19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445
Cuma
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Diğer Mealler...
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Satırarası Meal
Kasas Suresi
◄
386
►
Cüz 20
(Diyanet Vakfı Meali)
14.
Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece mükâfatlandırırız.
«Hikmet» olarak manalandırılan «hukm» kelimesi, tefsirlerde daha çok «peygamberlik» şeklinde açıklanmaktadır.
15.
Musa, ahalisinin habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi tarafından, diğeri düşman tarafından olan iki adamı birbiriyle döğüşür buldu. Kendi tarafından olanı, düşmana karşı ondan yardım diledi. Musa da ötekine, bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu. (Bunun üzerine:) Bu şeytan işidir. O, gerçekten saptırıcı, apaçık bir düşman, dedi.
Hz. Musa, hakkı tebliğ etmeye başladığı için, Kıptîler kendisine cephe almışlardı. Bu sebeple, ahalisinin evlerine çekildiği bir vakitte şehre girmiş
...
Devamı..
16.
Musa: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olan ancak O'dur.
17.
Musa: Rabbim! Bana lütfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara (ve suça itenlere) asla arka çıkmayacağım, dedi.
18.
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona (yardım isteyene) dedi ki: Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!
19.
Musa, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince, o adam dedi ki: Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi, bana da mı kıymak istiyorsun? Demek, düzelticilerden olmak istemiyor da, bu yerde ille yaman bir zorba olmayı arzuluyorsun sen!
20.
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi: Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal (buradan) çık! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim, dedi.
21.
Musa korka korka, (etrafı) gözetleyerek oradan çıktı. «Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar» dedi.
سُورَةُ القَصَص
◄
٣٨٦
►
الجزء٢٠
وَلَمَّا
بَلَغَ
اَشُدَّهُ
وَاسْتَوٰٓى
اٰتَيْنَاهُ
حُكْمًا
وَعِلْمًاۜ
وَكَذٰلِكَ
نَجْزِي
الْمُحْسِن۪ينَ
﴿١٤﴾
وَدَخَلَ
الْمَد۪ينَةَ
عَلٰى
ح۪ينِ
غَفْلَةٍ
مِنْ
اَهْلِهَا
فَوَجَدَ
ف۪يهَا
رَجُلَيْنِ
يَقْتَتِلَانِۘ
هٰذَا
مِنْ
ش۪يعَتِه۪
وَهٰذَا
مِنْ
عَدُوِّه۪ۚ
فَاسْتَغَاثَهُ
الَّذ۪ي
مِنْ
ش۪يعَتِه۪
عَلَى
الَّذ۪ي
مِنْ
عَدُوِّه۪ۙ
فَوَكَزَهُ
مُوسٰى
فَقَضٰى
عَلَيْهِۘ
قَالَ
هٰذَا
مِنْ
عَمَلِ
الشَّيْطَانِۜ
اِنَّهُ
عَدُوٌّ
مُضِلٌّ
مُب۪ينٌ
﴿١٥﴾
قَالَ
رَبِّ
اِنّ۪ي
ظَلَمْتُ
نَفْس۪ي
فَاغْفِرْ
ل۪ي
فَغَفَرَ
لَهُۜ
اِنَّهُ
هُوَ
الْغَفُورُ
الرَّح۪يمُ
﴿١٦﴾
قَالَ
رَبِّ
بِمَٓا
اَنْعَمْتَ
عَلَيَّ
فَلَنْ
اَكُونَ
ظَه۪يرًا
لِلْمُجْرِم۪ينَ
﴿١٧﴾
فَاَصْبَحَ
فِي
الْمَد۪ينَةِ
خَٓائِفًا
يَتَرَقَّبُ
فَاِذَا
الَّذِي
اسْتَنْصَرَهُ
بِالْاَمْسِ
يَسْتَصْرِخُهُۜ
قَالَ
لَهُ
مُوسٰٓى
اِنَّكَ
لَغَوِيٌّ
مُب۪ينٌ
﴿١٨﴾
فَلَمَّٓا
اَنْ
اَرَادَ
اَنْ
يَبْطِشَ
بِالَّذ۪ي
هُوَ
عَدُوٌّ
لَهُمَاۙ
قَالَ
يَا
مُوسٰٓى
اَتُر۪يدُ
اَنْ
تَقْتُلَن۪ي
كَمَا
قَتَلْتَ
نَفْسًا
بِالْاَمْسِۗ
اِنْ
تُر۪يدُ
اِلَّٓا
اَنْ
تَكُونَ
جَبَّارًا
فِي
الْاَرْضِ
وَمَا
تُر۪يدُ
اَنْ
تَكُونَ
مِنَ
الْمُصْلِح۪ينَ
﴿١٩﴾
وَجَٓاءَ
رَجُلٌ
مِنْ
اَقْصَا
الْمَد۪ينَةِ
يَسْعٰىۘ
قَالَ
يَا
مُوسٰٓى
اِنَّ
الْمَلَاَ
يَأْتَمِرُونَ
بِكَ
لِيَقْتُلُوكَ
فَاخْرُجْ
اِنّ۪ي
لَكَ
مِنَ
النَّاصِح۪ينَ
﴿٢٠﴾
فَخَرَجَ
مِنْهَا
خَٓائِفًا
يَتَرَقَّبُۘ
قَالَ
رَبِّ
نَجِّن۪ي
مِنَ
الْقَوْمِ
الظَّالِم۪ينَ۟
﴿٢١﴾
◄
٣٨٦
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.