19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 150. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velemmâ race’a mûsâ ilâ kavmihi ġadbâne esifen kâle bi/semâ ḣaleftumûnî min ba’dî(s) e’aciltum emra rabbikum(s) veelkâ-l-elvâha veeḣaże bira/si eḣîhi yecurruhu ileyh(i)(c) kâle-bne umme inne-lkavme-sted’afûnî vekâdû yaktulûnenî felâ tuşmit biye-l-a’dâe velâ tec’alnî me’a-lkavmi-zzâlimîn(e)

Musa, kızgın bir halde acıklanarak kavmine dönünce dedi ki: Benden sonra ne de kötü bir iş işlediniz, Rabbinizin vaadettiği müddet bitmeden acele mi ettiniz? Ve levihleri atıp kardeşinin saçından, sakalından tutarak kendisine doğru çekmeye başladı. Harun, anam oğlu dedi, bu kavim, gerçekten de aciz bıraktı beni, az kaldı ki öldürüyorlardı da, onun için bana bu harekette bulunup düşmanları sevindirme ve beni zulmeden kavimle beraber tutma.

Musa oldukça kızgın ve üzgün olarak kavmine döndüğünde onlara: "Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz (ne çirkin işler çevirdiniz)? Rabbinizin (azap) emrini çabuklaştıracak (sapkınlık ve taşkınlıklara yöneldiniz), öyle mi?" dedi. (Allah’ın emirleri yazılı) Levhaları bıraktı ve kardeşini başından (saçından) tutup kendisine doğru çekmeye başlayınca (Harun ona:) "Ey anamın oğlu, (fırsatçı ve fesatçı bir topluluk olan) bu kavim beni zayıf buldular (hırpalayıp çaresiz bıraktılar) ve neredeyse beni öldürmeye kalkıştılar. Bari sen düşmanları sevindirip bana güldürecek (ve kuru gürültüyle onların diline düşürecek) bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla beraber kılma (onlarla bir tutma!)" diye (yalvardı).

Ve Musa kavmine döndüğünde, öfke ve üzüntü içinde onlara: “Benim yokluğumda, ne kötü bir yol tutmuşsunuz böyle” dedi. “Rabbinizin buyruğunun acele gelmesini mi istediniz?” dedi. Ve Allah'ın emir ve hükümleri yazılı olan Tevrat levhalarını elinden bırakarak, kardeşi Harun'un başından yakalayıp kendine doğru çekti. Harun: “Ey anamın oğlu!” diye sızlandı. “Bu kavim, beni cidden güçsüz görüp hırpaladılar, neredeyse beni öldüreceklerdi. Bunun için benim acımla düşmanlarımı sevindirme ve beni yaratılış gayesi dışında yaşamak isteyen bu toplumla bir tutma!”

Mûsâ öfkeli ve üzüntülü bir halde kavmine döndüğünde:
“Ben gittikten sonra bana ne kötü bir halef oldunuz! Rabbinizin planının, programının gerçekleşmesini beklememeniz, bu aceleniz niye?" dedi. Elindeki kutsal kitap sayfaları olan levhaları yere attı. Kardeşi Hârûn'un başından tutarak kendine doğru çekmeye başladı. Hârûn:
“Ey anamın oğlu, inan ki, bu kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle yaparak düşmanları sevindirme. Beni de, bu, isyanda inkârda ısrar eden zâlim kavimle bir tutma" dedi.

Musa öfkeli ve üzgün bir halde kavminin yanına döndüğünde: "Benim arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?" dedi [10]. Levhaları yere attı ve kardeşinin kafasından tutup kendine doğru çekti. (Kardeşi Harun): "Ey annemin oğlu! Bu topluluk beni iyice zayıf görüp hırpaladı ve neredeyse beni öldüreceklerdi. Üzerime düşmanları güldürme ve beni zalimler topluluğu ile beraber tutma" dedi.

10.Buradaki acele ile neyin kastedildiği konusunda tefsirlerde iki farklı açıklamada bulunulmuştur. Birincisine göre Musa (a.s.) bu sözüyle "Benim mün... Devamı..

Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: 'Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?' dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona:) 'Annemin oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi), neredeyse beni öldürecektiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)' dedi.

