesinden korktukları için kavminden bir grup gençten başka kimse Mûsâ'ya güvenip itimat etmedi. Çünkü Firavun yeryüzünde, ülkede üstünlük iddiasında bulunan bir diktatördü. Cahilce meşruiyet sınırını aşanlardan, ağır-adaletsiz hükümler içeren kurallar koyanlardan, kural tanımayanlardan, Allah’a âsi olanlardandı.
Firavun ve adamlarının kendilerine kötülük etmeleri korkusuyla, kavminden Musa'ya, bir genç takımdan başka iman eden olmadı. Şüphesiz Firavun yeryüzünde iyice büyüklenmişti ve o çok aşırı gidenlerdendi.
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuylaiman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı.
Sonunda, Firavun ve etrafındakilerin belâsı korkusundan, Mûsa'ya kavminden ancak bir zürriyet iman etti. Çünkü Firavun o yerde (Mısır'da) çok üstün idi ve pek aşırı giden taşkınlardandı.
Firavun ve erkânının kendilerine kötülük yapmasından korktukları için kavminden gelen, yeni neslin inanmasından başka kimse Musa’ya inanmadı. Çünkü Firavun yeryüzünde üstünlük sağlamıştı. Ve çünkü o müsriflerden idi.
Firavun ve etrafındakilerin, kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için, halktan bir grup gençten başka kimse Mûsâ'ya iman etmedi. Çünkü Firavun, yeryüzünde ululuk taslayan bir diktatör ve haddi aşanlardan biri idi.
İmdi Musa'ya, ancak kendi ulusundan bir kimse — Firavun ile öne gelenlerinin işkencelerinden korka korka— inanmışdı, evet Firavun yeryüzünde azmıştı, taşkınlardan olmuştu
Firavunun ve seçkin çevresinin kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için kavminden bir grup gençten başka kimse Musa'ya iman etmedi. Çünkü Firavun bölgesinde küstahça böbürlenen ve hak hukuk tanımayan (acımasız bir diktatör) idi.
Mûsâ’ya kavminden başkası inanmadı. Büyükleri Fir’avn’dan korkdılar. Zîrâ Fir’avn arzda hükümfermâ idi, ve istediğini yapıyordı.
Firavun ve erkanının kendilerine fenalık yapmasından korktuklarından, milletinin bir kısım gençleri dışında, kimse Musa'ya inanmamıştı, çünkü Firavun o yerde hakimdi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi.
Firavun ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ’ya iman etmedi. Çünkü Firavun, o yerde zorba bir kişi idi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi.
Hâsılı, kavminden ancak az sayıda insan, Firavun ve adamlarının kendilerine kötülük edeceğinden korka korka Mûsâ’ya iman etti. Çünkü Firavun o topraklarda gerçekten güç ve iktidar sahibiydi, üstelik kötülükte sınır tanımaz biriydi.
Firavun ve kavminin kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için kavminden bir gurup gençten başka kimse Musa’ya iman etmedi. Çünkü Firavun yeryüzünde ululuk taslayan (bir diktatör) ve haddi aşanlardan idi.
Firavun ve erkanının işkence ve baskısından korktukları için Musa'ya, halkından ancak bir kaç kişi inandı. Firavun, yeryüzünde haddi çok aşan bir tiran idi.
Firavun ve adamlarının kendilerini belaya uğratacağı korkusundan dolayı Musa'ya kendi kavminin bir oymağından başka kimse iman etmedi. Çünkü orada Firavun çok üstün idi ve o kesinlikle aşırı giden taşkınlardandı.
Hasılı Fir'avn ve cem'ıyyetinin belâsı korkusundan ibtîdâ Musâya kavminin bir zürriyetinden başka iyman eden olmadı, çünkü Fir'avn o yerde çok üstün idi ve çok aşırı giden müsriflerden idi
Firavun ve adamlarının kendilerine kötülük etmeleri korkusuyla, kavminden Mûsâ’ya bir grup gençten başka kimse îmân etmedi. Şüphesiz Firavun yeryüzünde iyice büyüklenmişti ve o haddi aşanlardandı.
Neticede (ve bidâyetde) Musâya kavminin bir zürriyyetinden başkası — Fir'avn ile elebaşlarının kendilerine açacağı belâdan korkusuna — îman etmedi. Çünkü Fir'avn o yerde (Mısırda) cidden gaalibdi ve cidden aşırı gidenlerdendi.
