28 Mart 2024 - 18 Ramazan 1445
Perşembe
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الطُّورِ
/ Tûr Suresi
◄
٥٢٤
- 524
►
27. Cüz /
الجزء ٢٧
اَمْ تَأْمُرُهُمْ
yoksa -mu emrediyor?
اَحْلَامُهُمْ
akılları
بِهٰذَٓا
bunu
اَمْ هُمْ
yoksa onlar -mudur?
قَوْمٌ
bir topluluk
طَاغُونَۚ
azgın
﴿٣٢﴾
اَمْ يَقُولُونَ
yoksa -mu diyorlar?
تَقَوَّلَهُۚ
onu uydurdu
بَلْ
hayır
لَا يُؤْمِنُونَۚ
onlar inanmıyorlar
﴿٣٣﴾
فَلْيَأْتُوا
haydi getirsinler
بِحَد۪يثٍ
bir söz
مِثْلِه۪ٓ
onun gibi
اِنْ
eğer
كَانُوا
iseler
صَادِق۪ينَۜ
doğru
﴿٣٤﴾
اَمْ خُلِقُوا
yoksa -mı yaratıldılar?
مِنْ غَيْرِ
olmadan
شَيْءٍ
hiçbir şey
اَمْ هُمُ
yoksa kendileri midir?
الْخَالِقُونَۜ
yaratanlar
﴿٣٥﴾
اَمْ خَلَقُوا
yoksa -mi yarattılar?
السَّمٰوَاتِ
gökleri
وَالْاَرْضَۚ
ve yeri
بَلْ
hayır
لَا يُوقِنُونَۜ
onlar düşünüp inanmazlar
﴿٣٦﴾
اَمْ عِنْدَهُمْ
yoksa onların yanında mıdır?
خَزَٓائِنُ
hazineleri
رَبِّكَ
Rabbinin
اَمْ هُمُ
yahut kendileri midir?
الْمُصَيْطِرُونَۜ
hakim olan
﴿٣٧﴾
اَمْ لَهُمْ
yoksa onların var mı?
سُلَّمٌ
bir merdivenleri
يَسْتَمِعُونَ
dinleyecekleri
ف۪يهِۚ
onu
فَلْيَأْتِ
öyleyse getirsin
مُسْتَمِعُهُمْ
dinleyenleri
بِسُلْطَانٍ
bir delil
مُب۪ينٍۜ
açık
﴿٣٨﴾
اَمْ لَهُ
yoksa O'nun mudur?
الْبَنَاتُ
kızlar
وَلَـكُمُ
ve sizin
الْبَنُونَۜ
oğullar
﴿٣٩﴾
اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ
yoksa sen onlardan istiyorsun (da)
اَجْراً
bir ücret
فَهُمْ
ve onlar
مِنْ مَغْرَمٍ
bir borç
مُثْقَلُونَۜ
ağır yükü altında (mıdır?)
﴿٤٠﴾
اَمْ عِنْدَهُمُ
yoksa kendilerinin yanında mıdır?
الْغَيْبُ
gayb
فَهُمْ
kendileri (mi?)
يَكْتُبُونَۜ
yazıyorlar
﴿٤١﴾
اَمْ يُر۪يدُونَ
yoksa -mı istiyorlar?
كَيْداًۜ
bir tuzak kurmak
فَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا
asıl inkar edenlerdir
هُمُ
onlar
الْمَك۪يدُونَۜ
tuzağa düşecek olanlar
﴿٤٢﴾
اَمْ لَهُمْ
yoksa onların var mı?
اِلٰهٌ
bir tanrısı
غَيْرُ
başka
اللّٰهِۜ
Allah'tan
سُبْحَانَ
şanı yücedir
اللّٰهِ
Allah'ın
عَمَّا يُشْرِكُونَ
onların ortak koştuklarından
﴿٤٣﴾
وَاِنْ يَرَوْا
görseler
كِسْفاً
bir parçanın
مِنَ السَّمَٓاءِ
gökten
سَاقِطاً
düştüğünü
يَقُولُوا
derler
سَحَابٌ
bulutlardır
مَرْكُومٌ
üst üste yığılmış
﴿٤٤﴾
فَذَرْهُمْ
bırak onları
حَتّٰى
kadar
يُلَاقُوا
kavuşuncaya
يَوْمَهُمُ
günlerine
الَّذ۪ي ف۪يهِ يُصْعَقُونَۙ
korkudan bayılacakları
﴿٤٥﴾
يَوْمَ
o gün
لَا يُغْن۪ي
sağlamaz
عَنْهُمْ
kendilerine
كَيْدُهُمْ
tuzakları
شَيْـٔاً
hiçbir yarar
وَلَا هُمْ
ve onlara edilmez
يُنْصَرُونَۜ
yardım
﴿٤٦﴾
وَاِنَّ
şüphesiz
لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا
zulmedenlere vardır
عَذَاباً
bir azab
دُونَ ذٰلِكَ
bundan başka
وَلٰكِنَّ
fakat
اَكْثَرَهُمْ
çokları
لَا يَعْلَمُونَ
bilmezler
﴿٤٧﴾
وَاصْبِرْ
sabret
لِحُكْمِ
hükmüne
رَبِّكَ
Rabbinin
فَاِنَّكَ
çünkü sen
بِاَعْيُنِنَا
gözlerimizin önündesin
وَسَبِّـحْ
ve an
بِحَمْدِ
övgü ile
رَبِّكَ
Rabbini
ح۪ينَ
zaman
تَقُومُۙ
kalktığın
﴿٤٨﴾
وَمِنَ الَّيْلِ
gecenin bir kısmında
فَسَبِّحْهُ
O'nu tesbih et
وَاِدْبَارَ
ve ardından
النُّجُومِ
yıldızların
﴿٤٩﴾
◄
٥٢٤
- 524
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.