Mûsa, kavmine öfkeli ve kederli dönünce şöyle dedi: “- Ben ayrıldıktan sonra yerime geçtiniz de ne çirkin iş yaptınız! Rabbinizin emriyle dönüşüme sabretmeyip buzağı mı yaptınız?” Öfkesinden elindeki Tevrat levhalarını yere bıraktı ve kardeşi Harûn'u başından (saç-sakalından) tutup kendine doğru çekmeğe başladı. Harûn şöyle dedi: “- Ey anam oğlu (öz kardeşim), gerçekten bu kavim beni zayıf gördüler. Az kaldı ki beni öldüreceklerdi. Sen de bana düşmanları sevindirecek harekette bulunma böyle. Beni bu zalimler topluluğu ile bir tutma.”

Musa, kızgın ve üzüntülü olarak kavmine dönünce: “Benden donra ne kötü bir duruma düşmüşsünüz. Rabbinizin azabının çabuk gelmesini mi istediniz?” dedi, levhaları yere attı. Kardeşinin başından tutarak onu kendine çekti. Kardeşi Musa’ya dedi ki: “Ey kardeş, kavmimiz beni etkisiz bıraktılar. Nerde ise beni öldüreceklerdi. Bana düşmanları sevindirecek şekilde davranma, beni bu zalim toplum ile bir sayma.”

Mûsâ, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: “Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?” Levhaları yere atıp, kardeşinin başını tuttu, onu kendisine doğru çekti. Kardeşi dedi ki: “Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Neredeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürtme! Beni şu zâlim topluluk ile bir tutma!”

Musa ulusuna döndükte, kızarak, acınarak dedi ki: «Ben gidince, ne kötü işaretler etmişsiniz siz, Tanrınızın emrini ivmek mi istediniz?», levhaları bıraktı, yakaladı kardeşinin başından, kendisinden yana sürükledi, Harun dedi: «Ey kardeşim, ulus beni zayıf gördü, öldüreyazmışlardı, düşmanımı güldürme, beni zalimlerle bir tutmayasın!»

Musa kavmine döndüğünde, pek kızgın ve üzgün olarak şöyle dedi: “Benim arkamdan ne kötü işler yapmışsınız. Rabbinizin (azap) emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?” (Elindeki) Tevrat levhalarını bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona:) “Annem oğlu, bu topluluk beni güçsüz gördüler ve neredeyse beni öldüreceklerdi. Bari sen, düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte değerlendirme!” dedi.

Bkz. 20/94Burada Hz. Harun’un Musa Peygamber’e “annem oğlu” diye hitap etmesi çok manidardır. Annenin şefkati babaya nazaran daha fazla olduğu için on... Devamı..

Mûsâ gazab ve esef ile kavmi nezdine ’avdet iylediği zamân "Benim gaybûbetimde ne kadar fenâ iş yapdınız. Allâh’ın intikâmını mı istiyorsunuz?" didi. Tevrat levhalarını atdı ve birâderini başından tutub kendine çekdi. O da didi ki: "Ey vâlidemin oğlı! Kavim benden her kuvveti aldı. Az kaldı beni öldürecek idi, beni tecziye iderek düşmanlarımı memnûn itme beni de zâlim kavmin meyânına koyma!"

Musa, milletine, kızgın ve üzgün olarak dönünce "Benim arkamdan ne kötü olmuşsunuz! Rabbinizin emrinin çabucak gelmesini mi istiyorsunuz?" dedi, levhaları attı ve kardeşinin başından tutup kendine doğru çekti. Harun: "Ey annem oğlu! Bu millet beni küçümsedi; az kalsın öldürüyorlardı. Bana, düşmanları sevindirecek şekilde davranma, beni bu zalim milletle bir sayma" dedi.

Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?” dedi. (Öfkesinden) levhaları attı ve kardeşinin saçından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi) “Ey anam oğlu” dedi, “Kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme. Beni o zalimler topluluğu ile bir tutma.”

Mûsâ kızgın ve üzgün olarak kavmine dönünce, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?” dedi. Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. Hârûn, “Ey anam oğlu! Senin bu kavmin beni cidden zayıf gördüler; neredeyse beni öldüreceklerdi! Sen de şimdi düşmanları bana güldürme ve beni zalim kavimle bir tutma!” dedi.

Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine dönünce: «Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?» dedi. Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin (Harun'un) başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): «Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi. Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!» dedi.  

 Hz. Musa ile Hz. Harun ana-baba bir kardeştirler. Durum böyle olduğu halde Hz. Harun’un, kardeşine «anam oğlu» demesinin sebebi, onun merhametini cel... Devamı..

Musa, kızgın ve hayal kırıklığına uğramış olarak halkına döndüğü zaman, "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrine dayanamadınız mı," dedi, levhaları yere attı, kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti. (Kardeşi): "Anamın oğlu, dedi, bu halk benim zayıflığımdan yararlandı, nerdeyse beni öldüreceklerdi. Üzerime vararak düşmanı güldürme, beni bu zalim halkla bir tutma."

Tanrı, kitabını Musa'ya levhalar halinde vermişti. Tanrı, bu levhaları, fiziksel yapısının putlaştırılması için değil, içindeki emir ve yasaklara uyul... Devamı..

Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Bana arkamdan ne kötü bir halef oldunuz! Rabbinizin emriyle dönüşümü beklemeden acele mi ettiniz?" Elindeki levhaları bıraktı ve kardeşi Harun'u başından tutarak kendine doğru çekmeye başladı. Harun, "Ey anamın oğlu!" dedi, "inan ki, bu kavim beni güçsüz buldu, az daha beni öldürüyorlardı, sen de bana böyle yaparak düşmanları sevindirme ve beni bu zalim kavimle bir tutma."

Vaktâki Musâ kavmine gadabnâk, esefnâk, olarak döndü, bana arkamdan ne fena halef oldunuz? Rabbınızın emrini ivdiniz mi? dedi ve elvahı bırakıverib kardeşini başından tuttu, kendine doğru çekiyordu, Anam oğlu, dedi: inan olsun bu kavm beni hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı, sen de benimle düşmanları sevindirme ve beni bu zalim kavm ile beraber tutma

Mûsâ, (Tûr dağında iken, Allah tarafından kendisine kavminin bir buzağı heykelini ilâh edindikleri bildirilmesi üzerine) kızgın ve üzgün olarak kavmine döndüğünde, (kavmine hitaben,) “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini ne çabuk terk ettiniz?” dedi. (Derken Mûsâ elindeki) levhaları bıraktı ve kardeşinin saçından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi,) “Ey anam oğlu” dedi, “Gerçekten (öğüt vermemle olsun, uyarmamla olsun ne kadar gayret gösterdiysem de son gücüme kadar engel olmaya çalıştığım hâlde onlara mâni olamadım) bu kavim beni hırpaladı ve az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme. Beni bu zâlimler topluluğu ile bir tutma.”

Musa, halkına döndüğünde, öfke ve üzüntü içinde onlara: “Benim yokluğumda ne kötü işler yapmışsınız! Rabb'inizin emrini¹ çabuklaştırdınız mı?” dedi. Levhaları bırakıp, kardeşinin başını tutup kendine çekti. “Ey annemin oğlu! Gerçekten bu halk beni zayıf buldu, neredeyse beni öldüreceklerdi; sen de düşmanları benimle sevindirme, beni bu zalim kimselerle bir tutma.” dedi.

1- İlahi cezayı çabuklaştırmak mı istiyorsunuz?

Musa, kavmine öfkeli, kederli döndüğü zaman dedi ki: «Size bırakdığım şu makaamımda arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyib) acele etdiniz ha»? (Tevrat) levhaları (nı) bırakıverib kardeşinin başından tutdu, onu kendine doğru çekiyordu. (Harun) «Anam oğlu», dedi, bu kavm (bu adamlar) beni cidden zaîf gördüler (hırpaladılar). Az kaldı ki beni öldüreceklerdi. Sen de bana düşmanları sevindirecek hareketde bulunma böyle. Beni zâlimler gürûhiyle beraber, tutma».

Böylece Mûsâ (Tûr dağından, onların yaptıklarından dolayı) kızgın ve üzgün olarak kavmine dönünce: “Bana ardımdan ne kötü halef oldunuz! Rabbinizin emrine(sabretmeden) acele mi ettiniz?” dedi. (Tevrât) levhaları(nı yere) bıraktı ve kardeşinin başından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi de:) “(Ey) anamın oğlu! Doğrusu (bu) kavim beni hırpaladı ve nerede ise beni öldürüyorlardı! Artık düşmanları bana güldürme ve beni (bu) zâlimler gürûhuyla berâber tutma!” dedi.

Musa öfkeli ve üzgün bir durumda kavmine döndüğünde, “Benim arkamdan ne kadar kötü bir iş yaptınız” diyerek levhaları atmış ve kardeşinin başını kendine çekip yakalamıştı. Kardeşi (Harun) “Ey anamın oğlu! Bu topluluk beni dinlemeyerek yönetimde beni güçsüz bıraktılar, neredeyse beni öldüreceklerdi. Beni düşmanlara karşı rezil etme ve beni haksızlık yapan bu toplulukla bir tutma” dedi.

Musa ulusuna dönünce kızgın, üzgün olarak dedi ki: "benden sonra benim yerime geçince ne kötü işler yapmışsınız. Allah’ın buyruğu çarçabuk gelsin mi istediniz?" Musa levhaları yere attı. Kardeşini de saçından tutup kendine doğru sürükledi. Harun dedi: "Ey anam oğlu! Gerçekten bu kimseler beni küçümsediler, öldüre yazdılar. Şimdi sende böyle yapıp da düşmanları sevindirme. Beni kıyıcılar takımıyla bir tutma."

Vaktaki Musa öfkeli, pek kederli bir halde döndü, onlara: «— Benden sonra [¹] bana ne kötü halef oldunuz! Rabbinizin emrini tâcil mi ettiniz? [²]» dedi. Öfkesinden Elvah/ı attı, kardeşinin başından tutup kendine çekti [³], Kardeşi: «— Anam oğlu! Bu kavim beni âciz buldular, beni öldüreceklerdi, bana böyle yapmakla düşmanları sevindirme, beni zalim kavim ile beraber tutma» dedi.

[1] Ben gittikten sonra veya benden tevhit ve tenzihi gördükten sonra.[2] Acele azabını mı istiyorsunuz?[3] Yani saçından tutup sürükledi.

Musa, kavmine kızgın ve üzgün bir hâlde dönünce, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin (azap) emrini acele mi istiyorsunuz?” (dedi). Levhaları attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi) “Ey anamın oğlu! Bu insanlar beni hırpalayıp zayıf düşürdü; az kalsın beni öldürüyorlardı. Böyle davranarak beni küçük düşürme ve beni zalimler topluluğu [kavm] ile bir tutma!”⁵² dedi.

52 Krş. Tâhâ, 20/94

Musa, kavmine, kızgın ve üzgün olarak dönünce, “Benim arkamdan ne kötü olmuşsunuz! Rabbinizin emrinin (azabının) çabucak gelmesini mi istiyorsunuz?” dedi. Levhaları attı ve kardeşinin başından tutup onu kendine doğru çekti. Harun, “Ey annem oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi. Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!” dedi.

Derken, Mûsâ kavmine dönünce, öfkeli ve üzgün bir hâlde, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabb’inizin emri gelinceye kadar bekleyemediniz mi?” diye çıkıştı. Sonra bu öfkeyle, üzerinde ayetler yazılı olan levhaları bir kenara, yere attı ve yerine vekil bırakmış olduğu kardeşini saçından tutup sarsmaya başladı. Kardeşi Hârûn, “Ey anacığımın oğlu!” dedi, ve “Bu insanlar beni güçsüz gördüler ve az kalsın canıma kıyacaklardı. Ne olur, düşmanları bana güldürme ve beni bu zâlim insanlarla bir tutma!” diye olup bitenleri bir bir anlattı.

Musa çok kızgın ve üzgün olarak kavmine döndüğünde:
-“Benden sonra ardımdan ne kadar kötü olmuşsunuz!
Rabbinizin emrine acele ettiniz, öyle mi?” dedi.
Levhalar’ı bıraktı. Kardeşinin başını kendisine çekerek tuttu.
(Harun):
-“Ey anamın oğlu! Kavim (İnsanlar), beni zayıf düşürmek istedi.
Beni neredeyse öldürüyorlardı.
Bana Düşmanlar’ı sevindirme!
Beni Zâlim Kavim’le bir tutma!” dedi.

Musa dönüp de halkın durumunu görünce çok öfkelendi: &1600; " Benim arkamdan kötü işler çevirmişsiniz!. Rabb'inizin işini hızlandırmak mı istediniz!?" Elindeki formaları yere fırlattı, kardeşinin saçlarından tutup tutup sürüklüyordu. Bunun üzerine Harûn: &1600; " A kardeşim! Bu millet beni çok hırpaladı, neredeyse beni öldürüyorlardı. El âleme karşı beni, bir de sen rezil etme. Beni bu kepaze heriflerle bir tutma. " deyince

Musa, kızgın, üzgün bir halde kavmine dönünce: “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?” dedi. Ayetlerin yazılı olduğu levhalarını yere attı. Kardeşi Harun’un başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. Harun: “Ey anamın oğlu! Bu kavim beni zayıf gördü. Neredeyse beni öldüreceklerdi. Sen de beni böyle hesaba çekerek düşmanlarımızı bana güldürme! Beni bu zalim kavimle beraber tutma!” dedi.

Musa, öfkeli ve üzgün bir hâlde kavmine dönünce, [*] “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeden) acele ettiniz, öyle mi?” deyip (Tevrat) levhaları(nı yere) bırakmış ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmeye başlamıştı. Harun “Ey annemin oğlu! [*] Bu toplum beni cidden zayıf gördü (bana baskı yaptılar), neredeyse beni öldüreceklerdi. Sen de (onları sevindirircesine) düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim toplumla bir tutma!” demişti. [*]

Benzer mesaj: Tâhâ 20:86.,Tâhâ 20:94’te de dile getirildiği gibi, her iki peygamber de kardeş olmasına rağmen Hz. Harun’un Hz. Musa’ya “annemin oğlu” ... Devamı..

Mûsa, toplumuna öfkeli ve üzüntülü¹ olarak döndüğünde (onlara): “Siz, benim arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emirlerini ne de çabuk terk ettiniz?”² dedi. Elindeki levhaları bırakıp kardeşi Hârûn’u başından tutarak kendisine doğru çekmeye başladı.³ Hârûn: “Ey anamın oğlu! Bu toplum, beni güçsüz buldu ve neredeyse beni öldüreceklerdi. Sen de (böyle yaparak) düşmanları bana güldürme ve beni bu zâlim toplumla da bir tutma.” dedi.

1 Esef: Hem şiddetli öfke hem de hüzün manasına gelir. Ve yerine göre her biri için de kullanılır. Nitekim esef, nefsin hoşlanmadığı bir kötülük karşı... Devamı..

Ve Musa, halkına döndüğünde, öfke ve üzüntü içinde onlara, “Benim yokluğumda ne kötü bir yol tutmuşsunuz böyle!” dedi, “Rabbinizin buyruğunu bir kenara attınız, öyle mi?” ¹¹⁶ Ve [Kanun] levhalarını yere attı, kardeşinin başından yakalayıp kendine doğru çekti. Harun: “Ey anamın oğlu” diye sızlandı, “halk beni güçsüz gördü ¹¹⁷ ve neredeyse öldüreceklerdi beni: bunun için benim acımla düşmanlarımı sevindirme ve beni zalimler topluluğuyla bir tutma!”

116 Lafzen, “Rabbinizin emrinde ivedilik gösterdiniz, öyle mi?”: “bir şeyde ivedilik gösterdi” ifadesi, “onu bir kenara bıraktı” ya da “yüzüstü bırakt... Devamı..

Musa kavmine öfkeli ve üzgün bir halde dönünce: – Benim ardımdan ne kötü işler yaptınız böyle! Rabbinizin emrini çiğnemede bu kadar mı acele ettiniz? Dedi. Kızgınlıkla levhaları yere attı ve kardeşinin yakasından tutarak kendisine doğru çekti. Harun: – Ey anamın oğlu, toplum beni etkisiz hale getirdi, az kalsın beni öldürüyorlardı. Şimdi beni düşmanlar karşısında küçük düşürüp onları halimize güldürme ve beni bu zalimlerle bir tutma! Dedi. 7/156