Buna rağmen Fir'avun'un ve ileri gelenlerinin, kendilerini fitneye (işkenceye)atmasından korktukları için Mûsâ'ya, kavminin (genç) bir tâifesinden başkası îmân etmedi. Çünki Fir'avun yeryüzünde çok büyüklenen (bir zorba) idi. Ve doğrusu o, gerçekten(haddi aşarak) isrâf edenlerdendi.
Firavun ve önde gelen yöneticilerinin kendilerinden intikam alır korkusuyla, Musa’ya ancak kendi soyundan (İsrail oğullarından) birkaç kişi iman etti. Çünkü Firavun, bulunduğu toprakların güçlü yöneticisi ve acımasız birisiydi.
Sonunda Musa’ya kendi ulusundan türeyenlerden başkası inanmadı. Bu da Firavun’un ileri gelenlerinin kendilerine kötülük edecekleri korkusundan ileri gelmişti. Çünkü o ülkede Firavun kuvvetçe çok üstün bulunuyordu, hem de gerçekten çok aşırı gidiyordu.
Firavun ve ileri gelen adamlarının, kendilerine bir kötülük/işkence yapmasından korktukları için, kavminin içinden Musa’ya yalnız genç bir kuşaktan başka inanan olmadı. Şüphesiz Firavun yeryüzünde çok ululanan ve çok aşırı gidenlerdendi.
Firavun ve erkânının kendilerine kötülük yapmasından korktuklarından, kavminin bir kısım gençleri dışında, kimse Musa'ya inanmamıştı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve hakikaten aşırı gidenlerdendi.
Firavun ve kurmaylarının kendilerine eziyet edeceğinden korktukları için, kavminden ancak bir grup genç Mûsâ’ya açıkça iman etti. Diğer pek çoğu ise, inancını gizlemek zorunda kaldı. Çünkü Firavun, yeryüzünde küstahça böbürlenen ve hak hukuk tanımayan acımasız bir diktatör idi.
Onlara fitne olur / belâ olur diye Firavun’dan ve ekibinden korktukları için, çok genç bir takımdan başka Musa’ya kavminden hiç kimse inanmadı.
Firavun, Ülke’de üstün / yüksek konumdaydı.
O, elbette Aşırı Gidenler’dendir.
Musa'ya kendi halkından pek az bir topluluk güven işareti verdi. Onlar da Fıravun ve kurmaylarının kendilerine zarar vermesinden korka korka. Çünkü bu ülkede Fıravun, gerçekten karşı konamaz dev bir güç olmuştu.
Firavun ve adamlarının kötülük yapmasından korktukları için bazı gençlerden başkası Musa’ya inanmadı. Çünkü Firavun yeryüzünde çok büyüklenen, zulümde çok aşırı gidenlerdendi. Halkın gözünü iyice korkutmuştu.
Firavun ve onun ileri gelenlerinin; kendilerine belâ olacakları korkusuyla Mûsa’ya (Firavun’un kavminden)¹ küçük bir gurup dışında kimse îman etmedi. Çünkü Firavun kesinlikle yeryüzünde diktatörlük taslayan ve haddi aşanlardan (birisi) idi.
Firavun ve onun seçkinler çevresi kendilerine zulmeder korkusuyla ¹⁰⁴ [başkaları geri dururken] kavminden ancak birkaç kişi Musa’ya olan inançlarını açıkladılar: ¹⁰⁵ çünkü Firavun ülkede gerçekten de nüfûz ve iktidar sahibiydi, ve üstelik ölçüsüz, acımasız biriydi.
Firavun’un ve onun yakın çevresinin işkencelerinden korktukları için Musa’nın toplumundan çok küçük bir grup dışında Musa’ya iman ettiğini açıklayan olmadı. Zira Firavun ülkede tam bir zorbaydı ve o haddi aşan biriydi. 7/168- 169
Firavun ve onların önde gelenleri kendilerine işkence ederler korkusuyla,[¹⁶⁶¹] Musa’ya, onun kavminden sadece bir avuç insan iman etti.[¹⁶⁶²] Çünkü Firavun ülkede gerçekten de otorite ve baskı sahibiydi; zaten o dengesizin[¹⁶⁶³] tekiydi.