Ve Musa, halkının yanına döndüğünde, hüzünle karışık bir öfkeyle dedi ki: “Benim ardımdan, bana ne berbat haleflik yapmışsınız öyle! Rabbinizin emrini çiğnemede bu ne acele böyle?” Hemen levhaları attı, kardeşinin başını kavrayıp kendine doğru çekti. (Harun): “Anamın oğlu!” diye yakındı, “Bu topluluk beni etkisiz hâle getirdi, hatta az kalsın canıma kıyıyorlardı! Sakin ol, beni düşmanıma karşı gülünç duruma düşürme ve bu zalimler güruhuyla beni bir tutma!”[¹²⁶³]

[1263] Eski Ahid’deki anlatıma göre Hz. Harun, hâşâ buzağı heykelini yapan ve ona tapanlar arasındadır (Çıkış, 32:1-5). Kur’an bu anlatımın aksine Har... Devamı..

(Nitekim Tûr'da, Rabbinden, kavminin sapıtmış olduğu haberini alan) Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndü ve "Benim arkamdan ne kadar kötü işler yapmışsınız. (Rabbiniz yerine buzağı heykeline nasıl taptınız) Rabbinizin emrini çabucak gelmesini (sizi kahretmesini ve gazabını) mı istediniz?" dedi. Tevrat levhalarım bıraktı ve kardeşinin başını tutup, kendine doğru çekmeye başladı. (Bunun üzerine Harun) "Ey anamın oğlu, (çaresiz kaldım) bu kavim beni zayıf gördü, (sözümü dinlemedi) Az kaldı ki beni öldüreceklerdi, sen de böyle bana, düşmanları sevindirecek davranışta bulunma, beni o zalimler topluluğu ile bir tutma " diye sızlandı.

Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün bir halde dönünce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız? Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi, levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): "Anamın oğlu, dedi, bu insanlar beni güçsüz gördüler, az daha beni öldürüyorlardı. (Ne olur) düşmanları üstüme güldürme, beni bu zâlim toplumla beraber tutma!"

Vaktâ ki, Mûsa kavmine gazaplı, pek kederli bir halde döndü, dedi ki: «Benden sonra bana ne kötü halef oldunuz! Rabbinizin emrini acele mi ediverdiniz?» Ve levhaları bıraktı ve kardeşinin başından tutarak kendisine doğru çekiverdi. (Kardeşi de) Dedi ki: «Ey anamın oğlu! Bu kavim muhakkak ki beni zayıf saydılar ve az kaldı beni öldürüyorlardı. Artık benimle düşmanları sevindirme ve beni zalimler olan kavim ile beraber kılma.»

Mûsâ pek öfkeli ve üzgün olarak halkına dönünce: “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini çarçabuk terk mi ettiniz! ” dedi ve. . . levhaları yere bırakıverdi. Kardeşini başından tutup, kendisine doğru çekmeye başladı. Harun ise ona: “Ey annemin oğlu! ” dedi: “İnan ki bu millet beni fena halde hırpaladı, nerdeyse beni linç edip öldüreceklerdi. Ne olur, düşmanlarımı üstüme güldürme, beni bu zalim milletle bir tutma! ” {KM, Çıkış 32, 1-5}

Musa, kavmine kızgın ve üzgün bir halde dönünce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız? Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi, levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): "Anamın oğlu, dedi, bu insanlar beni hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı. (Ne olur) düşmanları üstüme güldürme, beni bu zalim kavimle beraber tutma!"

Mûsâ (Tûr'dan) gadablı ve gamkîm olarak kavminin yanına 'avdet itdikde: "Bana ne çirkin halef oldınız (benden sonra ne fenâ iş yapdınız) Rabbinizin husûsunda benim 'avdetime intizâr itmeyüb neden 'acele itdiniz?" didi ve (sevk-i hiddetle) elindeki elvâhı yere atub ve kardaşının saçlarından tutub çekdi. Hârûn: "Ey vâlidemoğlı! Kavmim (Benî İsrâîl) beni kuvvetsiz ve za'îf gördiler. Az kaldı katl ideceklerdi. Bana düşmanları güldürme ve beni zâlimler zümresinden 'add itme" didi.

Musa, kızgın ve üzgün olarak halkına dönünce: “Benden sonra arkamdan ne kötü işler çevirdiniz; Rabbinizin emrini hemen terk ettiniz öyle mi?” demişti. Levhaları attı ve kardeşini saçından tutup kendine doğru çekti. Harun dedi ki “Anamın oğlu! Bu topluluk beni zayıf düşürdü, neredeyse öldürüyorlardı. Düşmanları bana güldürme. Beni yanlışlar içindeki bu(zalim) toplulukla bir tutma.”

Musa kavmine kızgın ve üzgün olarak dönünce:-Benim ardımdan ne kötü işler yaptınız. Rabbinizin azabını mı acele istediniz? dedi. Levhaları bırakıp kardeşinin başını tutarak kendisine çekti. Harun:-Ey anamın oğlu, toplum beni güçsüz bıraktı. Zayıf gördü, bana tabi olmadı. Neredeyse beni öldürüyorlardı. Bana düşmanları sevindirecek şekilde davranma, zalim toplumla bir tutma! dedi.

Musa kızgın ve üzgün şekilde kavmine dönünce, “Benim arkamdan ne kötü şeyler yapmışsınız!” dedi. “Rabbinizin emrini beklemeyip de acele mi ettiniz?” Levhaları bıraktı, kardeşini başından tutup kendisine çekti. Harun, “Ey anamın oğlu,” dedi. “Bu millet beni zayıf buldu da sözümü dinlemedi. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Bana kızıp da düşmanları sevindirme; beni zalimler güruhuyla bir tutma.”

Mûsa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi?" Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma."

daħı ol vaķt kim döndi mūsā ķavmına ķaķıyıcı ķaķıyıcı eyitti “yavuz yirüme durduñuz benüm [84b] benden śoñra! ivdüñüz mi çalabuñuz buyrıgına” daħı bıraķdı elvāḥı daħı duttı ķarındaşı başın darŧar-ıdı anı gendü dapa. eyitti ya'nį hārūn “iy añam oġlı! bayıķ ķavmum ża'if śaydılar beni daħı yaķın oldılar kim depeleyeler beni. pes sevindürme baña düşmānları daħı eyleme beni ķavm-ıla kim žālimlerdur”

Ḳaçan kim ḳayıtdı Mūsā ḳavmine ḳaḳıyup ḳayġu‐y‐ıla eyitdi: Ne yaman işişledüñüz benden ṣoñra didi. Tizletdüñüz mi Tañrı Ta‘ālānuñ buyruġını? Daḫı bıraḳdı elvāḥı, dutdı ḳarındaşınuñ başını, çekdi kendüye. Hārūn eyitdi:İy anam oġlı, ḳavm beni ża‘īf gördiler ve yaḳın oldı ki beni öldürelerdi. Pesdüşmanları baña güldürme, daḫı beni ḳılma ẓālimlerden, ya‘nī anlar bileṣayma beni didi.

Musa qəzəbli və kədərli halda tayfasının yanına dönərkən onlara dedi: “Məndən sonra mənə nə pis xələf oldunuz! (Nə pis işlər gördünüz!) Rəbbinizin əmrini (əzabını) tezləşdirməkmi istədiniz?” (Musa) qəzəbindən (əlindəki Tövrat) lövhələrini yerə atdı, qardaşının başından (saç-saqqalından) yapışıb özünə tərəf çəkməyə başladı. (Harun) dedi: “Ey anam oğlu! Bu tayfa məni zəif bilib az qaldı ki, öldürə. Mənimlə belə rəftar etməklə düşmənləri sevindirmə! Məni zalımlarla bərabər tutma!”

And when Moses returned unto his people, angry and grieved, he said: Evil is that (course) which ye took after I had left you. Would ye hasten on the judgment of your Lord? And he cast down the tablets, and he seized his brother by the head, dragging him toward him. He said: Son of my mother! Lo! the folk did judge me weak and almost killed me. Oh, make not mine enemies to triumph over me and place me not among the evil doers!

When Moses came back to his people, angry and grieved, he said: "Evil it is that ye have done in my place in my absence: did ye(1115) make haste to bring on the judgment of your Lord?" He put down the Tablets,(1116) seized his brother by (the hair of) his head, and dragged him(1117) to him. Aaron said: "Son of my mother! the people did indeed reckon me as naught, and went near to slaying me! Make not the enemies rejoice over my misfortune, nor count thou me amongst the people of sin."(1118)

1115 Didye make haste . . . ? 'In your impatience, could you not wait for me? Your lapse into idolatry has only hastened Allah's wrath. If you had onl... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.