(Buna rağmen) -Firavun ve kavminin kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için- kavminden bir gurup gençten başkası Musa'ya iman etmedi, çünkü Firavun o beldede hüküm sahibi idi ve cidden aşırı gidenlerdendi. (Hatta ilahlık davasına kalkışmıştı)
Firavun ve ileri gelenlerinin baskıları ve korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ’ya iman etmedi. Çünkü Firavun, o yerde ululanan bir kişi idi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi.
Artık Mûsa'ya imân etmedi, ancak kavminden bir zürriyet kendilerinin Fir'avun'dan ve onların cemaatinden bir belaya uğrayacaklarından korkar oldukları halde imân etmiş oldular. Fir'avun ise muhakkak ki, o yerde yüksek idi ve şüphe yok ki, o haddi tecavüz edenlerden idi.
Hasılı, başlangıçta Mûsâ'ya, kendi kavminden, genç bir kuşaktan başka iman eden olmadı. Kavmi, Firavun'un ve ileri elen yetkililerinin, kendilerine işkence edeceklerinden korkuyorlardı. Çünkü Firavun o ülkede son derece despot ve çok aşırı gidenlerdendi.
Fir'avn'ın ve adamlarının, kendilerine kötülük yapmasından korktukları için kavminin içinde Musa'ya, yalnız genç bir kuşaktan başkası inanmadı. Çünkü Fir'avn, yeryüzünde çok ululanan ve çok aşırı gidenlerden idi.
Kavminden ancak bir zürriyet (Benî İsrâîl) Fir'avn ve adamları tarafından başlarına belâ getirmesinden korkmakla berâber Mûsâ'ya îmân itdiler. Çünki Fir'avn, yeryüzünde sâhib-i şevket ve satvet-i müsriflerden idi.
Firavun’un ve kendi önderlerinin baskısından korkmaları sebebiyle Musa’ya halkının gençleri dışında kimse inanmadı. Firavun orada tam bir hâkimiyet kurmuştu ve aşırılıklar içindeydi.
Firavun ve çevresindekilerin işkence yapmasından korkmalarından dolayı kavminden Musa'ya çok küçük bir grubun dışında inanan olmadı. Çünkü Firavun o yerde hakimdi ve O, aşırı gidenlerdendi.
Firavun ile kavmin ileri gelenlerinden başlarına bir belâ gelir diye korktukları için, Musa'ya, kavminden genç bir neslin dışında iman eden olmadı. Firavun gerçekten de memlekette bir zorba kesilmişti ve çok aşırı giden biriydi.
Firavun ve kodamanlarının kendilerine kötülük etmelerinden korktukları için, kavmi arasından bir gençlik grubu dışında hiç kimse Mûsa'ya inanmadı. Çünkü Firavun, o toprakta gerçekten çok üstündü ve gerçekten sınır tanımaz azgınlardan biriydi.
pes inanmadı mūsā’ya illā bir nesl ķavmundan ķorķu üzere fir'avn’dan daħı serverlerinden kim 'aźāb eyleye anlara daħı bayıķ fir'avn ġālibdür yirde daħı bayıķ ol ḥaddan geçicilerdür.
Pes īmān getürmezler Mūsāya illā bir ẕürriyet ḳavminden Fir‘avndan daḫıçerisinden ḳorḳup ki anlara ‘aẕāb itmeyeler. Taḥḳīḳ Fir‘avn cebbār idi yiryüzinde. Daḫı ol me[l]‘ūn (?) müsriflerden idi.
Fir’onun və ə’yanlarının bəlası qorxusundan Musaya öz qövmündən (və ya Fir’on camaatından) yalnız kiçik bir dəstə (nəsil) iman gətirdi. Çünki Fir’on o yerdə hakim idi. O, (küfr və azğınlıq etməkdə) həddi aşmışdı.
But none trusted Moses, save some scions of his people, (and they were) in fear of Pharaoh and their chiefs, that they would persecute them. Lo! Pharaoh was verily a tyrant in the land, and Lo! he verily was of the wanton.
But none believed in Moses except some children of his People,(1466) because of the fear of Pharaoh and his chiefs, lest they should persecute them; and certainly Pharaoh was mighty on the earth and one who transgressed all bounds.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |